Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/116 E. 2022/133 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/116 Esas
KARAR NO : 2022/133

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin havuz imalat bakım ve onarımı yaptığını, davalı şirketin davacıdan bu kapsamda hizmet aldığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının bakiye borcunun bulunduğunu, davalı aleyhinde takip yapıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
DAVA:
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
– İzmir …….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası sureti,
-Tarafların ticari defter ve kayıtları,
-Bilirkişi …’un 08/07/2021 tarihli kök raporu ile 13/12/2021
tarihli ek bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı aleyhinde İzmir …. İcra Müdürlüğünün …….esas sayılı dosyasında ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan 8 adet faturaya dayalı bakiye alacağına ilişkin 9.764,32 TL asıl alacak ve 877,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.641,71 TL üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 18/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 20/12/2019 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davacı vekilinin icra dosyasına 03/02/2020 tarihinde 2.000,00 TL haricen tahsil beyanında bulunduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde 8.000,00 TL üzerinden ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının dava değeri üzerinden iptalinin talep edildiği, davacının, 2019 yılında davalı ile aralarında ticari hizmet ilişkisi bulunduğu, bu ticari ilişkiye istinaden davalı adına takip tarihine kadar 8 adet fatura düzenlendiği, davalının fatura bedellerini ödemediği, takip tarihi itibariyle takibe konu asıl alacak tutarı kadar borçlu olduğunu iddia ettiği, mahkememizce davalı asil ile takibe itiraz eden davalı vekiline ayrı ayrı tebligat çıkartıldığı, davalı asil ve takibe itiraz eden vekilinin davaya cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı böylece davalının davacının iddialarını inkar etmiş sayıldığı, taraflar arasında davacının davalıya hizmet sunup sunmadığı, hizmet sunmuş ise bedelinin ödenip ödenmediği, davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunduğu, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verildiği, taraflara ticari defter ve kayıtları sunmak ve bulunduğu yeri bildirmek üzere kesin süre verildiği, davacının yasal süresi içerisinde ticari defter ve kayıtları sunduğu ve bulunduğu yeri bildirdiği, davalının ise yapılan usulüne uygun tebligata rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı bulunduğu yeri bildirmediği, mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği bilirkişinin 08/07/2021 tarihli kök raporuna göre davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takip dayanağı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, takip tarihi itibariye davacının davalıdan takibe konu asıl alacak tutarı olan 9.764,32 TL tutarında alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davalı tarafından takip sonrasında dava öncesinde davacıya haricen kısmi ödeme yapıldığı icra dosyasına bildirildiğinden bu halde yerleşik Yargıtay uygulamasına göre dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının tespiti ve TBK’nun 100.maddesi kapsamında yapılan ödemenin değerlendirilmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, somut uyuşmazlıkta TTK’nun 1530 maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı ve davalının takiple temerrüde düştüğü bildirilerek bilirkişiden ek rapor istenildiği, bilirkişinin 13/2/2021 tarihli raporuna göre davalının takiple temerrüde düştüğü dikkate alınarak haricen ödeme tarihine kadar takip ferileri olan takip sonrası işlemiş faiz, takip harçları ve takip vekalet ücretinin hesaplanarak öncelikle yapılan haricen ödemeden bu alacak kalemlerinin mahsup edildiği, buna göre haricen ödeme tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.431,71 TL asıl alacağı bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmayan davalının takip ve davaya dayanak fatura içeriğine konu mal veya hizmetin kendisine teslim edilmediğini veya mal veya hizmet bedelinin ödendiğini ispat etmesi gerektiği, davalının bu yönde herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, bu halde davacının iddiasını ve dava konusu asıl alacağının varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğü ispatlanmadığından davacının takiple birlikte temerrüt faizi talep edebileceği ancak davalı tarafından takip sonrası ve dava öncesinde kısmi ödeme yapıldığından ve mahkememizce yapılan kısmi ödeme öncelikle takip tarihinden kısmi ödeme tarihine kadar işlemiş takip sonrası faiz, takip masrafları ve harçları ve takip vekalet ücretinden mahsup edildiğinden kısmi ödeme tarihi itibariyle davalının iş bu davaya konu bakiye kısım yönünden temerrüt faiz talep edebileceği, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, İzmir…İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 8.000,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa haricen ödeme tarihi olan 03/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
2-8.000,00 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 1.600,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 546,48 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 83,41 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 463,07 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 83,41 TL peşin harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 139,00 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.081,71 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …. sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2022
Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA