Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2022/492 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/681
KARAR NO : 2022/492

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2020
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I. UYUŞMAZLIK KONUSU
Davalının kaçak elektrik kullandığı iddiası ile davacının tahakkuk ettirdiği kaçak kullanım bedelinin icra takibine konu edilmesinden sonra davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemi taraflar arasındaki uyuşmazlık konusudur.
II. UYUŞMAZLIK SÜRECİ
Davacı elektrik dağıtım şirketi tarafından 26.03.2020 ve 28.10.2020 tarihlerinde davalının kullanım yerinde yapılan kontrol sırasında, … numaralı tesisatın mührünün sökülerek enerjinin kaçak olarak kullanıldığının tespit edildiği, davacı şirketin …/… ve …/… tutanakları ile kaçak kayıt dökümlerinin düzenlendiği, kaçak elektrik bedelinin ödenmesi için İzmir 6. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, dosyamız davalısı borçlunun süresinde icra takibindeki borcu itiraz ettiği, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının mahkememizde 01.12.2020 tarihinde itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemli dava açtığı, dosyanın kaçak elektrik kullanımının olup olmadığının tespiti ve varsa kaçak elektrik kullanım bedelinin tespiti için bilirkişiye verildiği, bilirkişiden bir tanesi ek rapor olmak üzere iki adet rapor alındığı, mahkememiz dosyasına 07.06.2022 tarihli duruşmada hüküm verildiği anlaşılmıştır.
III. DAVA DİLEKÇESİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının iki farklı tarihte kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, bu kullanımlara dair kaçak elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini ve tahsil amacıyla icra takibine girişildiğini, davalının takibe kötü niyetle itiraz ettiğini bahisle davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
IV. DAVACI DELİLLERİ
İcra dosyası, tanık, kaçak kayıt dökümü, bilirkişi incelemesi dava dilekçesinde delil olarak gösterilmiştir.
V. CEVAP DİLEKÇESİ
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının ticaret unvanının 6102 sayılı 46. Maddesine aykırı olduğunu, bu durumun 3. Kişilerde yanılgıya sebep olduğunu, hatta bu durumdan davacının fayda sağlayarak haksız kazanç elde ettiğini, elektriğin fiilen hiç kesilmediğini, kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığını, kaçak elektrik tespit tutanağının usulsüz olduğunu, hukuken tutanak vasfında olmadığını, bu tutanakla kaçak elektrik faturası düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, faturanın yönetmeliğe uygun surette kendisine tebliğ edilmediğini, faturaya itiraz hakkını bu sebeple kullanamadığını, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğunu, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacının var olduğunu iddia ettiği, alacağın sebebinin ödeme emrinde belirtilmediğini, yanıltıcı ticaret ünvanı ile alacağın sebebini öğrenme imkanının elinden alındığını, alacağın likit olmadığını, davacının bu eylemlerinin mahkemece suç duyurusuna konu edilmesini taleple davanın reddini, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, 6102 sayılı yasanın 46. Maddesine aykırı ticaret ünvanı sebebiyle yine aynı yasanın 51. Maddesi gereğince yetkili makamlara bildirimde bulunulmasına, davacı hakkında haksız menfaat sağlamaya çalıştığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
VI. DAVALI DELİLLERİ
Keşif, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin cevap dilekçesinde yemin olarak gösterilmiştir.
VII. İNCELEME VE GEREKÇE
İzmir 6. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası, davalı hakkında düzenlenen kaçak kayıt tespit tutanağı ve kaçak kayıt dökümü, kaçak elektrik kullanıldığı iddia edilen sayacın fotoğrafları, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 20.10.2021 tarihli rapor ve 21.03.2022 tarihli ek rapor ile 10.01.2022 ve 20.04.2022 tarihli davalı rapora itirazları dosyamız arasına alınmıştır.
Öncelikli davalı tarafın, davacının ticaret ünvanının 6102 sayılı yasanın 46. Maddesine aykırı olduğuna ilişkin iddiaları, iddiaları destekleyen somut bir delilin olmayışı, mahkememizin itirazın iptali istemini muhakeme etmekle görevli olması sebepleriyle reddi gerekmiştir.
2004 sayılı yasanın 60. Maddesi icra takibinde borçlu tarafa gönderilecek olan ödeme emrinin muhtevasına ilişkin hükümler içermekle beraber, yasanın bu maddesine aykırı bir şekilde ödeme emri düzenlendiği iddiası ise ancak 2004 sayılı yasanın 16. Maddesine uygun olarak şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İlgili şikayeti incelemekle görevli olan mahkeme ise İcra Mahkemeleridir. Bu yönüyle de ödeme emrine ilişkin yapılan davalı iddialarının reddi gerekmiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Tüm dosya kapsamı yukarıda açıklamalar ışığında incelendiğinde, davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, yapılan bu tespit neticesinde elektrik bilirkişisince kaçak kullanım bedelinin de hesaplandığı, yapılan hesaplamanın nitelikli bir hesaplama olmadığı, bilirkişinin görev sınırları içerisinde olduğu, faturaya dayalı yapılan kaçak kullanım bedelinden dolayı davacı alacağının likit olduğu, 6102 sayılı yasanın 46 ve 51. Maddelerini göre yapılan itirazın soyut ve gerekçesiz olduğu, ödeme emrine ilişkin itirazları değerlendirme konusunda mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüyle itirazın iptaline, itirazın kötü niyetli olması ve alacağın likit olması bir arada değerlendirildiğinde icra inkar tazminatı ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
VIII. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1. DAVANIN KABULÜNE,
2. İzmir 6. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
3. Dava konusu edilen alacak olan 159,40 TL’ nin %20’ si olan 31,88 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4. Davacının ticaret ünvanına ve icra dairesince düzenlenen ödeme emrine ilişkin davalı taleplerinin REDDİNE,
5. Alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile 26,30 TL eksik karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA
6. Dava açılırken davacı tarafça yatırılan 108,80 TL harç, 800 TL bilirkişi ücreti, 149,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1058,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7. Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 13/2 ye göre 159,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8. Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
9. İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair, miktar bakımından kesin olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalının yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır