Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/243 E. 2022/178 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/243
KARAR NO : 2022/178

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2020
KARAR TARİHİ : 25/02/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı …’in … ve …’in müşterek çocuğu olduğu, davalı … Sigorta’nın ise kadın hastalıkları ve doğum uzmanı doktor…’un tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu, gebe olan …’in 19/12/2017 tarihinde doğum yapmak üzere Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine yatışının yapıldığı, 20/12/2017 tarihinde davacı …’i dünyaya getirdiği, …’in günü geçtiği halde 24 saatten fazla süre boyunca normal doğum yapmasının beklenildiği, normal doğum olmaması üzerine …’in acil şekilde doğuma alındığı ve 20/12/2017 tarihinde saat 23:55 sularında davacı çocuğun dünyaya geldiği, doğumun zor geçmesi nedeniyle …’in 3 gün boyunca hastanede tedavi gördüğünü sonrasında taburcu olduğu, aradan 8-10 gün geçtikten sonra rahatsızlanması üzerine tekrar hastaneye kaldırıldığı, yapılan incelemede karnında kan kaldığının tespit edildiği, tekrar sezaryen işleminin yapılmasının istenildiği, ancak …’in İzmir Tepecek Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gördüğü ve sezaryen işlemi yapılmadan iyileştiği, bu durumun doğumda yaşanan ihmaller zincirini ortaya koyduğunu, doğum sonrası davacı … de başlangıçta herhangi bir anormallik tespit edilmediği, doğumdan bir yıl sonra anormallik olduğunun tespit edildiği, davacı …’in sağ kol boydan aşağıya sağ tarafının tutmadığının ortaya çıktığı, tedavi maskadı ile yaşanan müracaatlarda bu durumun doğumdan kaynaklanabileceğinin bildirildiği, fizik tedavi uygulandığı halde davacıda iyileşme olmadığı hasta hekim ilişkisinin vekalet sözleşmesi kapsamında kaldığı, hekimin özen borcu olduğu, aynı zamanda olaya ilişkin soruşturma yürütüldüğü, davacının yaşamı boyunca felçli olarak hayatını sürdürebileceği, kalıcı iş göremez halde olduğu, bundan kaynaklanan zararın doktorun zmms sigortacısı olan davalı tarafından karşılanması gerektiğini belirterek 100,00 TL’nin tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıda meydana gelen durumun doğum öncesi anormallikten kaynaklanabileceğini, meydana gelen zararın doğumdan kaynaklandığının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacıda meydana gelen Serebral palsi hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini, soruşturma neticesinde görevli doktor hakkında takipsizlik kararı verildiğini, yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil… beyan dilekçesinde özetle; kendisi hakkında yürütülen idari soruşturma neticesinde kusurlu olmadığının tespit edildiğini, ayrıca bu konuda verilen soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara davacı tarafından yapılan itirazın reddedildiğini, davacı gerekli tıbbi müdahalelerin yapıldığını, kusurunun bulunmadığını, dava konusu uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğunu belirterek davalı yanında davaya feri müdahil olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 502 vd. Maddeleri uyarınca dava dışı doktorun vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davrandığı iddiasına dayalı tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında maddi tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin 06/11/2020,
24/11/2020 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 02/07/2020, 12/11/2020 tarihli
yazısı ve eki,
-İzmir CBS’nin …/… nolu soruşturma dosyası sureti,
-İzmir SGK il müdürlüğünün 23/11/2020, 30/12/2020 tarihli yazısı,
-… Sigorta A.Ş’nin 21/12/2020 tarihli yazısı ve eki poliçe ve hasar dosyası,
-Bilirkişi Op. Dr. …, Doç. Dr. …, Uz. Dr. …’ın
15/09/2021 tarihli raporu,
-ATK 7. İhtisas Kurulunun 17/12/2021 tarihli raporu,
-Doktor Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 05/11/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Buca Kadın Doğum Kadın Hastalıkları Hastanesinin 01/07/2020 tarihli yazısı,
-Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinin 30/12/2020 tarihli yazısı ve eki,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır.
Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. (TBK.400) O nedenle doktorun, meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafifte olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor ufak bir tereddüt gösteren durumlarda bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve orada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın özelliklerini göz önünde tutmalı, onu gereksiz risk altına sokmamalı, en emin yolu tercih etmelidir. Gerçekte müvekkil de, mesleki bir iş gören; doktor olan vekilden, tedavinin tüm aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Gerekli özeni göstermeyen bir vekil, TBK. 510.md uyarınca vekâleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde doğum yapan dava dışı annenin günü geçtiği halde fazla bekletilmesi sonrasında doğumu gerçekleşen davacı küçüğün felç kaldığı, uzun süre tedavi gördüğü, tedaviye rağmen iyileşemediği, kalıcı sakatlık oluştuğu, bu durumun feri müdahil doktorun kusurundan kaynaklandığı ve davalı sigortanın feri müdahil doktorun zmms sigortacısı olarak meydana gelen zarardan sorumlu olduğu iş bu dava ile iddia edilmiştir.
Taraflar arasında, davacının feri müdahil doktorun hastası olduğu ve doğumun feri müdahil doktor tarafından gerçekleştirildiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, dava dışı hastanede feri müdahil doktor tarafından gerçekleştirilen sezaryen ameliyatında tıbbi bir hata olup olmadığı, doğum sırasında davacı bebeğin vücut bütünlüğünün zarar görüp görmediği, gördü ise maddi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ve davalı sigortanın sorumluluğu bulunup bulunmadığı hususundadır.
Davacının üçüncü kişi sıfatı ile sorumluluk sigortacısı olarak davalıya husumet yönelttiği dikkate alındığında TTK’nun 1483 vd. Maddeleri hükümleri uyarınca mutlak ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu anlaşıldığından feri müdahilin görev itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce öncelikle davacı ve dava dışı annesine ilişkin hastane kayıtları celp edilmiş ve dosya çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı ile kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyetinin 15/09/2021 tarihli raporunda, doğum öncesinde dava dışı annenin gebelik takibinin 7.haftadan itibaren muntazam olarak yapıldığı, ultrasyon ve rutin tetkiklerinin tam yapıldığı, dava dışı annenin hastaneye müracaat tarihinde 41 hafta 5 günlük gebe olduğu, bebekte gün aşımına ilişkin bulgu olmadığı, doğumun hızlanması için yardım yapıldığı, bebeğin yeni doğan servisinde kısa süre bekletildiği, sağlıklı olarak anneye verildiği ve taburcu edildiği, …’in doğum eylemi süresince tıbbi usullere uygun takip yapıldığı, uygun gerekçe ile sezaryen ameliyatının yapıldığı, doğum ve ameliyat sırasında davacıda serebral palsiye neden olabilecek herhangi bir olguya rastlanmadığı, serebral pasti hastalığının doğumdan önce ve doğum sonrasında gelişebilen bir hastalık olduğu, doğum sonrasında oksijen değerlerinde bir sorun olmadığı ve reflekslerinin iyi olmasına göre davacıda mekonyum aspirasyon sendromu(bebeğin anne karnında kakasını yapması hali) gelişmediği, doğumdan uzun bir süre sonra ortaya çıkan hastalığın doğum ve sezaryen süreci ile ilişkisinin saptanmadığı, hekimin tıbbi kurallara uygun hareket ettiği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, raporun taraflara tebliğ edildiği, davacının rapora itirazı üzerine mahkememizce dosyanın İstanbul ATK’ya gönderildiği, Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulu’nun 17/12/2021 tarihli raporunda , hastane kayıtları da değerlendirilmek sureti ile yapılan inceleme sonucunda, vajinal doğum için travay takibine alınmasının tıbben doğru bir yaklaşım olduğu, takiplerinde ilerlemeyen travay tanısı ile sezaryen ameliyat endikasyonunun bulunduğu, davacı küçüğün takip muayene ve tetkiklerinde saptanan hipoksik iskemik ensefalopati tablosunun prenatal (doğum öncesi), perinatal (doğum sırasında) ve postnatal (doğum sonrası) olarak incelendiği, doğum öncesi yapılan muayene ve tetkiklerde bebeğin hipokside olduğunu gösteren bulgu tespit edilmediği, daha erken dönemde bebekte mevcut asfiksiyi tespit edebilecek herhangi bir klinik, laboratuvar veya teknolojik yöntemin mevcut olmadığının tıbben bilindiği, tüm bu nedenlerle, mevcut verilerle küçükte tespit edilen hipoksik iskemik ensefalopati(kronik) hastalığının nedeninin tam olarak bilinemediği, dolayısıyla dava dışı doktorun yapmış olduğu müdahale ve işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, kusur atfedilemeyeceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacı ile feri müdahil doktorun hasta doktor ilişkisi, vekalet ilişkisi kapsamında değerlendirildiğinden meslek ve sanat erbabı olan doktorun sanatını icra ederken gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerektiği, göstermediği takdirde Türk Borçlar Kanunu’nun 502 ve devamı maddelerine aykırılık söz konusu olacağından sorumluluğunun söz konusu olacağı, mahkememizce alınan her iki raporda feri müdahil doktorun kusur ve hatasının saptanmadığı, nitekim feri müdahil doktor aleyhinde yürütülen ceza soruşturmasında da yapılan incelemede atf-ı kabil kusur olmadığı ve soruşturma yürütülmesine yer olmadığına karar verildiği, yaşı küçük davacı velileri tarafından bu karara itiraz edilmiş ise de İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 17/09/2020 tarih ve …/… esas, …/…. karar sayılı kararı ile de itirazın reddine karar verildiği, dolayısı ile feri müdahil doktorun vekalet (iş görme) sözleşmesine aykırı bir davranışının tespit edilmediği, bilirkişi raporlarının tarafların iddia ve savunmaları karşılayacak nitelikte nedenlerini açıklayıcı, karar vermeye yeterli ve uygun, mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davacılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile feri müdahil vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)