Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/144 E. 2022/26 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/144 Esas
KARAR NO : 2022/26

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/02/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş ile dava dışı … Ltd Şti- … arasında imzalanan 10/08/2007 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden davacı aleyhinde takip yapıldığını, yapmış olduğu araştırmada davacının sözleşmenin tarafı olarak göründüğünü, ancak davacının sözleşmeye imza atmadığını, kendisinin bilgilerinin kullanıldığını, dava dışı bankanın kredi borcu ödenmediğinden bahisle adı geçen ilgililer ile davacı aleyhinde takip başlattığını, daha sonra takibe konu alacağın … A.Ş’ye temlik edildiğini, imza ve yazı incelemesi yapılması halinde sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edileceğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, kredi sözleşmesindeki imzanın nitelikli bir imza olduğu, taklit edilmesinin mümkün olmadığı, davacının kötüniyetli olarak imza itirazında bulunduğu, süresi içerisinde yasal yollara başvurmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan takip nedeniyle sorumluluğu doğuran imzanın sahteliği iddiasına dayalı menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir … ATM’nin … esas sayılı dava dosyası,
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası,
-Bergama Ticaret Sicil Müdürlüğünün 08/04/2021 tarihli yazısı,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 28/06/2021 tarihli yazısı,
-Takibe dayanak kredi sözleşmesi aslı,
-Davacıya ait mukayeseye elverişli imza ve yazı örnekleri,
-ATK Fizik İhtisas Dairesinin 02/11/2021 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir.
Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; dava dışı … Bankasının İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 07/07/2009 tarihinde dava dışı … Ltd Şti, …, … ve davacı … aleyhinde genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinden doğan alacağa istinaden genel haciz yoluyla ilamsız takip takip başlattığı, ödeme emrinin davacı borçlu …’e 13/07/2009 tarihinde tebliğ edildiği, takibin davacı yönünden itiraz edilmeksizin kesinleştiği, dava dışı alacaklı … Bankasının takibe konu alacağını 2012 yılında … A.Ş’ye temlik ettiği, sonrasında … A.Ş’nin davalı … A.Ş ile birleştiği, icra dosyasının takipsizlik sebebiyle işlemden kaldırıldığı, 30/07/2019 tarihinde yenilendiği ve … esasını aldığı, davacının takibe dayanak genel kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında bulunduğu, davalının ise davanın zamanaşımına uğradığı ve davacının kötüniyetli olduğunu savunduğu, taraflar arasında takibe dayanak sözleşme sebebiyle davalının davacıdan alacaklı olup olmadığı, sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı ve davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarında olduğu, davacı borçlunın icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceği ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebileceği, davacı aleyhinde dava tarihi itibari ile derdest ve kesinleşen bir takip bulunduğuna göre davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararanın bulunduğu, menfi tespit davalarında hak düşürücü süre ve zamanaşamının söz konusu olmadığı, bu nedenle davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, takibe dayanak genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin dava dışı … Ltd. Şti ile dava dışı … Bankası … Şubesi arasında 60.000,00 TL limitle 10/08/2007 tarihinde düzenlendiği, kredi sözleşmesinde müşterek ve müteselsil kefil olarak …, … ve …’un 60.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek ve müteselsil kefaletlerinin bulunduğu, davacının bu sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, mahkememizce sözleşme tarihi dikkate alınarak bu tarihe yakın olacak şekilde davacının tatbike medar imza ve yazı örneklerinin ilgili kurumlardan istenildiği ve ayrıca davacının istiktap suretiyle mukayese için imza ve yazı örneklerinin alındığı, takibe dayanak sözleşme aslının ilgili birimden getirtilerek dosyaya kazandırıldığı, dosyanın imza ve yazı incelemesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderildiği, ATK’nun 02/11/2021 tarihli raporunda dava konusu sözleşmedeki imzanın davacının el ürünü olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi ile sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, bu halde davacının takibe dayanak sözleşme nedeniyle kefil olarak sorumlu olduğundan söz edilemeyeceği, dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre başka bir araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, davacı tarafından takip sebebiyle borçlu olmadığının tespiti talep edildiğinden mahkememizce takip çıkışı miktarı olan 75.861,32 TL üzerinden eksik harcın ikmal ettirildiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürmüş ve kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş ise de davacının dava dışı şirketin hisselerini 15/11/2006 tarihinde devraldığı, sözleşme tarihi itibariyle söz konusu şirketin ortak ve temsile yetkili müdürü olduğu, davacı aleyhinde 2009 yılında takip başlatıldığı halde davacının bu tarihten dava tarihine kadar imza ve yazı inkarında bulunmadığı takibin başlatılmasında, devamında ve davanın açılmasına kendi eylemi ile sebebiyet verdiği, davalının takipte haksız ve kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmakla kötüniyet tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile, davacının İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Yasal koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 5.182,08 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 1.227,22 TL peşin harç ve 68,31 TL tamamlama harcı toplamı 1.295,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.886,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 1.227,22 TL peşin harç, 68,31 TL tamamlama harcı, 1.060,00 TL ATK rapor ücreti, 261,70 müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 2.671,63 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 10.661,97 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra davacının imza ve yazı örneklerinin bulunduğu Buca … İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına ait sandık seçmen listesi, İzmir …, Noterliğine ait 16/01/2009 tarih … yevmiye nolu vekaletname, İzmir … Noterliğine ait 31/05/2007 tarih, … yevmiye nolu imza sirküsü, İzmir … Noterliğine ait 27/05/2010 tarih, … yevmiye nolu teknik sorumluluk sözleşmesi, Menemen Ticaret Sicil Müdürlüğünün 1904/2021 tarihli yazısı ekindeki Menemen … Noterliğinin 28/04/2015 tarih, … yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi, Ankara … Noterliğinin 21/05/2010 tarih, … yevmiye nolu imza sirküsü, Menemen … Noterliğinin 17/10/2012 tarih, … yevmiye nolu Limited Şirket Hisse devri sözleşmesi, Menemen … Noterliğinin 18/10/2012 tarih, … yevmine nolu tescil talepnamesi, İzmir … Vergi Dairesinin 07/04/2021 tarihli yazısı ekindeki İzmir … Noterliğinin 16/08/2001 tarih ve … yevmiye nolu imza beyannamesi, 06/08/2007 tarihli başvuru dilekçesi, Buca İlçe Nüfus müdürlüğünün 15/10/2021 tarihli yazısı ekindeki 13/06/2018 tarihli kimlik başvuru belgesi, İBB İklim Değişikliği ve Çevre Koruma Kontrol Daire Başkanlığının 19/10/2020 tarihli yazısı ekindeki 16/02/2015 ve 21/02/2013 tarihli başvuru dilekçeleri, … A.Ş … Şubesinin 14/10/2020 tarihli yazısı ekindeki Temel bankacılık hizmet sözleşmesi, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 28/06/2021 tarihli yazısı ekindeki İzmir … Noterliğinin 04/05/2005 tarih ve … yevmiye nolu imza beyannamesine ilişkin belge asıllarının ilgili mercilerine İADESİNE,
8-Davacı tarafından sunulan ve imza yazı incelemesine esas alınan belge asıllarının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … ATM’nin … esas sayılı dava dosyası ile … Bankası İzmir … şubesine ait … sayılı … Ltd Şti 60.000,00 TL bedelli, 10/08/2007 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi aslının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA