Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/511 E. 2021/966 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/511 Esas
KARAR NO : 2021/966

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 28/09/2020
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 28/09/2020 tarihli dava dilekçesinde; davacıların davalı kooperatifin üyeleri olup dava ile …’ nın kooperatifin 27.08.2020 tarihinde yapmış olduğu genel kurulda alınan kararların yokluğunun tespiti aksi halde Kooperatifler Kanunu 53. Maddesi uyarınca bozulmasına , diğer davacıların da aynı genel kurulda alınan kararların Kooperatifler Kanunu 53. Maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmesini istediklerini , davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu, bu husus göz önüne alınarak tek dilekçe ile davanın açıldığını, davalı yapı kooperatifinin 1995 yılında … Kooperatifi adı altında kurulmuş olup, 49 yıl süreli olduğunu, Ana Sözleşmenin “kooperatif ismine” ilişkin maddesinin değiştirildiğini ve bu değişikliğin 2000 yılında ilan edilerek kooperatifin şimdiki adıyla bilinmeye başlandığını, davacı …’ nun 2014 yılında, davacı … ‘ nun 2004 yılında, davacı … ‘ nun da 2004 yılında davalı kooperatife üye olduğunu, o tarihten beri de yapılan Genel Kurullara gerek asaleten gerekse temsilci göndermek suretiyle katıldıklarını, davalı kooperatifin 27.08.2020 tarihinde kanunun emredici kurallarına, kooperatif ana sözleşmede yer alan kurallara riayet etmeden, gerekli usuller yerine getirilmeden toplandığını ve kötüniyetli olarak kanuna aykırı kararlar aldığını, Kooperatifler Kanununda genel kurula çağrının nasıl yapılacağının tamamlayıcı nitelikteki bir hükümle düzenlendiğini, buna göre asıl olan Genel Kurula çağrının Kooperatif Ana Sözleşmede yazdığı şekilde yapılması, ana sözleşmede bu hususta hüküm bulunmaması halinde Kanunun 6. Maddesine uygun şekilde çağrı yapılması olduğunu, 1995 yılında kurulan kooperatifin ana sözleşmesinde genel kurula çağrı şeklinin düzenlenmiş olup sözleşmenin bu maddesinin geçen yıllar içerisinde değişikliğe uğramadığını, davalı yapı kooperatifinin ana sözleşmesinin 28. Maddesinde genel kurula çağrının taahhütlü mektupla, ayrıca gerektiğinde gazete ile gazete olmayan yerlerde mahalli örf ve adete göre ilan yoluyla yapılacağının düzenlendiğini, bunun yanı sıra yazılı imza yöntemiyle de çağrı yapılabileceğinin düzenlendiğini, davacılardan … ‘ nun Genel Kurula davet edilmediğini, davacıya haber verilmeden toplantının yapılarak kararların alındığını, kooperatif üyesinin genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının sınırlandırılamaz haklardan olup toplantıya çağrılmamanın bu hakların kullanılmasının fiilen engellenmesi anlamına geldiğini, Kooperatifler Kanunu 26. Maddesinde “Üç ay evvel ortak olmayanlar hariç her ortak genel kurula katılma hakkına sahiptir. Yapı kooperatiflerinde genel kurul toplantılarına katılmak için bu şart aranmaz.” düzenlemesinin yer aldığını, bu düzenleme dikkatle incelendiğinde kooperatife yeni üye olanların genel kurula katılımını belirli şartlar dahilinde kısıtlayan hükmün, yapı kooperatiflerinde uygulanamayacağının görüldüğünü, Kanunun korumaya aldığı böylesi vazgeçilmez bir hakkın, davacının elinden kooperatifin diğer ortaklarınca zorla alındığını, davacının genel kurula çağrılmayarak, toplantıda alınan kararlara etki etmesi, kooperatif işleyişi hakkında bilgi almasının engellendiğini, davacı … ‘ nun davalı kooperatifin Genel Kurul Toplantısından tesadüfen haberdar olduğunu ve kendisine de usulüne uygun şekilde çağrı yapılması için iadeli taahhütlü posta ile bildirimde bulunduğunu ancak bu bildirime hiçbir cevap verilmediğini, bunun üzerine davacı tarafından İzmir … Noterliği 07.09.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek kendisine genel kurul çağrısının yapılmamasının usulsüz olduğunu, gündeme madde eklemek istediğini, bu isteklerini de karşılar nitelikte gündem belirleyerek usulüne uygun bir davetiye gönderilmesini istediğini belirttiğini, ihtarnameye de bir cevap verilmediğini, Genel kurula çağrı yapılmaması nedeniyle toplantıda alınan kararlara öncelikle yokluk yaptırımı uygulanması gerektiğini aksi halde kooperatif kanunun 53. Maddesi uyarınca alınan kararların bozulması gerektiğini, 27.08.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların yoklukla sakat olup bu hususun hiçbir süreye tabi olmadan ileri sürülebileceğini ancak mahkemece aksi düşünülüyorsa davanın Kooperatifler Kanunun 53. Maddesinde belirtilen 1 aylık süre içerisinde açıldığına dikkat edilerek yapılan toplantıda alınan tüm kararların kanunun lafzı ile bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, davalı yapı kooperatifinin Yönetim Kurulu Karar Defteri getirilip incelendiğinde davacılardan … ve … ‘ e yetkili olmayan organ ve kişiler tarafından davetiye gönderilmiş olduğunun anlaşılacağını, Genel Kurul davetiyesinin Denetim Kurulu Başkanı … ile Denetim Kurulu üyesi … tarafından yapıldığını, gündemin bu kişiler tarafından belirlendiğini, oysaki Genel Kurula Çağrıya Yetkili Organlar Başlığını taşıyan ana sözleşmenin 28. Maddesinde genel kurulun yönetim kurulunca çağrılacağını, gerekli hallerde denetim kurulunun toplantıya çağırma yetkisi olduğunun düzenlendiğini, davacılar … ve … ‘ e gönderilen davetiyede 02.07.2020, 09.07.2020,16.07.2020 tarihlerinde davacılar … ve …in toplantıya çağrıldıkları ancak mazeret bildirmeden gelmedikleri bu nedenle de olağan genel kurul toplantı kararının alınamadığı bu sebeplerle de genel kurula çağrının Denetim Kurulu tarafından yapıldığının belirtildiğini, bu iddiaların tamamen asılsız olup davacıların belirtilen tarihlerde, öncesinde veya sonrasında hiçbir şekilde çağrılmadıkları çağrının usulsüz olduğunu, davacıların davalı yapı kooperatifinde katılmış olduğu son toplantının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Temsilcisi … gözetiminde 28.06.2019 tarihinde saat 15:00 de kooperatif merkezinde yapıldığını, davalı kooperatifin kötüniyetli olarak 2019 yılında yapılan Genel Kurul Toplantısını yok saydığını, burada alınan kararları kasıtlı olarak tescil ettirmediğini, 2019 yılında yapılan toplantıda seçilen Yönetim Kurulunun, alınan kararları 15 gün içerisinde tescil ve ilan etmesi gerekirken bu kanuni sorumluluğu yerine getirmediğini, bu sorumluluktan kurtulmak amaçlı karar defterinin bilinçli olarak kaybedildiğini, bununla da yetinilmeyerek davacılar … ile … hakkında ilgili defterlerin kaybedildiği iddiaları ile suç duyurusunda bulunulduğunu, söz konusu şikayetlerin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı … Sor. numaralı dosyası ve … Sor. numaralı dosyası üzerinden işleme alındığını ve ilgili suçlamadan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, Kooperatifin diğer üyeleri tarafından 2019 yılına ilişkin alınan kararların bilinçli olarak kurulan bu senaryo ile tescil ettirilmediğini, iptale konu genel kurul toplantısına da aynı kötüniyetle yetkisiz kişilerin çağrı yaptığını, davacıların bunun üzerine öncelikle usulüne uygun karar alınması, davetin yetkili kişiler tarafından yapılması ve gündeme yeni maddelerin eklenmesi talebi ile posta yoluyla beyanda bulunduğunu ve ardından ihtar çektiklerini ancak bu beyanların karşılık görmediğini, kooperatifin usulüne uygun toplantı yapmadığına ilişkin İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bildirim yapıldığını ancak verilen cevapta 2019 yılına ilişkin toplantının tescil edilmemesi halinde, Ticaret Sicil Gazetesindeki son ilan olan 2018 yılı kayıtları esas alınacağı bu nedenle de toplantının yapılmasının bu şartlar dahilinde engellenemeyeceği şeklinde yanıt verildiğini, iptale konu Genel Kurul Kararlarının alındığı toplantının, yetkili organ olan 2019 yılı Yönetim Kurulu atlanmak suretiyle Denetim Kurulu adı altında yetkisiz kişiler tarafından çağrılarak yapıldığını, Denetim Kurulu sıfatı altında … ile birlikte karar alan … ‘ un, esasında Denetim Kurulunda bulunmayan bir kimse olduğunu, 28.06.2019 tarihli toplantıda Denetim Kurulu Asil Üyeliklerine …nın yanında davacı …’ nun seçildiğini, yedek üyeliklere de … ve … isimli şahısların getirildiğini, görüleceği üzere söz konusu davetin yapılması için görevli asıl organ olan Yönetim Kurulunun davet yapmaması halinde, çağrı yapmaya yetkili organ olan Denetim Kurulu üyesinin bizzat davacının kendisi olduğunu, davacıların usulüne uygun olarak çağrılmadıkları Genel Kurul toplantısına yetkisiz kişilerin katıldığı ve alınan kararlarda oy kullandıklarını, usulsüz olarak alınan kararların ilanı için Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğüne teslim edilen kooperatif ortak cetveli incelendiğinde usulsüz olarak …, …, … isimli şahısların isminin yazılmış olduğu ve bu kişilerin de toplantıya katılarak alınan kararlarda oy kullandığının anlaşıldığını, Kooperatifler Kanunu madde 8 de ortaklığa kabul işlemlerinin Yönetim Kurulu tarafından yapılacağının düzenlendiğini, yine Kooperatif Ana Sözleşmesinin 44 maddesinde Yönetim Kurulunun görev ve yetkilerinin düzenlendiğini ve burada da ortak kabulünün Yönetim Kurulu görev ve yetkisinde olduğunun düzenlendiğini, oysaki 2019 yılında yapılan ancak kooperatifin yok saymak istediği Genel Kurulda seçilen …, … ve … ‘ in oluşturduğu Yönetim Kurulunun ne de kendilerince geçerli olduğunu düşündükleri 2018 yılı toplantısında seçilen …, … ve … isimli kişilerden oluşan Yönetim Kurulunun yeni ortak alınmasına ilişkin kararının bulunmadığını, Genel Kurula katılıp oy kullanma hakkının yalnızca kooperatif ortaklarına tanınan bir hak olup bu toplantıda alınan tüm kararların bu yönüyle de usulsüz olduğunu, Kooperatifler Kanununun 53. Maddesine göre de toplantıya yetkisiz olarak katılıp oy kullanmanın alınan kararların bozulması sonucunu doğuracağını, ayrıca gerek kooperatif ortaklarına usulüne uygun çağrı yapılamaması, gerekse ortak dahi olmayan kişilerin kooperatif genel kuruluna katılıp oy kullanmalarının hukuk düzeninde tezahürünün yokluk olduğunu, usulsüz olarak alınan kararlardan bir diğerinin de Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu asil ve yedek üyeleri seçilmesi olduğunu, Kooperatifte alınan usulsüz karara göre Yönetim Kurulu Asil Üyeliklerine …, …, … ‘ in seçildiği, Ortaklar Defteri incelendiğinde … ve … ‘ in kooperatif üye ve ortağı olmadığı, yetkili yönetim kurulu üyeleri tarafından usulüne uygun olarak kooperatife ortak olarak kabul edilmediklerinin anlaşılacağını, davalı Kooperatif Ana Sözleşmesinin 43. Maddesinin 1. Fıkrasının 1 numaralı bendinden kooperatif yönetim kurulu asil ve yedek üyesi seçilme şartlarından birinin kooperatif ortağı olmak olduğunun düzenlendiğini, alınan kararın ana sözleşmeye ve Kooperatifler Kanunun 55. maddesine aykırı olduğunu, davalı kooperatifin 1995 yılında kurulmuş olmasına rağmen bugüne kadar amacına uygun herhangi bir girişimde bulunmadığını, geçmiş yıllara ilişkin tüm genel kurul toplantıları incelendiğinde zaman zaman süresi dolan organların yeniden seçilmesi dışında herhangi bir ilerleme kaydetmediğini, son toplantıda ise üyelerden 700,00 TL aidat toplanmasına karar verildiğini, bunun gerekçesinin ne için kullanacağının belirsiz olduğunu, 2019 yılında yapılan ve yokmuş gibi davranılan Genel Kurulda aidat miktarının 350,00 TL olarak belirlendiğini, 2018 yılında yapılan toplantıda ise aidat miktarının 200,00 TL olarak belirlendiğini, davacılardan … çağrılmadan diğer davacılara da usulsüz davetiye göndererek yapılan toplantıda aidatlar arttırılarak davacıların mağdur edildiğini, davacıların tamamen yönetim dışında bırakıldıklarını, Kooperatifin bu haliyle davacılar aleyhine işlem yapmaması için hiçbir sınırlamaları olmadığını, dava neticesinde ilgili kararların bozulmasına karar verildiğinde aradan geçen zamanda davacıların kooperatif üzerindeki hak ve menfaatlerinin zarar görebileceğini, her ne kadar alınan kararların yok hükmünde olsa dahi, mevcut Ticaret Sicil Kayıtlarında gerçekte ortak olması mümkün olmayan kişilerin, kooperatifi temsil etmeye yetkili göründüğünü, bu durumda üçüncü kişiler nezdinde yetkili görünen kişilerin, kooperatifi taahhüt altına sokabilecekleri ve her türlü borçlandırıcı işlem ile kooperatif sermayesini hukuka aykırı kullanabileceklerini, davacı ortakların ve diğer kooperatif ortaklarının haklarına bu denli ağır müdahalede bulunma yetkisini kendisinde gören kişilerin cezai sorumlulukları hakkında; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun Ek madde 2 ve 62 maddeleri ve 5237 sayılı TCKnın 240 maddesi dahil ilgili maddeleri uyarınca ilgili kurumlara başvuruların yapılacak olup, mahkemeye sunulacağını, bu nedenle söz konusu davada karar alınıncaya kadar usulsüz toplantıda Yönetim Kurulu Üyeleri seçilen kişilerin bu sıfatlarını kullanarak işlem yapmalarının engellenmesine, bunun sağlanabilmesi için Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğü ve İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, alınan kararın tescilinin ve bu kişilerin imza sirküleri çıkarmalarının engellenmesine karar verilmesi talebi bulunduğunu belirtmiş , öncelikle dava hakkında karar verilinceye kadar toplantıda Yönetim Kurulu Üyesi seçilen …, … ve …’in un bu sıfatlarını kullanarak işlem yapmalarının tedbiren engellenmesine, davalı Kooperatifin 27.08.2020 tarihinde yapılan Genel Kurulunda alınan tüm kararların ; davacı …’ nun hiç davet edilmemesi nedeniyle yokluğunun tespiti aksi halde Kooperatif Kanunun 53. Maddesi uyarınca bozulmasına, davacı … ‘na yapılan davetiyenin kanun ve ana sözleşmeden yer alan usullere uyulmadan usulsüz yapılan çağrı nedeniyle, Kooperatif Kanunun 53. Maddesi uyarınca bozulmasına, davacı … ‘ e yapılan davetiyenin kanun ve ana sözleşmeden yer alan usullere uyulmadan, usulsüz yapılan çağrı nedeniyle, Kooperatif Kanunun 53. Maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 30/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde; davacı …’nun genel kurula çağrılmadığı iddiasının yerinde olmadığını, davacının diğer davacılar gibi 27/08/2020 tarihinde yapılması kararlaştırılan 2019 yılı olağan genel kuruluna Ana Sözleşmenin 28. maddesine uygun şekilde taahhütlü mektup gönderilmek suretiyle davet edildiğini, çağrı mektubunun davacının Mernis sisteminde kayıtlı … Mah. … Sok. No … … İzmir adresine gönderildiğini ayrıca davacının dava dilekçesinde de belirtildiği üzere genel kuruldan haberdar olduğunu, dava dilekçesinde genel kurul çağrısının yetkisiz kişi ve organlar tarafından yapıldığının iddia edildiğini, davalı kooperatifin bir önceki 2018 yılı Olağan Genel Kurulunun 28/06/2019 tarihinde kooperatif merkezinde yapıldığını hatta diğer aile kooperatifi olan SS … Kooperatifine ait 2018 yılı Genel Kurulunun da yine aynı tarihte peşi sıra gerçekleştirildiğini, buna ilişkin evrak ve defterlerin tescil işlemleri tamamlanmak üzere kooperatifin işlerini hususu vekaletname ile takip eden … tarafından alındığını, … ‘in seçilen yönetim kurulunun görev dağılımı ve temsile ilişkin yönetim kurulu karar metnini hazırlayarak imzalarını tamamlamak üzere davacılar … ve …’nu ofisine davet ettiğini, davet üzerine gelen …’nun ablasına götürüp imzalatmak üzere her iki kooperatife ait yönetim kurulu karar defterini, aile içerisinde duyulan güvene istinaden …’in ofisinde teslim aldığını ancak bu karar defterini hiçbir zaman geri iade etmediğini, … tarafından sözlü olarak yönetim kurulu karar defterinin iadesinin istendiğini, bunlara cevap alınmaması üzerine davacılar … ve …’e noter kanalı ile ihtarname göndererek her iki kooperatife ait defterlerin iadesini aksi takdirde yasal yollara başvuralacağını ihtar ettiğini, bu girişimden de sonuç alınmaması üzerine …’in davacılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ancak takipsizlik kararı verildiğini, davacılar … ve …’nun bilinçli şekilde kooperatiflere ait yönetim kurulu karar defterlerini iade etmeyip tüm irtibatlarını keserek kooperatifi işlemez hale getirdiğini, bu nedenle 28/06/2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil işlemlerinin ilgili kurum nezdinde yapılamadığını, dolayısıyla alınan kararların da yasal hüviyet kazanmadığı için seçilen yönetim kurulu ve denetçilerin göreve başlayamadığını, neticeten imza sirküleri çıkarılamadığı için kooperatif adına hiçbir işlem yapılamadan kaldığını, işlemez hale getirilen kooperatifin tekrar işler hale getirilebileceği hususunda yaklaşan takvim gözetilerek 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılmasının uygun görüldüğünü, bunun üzerine 2020 yılı yönetim kurulu kararları için yeni defter tasdiki yapıldığını, o tarihte yönetim kurulunda bulunan davacı … ve …’nun anneleri davacı … ile boşanma sürecine giren babaları …’na karşı tavır alarak müşterek imza ile temsil edilen kooperatifin 2020 yılı olağan genel kurulu için çağrı yapılması girişimlerine karşılık vermediğini, genel kurul çağrısı yapılması için yönetim kurulu kararı alınmasına yönelik 02/07/2020 – 09/07/2020 ve 16/07/2020 tarihlerinde yapılan çağrılara karşılık verilmediğini, bunun üzerine yönetim kurulu aracılığıyla çağrı yapılamaması halinde denetim kurulunu görevli kılan Kooperatifler Kanunu Madde 43 ve yine Kooperatif Ana Sözleşmesi Madde 27/2 hükümleri uyarınca hali hazırda denetim kurulu üyeliği devam eden … ve …’un müşterek imzası ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurulduğunu, belirlenen gündem ile yapılması kararlaştırılan 2019 Yılı Olağan Genel Kurulu için Bakanlık temsilcisi görevlendirilmesi talep edildiğini, talep üzerine İl Müdürlüğünün temsilci … ‘ı atadığını, kooperatif üyelerinin usulüne uygun olarak taahhütlü mektupla davet edildiğini ve davaya konu genel kurulun bizzat bakanlık temsilcisinin iştiraki ile usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiğini, davacıların genel kurul çağrısı üzerine aynı gerekçelerle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurarak toplantının engellenmesini talep ettiğini ancak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün verdiği cevabi yazıda ” Ticaret Sicil Gazetesi ile yönetim kurulu üyesi … ve …’un görevde oldukları ” tespit edilerek genel kurul toplantısına temsilci gönderileceğini bildirdiğini, bunlara rağmen davacıların yönetim kurulu üyesi olarak çağrılmadıklarını gündeme madde eklemek üzere posta ve ihtarname gönderdiklerini ancak bunlar dikkate alınmadığı için davaya konu genel kurulun hak ve yetki gaspı teşkil ettiğini ileri sürdüğünü, gerek posta gerek ise noter kanalıyla gönderilen ihtarnamelerin gün ve saat itibariyle tamamlanan genel kuruldan sonra ulaştığını, Kooperatifler Kanununun 46 ve Ana Sözleşmenin 31. Maddesi uyarınca gündeme madde ekleyebilmek için talepkar üye sayısının ve talebin toplantı tarihinden en az 20 gün önce bildirme şartları taşımayan talebin genel kurulda dikkate alınabilmesinin mümkün olmadığını, davacıların yönetim kurulu üyeliğine bağlı talebinin ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce incelendiğini, buna rağmen davacının ısrarla çağrının yönetim kurulu yerine denetim kurulu tarafından yapılmasının yetki gaspı olduğunu ileri sürdüğünü, davacıların yönetim kurulu üyesi olarak çağrı yapılması girişimlerine karşılık vermediğini, bir önceki 2018 yılı genel kurulunun da tescil edilmediği dikkate alındığında yönetim kurulunun görevini ihmal ettiğinin ortada olduğunu, bu gibi hallerde toplantıya davet görevinin denetim kuruluna ait olduğunu, 2018 yılı genel kurulunun bilinçli şekilde tescil ettirilmediğine yönelik davacı iddialarının yerinde olmadığını, böyle bir durum var ise bunu sebebinin davacıların kendisi olduğunu, davacılar tarafından kooperatife ortak olmayan kişilerin genel kurula katılarak oy kullandığını, bu nedenle hazirun cetvelinde yer alan …, … ve … adlı kişilerin katılımı ile alınan kararların yokluk ile batıl olduğunun iddia edildiğini, davalı kooperatifte en yüksek paya sahip …’nun birer payını dava dilekçesinde adı geçen … ve … ‘e 10/11/2019 tarihli Kooperatif Hisse Devir Sözleşmeleri ile ayrı ayrı devrettiğini, bir diğer ortak …’nın da hissesinin tamamını noter kanalı ile akdedilen …/2019 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ile …’e devrettiğini, bu şahısların üyeliğinin yönetim kurulunca alınan 03/01/2020 tarih 2020/1 ve 06/01/2020 tarih 2020/2 sayılı kararlar ile kabul edildiğini, ortak olan bu kişilerin hazirun cetvelinde yer aldığı üzere genel kurula katılarak oy kullandığını, bu şahısların ortaklığının Ana Sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca yeni bir üye şeklinde değil bu maddede istisna tutulan 17. Madde uyarınca yani ortaklığın devri sureti gerçekleştiğini, ana sözleşmenin 17. Maddesinin 2. Fıkrasının ” yönetim kurulu bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz ” şeklinde olduğunu, dava dilekçesinde iptal gerekçesi olarak ortak olmayan kişinin yönetim kurulu üyeliğine seçildiğinin gösterildiğini, üyelik ve ortaklığı ana sözleşme uyarınca gerçekleşen … ve …’in genel kurul iradesi ile yönetim kuruluna seçilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, genel kurulda alınan kararlara ilişkin yapılan son itirazın belirlenen aidat miktarının fahiş olduğu iddiası olduğunu, söz konusu miktarın toplantıya katılan tüm üyelerce müzakere edildiği ve kooperatifin mevcut durumu dikkate alınarak oy birliğiyle kabul edildiğini, davacı tarafın söz konusu miktarın önceki yıllara göre fahiş olduğunu ileri sürdüğünü, davacının kıyas aldığı önceki genel kurulda belirlenen miktarın aylık olmasına rağmen son alınan genel kurul kararında yılık tutarın 3 taksit şeklinde hesaplandığını, dolayısıyla ödemelerin sanki aylık tayin edilmiş gibi yapılan kıyasın hatalı olduğu ayrıca ülke ekonomisindeki daralma ve paranın alım gücündeki düşüş dikkate alındığında aidatın yerinde olduğunun anlaşıldığını, kooperatifte organ seçimi dışında herhangi bir ilerleme kaydedilmediğine yönelik davacı iddiasının soyut olup cevap verilebilir bir somutluk taşımadığını, davacıların hiçbir somut olgu ortaya koymadan ihtiyati tedbir talebinde de bulunduklarını, talebin yerinde olmadığını, HMK 390. Maddesindeki koşulların oluşmadığını belirtmiş , ihtiyati tedbir talebi ile hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatifin sicil dosyası celb edilerek davalı kooperatifin 27/08/2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ilişkin genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olup olmadığı, kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine yönelik olarak dosya ve davalı kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacılar vekili tarafından , davalı S. S. … Yapı Kooperatifi’nin 27.08.2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısı ile ilgili olarak, davacılardan … açısından, dava konusu genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların geçersiz olduğunun tespit edilmesi, davacılardan … ile … açısından, dava konusu genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptal edilmesinin talep edildiği, dava konusu genel kurul toplantısının, 9 ortaktan 6’sının katılımı ile yapıldığı , tüm kararların oybirliği ile alındığı, toplantı ve karar nisapları yönünden herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmadığı, davacı …’nun, genel kurul toplantısına çağrılmadığı iddia edilmiş ise de, çağrı yazısının, kooperatife bildirilen, daha önceki yazışmalarda kullanılan ve dava dilekçesinde de kayıtlı olan adresine gönderildiğinin anlaşıldığı, buna rağmen taahhütlü mektup, “Bekleme Süresi Bitti” gerekçesiyle iade edildiği, görüldüğü kadarı ile çağrı yazısının …’na ulaşmamasında, davalı kooperatifin bir ihmal ve kusuru bulunmadığı, öte yandan, genel kuruldan önce (26.08.2020 tarihinde), genel kurul toplantısının yerine değiştirilmesini içeren ihtarname gönderilmesinin, yapılacak toplantıdan, …’nun da haberdar olduğu anlamına geldiği , adı geçenin, kendilerine genel kurul çağrısı ulaşan … ile …’in anneleri olması sebebiyle , genel kuruldan haberdar olmama ihtimalinin oldukça zayıf olduğu, bu şartlarda davacı …’nun, haberdar edilmediği için genel kurul toplantısına katılamadığının kabul edilip, edilemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, …’nun, haberdar olduğu halde, kişisel nedenlerle genel kurul toplantısına katılamadığının kabul edilmesi halinde, genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların geçersiz olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmayacağı, davet edildikleri halde genel kurul toplantısına katılmayan … ile …’in, genel kurul kararlarının iptali için dava açmalarının mümkün olmadığı ancak mahkemece genel kurul kararlarının usulsüz olduğuna karar verilecek olursa, böyle bir dava açabileceklerinin kabul edilmesi gerektiği, 27.08.2020 tarihinde yapılan dava konusu genel kurul toplantısının , 28.06.2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil ettiril(e)memesi, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen Yönetim Kurulunun toplanıp, karar alamaması nedeniyle, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen denetçilerin çağrısı ile gerçekleştirildiği, delillerin nihai takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, 2019 yılına ait Karar Defterinin saklanması ya da kaybedilmesi nedeniyle, 28.06.2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil ettirilmediği ya da ettirilemediği, bu nedenle anılan genel kurulda seçilen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevlerine başlayamadıkları, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim kurulunun ise, aile içi husumet nedeniyle toplanıp, karar alamadığının anlaşıldığı, kooperatifin organsız kalmaması esas olduğuna göre, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen denetçilerin yetkisiz olduğunu iddia eden davacıların, genel kurulun hangi organ tarafından toplantıya çağrılması gerektiğini açıklamalarının gerektiği, aksi kanıtlanmadığı takdirde, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim ve denetim kurullarının yetkili olduğu , yönetim kurulunun görevini yapmaması/yapamaması halinde denetim kurulunun, genel kurulu toplantıya çağırabileceğinin kabul edilebileceği, genel kurul çağrısının usulsüz olduğundan hareketle, davacıların genel kurul kararlarının iptali için dava açabileceklerinin kabul edilmesi halinde, talebin kabul edilebilmesi için genel kurulda alınan kararların yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olduğunun açıkça ortaya konulması gerektiği, genel kurul tutanağı üzerinde yapılan incelemede, gündemin 9 maddeden ibaret olduğu tüm kararların oybirliği ile alındığının görüldüğü, aidatların belirlendiği 8. madde dahil, genel kurulda alınan kararların, yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Rapora itiraz edildiğinden itirazlar doğrultusunda bilirkişiden ek rapor istenilmiş alınan 02/09/2021 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; tarafların itirazlarının 18/04/2021 tarihli rapordaki tespit ve değerlendirmelerin sonuçlarını değiştirecek nitelikte olmadığı, ilgili rapordaki tespit ve değerlendirmelerin geçerliliğini koruduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda ; davacı tarafça, davalı kooperatifin 27/08/2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu ve iptali gerektiğinden bahisle alınan kararların yokluğunun tespiti ve iptaline karar verilmesine yönelik Mahkememize dava açıldığı, genel kurul toplantı tarihi ile dava tarihi göz önüne alındığında Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenen 1 aylık yasal hak düşürücü sürenin dolmadığı ve davanın yasal süresinde açıldığı, davacıların davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacı kooperatifin 9 ortağının bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısına 5 ortağın asaleten 1 ortağın vekaleten olmak üzere ortağın katıldığı 1163 sayılı yasanın 45. maddesinde düzenlenen toplantı nisabının sağlandığı, 1163 sayılı yasanın 53. Maddesinde ” …toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri; Yönetim Kurulu ve kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri … ” nin genel kurul kararları aleyhine dava açabileceklerinin düzenlendiği ,davacılardan … ‘ nun dava konusu edilen genel kurula katılmadığı ancak davacı tarafça davacı …’nun, genel kurul toplantısına çağrılmadığının iddia edildiği , davacı ile ilgili çağrı yazısının, davacının kooperatife bildirilen, daha önceki yazışmalarda kullanılan ve dava dilekçesinde de kayıtlı olan adresine gönderildiği , çağrı yazısının davacı …’na ulaşmamasında, davalı kooperatifin bir ihmal ve kusurunun bulunmadığı ve davacı … yönünden çağrı usulsüzlüğünün söz konusu olmadığı bunun yanında çağrının usulüne uygun olarak yapılmamasının davacıya ancak iptal davası açma hakkı vereceği, tek başına bu aykırılığın genel kurul toplantısının iptali sonucunu doğurmayacağı, çağrıdaki usulsüzlüğün bir butlan sebebi olmadığı, davet edildikleri halde genel kurul toplantısına katılmayan … ile …’in, genel kurul kararlarının iptali için dava açmalarının mümkün olmadığı ancak 1163 sayılı yasanın 53. Maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin toplantıya ve karara katılmış bulunduğunu iddia eden davacılar açısından alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada gerekli olan red oyu ve muhalefet şerhi koşulunun aranmayacağı ve söz konusu davacılar açısından iptal davası açma koşullarının oluştuğu, 27.08.2020 tarihinde yapılan dava konusu genel kurul toplantısının , 28.06.2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil ettiril(e)memesi, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen Yönetim Kurulunun toplanıp, karar alamaması nedeniyle, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen denetçilerin çağrısı ile gerçekleştirildiği, 2019 yılına ait Karar Defterinin saklanması ya da kaybedilmesi nedeniyle, 28.06.2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil ettirilmediği ya da ettirilemediği, bu nedenle anılan genel kurulda seçilen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevlerine başlayamadıkları, 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim kurulunun ise, aile içi husumet nedeniyle toplanıp, karar alamadığı bu durumda 14.05.2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim ve denetim kurullarının çağrı için yetkili olduğu , yönetim kurulunun görevini yapmaması/yapamaması halinde denetim kurulunun, genel kurulu toplantıya çağırabileceğinin kabul edilebileceği, davacı tarafça Kooperatif ortağı olmayan …, … ve … isimli kişilerin genel kurul toplantısına katılıp, oy kullandığı iddiasında bulunulduğu ,…’in önceki ortak …’nın hissesini devralarak kooperatif üyesi olduğu , … ve …’ in de ortaklardan birden fazla paya sahip …’nun hisselerinden ikisini devralarak kooperatif üyesi oldukları ,ortaklık devirlerinin ,1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14. maddesi ile Ana Sözleşmenin 17. maddesinde düzenlendiği , söz konusu düzenlemelere göre ortaklığın yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle, ortaklık şartlarına haiz olan kişilere devredilebileceği , Yönetim kurulunun, ortaklık şartlarına haiz olmak kaydıyla, devir alan kişiyi ortaklığa kabul etmek zorunda olduğu , devir halinde eski ortağın tüm hak ve yükümlülüklerinin, devir alana geçtiği , 03.01.2020 tarih ve 2020/1 sayılı karardan, … ile … arasındaki ortaklık devrinin Yönetim Kuruluna bildirildiğinin anlaşıldığı , … ile … ve … arasındaki ortaklık devirlerinin Yönetim Kuruluna bildirildiğinin de, 06.01.2020 tarih ve 2020/2 sayılı kararla sabit olduğu , Yönetim Kurulunun karar alamamış olmasının devir alanların ortaklık haklarını kullanmalarına engel olmadığı bu hususlar göz önüne alındığında genel kurul tarihi itibariyle …, … ve …’in kooperatif ortağı oldukları ve genel kurul toplantısına katılma ve oy kullanma haklarının bulunduğu , genel kurul çağrısının usulsüz olduğundan bahisle davacıların genel kurul kararlarının iptali için dava açabileceklerinin kabul edilmesi halinde, talebin kabul edilebilmesi için genel kurulda alınan kararların yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olduğunun açıkça ortaya konulması gerektiği, genel kurul tutanağı üzerinde yapılan incelemede, gündemin 9 maddeden ibaret olduğu tüm kararların oybirliği ile alındığının görüldüğü, aidatların belirlendiği 8. madde dahil, genel kurulda alınan kararların, yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olarak nitelendirilemeyeceği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
2-Eksik kalan 4,90 TL harcın davacı tarafça tamamlanmasına ,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. … ‘in yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 04/11/2021

Başkan …
E – İMZA

Üye …
E – İMZA

Üye …
E – İMZA

Katip …
E – İMZA