Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/400 E. 2022/255 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/400
KARAR NO : 2022/255

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket otomotiv sektöründe faaliyet göstermekte olup farklı tarihlerde davalı borçlu şirkete ait araçların çeşitli tamir ve bakımları yaptığı, bununla ilgili 06.03.2018 tarihli …seri numaralı 572,64 TL bedelli, 31.01.2018 tarihli … seri numaralı 402,64 TL bedelli, 31.01.2018 tarihli … seri numaralı 838,02 TL bedelli, 27.04.2018 tarihli … seri numaralı 5.055,06 TL bedelli, 27.04.2018 tarihli … seri numaralı 6.246,03 TL bedelli, 03.02.2018 tarihli … seri numaralı 838,02 TL bedelli, 03.02.2018 tarihli … seri numaralı 402,64 TL bedelli, 05.01.2018 tarihli … seri numaralı 1.445,71 TL bedelli, 18.01.2018 tarihli … seri numaralı 463,40 TL bedelli, 18.01.2018 tarihli … seri numaralı 1.366,27 TL bedelli, 05.03.2018 tarihli … seri numaralı 3.182,54 TL bedelli faturalar düzenlendiği, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesap sözleşmesi gereğince faturaların cari hesaba işlendiği, ancak davalı şirket cari hesap bakiyesinden doğan borcunu ödemediği, davalı borçlu ödeme yapmayınca hakkında İzmir 11.İcra Müdürlüğünün …/… numaralı dosyası ile takip başlatıldığı, ödeme emri borçluya 19.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı borçlu haksız ve kötü niyetli olarak takibe ve borcun tamamına itiraz ettiği, takibin durmasına sebebiyet verdiği, taraflar arasında faturalanan işlemlerin yapılıp yapılmadığına dair bir ihtilaf bulunmadığı, davalı şirketin faturalandırılan işlemlerin yapıldığını kabul ettiği anlaşıldığı, davalı şirketin bu işleri yaptırdığı ve yapılan bu işlerden müvekkili şirketin alacaklı olduğu açık olduğu yapılan bu işlemler garanti kapsamında olmadığı, davalı şirket 18.04.2018 tarihinde çek keşide ederek müvekkili şirkete olan borcunun bir kısmını ödediği, garanti kapsamında olduğu iddia edilen işlerle alakalı bu işlerin yapıldığı tarihten sonra çek keşide edilmesi aslında bu işlerin garanti kapsamında olmadığını, bunun davalı şirketçe de bilindiği açıkça ortaya koyduğunu belirterek, davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili icra dairesinin Ankara icra daireleri olduğunu, yetki itirazının bulunduğu, davacı şirket tarafından davalı şirkete ait araçların bakım işlemleri yapılmış ve buna ilişkin ücret talep edilmiş ise de söz konusu araçların garanti kapsamında olan araçlar olduğunu, bu nedenle davacının ücret talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
– İzmir 11. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası
-Ticari defter ve kayıtlar, Cari Hesap, Faturalar,
-Ankara Ticaret Odasının 15/10/2019 tarihli yazısı,
-Bilirkişi … …’un 21/06/2021 tarihli bilirkişi raporu,
-Bilirkişi …’ın 10/01/2022 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı aleyhinde İzmir 11. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında cari hesap alacağına ilişkin 13.259,94 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 19/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 25/11/2018 tarihinde yasal süresi içerisinde icra dairesinin yetkisi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, davacının taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğu bu sözleşme kapsamında davalıya ait araçların tamir ve bakımlarının yapıldığı, davalının cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemediği, davalı tarafından cari hesap kapsamında bir kısım ödemeler yapıldığı ve davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalının ise davacıya borçlu olmadığı, yapılan bakım ve onarım işlemlerinin garanti kapsamında olduğu ve davacıya borçlu olmadığını savunduğu, davacı tarafından cari hesap sözleşmesi sunulmakla mahkememizce taraflar arasında sözleşme ilişkisi olup olmadığı hususunda davalıya talimat yoluyla isticvap davetiyesi çıkartıldığı, isticvap davetiyesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen duruşmaya katılmadığı, böylece isticvaba konu 24/05/2016 tarihli cari hesap sözleşmesinin içeriği ile altındaki imzanın davalıdan sadır olduğunun kabulü gerektiği, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın tacirler arası ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulmuş ise de söz konusu sözleşmenin H. Diğer hususlar başlıklı bölümüne göre bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda İzmir icra ve mahkemelerinin münhasıran yetkilendirildiği, 6100 sayılı HMK’nun 17 v.d maddelerine göre her iki tarafı tacir olan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, bu nedenle davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının yerinde olmadığı, İzmir icra dairelerinin yetkili olduğu, takibe konu alacağın varlığı ve miktarına ilişkin olarak mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verildiği, öncelikle mahkememizce davalı asile talimat yoluyla ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere davetiye çıkartıldığı, davalının usulüne uygun tebliğe rağmen defter ve kayıtları sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, sonrasında davacıya ticari defter ve kayıtları sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere kesin süre verildiği, davacının kendisine tanınan yasal süre içerisinde ticari defter ve kayıtların bulunduğu yeri bildirdiği, mahkememizce davacı defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı, alınan 21/06/2021 tarihli rapora göre, davacı defterinin usulüne uygun tutulduğu ve kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takip tarihi itibariyle davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 13.259,94 TL cari hesap alacağı bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, yargılama aşamasında davalının vekili aracılığı ile takibe itiraz ettiği dikkate alınarak davalı vekilinin davadan haberdar edildiği, bunun üzerine davalının davaya ilişkin beyan dilekçesi sunduğu ve ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yeri bildirdiği, davalının savunma hakkının korunması bakımından mahkememizce davalı defter ve kayıtlarının yeniden incelenmesine karar verildiği, bu konuda davalının bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince alınan 10/01/2022 tarihli rapora göre, davalının takip ve dava konusu döneme ait defterlerinin açılışlarının süresinde yapıldığı, ancak yevmiye defterlerinin kapanışının yapılmadığı, davalı defterlerine göre taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davalının kendi defterlerine takip tarihi itibariyle davacıya 25.267,99 TL borçlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesinde bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda alacaklı olan tarafın ticari defter ve kayıtlarının esas alınacağının taraflarca kararlaştırıldığı, bu hususun münhasır delil sözleşmesi mahiyetinde olduğu, buna göre somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile ticari defter kayıtlarının esas alınması gerektiği, bu kapsamda yapılan incelemede davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle 13.259,94 TL alacaklı olduğu, davalının defterlerinin ise açılış ve kapanış onayları yapılmadığından kendisi lehine delil vasfına sahip olmadığı ancak kendisi aleyhinde delil olarak kabul edilebileceği, davalının da kendi defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacıya 25.267,99 TL borçlu göründüğü, hal böyle iken taraf defterlerinin davalının davacıya takip tarihi itibariyle 13.259,94 TL borçlu olduğu konusunda uyuştuğu, davalı tarafından borçlu olmadığı ve yapılan hizmetin garanti kapsamında olduğu savunulmuş ise de davalı tarafından takip ve davaya konu alacağın davacıya ödendiği ispatlanmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre alacaklı konumunda olan taraf defterlerinin münhasır delil niteliğinde olduğu başkaca bir araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre davacının takip tarihi itibariyle takibe konu alacak tutarında davalıdan alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, buna göre davalının takibe itirazının alacak yönünden yerinde olmadığı ve itirazında haksız olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının yapılan açıklamalar kapsamında usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, likit olan takibe konu alacak yönünden davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
2- 13.259,94 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.651,98 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 905,78 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 226,45 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 679,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 226,45 TL peşin harç, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 773,70 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 2.294,55 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)