Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/48 E. 2021/444 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/48 Esas
KARAR NO : 2021/444

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 22/03/2016
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; davalı tarafın, davacı şirket aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine girişildiğini, ancak taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olmadığını, davacı şirketin davalı yana icra takip dosyası içeriğinde belirttiği gibi bir borcunun da bulunmadığını, dilekçesinin ekinde sunulu … emrühavalesine yazılı senet örneğinde de alacağın sağlıksız bir ciro silsilesi ile alacaklı yana temlik edildiğini, senet üzerinde üçüncü şahıs olan …’ nun imza incelemesi yapıldığında da bu durumun ortaya çıkacağını, bono üzerindeki alacağın … tarafından üçüncü bir şahsa temlik edildiğini, davacı şirketin dava dışı üçüncü şahıs olan …’ nun kiraya veren konumunda olduğu … sok. No…. …. /İzmir adresinde bulunan iş yerinin kiracısı olduğunu, takibe konu senedin kira borcunun ödenmesine ilişkin …’ ya verildiğini, ancak ödeme belgelerinden de anlaşılacağı üzere kira bedellerinin ödenmesine rağmen 30.12.2015 tarih ve 7.200.00-TL bedelli bononun davacı şirkete iade edilmediğini bildirerek müvekkilinin davalıya borçsuz olduğunun tespit edilmesini ve İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin tedbiren teminatsız olarak durdurulması ve davacı şirketin davalıya borçsuz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; müvekkili ile davacı şirket arasında ticari bir ilişkinin mevcut olmadığını, davaya ve icra takibine konu bononun müvekkiline düzgün ciro silsilesi ile temlik edildiğini, davacının davaya konu edilen bonoyu kiracısı olduğu …’ ya kira borcuna karşılık olarak verdiğini iddia ettiğini, söz konusu bonoya konu olan kira borcunu ödediğini, ancak kıymetli evrakların tamamının sebepten soyut olmaları sebebi ile bu borcun ödendiğine ilişkin def’i cirantalara karşı ileri sürülemeyeceğini, senedi düzgün ciro silsilesi ile elinde bulunduran müvekkilinin senet alacaklısı olduğunun açık olduğunu, söz konusu ödeme def’ i nin ancak ve ancak lehdar …’ ya karşı ileri sürülebileceğinden ödeme def’ ine karşı itiraz ettiğini bildirerek davanın ve davacının tedbir taleplerinin reddi ile dava konusu müddeabihin %20’sinden az olmamak üzere davalı müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İZMİR BAM …. HUKUK DAİRESİ’NİN İLAMINDAN ÖNCEKİ HÜKMÜN GEREKÇESİ : “Uyuşmazlığın tespiti ; İzmir … İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasında takibe konu 27/08/2015 düzenleme 30/12/2015 ödeme ve 7.200,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER; ödeme belgeleri, senet, icra dosyası, ticaret sicil kayıtları ve dosya kapsamı.
İzmir … İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasının incelenmesinde ; alacaklı … tarafından borçlu … İnş. Mlz.Tic.. San.Ltd.Şti aleyhine 7.200,00-TL asıl alacak olmak üzere toplam 7.347,06 TL üzerinden (örnek no:1 ve 10) kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava, 27.08.2015 düzenleme tarihli, 30.12.2015 vade tarihli ve 7.200,00-TL bedelli senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine yöneliktir.
Kanunda aksi bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Davacının sunmuş olduğu ödeme belgesinin …’ya yapıldığı, davalının iyiniyetli üçüncü kişi hamil olduğu, davalının kötüniyetinin davacı tarafça kanıtlanamadığı, … ile davalı şirket arasında herhangi bir irtibatın kurulamadığı, davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmadığı, bu haliyle bononun davalı yönünden bedelsiz kaldığının yazılı deliller ile kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Öte yandan, icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı bulunmadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddi cihetine gidilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle … Esas, … Karar ve 14.03.2017 tarihli karar ile açılan davanın reddine, davalı tarafın %20 tazminat talebinin de reddine karar verildiği görülmüştür.
İZMİR BAM … HUKUK DAİRESİ’NİN İLAMI : İzmir BAM … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar ve 05.12.2018 tarihli ilamı ile “Sonuç olarak davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin diğer sebepler incelenmeksizin kabulü ile, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde sözlü yargılama aşamasının HMK’nın 184. ve 186. maddelerine uygun olarak yapılması ve tamamlandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının bu sebeple HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereği kaldırılarak Mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” şeklindeki gerekçeyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne ve mahkememizin 14.03.2017 tarih … Esas, … Karar sayılı kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Dava; Davalı tarafça davacı hakkında başlatılan İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasından ve takibe konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu senedin dava dışı 3.şahıs olan …’yla davacı arasındaki kira sözleşmesine istinaden kira borcunun ödenmesine ilişkin olarak …’ya verildiği ve ancak kira bedelinin ödenmesine rağmen bononun davacı şirkete iade edilmediği, dava konusu senedin sağlıksız bir ciro silsilesiyle davalı alacaklının eline geçtiği, taraflar arasında takip ve davaya konu bonoya dayanak herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığından bahisle takip ve davaya konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle, dava konusu bononun düzgün ciro silsilesiyle davalıya geçtiği, kıymetli evrak niteliğinde bulunan takip ve davaya konu olan bononun sebepten mücerret olduğu, bu kapsamda davalının yetkili hamil olduğu, davacı ile dava dışı … arasındaki kira sözleşmesi kapsamında yapıldığı bildirilen ödemenin davalıya karşı ileri sürülemeyeceğinden bahisle açılan davanın reddine ve ayrıca davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinden davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu aleyhinde 27.08.2015 tanzim, 30.12.2015 vade ve 7.200,00 TL bonoya istinaden faiziyle birlikte toplam 7.347,06 TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Yine takibe konu bononun incelenmesinden davacı şirket tarafından davalı alacaklı lehine düzenlenmiş 27.08.2015 düzenleme, 30.12.2015 vade tarihli ve 7.200,00 TL bedelli bono olup, üzerinde “bedeli nakden alınmıştır.” ibaresinin bulunduğu, lehtar ve ilk ciranta olan dava dışı 3.şahıs … tarafından senedin …’ya ondan da davalı alacaklı …’ya ciro edilmiş olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki ihtilaf takip ve davaya konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında dava konusu ihtilafla ilgili olarak yürütülen İzmir CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, davacı şirketin şikayeti üzerine şüpheli … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan yapılan soruşturma neticesinde 17.12.2019 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, İzmir CBS’nin 18.02.2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinden iş bu kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı vekili tarafından her ne kadar dava konusu senedin dava dışı … ile davacı arasında yapılan kira sözleşmesi kapsamında kira bedeline ilişkin olarak davacı tarafça dava dışı lehtar …’ya verildiği ve senet bedeli kadar olan 7.200,00 TL kira bedelinin de 31.12.2015 tarihinde dava dışı lehtar …’ya ödendiği, bu nedenle dava konusu senedin bedelsiz kaldığından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti yönünde talepte bulunulmuş ise de, dosyaya bir sureti sunulan kira sözleşmesinin incelenmesinden davalının kira sözleşmesinin tarafı olmadığı, ayrıca dava konusu bononun incelenmesinden davalı alacaklı tarafından bononun düzgün ciro silsilesi ile elde edildiği ve davalının iyiniyetli 3.şahıs konumunda bulunduğu, davacının dosyaya bir sureti sunulan kira sözleşmesi kapsamında dava dışı lehtar …’ya ödediğini iddia ettiği tutarla ilgili olarak kira sözleşmesinin tarafı olmayan ve dava konusu bonoda düzgün ciro silsilesiyle iyiniyetli 3.şahıs konumunda bulunan davalıya karşı ödeme def’inde bulunamayacağından düzgün ciro silsilesi ile dava konusu senedi elinde bulunduran davalının yetkili hamil olduğunun kabulü gerekmiş olup, ayrıca davacı tarafça davalının iktisapta ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğu da dosya kapsamı belgelerle kanıtlanamamış olup, davacı delilleri arasında ayrıca açıkça yemin deliline de dayanılmadığından ispatlanamayan davanın bu nedenle yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Ayrıca davalı tarafça her ne kadar cevap dilekçesinde davanın reddi halinde davacının tazminata mahkum edilmesi yönünde talepte bulunulmuş ise de mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı tarafın talebi doğrultusunda verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından İİK 72.maddesi gereğince koşulları oluşmayan davalının tazminat isteminin de reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
Davalının tazminat isteminin de REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta peşin olarak yatırılan 122,96-TL harçtan mahsubu ile bakiye 63,66-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/04/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır