Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/385 E. 2023/124 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/285
KARAR NO : 2023/123

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 30/06/2020 tarihli dava dilekçesinde; 15.03.2005 günü davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile Osman Serdengeçti Caddesini takiben Otokent Kavşağı istikametinden … istikametine seyir halinde iken No:….. önünde direksiyon hakimiyetini kaybedip kaldırıma vurup hızından kaynaklı karşı şeride geçip otobüs durağında davacı ile birlikte bekleyen 2 kişiyi ağır yaraladığını, bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği ve yine karşı şeritte bulunan … plakalı araç ile … plakalı araçlara çarparak trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davacının vücudunun her yerinde sakatlık yaşadığı ve beyin travması geçirdiğini, 1 yıl hastanede yatmak zorunda kaldığını, defalarca ameliyat ve operasyon geçirdiğini, halihazırda bir gözünde görme yetisinin azaldığını, kolunun kısa ve hasarlı olduğunu, bilinci kapalı olduğu için yaşadığı olayı ve birçok olayı hatırlayamadığını, tutulan 15.03.2005 tarihli trafik tutanağına göre davalılardan araç sürücüsü küçük …’ın tam olarak kusurlu olduğunun belirtildiğini, sürücü hakkında İzmir 2 Çocuk ACM … Esas, … Karar numaralı dosya ile tam kusurdan dolayı mahkumiyet hükmü kurulduğunu, hükmün Yargıtay denetiminden geçerken kesinleştiğini, İzmir 3 Çocuk ACM … Esas sayılı dosyasında trafik bilirkişi tarafından verilen 26.07.2005 tarihli raporda da sürücünün tam ve asli kusurunun ortaya konulduğunu, davacının 1978 doğumlu olup kaza tarihinde servis ve dolmuş şoförlüğü yaptığını ancak yaralanması sebebiyle şu an çalışamadığını, tedavi ve kontrollerinin halen sürdüğünü, yatalak olarak kaldığı dönemde bakıma muhtaç olarak yaşadığını, davacının tedavisinin ilerleyen süreçlerde de fizik tedavi şeklinde devam edeceğini, iyileşme olmak üzere bir takım ameliyatlar ve tedaviler göreceği hatta protez gibi aletler kullanmak zorunda olabileceğinin doktorlarca söylendiğini, davalı …’ın kaza tarihinde 17 yaşında olduğunu, davalının maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamından sorumlu olduğunu, davalı …’ın kaza tarihinde araç sürücüsü …’ın babası olduğunu, MK 369. Maddesi gereğince maddi ve manevi tazminattan tam olarak sorumlu olduğunu, davalı …’ün kaza tarihinde aracın maliki diğer davalı …’nun ise aracı uhdesinde bulunduran kişi olduğunu, araç malikinin 2918 sayılı yasanın 85. Maddesi gereğince sorumlu olduğunu, …’nun aracı satmak için malik tarafından vekaletname ile yetkilendirildiğini ve aracı uhdesinde bulunduran kişi olduğunun soruşturma dosyasındaki ifadelerden ve özellikle konuyla ilgili diğer yaralının açmış olduğu İzmir 1. Aile Mahkemesi … Esas, … Karar sayılı ilam ile sabit olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihi itibariyla davalı sigorta şirketi nezdinde … poliçe numarasıyla ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin poliçedeki miktarla sınırlı olmak üzere maddi tazminat taleplerinden diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bu davalıya yasa gereği başvurulduğunu ancak ödemede bulunmadığını, başvurudan sonra sigorta şirketi tarafından dosya oluşturulduğunu, hasar dosya numarasının … olduğunu, davacının meydana gelen trafik kazası sonucu geçici işgöremezlik, tedavi, bakım ve sürekli maluliyet kaynaklı zararlarını maddi zarar olarak talep etme hakkında sahip olduğunu, davacının halen tıbbi iyileşme süresi devam eden ve tam iyileşme için sürekli hastanelere gitmekte olan kişi olduğunu, davacının devam eden tedavisinden sonra fizik tedavi sürecininde devam edeceği ve tedavinin süresinin dava aşamasında belli olabileceğini, bu yüzden davacının masraf etmesinin kesin olduğunu, davacının kaza sebebiyle ağır psikolojik çöküntü içerisine girdiğini, yaşadığı üzüntünün ömür boyu devam edeceğini, hayati tehlike geçirip ölümden dönen tedavi döneminde ciddi acılar çeken ve tedavi sürecinin en iyi ihtimal ile fizik tedavi olarak sürekli devam edeceği kesin olan bir kişinin maddi anlamda bu kaybına değer biçilme olanağının bulunmadığı ancak hiç olmazsa hafifleteceği kanaatiyle yaşadığı ve yaşamı boyunca hissedeceği elem ve eziyetin kısmen giderilmesini sağlaması için manevi tazminat isteme sorumluluğu doğduğunu belirtmiş ,öncelikle kazaya sebebiyet olan … plaka sayılı araç ile ve uyap üzerinden sorgu yapılması sonucunda davalılara ait tüm araçlar üzerine ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz konulmasına, manevi tazminat açısından davalılardan sadece araç sürücüsü ve araç malikinin sorumlu olması sigorta şirketinin sorumlu olmaması sorumlu olan davalıların sakatlığına sebebiyet verdikleri davacıyı hiçbir şekilde aramamasının bu davalıların zararları karşılamayacağının göstergesi olup davalılardan sigorta şirketi dışında kalanların adına sorgu yapılarak üzerilerinde kayıtlı taşınmaz olduğu takdirde tapular üzerinde ihtiyati tedbir ve haciz konulmasına, HMK 107/2 maddesi uyarında tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla geçici işgöremezlik, tedavi, bakım, ulaşım ve sürekli maluliyet kaynaklı zarar giderleri zımnında şimdilik 210.000,00 TL’lik maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 15.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan (davalı sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesindeki miktarla sınırlı kalmak üzere ve başvuru tarihine göre 29.09.2005 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile) müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 15.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …, ….,….’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili Mahkememize verdiği 03/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen … plakalı araca ait davalı şirket bünyesinde dava konusu olay tarihini kapsayan herhangi bir ZMSS poliçesine rastlanılmadığını, yapılan araştırma neticesinde dava dilekçesinde kaza tarihi olarak belirtilen 15.03.2005 tarihini kapsar Trafik poliçesinin … Sigorta A.Ş. nezdinde düzenlendiğinin anlaşıldığını, Tramer kayıtlarının aleni olup, herkese açık olduğu ve herkes tarafından incelenebildiğini, bu durumda davacı vekilinin davalı şirket aleyhine tamamen kendi hatası ile dava açtığını, davalı şirket açısından husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi ve lehe vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği belirtmiş, davalı şirket bünyesinde kaza tarihini kapsayan poliçe bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar adına usulüne uygun tebligat yapılmış, davalılar cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
Her ne kadar davacı tarafça, 15/03/2005 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralandığı, maddi ve manevi zarara uğradığından bahisle oluşan zararın giderilmesine yönelik olarak davalılar hakkında Mahkememize maddi ve manevi tazminat davası açılmış ise de; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesinde, 08/07/2003 tarihinde faaliyete geçen aile mahkemelerinin görev kapsamı belirlendiği ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun 2. kitabının üçüncü kısmı hariç ilk iki kısmında yer alan (118 ile 395. madde arası) hükümleriyle ilgili çıkan uyuşmazlıkların bu mahkemelerin görevleri arasında kabul edildiği ve çekişmenin aile mahkemeleri tarafından çözüme kavuşturulacağının hükme bağlandığı, davacının, davalı …’ın kaza tarihinde 17 yaşında olan davalı araç sürücüsü …’ın babası olarak TMK 369.maddesi gereğince sorumluluğu bulunduğundan bahisle … hakkında dava açtığı, davanın davalı … yönünden Türk Medeni Kanunu ‘nun 369.maddesindeki ev başkanının sorumluluğu hükümlerinden kaynaklanmakta olup uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği, Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 6102 sayılı yasanın 5. Maddesinin değiştirildiği, bu değişiklik sonucu, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağının belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davaya bakmanın Aile Mahkemesi’nin görev alanı içerisinde kalıp, Mahkememizin görev alanı içerisinde olmadığı, görev hususunun kamu düzeni ile ilgili dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmasının ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Taraflardan birinin HMK 20.m.si uyarınca 2 hafta içerisinde başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın görevli İzmir Aile Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin 6100 Sayılı HMK nın 331.m.sinin 2 fıkrasının 1. Cümlesi uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Taraflardan birinin 2 hafta içerisinde gönderme talebinde bulunmaması halinde Mahkememizce resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aynı karar ile harç ve yargılama giderlerinin hüküm atlına alınmasına,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacı vekili Av. …’ın yüzüne karşı diğerlerinin yokluğunda açıkça okunup anlatıldı. 23/02/2023
Başkan…
E-imzalıdır
Üye ….
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip ….
E-imzalıdır