Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/106 E. 2021/760 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/713 Esas
KARAR NO : 2021/724

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/06/2018
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesiyle; 06.12.2017 tarihinde … plakalı aracın kayarak yatıp devrilmesi sonucu aracın hasarlandığı, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazada sigortalı aracın kusurunun bulunmadığı, buna karşılık ilgili kurumun gerekli tedbiri almadığından kusurlu olduğunun belirlendiği, söz konusu kazanın meydana geldiği tarihte müvekkili sigorta şirketinin kasko sigortacısı olduğundan bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL tazminatın sigortalıya ödeme yapılan tarih olan 05.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle ; Öncelikli olarak talep edilen alacağın tamamının zamanaşımına uğradığı, ayrıca yetkili mahkemelerin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olmadığı, müvekkili şirketin iş bu davada sorumluluğunun bulunmadığı, sigortalıya bağlanan gelirlerin belirli olduğu, bu nedenle belirsiz alacak davasının açılamayacağı, dava konusu kazanında fen işlerinin kazısından dolayı meydana geldiği, bu olayda müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Davacı sigorta şirketlerinden dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak hasar dosyalarının birer sureti getirtilerek dosyamız arasına eklenmiştir.
2-Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından mahkememizce yapılan yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, otomotivci bilirkişi … tarafından düzenlenen 07.06.2019 tarihli raporda ; Dava dışı motosiklet sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halindeyken gerekli ve yeterli uyarı, işaretlemelerin yapılmadığı ilgili caddede aracın teker kısmının kayması sonucu trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluş biçimi göz önüne alındığında kazayı önlemek adına herhangi bir önlem bulunmadığı gibi olumsuz davranış faktörü de görülmediğinden kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, davalı şirketin ilgili cadde üzerinde yol çalışması esnasında gerekli tedbirleri almaması üzerine kazanın oluşumunda %100 asli ve tam kusurlu olduğu, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, davaya konu araçta KDV dahil toplam 2.000,01 TL hasar meydana geldiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLER- DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL:
Dava; Davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesiyle sigortalanan araçta tek taraflı trafik kazası sonucu oluşan hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın TTK 1481. maddesi gereğince davalıdan rucüen tahsili istemine ilişkindir.
06.12.2017 tarihinde dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı sigortalı aracın tek taraflı trafik kazasına karıştığı, … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından kaza tarihini de kapsar şekilde Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile 10.11.2017-10.11.2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalanmış olduğu, dava konusu trafik kazasında hasarlanan sigortalı araç nedeni ile davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya 05.03.2018 tarihinde 2.000,00 TL’lik ödeme yapılmış olduğu dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf TTK 1481. maddesi kapsamında davacı tarafça talep edilen rücuen tazminat isteminin yerinde olup olmadığı, davalı şirketin talep edilen bu tazminattan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Her ne kadar davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulduğu belirtilmiş ise de, yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklamada bulunulmadığından davalının yetki itirazının usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla bu nedenle reddine karar verme gereği doğmuştur.
Yine davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde her ne kadar zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de, dava konusu trafik kazasının 06.12.2017 tarihinde gerçekleştiği, iş bu davanın ise 13.06.2018 tarihinde açıldığı, bu kapsamda 2918 Sayılı Yasa’nın 109/1 maddesi gereğince iş bu dava 2 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığından davalı vekilinin zamanaşımı def’inin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, alınan raporda; dava konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı, kazanın meydana geldiği yerde tramvay hattı yapımı için çalışma yapan davalı şirketin ilgili cadde üzerinde yol yapım çalışması esnasında karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri kolayca görülebilecek şekilde işaretlememesi, yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliği sağlayacak durumda bulundurmaması ve gerekli trafik ışıklı işaretleri ve işaret levhaları koymaması, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almaması neticesinde yoldaki bozuk yüzeyi yeterli işaretleme olmaması nedeniyle zamanında fark etmeyerek dava dışı sürücünün motosikletinin düşmesi neticesinde kaza meydana geldiğinden kazanın oluşumunda %100 oranında asli kusurlu olduğu, dava konusu motosiklette KDV dahil 2.000 TL’lik hasar meydana geldiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde dava konusu kazanın davalı şirketin imalat yaptığı inşaat sahasının dışında meydana geldiğinden davalının herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Bu kapsamda mahkememizce yapılan yargılama sırasında dava konusu kazanın davalı şirketin yol çalışma alanı içerisinde kalıp kalmadığı, bu kapsamda dava konusu trafik kazası neticesinde oluşan hasardan davalı şirketin sorumlu olup olmadığının tespiti açısından İzmir … Belediyesi Başkanlığı’na müzekkere yazılmış olup, gelen 09.01.2019 tarihli cevabi yazıda bahsi geçen yer ve tarihte Konak ve Karşıyaka tramvayları yapı işi kapsamında çalışma yapılmadığı bildirilmiştir. Yine daha sonrasında mahkememizce İzmir … Belediyesi Başkanlığı’na ilk cevap yetersiz olduğundan yeniden yazı yazılmış olup, dosyaya gelen 09.10.2020 tarihli cevabi yazıda kaza yeri alanının davalı şirketin çalışma alanı içerisinde kalmadığının bildirildiği ve yine davacı vekilinin gelen yazı cevaplarına itirazları kapsamında tekrardan İzmir … Belediyesi Başkanlığı’na yazılan yazıya verilen 11.06.2021 tarihli cevabi yazıda ise “Konak Tramvay Hattı Anodöküm Betonu Vaziyet Planı krokisi” incelendiğinde 12.08.2017-24.09.2017 tarihleri arasında dökülen ano:…, ano:… ve ano:… nolu anobetonlarının konum ve tarihlerine göre imalatlarının tamamı bu bölgede tamamlanmış olup, bu tarihten sonra kaza günü tarihi olan 06.12.2017 tarihine kadar tramvay imalatları adına herhangi bir çalışma Konak ve Karşıyaka Tramvayları Yapım İşi kapsamında gerçekleştirilmediğini ve 24.09.2017 tarihinden sonra bölgede herhangi bir çalışma yapılmış ise de kim tarafından yapıldığının bilinmediği bildirilmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği alanda davalı şirket tarafından yapılan çalışma nedeniyle dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu kapsamda dava dışı sigortalıya ödenen hasar tazminatından dava konusu trafik kazasının meydana geldiği alanda çalışmayı yürüten ve kusurlu olduğu iddia edilen davalı şirketin sorumlu olduğu iddia edilmiş ise de, mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve İzmir … Belediyesi Başkanlığı’ndan gelen tüm yazı cevapları ile tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği alandaki yol çalışmasının davalı şirket tarafından yapıldığı ve davalı şirketin çalışma alanı içerisinde kaldığına dair net bir belge veya delilin dosya içerisinde bulunmadığı, İzmir … Belediye Başkanlığı’ndan gelen yazı cevaplarında da belirtilen bölgede davalının çalışma yaptığının bildirilmediği anlaşılmakla davacı tarafın dava konusu trafik kazasının meydana geldiği alanda mevcut olan ve dava konusu trafik kazasının oluşumuna sebep olduğu iddia olunan yol çalışmasının davalı şirketin çalışma ve sorumluluk alanında bulunduğu yönündeki iddianın davacı tarafça ispatlanamadığı ve bu nedenle davalının sorumluluğu tespit edilemediğinden açılan davanın bu nedenle reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile artan 23,40 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/09/2021

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır