Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/732 E. 2021/504 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/732 Esas
KARAR NO : 2021/504

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 30/01/2020
KARAR TARİHİ : 28/05/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Sözleşmenin İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkilisi tarafından dava dışı …’a vekaletname verildiğini, bu vekaletnamenin özel yetkiler içerdiğini, sınırlarının belli olduğunu, anılan kişinin yetkisi dışında vekaletnameye dayanarak şirket alacağını davalıya devrettiğini, ancak vekaletnamede yalnızca faktoring işlemleri yönünde alacak devir etmeye yetkisinin bulunduğunu, davalının faktoring şartlarını taşımadığını, temlik için davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek, temlik işleminin iptaline, olmadığı takdirde temlik bedelinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tacir olduğunu, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davacının zorunlu arabuluculuğa başvurmadığını, taleplerinin terditli olduğunu, davaya konu temliknamenin geçerli olduğunu, Borçlar Kanununa göre temliknamenin bedel karşılığı yapılmasının zorunlu olmadığını, davacının aradan 4 yıl geçtikten sonra temliğin geçersiz olduğu iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, alacağın temliki sözleşmesinin iptali bu talebin kabul edilmemesi halinde temlik bedelinin ödenmesi, bedel ödenmiş ise oransızlığın tespiti ile zararın giderilmesine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3. maddesinin ilk fıkrasında ise, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafından, davacı şirket yetkilisinin şirketin bir takım işlerinin yerine getirilmesi için İzmir … Noterliğinin 26/01/2017 tarih ve … yevmiye nolu işlemi ile dava dışı …’a özel yetki içeren vekaletname verildiği, bu vekaletnameye istinaden davacı şirketin alacaklısı olduğu İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu alacağın davalıya 03/02/2017 tarihinde “Temliknamedir” başlıklı belge ile temlik edildiğinin öğrenildiği, temlik işleminin geçersiz olduğu, vekaletnamedeki yetkilerin şirket alacağının devrini içermediği, bu sebeple iptali gerektiği, ayrıca davalı tarafından temlik karşılığı yapılan bir ödeme bulunmadığı, temlik iptal edilmese dahi temlik bedelinin ödenmesi, ödeme yapılmış ise ve ödeme ile temlik edilen alacak arasında orantısızlık söz konusu ise orantısızlığın giderilmesi gerektiğinin iddia ve talep edildiği, davalının ise temliknamenin geçerli olduğu, bedel karşılığı olup olmamasının öneminin bulunmadığı ve davacının kötüniyetli olduğunu savunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 03/02/2017 tarihli “Temliknamedir” başlıklı belgeye konu alacağın temliki işleminin geçerli olup olmadığı, temliknamenin iptali ve davacının diğer talep şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda olduğu, her ne kadar İzmir .. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından temlik edilen alacağın ticari alacak olduğundan bahisle mahkememiz lehine görevsizlik kararı verilmiş ise de iş bu davada taraflar arasında alacağın niteliğine ilişkin bir çekişme olmadığı gibi alacağın niteliğinin görev hususuna bir etkisinin bulunmadığı, uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre görev hususunun değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda alacağın devrine konu sözleşmenin iptaline ilişkin uyuşmazlığın Türk Borçlar Kanunu kapsamında kaldığı, bu sebeple mutlak ticari davadan bahsedilemeyeceği, ayrıca davacı tacir olmakla birlikte davalının tacir sıfatına sahip olmadığı, her iki taraf tacir olmadığından ve uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmediğinden nispi ticari davadan da bahsedilemeyeceği, buna göre sözleşmenin iptal koşullarının oluşup oluşmadığının Türk Borçlar Kanununun genel ve özel hükümlerine göre genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından çözümlenip karara bağlanması gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Mahkememiz ile İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, taraflarca kanun yoluna başvurulmaması ve mahkememizin görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde merci tayini için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
Dair verilen kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile ya da tarafların bulundukları yer Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA