Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/591 E. 2022/69 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/591 Esas
KARAR NO : 2022/69

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 16/12/2019
KARAR TARİHİ : 26/01/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kaza tarihinde davacının maliki olduğu ve dava dışı sürücü …’ın idaresindeki … plakalı araç İzmir İli … ilçesi … Sokakta seyir halinde maliki … ve sürücüsü … idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluş biçiminde de anlaşılacağı üzere tam kusuru ile sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsü olduğu, kaza tarihi itibari ile davalı … poliçesi ile zmms sigortalısı olduğu, davalı … şirketine başvuru yapılmış olup kazada davacı aracının tam kusurlu olması nedeni ile hasar ödemesi yapılmadığı, gerçekleşen kazada davalının zmms olduğu … plakalı aracı tam kusurlu olduğu, kaza kontrolsüz kavşakta meydana gelmediği, kaza tutanağında bu şekilde belirtilse de kaza yeri kontrolsüz kavşak olmadığı, davacı aracının kusuru olmadığı, ödeme yapılmasa da KYT m.97 kapsamında başvuru yapılmış ardında arabuluculuk başvurusunda bulunduğu, sonuç alınamadığından dolayı dava açma zorunluluğu hasıl olduğu, fazlaya ilişkin davacının hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydı ile 50,00 TL hasar zararına 50,00 TL değer kaybına ilişkin maddi tazminatın davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketine zmms sigorta poliçesi ile sigortalısı olduğu, kazada tüm kusur davacı tarafta olduğunu, davacının ibraz ettiği deliler ve kaza tutanağı tebliğ edilmediğini, sigortalı aracın kazaya karıştığının ispat edilmesi, kaza yerindeki kamera kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, davanın zaman aşımına uğramış olup reddi gerektiğini, davanın yetki yönünden reddi yetkili mahkemelere gönderilmesini, kaza tarihi ile ihbar tarihi arasında araç üzerinde mülkiyet değişikliği olup olmadığı tespiti, değişiklikte ilgili talepler teminat dışında bırakıldığını, hasar ile kazanın illiyet bağının hasar miktarlarının ayrın ayrı kanıtlanması gerektiğini, araç daha önceden hasara uğradı ise biden fazla değer kaybına yönelik taleplerin reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olup kusur durumunun tespiti gerektiğini, trafık poliçesi kaza sonucu araçta meydana gelen doğrudan zararları teminat altına aldığı, çekici ve ekspertiz ücreti doğrudan araçta meydana gelen zarar olmadığından reddi gerektiğini, hasar raporu için davacının yaptığı masrafları ispatlayıcı belge sunması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın (hasar bedeli ve değer kaybı) karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Kaza tutanağı,
-İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün 2012/2019 tarihli yazısı,
-… Sigorta A.Ş nin 12/02/2020 tarihli yazısı ve eki poliçe, hasar dosyası,
-Bilirkişi …’ün 25/08/2020 tarihli bilirkişi raporu
-Mahkememizce mahallinde 23/10/2020 tarihinde yapılan keşif,
-Sigorta bilgi ve gözetim merkezinin 11/11/2020 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişiler …v e …’in 30/10/2020 tarihli kök raporu ile
31/03/2021 tarihli ek raporu,
-ATK Trafik İhtisas Dairesinin 02/09/2021 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Aracın onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Çünkü tamamen onarılmış olsa bile bu araba tahribatın izlerini taşımaktadır. Onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir.
Öncelikle, değer azalması veya değer kaybının belirlenmesinde dikkate alınması gereken ölçütler her olayın somut özelliğine göre değişebilecek ise de aracın markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orijinal olup olmadığı) hususları değer kaybında gözönüne alınmalıdır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kökleşmiş ilke ve uygulamalarına göre trafik kazalarına dayalı araç değer kaybı tazminatı, hasarlı aracın, hasara uğramadan önceki ikinci el piyasa değeri ile hasarlı haldeki ikinci el piyasa değerinin saptanması ve karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Aradaki fark meydana gelen değer kaybıdır. Ancak aracın tamiri ekonomik değilse yani araç pert total ise değer kaybı talep edilemez(Bu yöndeki kararlar için bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/12/2017 tarih ve 2015/6486 Esas, 2017/12264 Karar; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2018 tarih ve 2015/16180 Esas, 2018/8981 Karar sayılı ilamları.).
6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesi ve rapor alınması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 15/09/2019 tarihinde … ve … plakalı araçların çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, taraflarca trafik kazasına ilişkin olarak maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davacının işbu dava ile … plakalı araca ilişkin olarak hasar bedeli ve değer kaybı talebinde bulunduğu ve zararın … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan tazminini istediği, davalı mahkememizin yetkisine itirazda bulunmuş ise de davacının yerleşim yerinin ve kazanın meydana geldiği yerin İzmir ili … İlçesi olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 16.maddesi uyarınca mahkememizin yetkili olduğu, mahkememizce makine mühendisi bilirkişisinden alınan 25/08/2020 tarihli rapora göre, davacı sürücüsünün %75 asli, davalı … sürücüsünün ise %25 kusurlu olduğu, aracın motor kaputu, ön panel ve sol ön far kısımlarının hasar gördüğü, davalı … tarafından yapılan ekspertizde gerekçesiz şekilde iskonto yapıldığı, davacıya ait araçta yedek parça, işçilik ve kdv dahil olmak üzere 8.140,10 TL hasar meydana geldiği, aracının tamirinin ekonomik olduğu, meydana gelen kaza ile hasarın uyumlu ve ilintili olduğu, aracın kaza tarihi itibariyle 198.000 km’ de olduğu, zmms genel şartlarına göre değer kaybının olmadığı ancak serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasında 5.000,00 TL fark bulunduğu, buna göre davalının kusur durumu da dikkate alındığında davacının 2.035,03 TL hasar bedeli ile 1.250,00 TL değer kaybı talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine mahkememizce mahallinde trafik ve makine mühendisi bilirkişi ile keşif yapılmasına karar verildiği, bu kapsamda alınan 30/10/2020 tarihli rapor ile 31/03/2021 tarihli ek rapora göre kazanın meydana geldiği kavşağın kontrolsüz kavşak olduğu, kavşak kollarının birbirini tam olarak karşılamadığı, davalı … sürücüsünün bulunduğu yoldan kavşağa gelmeden dikkat, yavaş uyarı levhası olduğu, bu nedenle davalı … sürücüsünün tali yol, davacı araç sürücüsünün kullandığı yolun ise ana yol olduğunun kabulü gerektiği, bu halde davalı … sürücüsünün geçiş önceliğinin davacı sürücüsüne vermesi gerektiği, geçiş önceliğine uyulmaması sebebiyle meydana gelen kazada davalı … sürücüsünün %75 asli kusurlu olduğu, davacı sürücüsünün ise kavşağa yaklaşırken hızını yavaşlatması ve önleyici tedbir alması gerekirken buna riayet etmediği %25 oranında tali kusurlu olduğu, meydana gelen kazada davacıya ait araçta yedek parça, işçilik ve kdv dahil olmak üzere 8.140,10 TL hasar meydana geldiği, serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasında 1.000,00 TL fark bulunduğu, buna göre davalının kusur durumu da dikkate alındığında davacının toplam 6.855,08 TL hasar bedeli ve değer kaybı talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce alınan her iki rapor arasında kusur yönünden çelişki bulunduğu dikkate alınarak dosyanın Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderildiği, ATK’nun 02/09/2020 tarihli raporuna göre kontrolsüz kavşakta soldaki sürücünün sağdan gelen araca ilk geçiş hakkını vermesi gerektiği, davacı sürücüsünün bu kurallara riayet etmediği, seyir hızı ile ve kontrolsüzce girdiği olay mahali kavşakta sağdan gelen davalı … sürücüsünün aracının sol yan kesimine tedbirsizce çarptığı olayda %100 kusurlu olduğu bu nedenle meydana gelen zararda sorumlu olduğu, aracın yaşı, kullanım vasfı, kullanılmışlık düzeyi, değişen ve onarılan parçaların önceki kazaları ve piyasa şartları birlikte değerlendirildiğinde araçta değer kaybının olmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacıya ait aracın 15/09/2019 tarihli kazada motor kaputu, ön panel ve sol ön farından hasar aldığı, meydana gelen hasar ile kazanın uyumlu olduğu, mahkememizce alınan her üç raporda kusur yönünden farklı sonuçlara ulaşıldığı ancak keşifte de mahkememizce gözlemlendiği üzere dava konusu kaza mahallinin kontrolsüz kavşak olduğu, kavşak kollarının birbirini tam olarak karşılamadığı, davalı … sürücüsünün bulunduğu yoldan kavşağa gelmeden dikkat, yavaş uyarı levhası bulunduğu, bu nedenle davalı … sürücüsünün tali yol, davacı araç sürücüsünün kullandığı yolun ise ana yol olduğunun kabulü gerektiği, bu halde davalı … sürücüsünün meydana gelen kazada %75 asli, davacı sürücüsünün ise %25 tali kusurlu kabul edilmesinin somut olay yönünden hakkaniyete uygun olacağı, davacıya ait araçta meydana gelen hasarın her üç raporda da yedek parça, işçilik ve kdv dahil olmak üzere 8.140,10 TL olarak belirlendiği, davacıya ait aracın geçmiş hasar kayıtları, kullanılmış düzeyi ile meydana gelen hasarın niteliğine ve serbest piyasa rayiçlerine göre aracın kaza öncesi hali ile kaza sonrasındaki onarılmış hali arasında 1.000,00 TL fark bulunduğunun kabulü gerektiği, buna göre davalının kusur durumu da dikkate alındığında davacının toplam 6.855,08 TL hasar bedeli ve değer kaybı talep edebileceği, … plakalı aracın 01/08/2019-01/08/2020 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmss sigortacısı olan davalı … şirketinin poliçe teminat limitleri kapsamında davacının hasar ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, davacı vekilinin dava değerini 10/11/2021 tarihinde değer artırım dilekçesi ile arttırdığı, davacının davalı sigortaya 30/10/2019 tarihinde başvuruda bulunduğu, davalı sigortanın KTK’nun 97 ve 99.maddeleri uyarınca 8 iş günlük yasal sürenin sonu olan 12/11/2019 tarihinde temerrüde düştüğü ancak davacı vekilinin değer arttırım dilekçesinde faiz başlangıç tarihi olarak 15/11/2019 tarihini bildirdiği ve bu tarihten itibaren talepte bulunduğu, dava konusu aracın niteliğine ve davacının sıfatına göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan 30/10/2020 tarihli rapor ile 31/03/2021 tarihli ek bilirkişi raporunun davalı … tarafından yapılan ekspertiz, davacı tarafından sunulan kaza ve hasara ilişkin fotoğraf ve kayıtlar ile diğer dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı vekili davacının zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğini bu nedenle arabuluculuk aşaması için vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiş ise de, 20/11/2021 tarihinden itibaren yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 16. Maddesi ile 29/05/1957 tarihli 1957/4-6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Hüküm tarihinde yürürlükte olan 2022 yılı AAÜT 16. Maddesinde; “…(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir….” düzenlemesi mevcuttur.
Maddenin başlığı Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret olup, madde de bu faaliyetler sırasında Avukat ile temsil edilme sebebiyle hak kazanılan Avukatlık ücretine ilişkindir. Arabuluculuk sürecinde Avukat ile temsil halinde hüküm tarihine göre 1.350,00 TL ücrete hak kazanıldığı açıktır. Dolayısıyla Avukat ile temsil olunan taraf için bu borç doğmuştur ve yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu bir yargılama gideridir. Ancak maddenin (ç) bendinde; “…aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir…” hükmü nazara alındığında aynı vekille dava açılıp, temsil edilme halinde eldeki davada olduğu gibi davacı taraf lehine hükmolunan vekalet ücreti içerisinde bu miktarında olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde yargılama gideri olarak kabul edilen Avukatlık ücreti (ç) bendi göz ardı edilerek 5.100,00+1.350,00= 6.450,00 TL olacaktır. Halbuki (ç) bendi uyarınca mahsup yapılması zorunlu olduğundan davacı için 5.100,00-1.350,00= 3.750,00 TL tarifeye göre dava sırasında temsil, +1.350,00 TL’de arabuluculuk sürecinde aynı vekil ile temsil edildiğinden hak kazanılan yargılama gideri olan avukatlık ücreti 5.100,00 TL’dir. Mahkememizce davacı yararına dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücreti hüküm altına alınmış olmakla ayrıca arabuluculuk aşaması için 1.350,00 TL vekalet ücreti takdirine gerek olmadığından davacı vekilinin arabuluculuk aşamasına ilişkin olarak vekalet ücreti talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Benzer yöndeki karar için bkz.İstanbul BAM 30 H.D’nin 2020/2455 esas, 2021/958 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 6.855,00 TL’nin 15/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 468,22 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 44,40TL peşin harç, 115,36 TL ıslah harcı toplamı olan 159,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 308,46 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 115,36 TL ıslah harcı, 1.350,00 TL bilirkişi ücreti, 350,00 TL keşif araç ücreti, 384,90 TL keşif harcı, 823,00 TL ATK rapor ücreti, 111,40 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 3.223,46 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacının arabuluculuk aşaması için vekalet ücreti talebinin REDDİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair 6100 Sayılı HMK’nun 341 vd. Maddeleri uyarınca davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olarak karar verildi.26/01/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA