Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/530 E. 2022/96 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/530
KARAR NO : 2022/96

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/02/2015
KARAR TARİHİ : 09/02/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… sayılı ve 24/02/2009 tarihli kararı ile müvekkilimizin 1/2 payına sahip olduğu, İzmirde kurulu … Zirai Ürünler şirketine fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak da davalı …’un atanmasına karar verilmesini, davalı mahkeme kararı ile üstlendiği şirketin tasfiye işlerini yasaya uygun surette yürütmediğini, şirketin maliyeye olan damga vergisi ve vergi borçları şirket müdürlüğü sırasında hükümlerinden yararlandığını , davalı takibe karşı yerleşim yerinin Söke olduğunun bildirerek yetki itirazında bulunduğunu ve alacağın esasına karşı da müvekkilimize hiçbir borcu bulunmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini, haksız itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına ve haksız itirazı sebebiyle alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere takdir buyurulacak inkar tazminatının tahsiline karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası üzerinden davacı … tarafından … Zirai şirketi feshine karar verilmesini ve şirketin tasfiyesi talep ettiğini, şirket kayıtlarına göre şirketin neredeyse toplam 814.561,50- TL tutarında makine, teçhizat, taşıt ve demirbaşık mevcut olduğunu, ancak bunlar tasfiyeye sokulmadığını, başka bir deyişle davacı tarafından şirketin mal varlığı tüm tasfiye işlemleri süresince gizlendiğini, hiçbir bilgi ve belge paylaşılmadığını, gelinen bu aşamada ise şirketin kamusal borçlarının … tarafından ödendiği ve bu surette zarara uğradığını, yani … kendi kötüniyetli eylemlerinden kendi lehine sonuç çıkarmaya çalıştığını, …’un malvarlığında oluşan bir zarar söz konusu olmadığını bilakis tasfiye memurluğu süresince malvarlığım zarara uğramış durumda olduğunu, … ise şimdi kendi şirketinin kamu borçlarını ödediğini söylediğini zarara uğradığını beyan ettiğini, bu ödemeyi yapmış olması bir zarar olmadığını, dolayısıyla bu borcun … tarafından ödenmiş olması bir zarar olmadığını aleyhine haksız bir şekilde açıldığını ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
DAVA:
Dava, tasfiye memurunun sorumluluğundan kaynaklanan tazminat alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 3 ATM’nin …/… esas sayılı dava dosyası sureti,
-İzmir 3 ATM’nin …/… esas sayılı dava dosyası,
-İzmir Vergi Dairesinin 05/01/2021 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir 15 İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası,
-T.C Merkez Bankası İzmir Şubesinin 04/03/2021 tarihli yazısı ve eki,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacının davalı aleyhinde İzmir 15. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında 19.590,50 TL alacak üzerinden takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 22/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun yasal süresi içerisinde 23/12/2014 tarihinde borca, ferilerine ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, davacının iş bu dava ile davalının İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas, …/… sayılı kararı ile dava dışı … Zirai Ürünler İnşaat San. Ve Tic. Ltd Şti’nin tasfiye memuru olarak atandığı, tasfiye işlerini yasaya uygun şekilde yürütmediği, şirket tarafından 6111 sayılı yasa kapsamında kamu alacaklarının yapılandırıldığı, ilk taksidin kendisi tarafından ödendiği, sonraki taksitlerin şirketin Merkez Bankasında bulunan birikmiş alacağından ödenmesi için davalıya bildirimde bulunulduğu, buna rağmen davalının bunun gereğini yerine getirmediği, yapılandırmanın bozulduğu, sonrasında şirketin borcunun ortak sıfatı ile kendisinden tahsil edildiği, yetki itirazının yerinde olmadığı, davalının davacının zararına sebebiyet verdiği, bundan sorumlu olduğu iddiası ile itirazın iptali talebinde bulunduğu, davalının ise dava dışı şirketin tasfiye işlemlerine fiilen 23/08/2011 tarihinde başlanıldığı, tüm sürecin özenle yürütüldüğü, davacının yapılan tüm uyarılara rağmen şirkete ait kayıt ve defterler ile demirbaşları kendisine teslim etmediği, tasfiyenin gerçekleşmesine fiilen engel olduğu, davacıya karşı borçlu olmadığını savunduğu, mahkememizce 17/05/2016 tarih …/… esas, …/… sayılı karar ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildiği, karara karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulduğu, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile dava konusu uyuşmazlıkta sorumluluğun kusura dayandığı, davacının davalının kusurunu ispatlaması gerektiği, ayrıca dava dışı şirketin mevcutlarının kamu alacaklarını ödeme konusunda yeterli olup olmadığının araştırması gerektiğini, davacının dava dışı şirketin eski müdürü olduğu, sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiğini belirterek mahkememizin anılan kararının bozulmasına karar verildiği, davacının iddialarının temelini dava dışı şirketin Merkez Bankasında bulunan ve kamu alacağının yapılandırıldığı tarih itibariyle mevcut olduğu ileri sürülen alacaktan dava dışı şirketin kamu borçlarının ödenmemesi ve bunda davalının sorumluluğu bulunduğunu şeklindeki gerekçeye dayandığı, mahkememizce temyiz sonrası yapılan araştırmada İzmir Vergi Dairesinin 05/01/2021 tarihli yazısına göre dava dışı şirketin 01/03/1996- 20/11/2013 tarihleri arasında mükellefiyet kaydı bulunduğu, davacı şirketin 30/05/2011 tarihinde 6111 sayılı yasadan faydalanmak ve borçlarını 18 taksitte ödemek üzere başvuruda bulunduğu, taksitlerin düzenli ödenmemesi üzerine yapılandırmanın 11/12/2012 tarihinde kaldırıldığı, daha sonra şirket ortağı olan dava dışı …’ün kendisine düşen borç tutarı için 21/11/2014 tarihinde 6552 sayılı yasa kapsamında müracaat ettiği ve kendi hissesine düşen borcu 12 taksitte ödemeyi taahhüt ettiği ve tamamını ödediği, dosyamız davacısı ve dava dışı şirketin diğer ortağı olan davacının ise 24/11/2014 tarihinde aynı şekilde 6552 sayılı yasadan faydalanmak üzere başvuruda bulunduğu, kendi hissesine düşen borcu peşin olarak ödemek üzere yapılandırdığı ve tamamını ödediği, şirketten tahsil edilemeyen borçlar için şirketin kanuni temsilcisi adına mevcut borcun tamamı ortaklar adına ise hisseleri oranında takibat işlemi yapıldığı, Merkez Bankası İzmir Şubesinin 04/03/2021 tarihli cevabı yazısına göre dava dışı şirketin Merkez Bankası nezdinde 6111 sayılı yasaya göre yapılan başvuru tarihi olan 2011 yılı itibariyle 38.789,46 TL alacağı olduğu, bu alacağın 2021 yılında zamanaşımı nedeniyle kamuya aktarıldığı, söz konusu alacağa ilişkin davalı veya herhangi bir kimsenin mahsup talebinin bulunmadığı, İzmir 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas, …/… karar sayılı dava dışı şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin kararın 23/01/2014 tarihli tasfiyenin kapatılmasına ilişkin ek kararla dava dışı şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği, davacının tasfiye memurunun değiştirilmesi istemi ile 22/08/2014 tarihinde İzmir 10 Asliye Ticaret Mahkemesine talepte bulunduğu, dosyanın İzmir 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esasına kayıt edildiği, yargılama aşamasında dava dışı şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine davacının davasını ıslah ettiği, İzmir 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2015 tarih, …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile şirketin ihyasına ve tasfiye memuru olarak …’ün atanmasına karar verildiği, davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de 2004 sayılı İİK’nun 50 ve 6102 sayılı TTK’nun 561.maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerde davalı aleyhinde takip yapılabileceği, bu nedenle İzmir İcra Dairelerinin yetkili olduğu, her ne kadar dava dışı şirketin kamu borçları için 6111 sayılı yasa kapsamında yapılan yapılandırma ilk takside müteakip taksitlerin ödenmemesi nedeniyle bozulmuş ise de, Merkez Bankasının cevabı yazısına göre dava dışı şirketin Merkez Bankasından olan 38.789,46 TL alacağının 2021 yılına kadar Merkez Bankasında mevcut olduğu ve bu tarihe kadar ilgililerce talep edilmediğinden zamanaşımı nedeniyle kamuya aktarıldığı, hal böyle olunca 24/11/2014 tarihinde dava dışı şirketin kamu borçları için ödeme yapan ve dava dışı şirketin eski müdürü olan davacının ödeme tarihinde Merkez Bankasından mevcut olan alacaktan söz konusu kamu borçlarının mahsubunu talep edebileceği, bu alacağa rağmen ihtiyari olarak 6552 sayılı yasa kapsamında yapılandırma başvurusunda bulunan ve ödeme yapan davacının kusurlu olduğu, davalıya atfı kabil kusur bulunmadığı, meydana gelen zararda davacının sorumluluğu bulunduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 236,66 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 155,96 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
5-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 3 ATM’nin …/… esas sayılı dava dosyası ile İzmir 15. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyalarının mercilerine İADESİNE,
Dair tarafların yokluğunda verilen karar 6100 Sayılı HMK’nın Geçici 3. Maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nın 432. Maddesi uyarınca tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay 11.Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/02/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA