Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/607 E. 2023/228 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/607
KARAR NO : 2023/228

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/11/2020
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil firma ile davalı şirket yetkilisi … ile arasında yapılacak olan sondaj işlemleri için sözlü anlaşma yapılmış olup sözleşme şartlarına göre sondaj için boru çapının 140 milimetre PVC olacağı ve sondajın bu şekilde yapılacağı; iş bedelinin ise 44.000,00 TL ve KDV olacağı kararlaştırıldığı, sözleşme şartlarında ise sondaj kuyusunun faaliyete geçmesi durumunda kuyudan akacak olan su miktarı (debisi) konusunda herhangi bir miktar taraflar arasında belirlenmediği, zaten teknik olarak da yüz elli metre derinlikten çıkarılacak olan suyun debisinin ne olacağı konusunda kesinlik belirtmek de mümkün olmadığı, Bahsi geçen anlaşma uyarınca müvekkil 30.09.2019 tarihinde davalı tarafa ait çiftlikte sondaj kuyusu açma işlemine başlamıştır. Sondaj işleminde 150 metre derinliğe inildiğinde ise davalı taraf boru çapının 175 milimetre olmasını talep ettiği, müvekkil ise anlaşmanın 140 milimetre üzerinden yapıldığını belirterek anlaşma dışında boru çapının 175 milimetre olarak değiştirilmesi durumunda fark ücret talep ettiğini belirttiği, müvekkilinin sözlü anlaşma gereği edimlerini yerine getirdiği, davalı taraf ise müvekkile hakkettiği ücret ve farkları ödememek için çiftliğe almadığı, alacağın tahsili amacı ile tarafımızca İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, Davalı taraf bu takibe haksız olarak, kötü niyetli bir şekilde itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davacının iddalarının hiç birisini kabul etmediklerini, davacının müvekkil ile imzaladığı hiç bir sözleşme olmadığını, hiç bir iş anlaşması olmadığını, hiç bir ödeme taahhüdü olmadığını, dava dilekçesinin anlatımlarının hiç birisi doğru olmadığını, müvekkil firma ile sahibi ..’nın Cumhurbaşkanımızın eşinin, bakanların ve üniversitelerin devamlı çağrılan konuğu olduğu, böyle bir paraya tenezzül etmesi mümkün olmadığı, ancak davacı doğru olmayan beyan ve iddalarla hakkı olmayan ve hak etmediği bir parayı nasıl alabilirim derdine düşmüş ve hatta avukatına dahi doğruları söylemeyerek bu davayı açtığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Jeoloji Mühendisi …, Jeoloji Mühendisin …, Mali Müşavir … ve İnşaat Mühendisi …’nin 16/02/2022 Tarihli Bilirkişi Heyet Raporunda; Keşif günü kuyu başında yapılan incelemede, sondaj kuyusunun açıldığı ve 7 inç (175mm) çapında 8mm kalınlığında PVC Sondaj borusu ile borulandığı, kuyunun tamamen kapatılmış vaziyette ve çalışamaz durumda olduğu, kuyunun tekrar tespiti ve daha fazla dolmaması için üzeri metal bir levha ile kapatıldığı, mevcut su kuyusunun dava tarihi itibari ile kuyu açım ve borulama bedeli KDV dahil toplam 50.882,00 TL olarak hesaplandığı, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede davalı taraftan dava tarihi itibariyle 51.920,00 TL alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır. 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir. İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir. İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir. İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir. İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir. İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz. Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir. İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır. İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez. Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür. Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez. İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde;
6098 sayılı yasanın eser sözleşmesinin tanımının belirten 470. Maddesi aşağıdaki gibidir.
“Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”
Davacı taraf dava dilekçesi ile davalı şirketin için sondaj kuyusu açtığını, kuyudan su çıkardığını, kuyunun açılma ve suyun çıkarılması için davalının kendisinden istediği herşeyi aradaki eser sözleşmesine uygun surette yerin getirdiğini, hatta kendisinden beklenenin fazlasını yaptığını, yükümlü olmadığı halde tekrar tekrar giderek kuyudan su çıkışına dair gerekli iyileştirmeleri yapmaya çalıştığı, ancak davalı tarafın kendisine iş bedelini ödemediği, iddiasıyla davalı taraf hakkında icra takibi başlattığı, davalı tarafın takibe itiraz ettiği, davalı tarafın cevap dilekçesinde davacı ile herhangi bir ticari ilişkinin yahut sözleşme ilişkisinin bulunmadığı, davacının sondaj kuyusu açmadığını, taraflar arasında bir eser sözleşmesi bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Yapılan keşif ve dinlenilen taraf tanıklarının beyanları neticesinde, davacının davalı için davalı şirketin bulunduğu yerde sondaj kuyusu açtığı kuyudan su geldiği, davacının bu bağlamda kanuni tanıma bağlı olarak bir eser meydana getirdiği, davalı tarafın ise davacı ile hiçbir ticari ve sözleşme ilişkisinin bulunmadığı savunmalarının keşif esnasında yapılan mahkeme gözlemi bilirkişi tespitleri ve bizzat davalı taraf tanıklarının beyanları ile çürüdüğü, davalı tarafın cevap dilekçesinde başkaca bir savunmalarının olmadığı, tanıkların suyun niteliğine ilişkin beyanlarına itibar etmenin savunmanın genişletilmesi yasağı çerçevesinde mümkün olmadığı, davacının eser meydana getirdiği sabit olmakla davasını ispat ettiği, bilirkişilerce kuyu açımı için yapılan masrafa dair gerekli tespitlerin yapıldığı anlaşılmakla davanın bilirkişi raporunda yazılı olan bedel ve o bedele takip tarihine kadar yürütülen ticari faiz miktarı kadar kabulüyle itirazın iptaline ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1)Davanın KISMEN KABULÜNE,
2)İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ İLE TAKİBİN 52.136,62 TL ( 50.882 sondaj bedeli artı 1254,62 TL takip tarihine kadar işleyen faiz) ÜZERİNDEN DEVAMINA,
3)Alınması gerekli olan 3.561,45 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 908,53 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 2.652,92 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4)Davacı tarafından yatırılan 908,53 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 991,80 keşif harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 12.000,00 TL kepçe kullanım ücreti, 1.540,00 TL keşif araç ücreti ve 467,10 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 17.461,83 TL yargılama giderinin kısmen kabul kısmen red oranına göre 17.112,19 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.063,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
7)1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
8)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı-davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim..
e-imzalı