Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/420 E. 2021/954 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/420 Esas
KARAR NO : 2021/954

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalılardan …’in birlikte ticaret yapmak amacıyla 09.12.2010 tarihinde şahıs şirketi olarak kurulan …- … isimli işletmede, 2013 yılında birlikte çalışmaya başladığını, daha sonra 03.04.2017 tarihinde diğer davalı …nin taraflarca kurularak, işlerin bu şirketin üzerinden yürütülmeye başlandığını, müvekkili …’nun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … numaralı sicil esasında kayıtlı davalı …’nin 30.01.2020 tarihine kadar ortaklarından birisi olduğunu, Ticaret Sicil Gazetesinin 30.01.2020 tarihinde yayımlanan sayısı ile hissesini diğer ortak olan davalı …’e devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını, davalı …’in, diğer davalı … Ticaret Limited Şirket’i hesaplarında bir çok değişiklikler ve usulsüzlükler yaparak şirketin mevcut durumunu farklı yansıttığını ayrıca, davalı şirkete ait yüklü miktardaki parayı davalı yanın, kendi şahıs şirketi olan …-… uhdesinde bulundurarak … Ticaret Limited Şirket’i mal varlığında görülmemesine neden olduğunu, davalının bu hareketi sebebiyle de, müvekkiline ödenmesi gereken ayrılma akçesi ile kar payı değeri, şirketin gerçek bütçesi üzerinden hesaplanmadığı için müvekkilin hak etmiş olduğu değerin altında bir ödeme yapıldığını, işbu sebeplerle de müvekkilinin açıkça maddi zarara uğradığını, Şirketin kuruluşunda davalının ve müvekkilin ayrı ayrı olmak üzere 250.000,00 TL’lik sermayeleri ile her iki tarafta 1000 adet paya sahip iken şirket tescil tarihi olan 03.04.2017 tarihi üzerinden 3 sene geçmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda aynı tutarlar karşılığında pay devri yapılmasını hayatın olağan akışı çerçevesinde kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin davalı şirkete getirmiş olduğu sermayeye karşılık, şirketten ayrılırken ekonomik bir denkleştirme yapılarak müvekkilinin hak ettiği tutarların davalılarca ödenmesi gerektiğini, davalı …’in, Müvekkilinin hisse payını devir almak için başlangıçta ödeyeceği650.000,00 TL bedeli, 2 farklı vade tarihli ve 300.000,00 TL ve 350.000, TL değerinde 2 senet olarak ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak, davalı yanın, ilk senedin vade tarihi olan 28.02.2020 tarihinde müvekkiline 300.000,00 TL bedelli senedin ödemesini gerçekleştirmediğini, işbu senedin tahsili amacıyla da davalı aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve icra takibi marifetiyle tahsil harçları hariç olmak üzere davalıdan tahsil edildiğini, 650.000 TL bedelin müvekkilinin hisse payının gerçek değeriyle, ayrılma akçesi, ile kar payını karşılamadığını, şirket hesaplarında (limited ve şahıs şirketi) yapılacak bilirkişi incelemesi sonrası hesaplamalarda şirketin öz varlığının bu bedellerin katbekat üzerinde olduğunun ortaya çıkacağını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 15.000,00 TL şirket gerçek hisse değeri -ayrılma akçesi- ve ödenmemiş kar payının hesaplanarak, alacakların muaccel olduğu tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari temerrüt faizleri ile davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının ….Şti’nden çıkması yada çıkarılmasının söz konusu olmadığını, Limited şirkette pay devrinin ne şekilde yapılacağının TTK m. 595’te düzenlendiğini, buna göre ilk kuralın, payın devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı olarak yapılması ve imzaların noter tarafından onanması olduğunu, Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkının saklı kaldığını, Genel kurul onayı gerektiren tek durumun pay devri olduğunu, Davacının hissedarı bulunduğu ….Şti’nden TTK. 595. Maddesine uygun olarak “Esas Sermaye Payının Devri” sonrası ortaklığının sona erdirildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde de belirttiği üzere Esas Sermaye Payının Devri işleminin İzmir … Noterliğinin 21.01.2020 tarihli ve … yevmiye nolu “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” imzalayarak gerçekleştiğini, davacının pay devri için, müvekkili ….Şti’nin İzmir … Noterliğinin 21.01.2020 tarihli ve … yevmiye numarası ile tasdik edilen Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı, 6. Maddesinde “bahsi geçen hisse devrinin kabulüne ve devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine” karar verildiğini, bu devir işleminin tamamlanmasıyla birlikte, pay devrinde de devreden ortak pay bedelini devralandan almakta ve şirket tarafından ödenecek bir ayrılma akçesinin gündeme gelmesi hukuken söz konusu olamadığını, davacının da dava dilekçesinde belirttiği üzere esas sermaye payının devir bedeli olarak 650.000,00 TL ödenmesi kararlaştırıldığı ve bu bedelin iki adet senet karşılığı olarak müvekkili …’den tahsil edildiğini, bu bedelin davacının sahip olduğu bin adet payın karşılığı olan 250.000,00 TL’nin 400.000,00 TL daha fazlasıyla ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu bedelin hesaplanmasının şirketin Mali Müşaviri … gözetiminde bizzat davacı tarafından belirlendiğini, bu bedelin kararlaştırılması aşamasında davacının özgür iradesiyle hareket ettiğini, davacının “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi”imzalaması öncesi ve sonrasında hiçbir ihtirazi kaydının da söz konusu olmadığını, Limited şirkette oluşan yıllık kâr üzerinde tasarruf etmeye yetkili organın genel kurul olduğunu, yıllık bilanço ile kâr zarar hesabı ve kârın dağıtım önerileri müdür veya birden fazla müdür var ise müdürler kurulu başkanı tarafından genel kurula sunulmakla birlikte, genel kurulun bu yetkisinin mutlak olduğunu, bu önerileri kabul veya red edebileceği gibi değiştirebileceğini, TTK. m.616/l-e bendinde bu yetkinin genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayıldığını, kâr payının, genel kurulda verilen dağıtım kararından sonra ortaklarca talep edilebilir hale geleceğini, Müvekkili ….Şti’nin “Genel Kurulu” tarafından alınmış kar dağıtımına ilişkin bir karar söz konusu olmadığını, davacı yan tarafından kar payı dağıtımı kararı alındığına dair bir şirket genel kurul kararı olduğuna dair de bir delil sunmadığını, dolavısı ile davacının kar payı talebinin hukuksal dayanağı bulunmadığını, Davacı yanın dilekçesinde müvekkili …’e hiç hak etmediği şekilde haksız ithamlarda bulunduğunu, kendisinin de şirketin münferit yetkili müdürü olduğunu, tüm banka ödeme işlemlerini yapabildiğini, şirkete giren ve çıkan her kuruşun takibini ve mali tabloları görebildiğini, müvekkili …’in şahıs ve ….Şti muhasebe kayıtlarını bizzat davacının eşi …’nun tuttuğunu, Mali müşavir ve yeminli mali müşavirden gelen her türlü bilginin kendisine ulaştığını, buna rağmen şirket kayıt ve defterlerine ulaşamadığı iddiası hukuksal dayanağı bulunmayan haksız ithamlarda bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, İzmir … Noterliğinin 21/01/2020 tarih, … yevmiye nolu işlemi ile davacı tarafından davalı …’e devredilen davacının davalı şirkette bulunan hisselerinin gerçek değerinin hileli işlemlerle düşük gösterildiği iddiasına dayalı hissenin gerçek değerinin tespiti ve alacak istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Genel kurul toplantı tutanağı, pay devri sözleşmesi, şirket kararı,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabı yazısı eki ticaret sicil dosyası,
-Bilirkişi …’nun 27/04/2021 tarihli bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacının, davalı … ile birlikte diğer davalı … Ltd Şti’ni kurdukları, 2020 yılına kadar davalı şirketin ortağı olduğu, 30/01/2020 tarihinde şirket ortaklığına ilişkin paylarını diğer davalı …’e devrettiği ve şirket ortaklığından ayrıldığı, davalı …’in şirket kayıtlarının kendisi tarafından incelenmesini engellediği, şirket kayıt ve hesaplarında usulsüzlük yaparak şirket mevcudunu farklı yansıttığını, şirkete ait mal varlığını davalı …’in kendi şahıs işletmesine ilişkin hesaplarda tuttuğunu bu sebeple ayrılma akçesi ve kar payı devrinin şirketin gerçek bütçesi üzerinden hesaplanmadığını, kendi payına karşılık olarak payın değerinin altında bir ödeme yapıldığını iddia ederek iş bu alacak davasını ikame ettiği, davacının ortaklıktan ayrıldığı ve dava tarihi itibariyle şirket ortaığı olmadığı halde dava dilekçesinde söz konusu alacak talebini kar payı ve ayrılma akçesi olarak nitelendirdiği mahkememizce dikkate alınarak davacıya talebini açıklamak ve somutlaştırmak üzere kesin süre verildiği, davacının 10/12/2020 tarihli beyan dilekçesinde dava dilekçesindeki iddialarını aynı şekilde tekrarladığı ve taleplerini yinelediği, davacının, geçmişte davalı …. Şti’nin ortağı olduğu ve ortaklığa ilişkin paylarını diğer davalı …’e noter huzurunda pay devri sözleşmesi ile devrettiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, ayrılma akçesinin TTK’nun 641.maddesi hükümlerine göre ortaklıktan çıkma veya çıkarılma halinde söz konusu olduğu, oysaki somut olayda davacının İzmir …Noterliğinin 21/01/2020 tarih, … yevmiye nolu pay devri sözleşmesi ile davalı şirketteki payını diğer davalıya devretmek suretiyle ortaklıktan ayrıldığı, bu halde çıkma veya çıkarılma söz konusu olmadığından TTK’nun 641.maddesine göre ayrılma akçesinin talep edilemeyeceği, ayrıca dava tarihi itibariyle ortak olmayan davacının davalı şirket ve davalı şirket ortağına husumet yöneltmek suretiyle kar payı talep edemeyeceği, kar payının ancak güncel durumda ortak olanlarca talep edilebileceği, bir an için davacının geçmiş dönem yönünden tahakkuk etmiş kar paylarını talep edilebileceği kabul edilse bile mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirket genel kurulunun geçmiş dönem yönünden kar payı dağıtımına ilişkin almış olduğu herhangi bir karar bulunmadığı, bu nedenle davacının kar payına ilişkin talebinin açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı, her ne kadar davacı tarafından dava konusu talep ısrarlı biçimde kar payı ve ayrılma akçesi olarak nitelendirilmiş ise de HMK’nun 33.maddesi uyarınca hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu dikkate alınarak dava konusu talebin irade sakatlığı sebebiyle pay devri sözleşmesi ile devredilen paylara ilişkin gerçek değerin belirlenmesi ve ödenmesi olduğu kabul edilecek olursa da mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının paylarını davalı …’e 650.000,00 TL bedelle devrettiği, davacının 250.000,00 TL sermaye koyma taahhüdünde bulunduğu ancak bu taahhüdünü 162.500,00 TL tutarında gerçekleştirdiği, kaydı değerlere göre devir tarihi itibariyle davacının payının değerinin 1.007.315,78 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, sermaye koyma borcunun 3/4 oranında yerine getiren davacının kaydı değerlere göre payının değerinin 755.486,83 TL(1.007.315,78 TLX3/4) olduğu, davacının bu payını 650.000,00 TL bedelle noter huzurunda devrettiği, sözleşme özgürlüğü prensibi çerçevesinde tarafların serbest iradeleriyle pay devri bedelini serbestçe belirleyebileceği, kaydı değerlere göre devir bedeline ilişkin açık bir oransızlık bulunmadığı, davacının irade sakatlığı iddiasını destekler herhangi bir somut delil sunmadığı, ayrıca davacının şirket kuruluşundan itibaren davalı şirketin münferiden temsile yetkili müdürlerinden biri olduğu, bu görevinin pay devri tarihine kadar devam ettiği, bu halde davalı şirkette yönetici olan davalı şirketin hesap ve kayıtlarını denetleme, inceleme ve lüzumu halinde ilgili ortak ve yetkililer ile üçüncü kişiler aleyhinde yasal yollara başvurma ve sorumluluk davaları açmaya yetkili olan davacının iddialarının ve taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun ve temelsiz olduğunun kabulü gerektiği, irade sakatlığı iddiasının kabulüne olanak bulunmadığı, bu kapsamda başkaca araştırma yapılmasına mahkememizce lüzum görülmediği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun yapılan açıklamalar kapsamında dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL karar ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 256,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 196,87 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2020 Yılı AAÜT’nin 13/1-2. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA