Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/107 E. 2023/87 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/107
KARAR NO : 2023/87

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/02/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağı nedeniyle 4.999,99 TL’lik alacağının mevcut olduğunu, alacağın tahsil edilebilmesi için İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası jle takip başlatıldığını, davalının borca,ferilerine ve yetkiye itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının herhangi bir borcu olmaması sebeiyle takibe itiraz etmişse de, 02.12.2019, 06.12.2019, 13.12.2019 tarihlerinde 1.000,00’er TL olmak üzere toplamda 3.000,00 TL ödeme yaptığını, davalı yan tarafından şeklen itiraz edilmişse de bu itirazın kötüniyetli olduğunu ve alacağı geciktirmek için yapıldığını belirterek, bu nedenlerle, borçlunun itirazın iptali ve takibin devamına, takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra itikar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir 21. İcra Md.’nün … E sayılı dosyası ile 28.10.2019 tarihinde 4.999,99 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını,itirazın iptali davasının da 13.02.2020 tarihinde ikame edildiğini, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere dava ikame edilmeden önce müvekkili tarafından toplam 3,000,00 TL ödemenin yapıldığını, ancak davacının davasını 3.081,40 TL harca esas değer belirterek ikame ettiğini belirterek, Bu medenlerle, öncelikle yetkisizlik nedeniyle davanın zeddine karar verilmesini, aksi halde dava şartı arabuluculuk sürecinin usule ve yasaya uygun olmaması sebebi ile dava şartı gerçekleşmediğinden reddi, aksi halde davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddi ile özellikle arabuluculuk sürecine katılımının sağlanamaması usul ve aykırı olması sebepleri ile dava açılmasına müvekkili tarafından sebebiyet verilmediğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesinini talep etmiştir.
DELİLLER:
1)SMMM…’ın 11/11/2022 Tarihli Raporu,
2)Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı Av. …’in 20/12/2022 Tarihli Raporu,
3)SMMM …’ın 22/11/2021 Tarihli Bilirkişi Raporu,
4)İzmir 21.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası,
5)Tüm dosya münderecatı.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
SMMM …’ın 22/11/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda; Davalı tarafından 05/03/2020 tarihinde davacıya yapılan 2.000,00 TL tutarındaki ödeme sonrasında davalının davacıya borcu kalmadığı, davalı ile davacı arasında borç alacak ilişkisi 05.03.2020 tarihi itibariyle son bulduğu tespit edilmiştir.
SMMM…’ın 11/11/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda; Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takipte kesinleşen miktar olan 4.999,9 9 TL tutarında alacaklı olduğu, davalının takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 03.12.2019 tarihinde 1.000,00 TL, 06.12.2019 tarihinde 1.000,00 TL, 13.12.2019 tarihinde 1.000,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL ödediğini, bu ödemelerden sonra dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 1.999,99 TL alacağının kaldığı, dava tarihinden sonra ise 05.03.2020 tarihinde ise 2.000,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemeden sonra davacı ticari defterlerinde ana para alacağı kalmadığının tespit edilmiştir.
Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı Av. …’in 20/12/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda; İzmir 21. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu alacağın takip fer’ileri ile birlikte takip açılışı 25.10.2019 tarihi itibarı ile kapak hesabı, 5,896.99 TL olup; davalı tarafından 03.12.2019, 06.12.2019 ve 13.12.2019 tarihlerinde her biri 1,000.00 TL olmak üzere 3,000.00 TL, Banka havalesi yolu ile davacı asilin banka hesabına yapılmış ödemelerin Borçlar Kanunu m.100 uyarınca (öncelikle takip fer’i alacakları, faiz ve masraftan) mahsubu ve ödeme tarihlerine kadar, kalan ana para üzerinden uygulanan değişken oranlı avans faizi ilaveleri sonucunda, 13.12.2020 dava tarihi itibarı ile dosya borcu 3,090.08 TL; kalan ana para avans faizi ilavesi ve davalı tarafından yapılmış 05.03.2020 tarihli ödemenin mahsubu ile 05.03.2020 tarihi itibarı ile bakiye dosya borcu 1,111.61 TL olarak tespit edilmiştir.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesinde itirazın iptali aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İtirazın iptali
Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6100 sayılı yasanın 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı
MADDE 27- Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.
6100 sayılı yasanın ispat hakkı ve ispat yüküne ilişkin hükümleri aşağıdaki gibidir.
İspat hakkı
MADDE 189- Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
İspat yükü
MADDE 190- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Hukuki dinlenilme hakkı, çekişmeli veya çekişmesiz bütün yargılama işlemleri ve icra ve iflas takipleri, tahkim , geçici hukuki korumalar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve benzeri bütün iş ve işlemler bakımından geçerli bir ilkedir. 6100 sayılı yasada adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak ispat hakkı sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. İspat hakkı, iddia ve savunmanın delillendirilmesini ve mahkemenin, yasal engel bulunmadıkça bu delilleri inceleyerek değerlendirmesi zorunluluğunu içerir. İspatın konusu vakıalardır. Vakıalar dışındaki hususlar ispatın konusu olamaz. Delilin, o vakıa hakkında dinlenebilir delil olup olmadığına Hakim karar verir. İspatın konusunu oluşturan vakıalar, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek, tarafların üzerinde anlaşamadıkları, çekişmeli vakıalar olmalıdır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. Çekişmeli sayılmadıkları için de ispata konu edilemezler. Her davada olduğu gibi, itirazın iptali davalarında da ispat yükü büyük önem taşır. Kendisine ispat yükü düşen taraf bunu yerine getirmezse, açtığı ya da aleyhine açılan davayı kaybeder. 4721 sayılı yasanın 6. Maddesine göre; ”kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davalarında, davacının davalı ile aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi ve buna dayanarak borcun varlığını ispat etmesi bu yönde delil göstererek ispat hakkını kullanması gerekir. Bu davalarda davalı ise borcunun olmadığını yahut ödediğini, borcu bulunmakla birlikte maddi hukuka ilişkin ya da usul hukukuna ilişkin sebeplerden dolayı borcu ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin, davacının iddia ettiği ilgili hukuki ilişkinin tarafı olmadığı gibi hususları ispat etmek bu yönde savunmalarını delillendirmek zorundadır.
2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereğince itirazın mahkemede iptali için alacaklının adi(ilamsız genel) haciz yoluyla takibe veya kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takibe ya da taşınır yahut taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişmiş olması gerekir.
İtirazın iptali davası ancak para alacağına ilişkin ilamsız takiplerde açılabilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itiraz etmiş olduğu takip konusu alacağın tahsiline yönelik bir eda davasıdır. Mahkemenin dava sonucunda vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Bundan dolayı davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği, itiraz sebeplerini de itirazın iptali davasında ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasının açılacağı; itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre, dava şartlarından ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, resen dikkate alınması ve 2004 sayılı yasanın 19. Maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekir.
İtirazın iptali davasında davalı borçlu dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde vereceği cevap dilekçesinde evvelce ödeme emrine itiraz ederken ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı, ödeme emrine itiraz ederken mevcut olduğu halde ileri sürmediği itiraz sebeplerini de ilk defa itirazın iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde ileri sürebilir.
İtirazın iptali davasında, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, davacı alacaklı, davalı borçlu tarafından itiraz edilen takip konusu alacağının varlığını ve miktarını genel hükümlere göre ispatla yükümlüdür. İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz.
Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir.
İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır.
İtirazın iptali sonunda, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı sabit olursa mahkeme davayı kabul ve itirazı iptal eder. Ayrıca mahkeme, davacının dava dilekçesinde tazminat da talep etmiş olması halinde, davalı borçluyu hüküm altına alınan alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum eder. İcra inkar tazminatı, anapara üzerinden hesaplanır. Davalı borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine evvelce itiraz ettiği alacağı, ilk duruşmada kabul etmiş olması, icra inkar tazminatına mahkumiyetten kurtulmasını gerektirmez.
Dava sonunda hükmedilen alacağın %20’si oranındaki tazminata karar verilebilmesi için davacı alacaklının zararının varlığı ve miktarını ispat etmesi gerekmez. Kanun koyucu, davalı borçlunun itirazının iptali halinde, itiraz sebebiyle davacı alacaklının zarara uğramış olduğunu kabul ederek, davacının dava dilekçesinde sadece talep etmiş olmasını davalı borçlunun hükmedilen meblağın en az %20’ si oranında bir tazminata mahkum edilebilmesi için yeterli görmüştür.
Davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun usulüne uygun bir şekilde borca itiraz etmek suretiyle takibin durmuş olması yeterli olup, borcu itiraz sebebi önemli değildir. Yine davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı yasanın 67. Maddesi gereği süresinde itirazın iptali davası açılmış olması, davacı alacaklının dava dilekçesinde talep sonucunda icra inkar tazminatını istemiş olması, davanın alacaklı lehine kabulüne karar verilmiş olması, davalı borçlunun takip tarihi itibarıyla itirazında haksız olması gerekir. İtirazın iptal edilmiş olması, itirazın haksız olduğunu göstermez. İtiraz iptal edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu haklı ise tazminata mahkum edilmez. Hem itiraz iptal edilmiş ve hem de itirazın haksız olduğu sonucuna varılmışsa, diğer yukarıda anılı şartlarında varlığı halinde icra inkar tazminatına hükmedilir. İtirazın haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın doğduğu anda varlığı ve miktarı itibarıyla taraflar arasında likit olması gerekir. Takip konusu alacağın varlığı, miktarının belirlenmesi hakim kararını gerektirmemeli muhtacı muhakeme olmamalıdır. Takip konusu alacak yapılacak basit bir hesaplama ile belirli bir hale gelebilecek ise bu alacak da likit sayılır. Dava açıldıktan sonra takibe konu edilen borcun ödenmiş olması hali, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine engel değildir. Son olarak davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun kötü niyetli olması gerekmez.
İtirazın iptali davasının reddi halinde ise, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının cevap dilekçesinin talep sonucunda icra inkar tazminatı talep etmeli, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerekir. Davacının haksız ve kötü niyetli olmasından kasıt ise bir alacağı olmadığını bildiği halde, icra takibine girişmiş olmasıdır.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında birlikte değerlendirildiğinde, taraf defterleri ve icra dosyasına yapılan ödemeler takipten sonra dava tarihine kadar olan davalı ödemeleri ile davadan sonraki davalı ödemeleri ayrı ayrı 2004 sayılı yasadan kaynaklanan hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi marifetiyle 6098 sayılı yasanın 100. Maddesindeki kısmi ödemede mahsup hükmüne uygun surette hesaplandığı, dava içerisindeki belgelerden davalı borçlunun davacıya olan borcunun ödemede geciktiği, bunun üzerine hakkında takip başlatıldığı, takip açılış tarihi itibarıyla borcun ferileri ile birlikte kapak hesabı yapılarak tespit edildiği, dava açılana kadar yapılan ödemelerin mahsubu ile birlikte davalının bakiye 3.090,08 TL borcunun mevcut olduğu, bu haliyle davanın kabulü ve itirazın iptali şartlarının oluştuğu, dava açıldıktan sonra yapılan ödemelerin icra dairesince dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne, alacak likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatı isteminin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜNE,
2-İzmir 21.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
3-Hüküm altına alınan alacak miktarı olan 3.081,40 TL nin %20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli olan 210,49 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 156,09 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 1.053,00 TL bilirkişi ücreti ve TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 1.161,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 3.081,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
9-Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, miktar bakımından kesin olmak üzere davacı-davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/02/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır