Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/610 E. 2022/403 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/610
KARAR NO : 2022/403

DAVA : Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Torbalı’da ki tekstil fabrikasının “arıtılmış” atık suları bölgedeki bir çok firmanın katılımı ile yapılan belediyeye teslim edilen özel bir kanala boşaltıldığını, müvekkili şirketin kullandığı atık suları “arıtma” amaçlı kendi bünyesinde de kurduğu sisteminin bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı idareye ait kanalizasyon sisteminin hiçbir şekilde kullanılmadığını, müvekkili şirketin “arıtılmış” atık sularını Torbalı bölgesindeki atık su toplama kollektör hattına bıraktığını, bu noktada sürekli denetim altında olan toplama kanalına bırakılan atık su olmadığını, artezyen kaynağından çıktığı halden bile daha temiz olduğunu, müvekkili şirketin yıllardır mevzuat nedeniyle atık su bedeli ödemek zorunda bırakıldığını, davalı idarenin 10/11/2008 tarihli ve … sayılı yazısı ile müvekkili şirketin artezyen kullandığının tespit edilmesi ve atık su aboneliğinin bulunmaması nedeniyle abonelik yapılmak üzere davalı kurum tarafından sözleşme yapılmaya davet edildiğini, müvekkilinin ise itiraz da bulunduğunu, müvekkilinin davalının baskısı sonucunda atık su sözleşmesi imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davanın kabulü ile, müvekkili şirketin davalı kuruma atık su bedeli konu faturalar bakımından borçlu olmadığının tespitine, 14/05/2009 tarihli sözleşmenin akdedilen akdinden bu yana davalı kurumca tanzim ve tahsil edilen haksız tahakkuk ve iadeye tabi faturalara konu atık su bedeli ödemelerinin bilirkişi marifetiyle tespitine ve şimdilik 20.000,00 TL ‘nin ödedikleri tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt / avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına itiraz ettiklerini, atık suyun dayanağını mevzuat hükümlerinin oluşturduğunu, müvekkili aleyhine açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DAVA:
Dava, artezyen suyu kullanan davacının atıksu abonelik sözleşmesi kapsamında davalı idareye yapmış olduğu ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Taraflar arasındaki sözleşme ve faturalar,
-Bilirkişi …’ın 01/10/2020 tarihli raporu,
-… Genel Müdürlüğünün 21/10/2020, 01/02/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişiler …, … ve …’un
31/03/2021 tarihli raporu,
-Torbalı Belediye Başkanlığının 23/11/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Torbalı Kaymakanlığının 03/01/2022 tarihli yazısı,
-SMMM Bilirkişi …’un 11/03/2022 tarihli ek raporu,
-Davacının ticari defter ve kayıtları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacının, İzmir ili Torbalı ilçesinde tekstil fabrikası bulunduğu, bu fabrikaya ait arıtılmış atık sularının aynı bölgede faaliyet yürüten diğer birçok firmanın katılımı ile yapılan ve belediyeye teslim edilen özel bir kanala boşaltıldığı, söz konusu kollektör hattının davacı ile birlikte dava dışı diğer 12 şirketin katılımı ile 20/06/2000 tarihli Torbalı Belediye Başkanlığı Encümen kararı sonrası inşa edildiği ve Torbalı Belediyesine teslim edilerek kullanıldığı, atık suların tahliye edilmeden önce arıtma sistemi ile arıtıldığı, 5216 sayılı yasanın geçici 2.maddesi kapsamında daha önce Torbalı belediyesi tarafından yürütülen su ve kanalizasyon hizmetlerinin 2008 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi bağlı kuruluşu olan … Genel Müdürlüğüne devredildiği, davalı idarenin kendilerini atık su abonesi olmaya davet ettiği, kendilerinin bu davete itirazda bulunduğu ancak itirazlarının olumlu karşılanmaması üzerine abonelik sözleşmesi imzalamak zorunda kaldığı, davalı idarece yasal hiçbir dayanağı bulunmadığı halde abone yaptırılan kendilerinden yıllardır atık su bedeli tahsil edildiği, davalı şirkete ait kanalizasyon sisteminin hiçbir şekilde kullanılmadığı, yapılan ödemelerin yersiz olduğu ve iadesi gerektiği iddiası ile iş bu davayı ikame ettiği, davalının ise görev itirazlarının bulunduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceği, davacının içerisinde bulunduğu şirketlerce kollektör hattının inşa edilerek Torbalı Belediye Başkanlığına devredildiği sonrasında söz konusu hat ve bu hattan kaynaklanan hizmetlerin kurumlarına devredildiği, davacıdan tahsil edilen atıksu bedellerinin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu savunduğu, taraflar arasında atıksu abonelik sözleşmesi bulunduğu ve kollektör hattının davacının da içerisinde bulunduğu şirketlerce inşa edilip önce Torbalı Belediyesine devredildiği daha sonra davalı kuruma geçtiği ihtilafsız olup, ihtilafın mahkemenin görevi, dava türü ve davacıdan yapılan tahsilatların yersiz olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Atıksu abonelik sözleşmesinden kaynaklanan ve her iki tarafı tacir olan nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, bu nedenle mahkememiz lehine verilen İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/11/2019 tarih ve …/… esas…, …/… karar sayılı görevsizlik kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafından davacının belirsiz alacak davası açamayacağı ve davanın usulden reddi gerektiği savunulmuş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/11/2020 tarih ve 2019/17-853 esas, 2020/907 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere bir davadaki talep sonucunun bazı kısımları itibarıyla birden fazla dava türü tanımıyla ilgili, çakışan yani benzer unsurlar içerebileceği, davacı dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğundan söz etmiş olsa bile belirsiz alacak davası unsurları bulunmuyorsa davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile mahkemece doğrudan davanın usulden reddine karar verilmemesi ve alacağın istenmesinde hukuki yarar bulunması halinde mevcut unsurları itibarıyla kısmi dava açılmış olduğu kabul edilerek davacının talep sonucu hakkında esasa girilerek değerlendirme yapılması gerektiği, nitekim Anayasa Mahkemesinin 22/02/2022 tarih ve 2019/12190 bireysel başvuru kararında da sayın yüksek mahkemenin usul hukukundaki imkanlar gözetildiğinde belirsiz alacak davasının dava şartı yokluğundan reddedilmesinin başvurulacak son çare olmadığı, bu yöndeki uygulamanın mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahale olduğu sonucuna ulaştığı, bu kapsamda taraflar arasında atıksu abonelik sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye istinaden davalı idarece faturalar düzenlendiği ve davacının bu faturaları dava tarihine kadar ödediği ve defterlerine kaydettiği dikkate alındığında dava konusu alacağın davacı tarafından belirlenebilir nitelik taşıdığı, belirsiz alacaktan bahsedilemeyeceği, ancak davacının konusu para ile ölçülen uyuşmazlıkta alacak isteminde hukuki yararı bulunduğu, anılan yüksek mahkeme kararları doğrultusunda davacının davasının kısmi dava olarak kabulü gerektiği mahkememizce değerlendirilerek davalının usule ilişkin itirazlarının reddi ile iş bu uyuşmazlığın kısmi dava olarak incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkememizce öncelikle dosyanın makine mühendisi bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi … ‘ın 01/10/2020 tarihli raporunda davalı idarenin tahakkuk yaptığı dönemlerde, davacı tarafa ait ve atık su kolektör yapımına katılan 13 firmaya ait işletmenin bulunduğu bölgede davalı idarenin kanalizasyon hattının bulunmadığı, atık suların tahliyesi yönünde herhangi bir kanal bulunmadığından atık suların 12 km uzunluğundaki kolektör ile …’na deşarj edildiği, dosya içerisinde atık su kolektörünün davalı idareye devredildiği yönünde herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davacı ve diğer şirketlerde arıtılan atık suların … Çayı’na verildiği, … Çayı’nın Küçük Menderes Çayı ile birleştiği ve İzmir Körfezi’ne bu şekilde atık suların döküldüğü, davalı idarece davacı şirkete verilen herhangi bir hizmet bulunmadığına göre davacının yapmış olduğu ödemenin iadesini talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, tarafların bu rapora itirazda bulunduğu, mahkememizce dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödemelerin hesaplanması ve davacı ve dava dışı şirketler tarafından yapılan kollektör hattının atık su bedeline ilişkin mevzuat yönünden etkilerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın yeniden içinde smmm, çevre mühendisi ve inşaat mühendisi olan bir başka bilirkişi heyetine tevdi edildiği, ayrıca bilirkişi heyetine mahallinde yerinde inceleme yetkisi verildiği, bu kapsamda düzenlenen 31/03/2021 tarihli raporda … Islahı ve Yer altı Su Kaynaklarının Korunmasına yönelik olarak DSİ Kurumunun önerisi üzerine, Torbalı ilçesinin kuzeyindeki Karakuyu mevkiinden başlamak üzere Torbalı ilçesinin güney çıkışına kadar yapılacak bir kanalizasyon kollektör hattı ile bu güzergahta faaliyet gösteren irili ufaklı endüstri tesislerinin atıksularını bu kollektöre bağlamaları, bu kollektörün yapımının da ilgili endüstri kuruluşlarınca finanse edilmesini teminen, dönemin Torbalı Kaymakamının önderliğinde davacı … Tekstil San. ve Tic. A.Ş.’nin de içerisinde yer aldığı 13 adet işletmenin atıksu miktarları ve bu miktara tekabül eden Katılım Paylarını gösteren bir çizelge düzenlendiği ve bu çizelgeye göre davacı şirketin toplamda 116.720.000.000 TL’lik (dönemin para birimi ile) yatırım bedelinin 3.000 m?’/gün atıksu miktarına karşılık olarak 24.000.000.000 TL’lik kısmını karşılayacağının kararlaştırıldığı, bu karara istinaden kollektör hattının inşa edildiği, Torbalı Belediyesine teslim edildiği, 5216 sayılı yasanın geçici 2.maddesi kapsamında 2008 yılından itibaren söz konusu hattın davalı … Genel Müdürlüğüne devredildiği, davalı idarece davacının artezyen suyu kullandığı tespit edilerek atık su abonesi olması gerektiğinin 18/11/2008 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacı şirketin bu çağrı üzerine 14/05/2009 tarihinde 11490805 abonelik numarası ile davalı idare ile atık su abonelik sözleşmesi imzaladığı, davalı idarenin bu sözleşmeye istinaden 10/07/2009 – 31/10/2018 tarihleri arasında davacı adına toplam 1.988.858,17 TL tahakkuk yaptığı, büyük şehirlerde su ve kanalizasyon hizmetlerinin su ve kanalizasyon idarelerince yürütüldüğü, İzmir ilinde bu hizmetin … Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirildiği, atık su bedelinin abonelere sunulan kanalizasyon hizmetinin gerek ilk yatırım ( inşaat maliyeti ) ve gerekse de işletme giderleri ( bakım, onarım, temizlik vs. ) karşılığı olarak hizmet edilen abonelerden tahsil edilen bir alacak olduğu, ister idarenin su şebekesinden faydalansın ister kendi imkanları ile suyunu temin ediyor olsun kanalizasyon hizmetinden şebekeye direkt deşarj etmek suretiyle veya dolaylı olarak deşarj etmek suretiyle faydalanılması hallerinde atık su aboneliği ve dolayısıyla atık su bedeli ödenmesinin söz konusu olduğu, davalı idarece iddia edildiği gibi, dava konusu 13 km’lik kollektör hattının Torbalı Belediyesinden devralındığı ve böylece bakım ve işletmesinin davalı idarece üstlenilmiş olduğu süreçte, yapımcı ve bu durumla ilintili olarak da kullanıcı pozisyonundaki özel sektör temsilcilerince yapım bedeli karşılanmış olan bir altyapı sisteminin, öncelikle davalı idarece katılım payları ilgili işletmelere güncel fiyatlarla geri ödenmek suretiyle bir bakıma satın alınması gerektiği, zira alışılmış olan durumun, kamuda bu türden el değiştiren yatırımların devlet imkanları ile yapıldığından kurumlar arasında el değiştirmiş olmasının herhangi bir ihtilaf doğurmadığı, burada ise, istisnai bir durumun söz konusu olduğu, kollektörün yapımını üstlenen işletmelerin, bu kollektörün kullanım ayrıcalığını da hak ettiği, yani bu hattı sonradan kullanmaya başlayan diğer birçok işletmeden (dosya içeriğinden dönemin Torbalı Belediyesince ve/veya … tarafından yöredeki işletmelerden bir çoğuna da bu kollektöre bağlantı yaptırıldığı anlaşılmaktadır) bir ayrıcalığı olması gerektiği, çünkü davacı işletmenin bir nevi hissedarı olduğu bir mülkü kullandığı için kiracı (işbu davada atıksu abonesi) muamelesine tabi tutulup kira bedeli (işbu davada atıksu bedeli) talebiyle karşı karşıya kaldığı, halbuki, hattın yapımına katılımcı işletmelerin bu hattın yapımında hiçbir şekilde ortaklığı olmayan ve sonradan faydalanmaya başlayan işletmelerden hattın yatırım bedeline ortak olmayı talep etme hakkı bile doğduğu, bu noktada en makul ve hakkaniyetli çözüm yolunun, davalı idarece katılım payları ilgili işletmelere güncel fiyatlarla geri ödenmek suretiyle bir bakıma kollektör hattının satın alınması ve müteakiben atıksu abonesi yapılarak atıksu bedeli alınmaya başlanılması, o tarihe kadar tahsil edilmiş olan atıksu bedellerinin güncel fiyatlarla iade edilmesi ya da bu hattın idarece inşa edilmiş başka bir kanalizasyon hattına veya Atıksu Arıtma Tesisine bağlantısı yapılıncaya kadar atıksu bedeli talep edilmemesi, bağlantı sonrasında özellikli atıksu abonesi yapılması ve indirimli atıksu bedeli tarifesi uygulanması ya da gerçekleştirilmesi zor bir seçenek olmakla birlikte, söz konusu kollektör hattını, yapımına katılımcı işletmelerin dışındaki işletmelerin kullanımından kurtarıp, geçmiş dönemde yapılan ve bundan sonra da yapılacak olan bakım, onarım, temizlik v.b. işletme giderlerini belgelerini ibraz etmek suretiyle katılımcı işletmelerden talep edilmesi olabileceği, dosya içerisinde bulunan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ve … Genel Müdürlüğü yazılarına göre 13 Km uzunluğundaki hatta deşarj yapan ve … atıksu kaynağını oluşturan, atıksu arıtma tesisleri bulunan ve Fetrek Çayına dökülen kanala bağlı sanayi tesislerinin alıcı ortama (işbu davada Fetrek Çayına) doğrudan boşaltım yaptığı, nitekim dava dosyasında bu durumun aksini belirten bir belgeye de rastlanmadığı, davacı işletmenin artezyen suyu kullandığının davalı idarece tespiti sonrasında atıksu aboneliği için davalı idarenin yazılı davetine davacı işletmenin bir süre itiraz etmesi ve icabet etmemesine rağmen, nihayetinde … Tarifeler Yönetmeliği’nin “Kullanılmış suların uzaklaştırılması/Atıksu tarifesi” başlıklı 12. Maddesinin (d) bendi uyarınca şebeke dışı kaynaklardan su kullandığı tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin yapılan çağrıya rağmen, idare ile abonelik sözleşmesini imzalamaması ve sayaç taktırmaması durumunda, şebeke dışı kaynaklardan su kullanımının tespit edildiği tarihten itibaren resen atıksu aboneliği tesis edileceği, bu abonelere emsallerine göre örnekleme tahakkuku çıkarılacağı, davacı şirketin sözleşmeyi imzalamama gibi bir seçeneğinin bulunmadığı, dava dosyasında söz konusu kollektör hattının yapımına katılan kullanımcı firmalar tarafından ne Torbalı Belediyesine ne de davalı idareye hiçbir hak, alacak veya ayrıcalık talep ederek veya edilmeksizin hattın devir edildiğine dair bir belge bulunmadığı, yine söz konusu bu hattın bakım ve işletmesine dair … tarafından yapılmış harcamaları gösterir herhangi bir belge ibraz edilmediği, davalı idarece atıksu bedeli talebinin haklı ve yerinde bir talep olmadığı, davacı tarafın ticari defter kayıtlarında davalı faturaları ile davalı tarafından düzenlenmiş olan tüketim tahakkuk bilgileri dökümlerinin mukayese edildiği, bu karşılaştırmada toplam 2.306.801 89 TL tutarında faturalar kayıtlı olduğu halde, davalı tarafından düzenlenmiş olan tüketim tahakkuk dökümleri toplamının ise 1.988.858.17 TL olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinde 317.943,72 TL tutarında fazla kayıt bulunduğu, davalı tarafından düzenlenmiş olan tüketim tahakkuk bilgileri dökümleri uyarınca davacının toplam 1.963.773,19 TL (10/07/2009-31/10/2018 tarihleri arasındaki tüketim tahakkuk dökümleri toplamı olan 1.988.858,17 TL ile davacı tarafından ödenmeyerek iade edilen 2018 yılı Eylül ayına ait tüketim tahakkuk dökümü olan 25.084,98 TL arasındaki fark ) ödeme yaptığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Taraflar arasında atıksu abonelik sözleşmesi bulunduğu ve kollektör hattının davacının da içerisinde bulunduğu şirketlerce inşa edilip önce Torbalı Belediyesine devredildiği daha sonra davalı kuruma geçtiği ihtilafsız olmakla birlikte davacının davalıdan bu sözleşme kapsamında hizmet alıp almadığı ve davalıya yapmış olduğu ödemenin yersiz olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu, mahkememizce bu kapsamda yapılan incelemede artezyen suyunun kullanıldığı davacıya ait işyerinin bulunduğu yerde atık su bedeli tahakkuk tarihleri itibariyle (10/07/2009-31/10/2018) kanalizasyon şebekesi bulunup bulunmadığı, varsa işyerinin kanalizasyon şebekesine bağlı olup olmadığı, kullanılan suların işyerinden ne şekilde uzaklaştırıldığı araştırılmış olup, atıksu bağlantısı yapıldığı öne sürülen kanal (kolektör) hattının borç tahakkuk tarihlerindeki hukuki mahiyetinin açıklığa kavuşturulduğu ve davalı kurumla olan ilgisinin belirlendiği, bu kapsamda artezyen suyunun kullanıldığı davacı işyerinin bulunduğu yerde atıksu bedeli tahakkuk tarihi itibariyle (10/07/2009-31/10/2018) kanalizasyon şebekesinin bulunmadığı, atık suların deşarjı için herhangi bir kanal bulunmadığından atık suların davacının da içinde bulunduğu şirketlerce finanse edilen 12 km uzunluğundaki kolektör ile Fetrek çayına deşarj edildiği, kolektör hattının davalı idareye devredildiğine ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davalı idare tarafından bu kolektörün bakımının yapıldığı yönünde herhangi bir delil de ibraz edilmediği ve davacının atık suların uzaklaştırılması konusunda davalı kurum hizmetlerinden yararlanmadığı saptanmıştır.
Mahkememizce alınan 31/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı şirketin atık suların deşarjı bakımından davalı … dan herhangi bir hizmet almadığı, bu sebeple davacı şirketten atık su bedeli alınmasının söz konusu olmayacağı, davacı şirket tarafından abonelik sözleşmesi imzalanmış ve ihtirazi kayıt konulmaksızın davalı idareye ödemeler yapılmış ise de yapılan ödemelerin yersiz olduğu, davacının hizmet almaması nedeniyle yapmış olduğu ödemenin iadesini talep edebileceği, nitekim aşağıda atıf yapılan yüksek mahkeme kararlarında da aynı kollektör hattının yapımına katılan diğer katılımcılara ilişkin benzer uyuşmazlıkta sayın yüksek mahkemece de yapılan ödemelerin yersiz olduğu ve iadesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, davalı idarenin yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu 24/12/2018 tarihli cevap süresinin uzatılması talepli dilekçesinde zamanaşımı definde bulunduğu, yine davacı vekilinin 15/06/2021 tarihli talep arttırım dilekçesine karşı (mahkememizce iş bu dava kısmi dava olarak kabul edildiğinden davacı tarafından her ne kadar söz konusu dilekçe talep arttırımı olarak nitelendirilmiş ise de mahkememizce ıslah dilekçesi olarak kabul edilmiştir) davalı vekilinin 23/06/2021 tarihli dilekçesi ile ıslah zamanaşımı definde bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık atıksu abonelik sözleşmesinden kaynaklandığından somut uyuşmazlıkta zamanaşımının TBK’nun 146. Maddesi uyarınca 10 yıl olduğu, uyuşmazlığın 10/07/2009-31/10/2018 tarihleri arasındaki ödemelere ilişkin olduğu, davacının 10/12/2018 tarihli dava dilekçesinde 20.000,00 TL üzerinden davasını ikame ettiği bu halde dava konusu edilmeyen bakiye alacak yönünden zamanaşımının işlemeye devam ettiği, ıslahın yapıldığı 15/06/2021 tarihinden geriye dönük olarak hesaplama yapıldığında 10/07/2009 ile 15/06/2011 tarihleri arasındaki döneme ilişkin davacı alacağından dava dilekçesinde yer alan 20.000,00 TL’yi aşan kısmın zamanaşımına uğradığı, söz konusu dönemde (10/07/2009 ile 15/06/2011) davacı tarafından yapılan ödeme tutarının 266.477,76 TL olduğu, 20.000,00 TL’yi aşan bakiye 246.477,76 TL’nin zamanaşımına uğradığı, davalının ıslah zamanaşımı definin açıklanan nedenlerle mahkememizce kısmen yerinde görüldüğü, buna göre bilirkişi tarafından 10/07/2009-31/10/2018 tarihleri arasındaki dönem için belirlenen davacı alacağı olan 1.963.773,19 TL den zamanaşımına uğrayan 246.477,76 TL’nin indirilmesi gerektiği, böylece davacının talep edebileceği alacağın 1.717.295,43 TL olduğu, tarafların tacir olmasına ve dava konusu uyuşmazlığın ticari faaliyetten kaynaklanmasına göre talep edilebilecek faizin ticari avans faizi olduğu, kural olarak sebepsiz zenginleşmede zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmekte ise de sebepsiz zenginleşmenin iyiniyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirimin şart olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu ve bu sözleşmeye istinaden davalıya ödeme yapıldığı dikkate alındığında davacının sebepsiz zenginleşme teşkil eden isteme konu alacağı yönünden iyiniyetli olan davalıdan dava öncesinde istemde bulunmadığı ve temerrüdün dava öncesinde gerçekleşmediği, davalının dava ile temerrüde düştüğü, kısmi dava olan işbu davada dava dilekçesinde yer alan kısım yönünden temerrüdün dava tarihinde, ıslahla talep edilen bakiye kısım yönünden ise temerrüdün ıslah tarihinde gerçekleştiği, her ne kadar davalı tarafından davacının ıslah dilekçesinde faiz talep etmediği, taleple bağlı kalınması ve ıslahla arttırılan kısım yönünden faize hükmedilmemesi gerektiği savunulmuş ise de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24/05/2019 tarih ve 2017/8 Esas ve 2019/3 Kararı ilamı uyarınca bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmi davada dava konusu miktarın kısmi ıslah ile faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Benzer yöndeki kararlar için bkz.Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2012/6253-2012/10136 E-K; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 24/02/2021 tarih ve 2020/3636 …, 2021/1862 karar; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 30/03/2017 tarih ve 2015/16186 …, 2017/4311 karar; İzmir BAM 13 H.D’nin 23/12/2019 tarih 2018/3066 …, 2019/2691 karar sayılı ilamları.)
…/…
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 1.717.295,43 TL ‘nin 20.000,00 TL lik bölümüne dava tarihi olan 10/12/2018 geriye kalan 1.697.295,43 TL lik bölümüne ıslah tarihi olan 15/06/2021 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE
3-Alınması gerekli 117.308,45 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harç ve 33.195,00 TL ıslah harcı toplamı 33.536,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 83.771,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 341,55 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 33.195,00 TL ıslah harcı, 3.300,00 TL bilirkişi ücreti, 200,00 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 37.072,45 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (1.717.295,43/1.963.773,19=0,87) 32.419,40 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 23,60 TL müzekkere-tebligat giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (0,13) 3,06 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-3. maddesi uyarınca takdir edilen 92.905,34 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
7-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-3. maddesi uyarınca takdir edilen 25.703,44 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere Hakim …’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile verilen karar davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av…. ‘in yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 28/04/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Karşı Oy
Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

Karşı Oy : Davacı şirket ve diğer dava dışı şirketler tarafından kolektör hattı inşa edildiği ve bu hat aracılığı ile atık suların deşarj edildiği, davalı idarenin sunduğu herhangi bir hizmet bulunmadığı ileri sürülmüş ve davalı idareye yapılan ödemelerin iadesi istenilmiş ise de, davalı idarenin İzmir il ve ilçelerinde su ve kanalizasyona ilişkin kamu hizmeti yürüttüğü, 5216 sayılı yasa uyarınca 2008 yılından itibaren Torbalı ilçesi ile diğer ilçelerin hizmet yönünden davalı idareye devredildiği, bu kapsamda davacı şirket ile diğer davalı şirketler tarafından inşa edilen kolektör hattının da önce Torbalı Belediyesine daha sonra ise davalı idareye devredildiği, davacı şirket ile diğer şirketlerin yapmış oldukları bu tesisin önce Torbalı Belediyesi daha sonra ise … ‘ya devrinde herhangi bir şart ve kayıtlarının bulunmadığı, bu halde davacı şirket ile diğer şirketlerin söz konusu tesisi bila bedel yaptıkları ve davalı idareye devrettiklerinin kabulü gerektiği, güncel durumda söz konusu tesisin davacı şirket ile dava dışı şirketler tarafından kullanıldığının sabit olduğu, her ne kadar davalı idarece davacı şirket ve diğer katılımcılardan kanalizasyon hizmetinin ilk yatırım (inşaat maliyeti ) talep edilemeyecekse de işletme giderlerinin ( bakım, onarım, temizlik vs. ) talep edilebileceği, nitekim davacı şirket ve diğer katılımcıların işletme giderlerinin kendileri tarafından karşılandığına dair herhangi bir iddiasının bulunmadığı, bu halde bu hizmetten yararlanan davacının diğer yararlanıcılar gibi aldığı hizmet karşılığında ödemeyi yapması gerektiği, ayrıca taraflar arasında 2009 yılından beri sözleşme ilişkisi bulunduğu, davacının dava tarihine kadar herhangi bir ihtilaf çıkarmadığı, yapmış olduğu ödemelerde ihtirazi kayıt koymadığı, taraflar arasında süre gelen ilişkinin kapsam, mahiyeti ve devamlılığı ile ahde vefa ilkesine göre davacının iddialarının yersiz olduğu, yapmış olduğu ödemenin iadesini talep edemeyeceği, davanın reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun davanın kısmen kabulüne yönelik görüşüne katılmamaktayım.

Başkan …
Karşı Oy
e-imzalıdır