Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/294 E. 2022/329 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/294
KARAR NO : 2022/329

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil /Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/06/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tapu İptali Ve Tescil (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 09.03.2003 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, kooperatifin fesih ve tasfiyesi yönünde karar alındığını, 06.02.2004 tarihinde, kendisine teslim edilmeyen 4 dükkân nedeniyle alacaklı olduğundan bahiste ihtarname keşide ettiğini, Bornova … Noterliği kanalı ile keşide ettiği … yev. nolu ihtarnameye cevap dahi verilmediğini, bedelini peşin ödeyerek … İnşaat Şirketinden üyelik devri yoluyla satın aldığı 2 adet dükkanın tapusunu da dava açarak alabildiğini, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davaların, yaklaşık 16 süren yargılama sonunda kabul edildiğini ancak sözü edilen 2 adet dükkânın, işbu davada talep ettiği dükkanlarla hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, işbu davaya konu ettiği 2 adet dükkanı ise, 08.01.1995 tarihinde imzalamış olduğu ortaklık taahhütnamesiyle ve 900.000,00 TL bedelle, doğrudan S. S. … … Konut Yapı Kooperatifinden satın aldığını ancak bedelini ödediği 2 adet dükkanın mülkiyetinin, kendisine değil, yasal olmayan yollardan diğer davalılara devredildiğini, kooperatifteki usulsüzlüklerle ilgili olarak, hesap tetkik komisyonu oluşturulduğunu, kendisinin de dahil olduğu komisyon tarafından tespit edilen usulsüz işlemlerle ilgili olarak 10.10.2001 tarihli raporun düzenlendiğini, kooperatifteki usulsüzlüklerden zarar gördüğü için İzmir Ağır Ceza Mahkemeleri ile İzmir Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davalara müdahil olduğunu, arkadaşlarının yargılanmasına sebebiyet verdiği için 18 yıldır işbaşında olan mevcut kooperatif yönetiminin de kendisine husumet beslediğini, ısrarlarına rağmen ceza mahkemelerinde açılan davalara, kooperatifin müdahil olmadığını, 08.01.1995 tarihinde kooperatifin merkezine giderek, …/… Parsel üzerinde inşa edilen binada (numaratajda … Blok) yer alan 40 m’lik ve 25 m’lik iki adet dükkânı, pazarlık yaparak 900.000,00 TL bedelle satın aldığını, T. C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından hazırlanan raporda da belirtildiği üzere davalı kooperatifin, inşaatların yapımını üstlenen … İnşaatın öncülüğünde kurulduğunu ve yüklenici firmanın güvence verdiğini, müteahhit firma ile kooperatifin aynı adreste faaliyet gösterdiklerini, 08.01.1995 tarihli sözleşmenin, müteahhit firma ve kooperatif yetkililerinin huzurunda hazırlanıp, imzalandığını; bahsedilen sözleşmede, Yönetim Kurulu Başkanı … ile İkinci Başkan …’ın imzalarının ve kooperatifin kaşesinin bulunduğunu, ayrıca kooperatif Müdürü …’ın da, kendi eliyle “Bu iki dükkan 900.000.000 Liraya satılmıştır” yazıp, imzaladığını, kooperatife olan borcuna karşılık 30 adet senet verdiğini ve senet bedellerini bankaya yatırmak suretiyle ödediğini, yönetim Kurulu Başkanı … ile Kooperatif Müdürü …’ın, İzmir Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada (…/… Esas) mahkum olduklarını; birlikte hareket eden eski ve yeni yöneticilerin, proje değişikliği yaparak, C Bloktaki bağımsız bölümlerin sayısını ve alanlarını yükselttiklerini, böylece daha önce 25 m olan kendisine satılan dükkanın alanının 50m’nin üzerine çıktığını, sözü edilen dükkanın, kendisine beslenen husumet nedeniyle, üye kaydetmek suretiyle …’un eşi …’a verildiğini; adı geçenin de, …’e sattığını, bahsedilen dükkanın şu anda … adına kayıtlı olduğunu, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada (…/… Esas) ise, Yönetim Kurulu Başkanı … ile …’nun hüküm giydiğini Bakanlık Müfettişleri tarafından hazırlanan raporun 34 ve 35’inci sayfalarında, …”ın bir dükkan için üye olup, bedelini ödediğinin yazılı olduğunu, eski projede …’a ait dükkan başta iken, proje tadilatından sonra kendisine satılan 40 m’lik dükkanın başa geçtiğini, …’ın, yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde, kendisine ait olan 40 m’lik dükkana sahip çıktığını, o dönemde İstanbul’da ikamet ettiğinden, kooperatifteki haklarına yeterince sahip çıkamadığını, sonuç olarak … Ada, … Parselde yer alan /A blok girişindeki boş dükkanın, …’a değil, kendisine ait olduğunu, dükkan satın aldığı dönemde geçerli olan projede, binanın girişinin yan tarafta olduğunu, …’ın, 27.05.2001 tarihinde yapılan genel kurulda görevden azledildiğini; genel kuruldan 2 gün önce 25.05.2001 tarihinde Yönetim Kurulunu toplayarak, sözü edilen dükkanı, eşi …’a devrettiğini, bahsedilen dükkanın halen … adına kayıtlı olduğunu, davalı kooperatif tarafından kaç adet dükkân inşa edildiğinin ve bu dükkânların akıbetinin, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kontrolörleri tarafından araştırıldığını ve tespit edildiğini, Kontrolör … ile Stajyer Kontrolör … tarafından düzenlenen 15.07.1999 tarihli raporda, … Adada yer alan 1, 3 ve 4 nolu parseller üzerinde A, B, C ve D olarak isimlendirilen 4 adet blok inşa edildiği, B bloğun zemin katındaki dükkanın yanı sıra A ve C Blokların zemin katlarında da dükkanların bulunduğu, sonradan B Bloğun yapımından vazgeçilip, bu bloktaki dairelerden 2 bölümünün A bloğa, 1 bölümünün C Bloğa eklendiği, bunun sonucunda A Bloğun 8 kat x 8 daire – 64 daireye, C Bloğun 8 kat x 7 daire – 56 daireye dönüştüğü, hususlarına yer verildiğini, B bloğun iptal edilip, diğer bloklar ile bağımsız bölümlerin alanlarının büyümesi nedeniyle yeniden numarataj hazırlandığını, böylece kooperatiften satın almış olduğu 40 m”lik dükkanın numarasının 4A Blok, No:…/…-…, 25 m’lik dükkanın numarasının ise, B Blok, No:…/…-… olarak değiştiğini, bu iki dükkanın yan yana (bitişik nizam) olduğunu belirterek, üçüncü şahıslar üzerine çıkartılmış olan kendisine ait dükkânların (İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde (numaratajında C Blok olarak kayıtlı) A* B * C Bloklarında A Blokta No:7’de 7/A Girişli 17 nolu dükkan ile İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesinde … Ada, … Parselde (numaratajında C Blok olarak kayıtlı) A * B * C Bloklarında B Blokta …/… nolu girişte …/… … nolu dükkanın tapularının iptal edilerek, tapuda kendi adına kayıt ve tescil edilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla, tapuların iptaline ve adına tescilleri noktasında herhangi bir geciktirici neden ve imkânsızlık olması halınde, günün şartlarına uygun olarak serbest piyasa değerleri üzerinden belirlenen bedellerin davalılarca müteselsilen ve müştereken kendisine ödenmesine veya karşılık gelecek şekilde kooperatifin tüzel kişiliğinde bulunan dükkân veya dairelerin kendi adına kayıt ve tescil edilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı Sınırlı Sorumlu … Konut Yapı Kooperatifi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava harcına esas değerin eksik gösterildiğini, davacının talep ettiği iki adet dükkânın değerinin, 20.000.00 TL’nin çok üzerinde olduğunu, işbu davada, 1994 yılına ait ödeme belgelerine dayanarak iki adet dükkânın davacı adına tescil edilmesi istenmiş olup, aleyhe kabul anlamına gelmemesi kaydıyla, davacının talepleri için hem taşınır, hem de taşınmazlara ilişkin zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddedilmesinin gerekli olduğunu, inşaatların yapımının tamamlanmasıyla, tüm daire ve dükkanların, 1999 – 2000 yıllarında hak sahiplerine teslim edildiğini; davacının da, itirazsız olarak iki adet dükkânı alıp, kullanmaya başladığını, 1995 yılında davalı kooperatife ortak olan davacının, 27.05.2001 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini ve 29.05.2011 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında başkan olarak görev aldığını, buna rağmen kooperatiften 2 adet dükkan alıp, kullandığını, aradan 20 yıl geçtikten sonra … ada, … parselde yer alan A bloktaki … nolu dükkan ile B bloktaki … nolu dükkanları talep etmesinin, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu taşınmazlar (A-… ve B-… nolu dükkanlar) için davacı adına tesis edilmiş üyelik bulunmadığı gibi aidat da ödenmediğini, dava dilekçesinin ekinde sunulan makbuzların, aidat ödemeleri ile ilgili olmadığını, 1995 yılında ödediği 35.000.00 TL ile şu anki rayiç bedeli 500.000,00 TL x 2- 1.000.000.00 TL olan dükkanlara sahip olmaya çalıştığını, bu dükkanlar için ödenmesi gereken meblağ hesaplandığında, faizleriyle birlikte büyük rakamlara ulaşacağını, dava konusu dükkanların davacıya devri yönünde alınmış genel kurul kararı bulunmadığını, sabit ödemeli ortak statüsünde olmayan davacının, tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacağını, 08.01.1995 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, … İnşaata ait 40 m’lik ve 25 m’lik C bloktaki iki adet dükkanın davacıya devrinin onaylandığını ancak dava konusu dükkanların davacıya devri konusunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, davacının, 21.10.2001 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına, davalılarla birlikte katıldığını ancak alınan kararlara itiraz etmediğini ve muhalefet şerhi koymadığını belirterek, davanın öncelikle usulden reddedilmesini, esasa girilmesi halinde esastan reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ileri sürülüş biçiminden, davacı tarafın iddialarının, yanılma ve/veya aldatmaya dayandığı sonucunun çıktığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesine göre, yanılma veya aldatma ya da korkutma sonucu sözleşme imzalamak zorunda kalan tarafın, bir yıl içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmediği veya verdiği şeyi geri istemediği takdirde, sözleşmeyi onamış sayıldığını, bu maddedeki bir yıllık sürenin hak düşürücü olduğunu; davacının bahsettiği hadiselerin en az 15 yıl öncesine ait olduğunu, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığının, bizzat davacının beyanları ile sabit olduğunu, bu nedenle davacının öncelikle hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacının terditli olarak, öncelikle mevcut tapunun iptal edilip, taşınmazların kendi adına tescil edilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde tazminat (taşınmazın rayiç değeri) ödenmesini talep ettiğini, huzurdaki davanın ayni bir hakka dayandığının ve zamanaşımına tabi olmadığının ileri sürülebileceğini ancak davacının asıl amacının tazminat almak olduğunu, dava konusu taşınmazların, 08.01.1995 tarihli Ortaklık Taahhütnamesi ile alındığı kabul edildiğine göre, bu tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmasının gerekli olduğunu, bu haliyle davanın, zamanaşımı yönünden de reddedilmesi gerektiğini, davacının dürüstlük kuralına uymadığını ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı hareket ettiğini, davanın bu yönden de reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, esasa girilmesi halinde davanın esas yönünden de reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin, şu anda maliki olduğu taşınmazı, davacının henüz kooperatif üyesi dahi olmadığı 20.09.1993 tarihinde, eşi …’dan satın aldığını, satış bedeli olan 135.000.000 TL’yi peşin olarak ödediğini, satın alınan taşınmazın, “C Blok köşe 45 m dükkan” şeklinde tanımlandığını, davacının, 1997 yılında yönetim kurulunda görev yapmaya başladığını ve proje değişikliği hakkında bilgi sahibi olduğunu, proje değişikliğinden eşinin ve müvekkilinin de zarar gördüğünü zira ilk projede 3 cepheli olan dükkanın, güneyden binaya giriş verilmesi nedeniyle 2 cepheli hale geldiğini ve güney cephesinin kapandığını, iddia edilenin aksine, müvekkiline ait dükkanın yerinin hiç değişmediğini, ilk projede de, yeni projede de aynı olduğunu, müvekkilinin, 1993 yılında dükkan ile birlikte dükkanın üstünde yer alan 1. kattaki 2 nolu daire (altlı / üstlü) için de üye olduğunu ve bu durumun yeni projede de aynı şekilde devam ettiğini, dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunulan Ortaklık Taahhütnamesinde, dükkanın C blokta olduğunun yazılmasıyla yetinildiğini ancak yerinin belirsiz olduğunu, dava dilekçesinin ekinde dosyaya ibraz edilen projenin, şimdiki durumu gösteren yeni proje olduğunu, bu projenin 1994 yılında hazırlandığını ve ruhsatının 1995 yılında alınabildiğini, müvekkilinin eşinin ise, 07.01.1997 tarihinde Yönetim Kurulunda görev aldığını ve proje değişikliğinden, yönetim kurulunda görev aldığı zaman haberdar olduğunu, yeni proje ile kendileri de mağdur olduğundan, eşinin müdahalesinden söz edilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın, 20.09.1993 tarihinde eşi tarafından satın alındığını, davacının üyeliğinin ise, taşınmazın satılmasından çok daha sonra 08.01.1995 tarihinde gerçekleştiğini, 2001 yılında, müteahhit aleyhine tespit davası açılmasından sonra kritik bir sürece girildiğini, 27.05.2001 tarihinde yapılan genel kurul öncesinde eşinin, sayısal üstünlüğü sağlayabilmek amacıyla sahibi olduğu hisselerden birisini (dükkan üyeliği) müvekkiline devrettiğini, üyelik devrinin başka bir amacının bulunmadığını, davacı tarafın ödeme iddiasının, dava dilekçesinin ekinde dosyaya ibraz edilen belgenin 3 ve 4’üncü sayfalarına dayandığını ancak bu evrakta kooperatife ait bir imza veya kaşe bulunmadığını, kaldı ki, bu belgelerde bahsedilen dükkânın, müvekkiline ait dükkân olmadığını, öte yandan sözü edilen belgelere, ödeme tarihinin 25.01.1994 ve 30.09.1994 olarak yazıldığını, sözü edilen tarihlerin, davacının üyeliğinden önce olduğunu; keza davacının ibraz ettiği ortaklık Taahhütnamesindeki dükkanın da, müvekkiline ait dükkanla bir ilgisinin olmadığını, davacının toplam 4 adet dükkan aldığından bahsettiğini ancak sunduğu belgelerin dava dışı 2 dükkanla ilgili olduğunu, değişik bir anlatımla, dava dışı dükkanlarla ilgili olan belgelerin dışında, dava konusu dükkanlarla ilgili belge ibraz edilmediğini, davacının, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kontrolörleri tarafından düzenlenen raporu da çarpıtmaya çalıştığını; sözü edilen raporda, “Proje değişikliğinin 1994 yılında gerçekleştiği, Faaliyet Raporda belirtilmiştir. Proje değişikliği ile A, B, C ve D bloklardan B blok iptal edilip, ortaklar A ve C bloklara kaydırılmıştır” hususlarına yer verildiğini, davacının ise, proje değişikliğinden sonra 08.01.1995 tarihinde kooperatife üye olduğunu, kooperatifteki uygulama gereğince, tüm ortakların, yerlerini seçerek aldıklarını, davacıya satılan yerin, yeni projede belli olduğunu, davacının 4 dükkan için hak iddia ettiğini ancak belgesini ibraz ettiği 780.000.000 TL tutarındaki ödemenin, dava dışı dükkanlarla ilgili olduğunu yani dava konusu dükkanlar için yapılmış bir ödeme bulunmadığını, keza dava dışı 2 dükkanla ilgili karar bulunduğunu ancak dava konusu dükkanlarla ilgili bir karar bulunmadığını; davacının, “40 m’lik dükkanıma sahip çıktı” dediği müvekkiline ait dükkanın 45 m” olduğunu ve yeni projede 55 m” olarak göründüğünü, 08.01.1995 tarihinden sonraki hazırun cetvellerinde dahi davacının iki üyeliğinin göründüğünü, 27.05.2001 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçilen ve 29.05.2011 tarihinde yönetim kurulu başkanlığına getirilen davacının, bu süreçte dahi dava konusu dükkanlarla ilgili herhangi bir muaraza yaratmadığını, dava dilekçesinde yer alan, “dava konusu taşınmaz, salt intikam almak amacıyla, 2018 yılında davalı adına tescil ettirilmiştir” şeklindeki iddianın gerçeklerle bağdaşmadığını, yüklenici firma ile yaşanılan sorunlar nedeniyle tapu devirlerinde gecikmeler olduğunu ancak müvekkilinin, davacının iddia ettiği gibi 2018 yılında değil, 03.02.2015 tarihinde tapusunu aldığını, 09.03.2003 tarihli genel kurul kararı ile 06.02.2004 tarihli ihtarnamenin ve davacının ibraz ettiği diğer delillerin, müvekkili ile ilgili olmadığını, müvekkilinin eşi … hakkındaki iddiaların, mahkemeler tarafın karara bağlandığını, bu davalara, davacının da müdahil olarak katıldığını ve gerekli itirazlarda bulunduğunu, sözü edilen davaların hiçbirisinin, müvekkiliyle ilgili olmadığını, davacının, kendisine ait olan 4 dükkândan 40 ve 25 m”lik iki dükkânın (ki, bunlar dava dışı dükkânlardır), 08.01.1995 tarih ve 63 sayılı kararla … İnşaat Firmasından satın alındığı yönünde iddialar ileri sürdüğünü, bu işlem sırasında davacıya, Ortaklık Taahhüt ve Üyelik Belgesi verildiğini, dükkânlar için 900.000.000 TL ödendiği iddia edilmiş ise, ibraz edilen belgelerdeki ödeme miktarının 870.000.000 TL”’den ibaret olduğunu, dava dilekçesinde bahsedilen ceza davalarının, işbu dava ile bir ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın başkaca bir inceleme yapılmadan ve esasa girilmeden hak düşürücü süre, zamanaşımı veya dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık nedeniyle reddedilmesini, aksi takdirde davanın esastan reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava konusu taşınmazı (…/… Parselde yer alan B Bloktaki 25 nolu dükkan), 13.11.2007 tarihinde, 7.000,00 TL bedelle …’dan resmi işlemle satın aldığını, ibraz edilen belgeler 1995 ile takip eden yıllara ait olduğuna göre, davacının, yaklaşık 24 yıldır kooperatifi tescile zorlamamasının açıklanmaya muhtaç olduğunu, mevcut haliyle davacının iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacı …’nın, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinde (…/… Esas), el atmanın önlenmesi talebiyle müvekkilinin aleyhine dava açarak, bitişikte yer alan ve müvekkiline ait olan dükkandan gelen müdahalenin önlenmesini istediğini, sözü edilen davada, bitişikteki dükkanın müvekkile ait olduğunu açıkça beyan ve kabul ettiğini, davanın, …’nın aleyhine sonuçlandığını, bu defa müdahale eden dükkanın kendisine ait olduğunu iddia etmekle çelişkiye düştüğünü, taşınmazın satın alındığı iddia edilen tarihten buyana 24 yıl geçtiğini, zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarını işleyen kooperatif yöneticilerinin, dava konusu dükkanları eşlerinin adına tescil ettirmek suretiyle hileye başvurduklarını iddia eden davacının, aradan 24 yıl geçtikten sonra dava açtığını oysa Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin E.2012/10938- K.2012/10436 ve E.2019/366 -K.2019/2824 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hata, hile ve gabin nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında hak düşürücü sürenin, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl olduğunu, müvekkilinin, …’un malikliğine dayanarak dava konusu taşınmazın mülkiyetini iktisap ettiğini, davacının iddialarından, arabuluculuk görüşmeleri sırasında haberdar olduğunu, ibraz edilen belgelerin, kooperatifin iç meselesi olduğunu oysa müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını, tapu iptali ve tescil davalarında, son kayıt malikinin kötü niyetli olduğunu ispat etme yükümlülüğünün davacıya düştüğünü, buna karşılık davacının, müvekkilinin kötü niyetli olduğuna yönelik herhangi bir iddiada bulunmayan davacının, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu zımnen de olsa kabul ettiğini,12 yıllık kat maliki olmasına rağmen müvekkilinin, satmak veya devretmek gibi yollara başvurmadığını, şerh gerektirecek bir hakka konu etmediğini ve kendi menfaatine kullandığını belirterek, haksız ve yersiz açılan davanın, hak düşürücü süreye uyulmaması nedeniyle usulden, aksi takdirde esastan reddedilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-… Belediyesinin 26/07/2019 tarihli yazısı ve ekleri,
-İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosya sureti,
-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosya sureti,
-İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 10/02/2021 ile 03/03/2021 tarihli yazısı
ve eki kooperatif kayıt suretleri,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 21/05/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişiler …, … ve …’in 09/11/2020
tarihli bilirkişi kök raporu ile 06/09/2021 ve 15/12/2021 tarihli ek raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kooperatiflerde ortaklığın kazanılmasına ilişkin düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Bilindiği üzere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifin tanımı yapılmış ve tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek kişilerle kamu tüzel kişileri tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar olarak ifade edilmiştir.
Kooperatiflerde ortaklık sıfatının kazanılması beş hâlde söz konusu olabilir. İlk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortaklar, kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazanırlar. Daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleşir. Bir diğer ihtimal olarak ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatı kazanılır. Son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanılır.
Kooperatifleri tanımlayan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatiflerin “değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olduğu belirtilmiş olmakla Türk hukukunda “açık kapı ilkesi” benimsenmiştir.
Kooperatifler Kanunu’nun ortaklığa girme koşullarını düzenleyen 8. Maddesi; “Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.
Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır.
Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez.” hükmünü içermekte olup, anılan düzenleme uyarınca kooperatife üye olunabilmesi objektif koşullara bağlanmıştır.
Görüleceği üzere kooperatiflerde ortaklık (üyelik) sıfatı, ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin giriş bildirimi ile yönetim kuruluna başvurmaları ve yönetim kurulunun ortaklığa kabul kararı ile gerçekleşmektedir.
Bu aşamada yönetim kurulu kararı alınmadan eylemli olarak, diğer bir anlatımla zımnen ortaklığa kabul edilmiş sayılma durumunun da açıklanmasında yarar vardır.
İlke olarak kooperatiflere üyelik kaydının, yetkili organlarının bu hususta verecekleri açık bir kararla olması yanında, böyle bir karar olmasa dahi ortak olmak isteyen kişinin ödemelere davet olunması ve düzenli olarak yaptığı ödemelerin kooperatifçe kabul olunması ya da kişinin genel kurul toplantılarına çağrılması gibi kişiyi ortak olarak kabul eden işlemlerin yapılması suretiyle eylemli şekilde ortaklık sıfatının kazanılabileceği de kabul edilmektedir. Yani ortaklığa kabul açıkça olabileceği gibi örtülü olarak da mümkündür.
Yine açık kapı ilkesi gereği ortak sıfatını kazanan herkesin kooperatiften çıkma hakkı (Kooperatifler Kanunu m.10) olduğu gibi, ana sözleşmede açıkça belirtilmiş olan nedenlerle ortağın ihracına karar verilmesi de mümkündür (Kooperatifler Kanunu m.16).
Diğer taraftan, kooperatiflerde ortaklar arasında hak ve borçlar bakımından eşitlik esastır. Nitekim Kooperatifler Kanunu’nun “hak ve vecibelerde eşitlik” başlıklı 23. maddesinde ” Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” şeklinde emredici bir kural öngörülmüştür. Bu kural uyarınca aynı durumda olan ortaklar arasında ayrım yapılamaz.
Yargısal kararlarda eşitlik ilkesi “mutlak” ve “nispi” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Mutlak eşitlik, ortaklar arasındaki farklılıkları göz önüne almadan ve değerlendirmeden tanınan eşitliktir; ortakların kooperatife katkıları ne olursa olsun, her ortağa genel kurulda bir oy hakkı tanınmasında olduğu gibi. Nispi eşitlikte ise ortakların çeşitli nedenlerden doğan farklı durumları göz önüne alınarak değerlendirme yapılmakta ve sonuçta eşit olacak biçimde bir ölçüt uygulanmaktadır.
Uyuşmazlıkta sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için kooperatif organlarından olan “genel kurul” ile “yönetim kurulu” hakkındaki hükümlere de değinmek gerekmektedir.
Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca genel kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. Genel kurul kooperatifin karar organı olup, belirli koşullarda toplanıp kanun ve anasözleşme uyarınca belirli konularda karar alabilen ortaklar topluluğudur. Kooperatifler Kanunu’nun 45. maddesinde genel kurulun toplantı şekli, zamanı, nisabı, ilgili bakanlığa ve mülki idare amirliğine yazılı bildirim zorunluluğu, genel kurulun sevk ve idaresi hususları düzenlenmiştir.
Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren altı ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunması zorunludur. Toplantı çağrısına ve ilana gündemin yazılması zorunludur. Kooperatifler Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca, kural olarak gündemde olmayan hususlar genel kurulda görüşülemez.
Yine Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesinin birinci fıkrasında “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” denilerek, ikinci fıkrasındaki kararlar dışında gerekli toplantı yeter sayısı sağlanarak yapılmakta olan bir genel kurulda oyların yarıdan bir fazlası karar yeter sayısı olarak belirlenmiştir.
Genel kurulda usulüne uygun olarak alınan kararlar bütün ortakları bağlayıcı niteliktedir. Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, genel kurul kararlarının kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile iptali istenebilir.
Yönetim kurulu ise, anasözleşme ve kanun hükümleri içinde kooperatif faaliyetlerini yöneten ve onu temsil eden icra (yürütme) organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Kooperatifi resmî dairelerle, mahkemeler ve üçüncü kişilere karşı yönetim kurulu temsil eder.Yönetim kurulu kooperatifi basiretli bir tacir gibi yürütmekle görevlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı kooperatif ortağı olan dava dışı … İnşaat Ltd. Şti’den 2 adet dükkan üyeliğini bedelini peşin ödemek suretiyle devraldığı, ayrıca davalı kooperatiften de başka 2 adet dükkanı 900.000.000 TL bedelle 30 taksitte ödemek suretiyle sabit bedelli ortaklık olarak satın aldığı, dava dışı şirketten ortaklık devri suretiyle devraldığı dükkanlardan birinin kendisi adına birinin de kızı … adına tescil işlemlerinin yapıldığı ve bu dükkanların iş bu dava konusu edilmediği, davalı kooperatiften sabit bedelli ortaklık şeklinde satın alınan üyeliğe konu dükkanların ise bedeli ödendiği halde kendisi adına tescil işlemlerinin yapılmadığı, davalı kooperatife yaptığı müracaatların olumsuz neticelendiği ve bu dükkanların diğer davalı şahıslar olan … ve … adına tescil işlemlerinin yapıldığı, davalı kooperatif yöneticileri hakkında usulsüzlük nedeniyle ceza soruşturma ve kovuşturmalarının yapıldığı, davalı kooperatif yöneticilerinin bu nedenle kendisine karşı kişisel husumet beslediği, kendisinin davalı kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği iddiası ile davalı … ve … adına kayıtlı olan dükkan vasfındaki taşınmazların tapu kaydının iptali ile kendisi adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazların bedelinin belirlenerek tazminat olarak kendisine ödenmesini talep ettiği, davalıların ise davacının kötüniyetli olduğu, davacının dava konusu ettiği
taşınmazlar yönünden üyelik sıfatının bulunmadığı ve yapılan işlemlerde usule aykırılık olmadığını savunduğu, taraflar arasında davacının davalı kooperatif nezdinde ihtilaf konusu olmayan ve dava dışı … İnşaat Ltd Şti’den devraldığı 2 dükkan üyeliği dahil olmak üzere toplam 4 adet dükkan üyeliğinin bulunup bulunmadığı, yani davacının davalı kooperatife 30 taksitte yapmış olduğu 900.000.000 TL ödemenin ferdileştirme kapsamında davacıya ve kızına devredilen dükkanlara mı yoksa davalılar …ve … adına kaydedilen başka iki üyeliğe konu taşınmazlara mı ilişkin olduğu, davacının davalılar adına kaydedilen taşınmazlarda hak sahibi olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılması ve davanın niteliğine göre dava konusu edilen taşınmazların dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi ve eksik harcın ikmal edilmesi için keşif kararı verilmiş, keşif 25/09/2020 tarihinde gerçekleştirilmiş ve dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 09/11/2020 tarihli kök raporunda; davacının iddialarının davalı kooperatif defter ve kayıtlarının incelenmesini gerekli kıldığı, davalı kooperatif yetkilileri ile yapılan görüşmelerde keşif tarihi itibariyle 25 yıl öncesine ait defterlerin nerede olduğunun tespit edilemediği, ayrıca davacının geçmişte de kooperatife dava açtığı, bu konuda araştırmaların sürdüğünün kendilerine bildirildiği, daha sonra yapılan görüşmelerde ise 30/10/2020 tarihinde meydana gelen İzmir depremi sebebiyle kooperatife ait defter ve kayıtların zarar gören bina içerisinde olduğu ve bu kayıtlara ulaşılamadığının bildirildiği, bu nedenle dosyaya sunulu olan belgeler ile sınırlı inceleme yapıldığı, davalı kooperatifin 1993 yılında kurulduğu, 162 konut, 20 dükkan olmak üzere toplam 182 bağımsız bölümü inşa ettiği, inşaat yapımının dava dışı … İnşaat Turizm San. Tic. Ltd Şti. tarafından gerçekleştirildiği, 22/08/1993 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında proje aşamasında dükkanların m2’si için en az 3.000.000 TL’den üye kaydetmek üzere yönetim kuruluna yetki verildiği, diğer ortakların paylarına isabet eden giderleri aylık taksitler halinde ödediği, konutlardan 4’ü ile dükkanlar için peşin ödeme yoluyla ortak kaydedildiği, bağımsız bölümlerin eksik vaziyette ortaklara teslim edildiği, daire içindeki imalatların ortaklara bırakıldığı, dairesindeki eksiklikleri tamamlayan ortakların konutlarında oturmaya başladığı, 2000 yılından itibaren borcunu ödeyen ortaklara tapularının verilmeye başlandığı, davacının 2’si davalı kooperatiften 2’si ise yüklenici firmadan olmak üzere 4 adet dükkan üyeliğinin bulunduğu ve bu üyeliklerden yüklenici firmadan devralınanların tescil işlemlerinin tamamlandığı ve diğerlerinin ise kendisine teslim edilmediğini iddia ettiği, davacının davalı kooperatifte 2001 yılında yönetim kurulu üyeliği yaptığı, ayrıca hesap tetkik komisyonunda görev aldığı, davacının davalı kooperatifin inşaat işlerini yapan yüklenici firma olan … İnşaat Ltd. Şti’den devraldığı 2 adet dükkana ilişkin olarak 08/01/1995 tarihli 63 sayılı yönetim kurulu kararı bulunduğu, kooperatiften alındığı iddia olunan diğer 2 dükkana ilişkin olarak ise davalı kooperatif kayıtlarında herhangi bir karar bulunmadığı, mevcut kayıtlara göre davacının dava dışı yüklenici şirketten üyelik devri yoluyla edindiğini iddia ettiği 2 adet dükkan ile iş bu davaya konu ettiği ve davalı kooperatiften ortaklık yoluyla alındığını iddia ettiği 2 adet dükkanın aynı yer olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre davacının tapu tescil isteminin kabul edilebilmesi için ferdi mülkiyete geçilerek diğer ortakların tapularının verilmiş olması ve ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerin eksiksiz olarak yerine getirilmiş olması gerektiği, davalı kooperatifin ferdi mülkiyete geçerek diğer ortaklara tapularını verdiği, davacının dava konusu taşınmazları 900.000.000 TL bedelle satın aldığı ve borcun tamamını ödediğini iddia ettiği, dosyaya ibraz edilen ve giriş bedeli olarak kooperatife verilen senetlerin dışında ödeme yapıldığının davacı tarafından iddia ve ispat edilmediği, davalı kooperatife ait defter ve kayıtlar incelemediği için ortaklık statüsü konusunda sağlıklı bir tespit yapılamamış ise de tarafların beyan ve kabullerinden davacının dükkanlar için sabit bedelli ortak olarak kayıt edildiği sonucuna ulaşıldığı, davacının sabit bedelli ortak olduğunun kabul edilmesi halinde davalı kooperatifin davacıdan inşaat maliyetleri için herhangi bir bedel talep edemeyeceği ancak genel yönetim giderleri ile alt yapı ve çevre düzenlemesi ile ilgili olan giderlere davacının da katılması gerektiği, böyle bir ödeme yapmadığını davacının da kabul ettiği ve dava tarihi itibariyle emsal fiyatlara göre dava konusu taşınmazların serbest piyasa rayicinin toplam 530.400.000 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların bilirkişi kök raporuna itirazda bulunduğu, kök raporda davalı kooperatif defter ve kayıtlarının incelenmediği, dosya ile sınırlı olarak inceleme yapıldığı ve davacının iş bu dava kapsamında ileri sürdüğü iddialarının ve dayandığı maddi olguların haklı olup olmadığının tespiti için davalı kooperatif defter ve kayıtlarının incelenmesinin zaruri olduğu, kooperatife ait ticari defter ve kayıtların 30/10/2020 tarihinde meydana gelen İzmir depreminde zarar gördüğü ve zayi olduğu, ayrıca dava konusu edilen taşınmazların deprem nedeniyle yıkıldığı davalı kooperatif tarafından bildirildiğinden yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre davalı kooperatifin yapı kooperatifi olduğu gözetilerek İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden bu kurumlar nezdinde mevcut olan davalı kooperatif defter ve kayıtlarının getirtilerek incelenmesi gerektiği mahkememizce değerlendirilmiş bu kapsamda söz konusu kayıtlar dosyaya kazandırılarak bu belgelere istinaden inceleme yapılması için dosya bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilmiş ve bilirkişi heyetinden, davacının dava konusu taşınmazlar yönünden davalı kooperatife ortak olup olmadığı ile statüsünün belirlenmesi, dava konusu taşınmazların/bağımsız bölümlerin yargılama aşamasında meydana gelen deprem nedeniyle yıkıldığı, davacının tapu iptal ve tescil talebinin taşınmazların mülkiyet durumunun arsa payına dönüşmesi nedeniyle dava tarihi itibariyle arsa payı olarak dikkate alınması ve dava değerinin buna göre belirlenmesi ile tarafların kök rapora olan itirazlarının karşılanması istenilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 06/09/2021 tarihli ek raporunda; dosyaya kazandırılan belgeler üzerinde yapılan incelemede hazurun cetvellerinde birden fazla pay sahibi olan ortakların pay sayılarının ayrıca gösterildiğinin tespit edildiği, buna göre 06/12/2009 tarihinde yapılan 2008 yılı olağan genel kurul toplantısı için hazırlanan hazurun cetvelinde ortak sayısının 177, pay sayısının 182 olduğu, davacı ile kızının ise birer pay sahibi olarak bu listede gösterildiği, davacının iddiasının dayanağı olarak gösterdiği ortaklık taahhütnamesinde 4 dükkandan hiç bahsedilmediği, üye sıra numarasının C blok altındaki 40 m2 ve 25 m2’lik dükkan olarak gösterildiği, taahhütnamenin altına “…2 dükkan toplam 900.000.000 TL’ye satılmış olup 30 taksitte ödenecektir.” şeklinde not düşüldüğü, davacı tarafından ibraz edilen belgelere göre davacının hem dava dışı … İnşaat Ltd. Şti’den hem de davalı kooperatiften 2’şer adet dükkan devir/satın aldığı şeklinde yorumlamak mümkün ise de dava dışı yükleniciden alınan dükkanlar ile davalı kooperatiften ortaklık yoluyla alınan dükkanların aynı yerler olduğu, davacının dava dışı … İnşaat Ltd. Şti’den 2 adet dükkan satın aldığı, satış bedelinin dükkanların o andaki hali esas alınarak belirlendiği, o tarih itibariyle ferdi mülkiyete henüz geçilmediği ve tapu verilmediği, satışın ortaklık devri yoluyla gerçekleştirildiği, davacının davalı kooperatife ödediği 900.000.000 TL’nin kendisi ve kızı adına tescil edilen dükkanların tamamlanması için gerekli olan para olabileceği, davacı tarafından genel yönetim giderlerine ilişkin bir kısım tahsilat makbuzları sunulmuş ise de ibraz edilen belgelerde yapılan ödemelerin hangi ortaklığa ilişkin olduğunun açıklanmadığı, aksi kanıtlanmadığı müddetçe söz konusu ödemelerin mevcut 2 ortaklıkla ilgili olduğunun kabul edilmesi gerektiği, aksini ispat külfetinin davacıda olduğu, dava konusu taşınmazların arsa payı bedelinin dava tarihi itibariyle 265.000,00 TL olarak belirlendiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacının ek bilirkişi raporuna da itirazda bulunduğu ve yeni bir kısım belgeler sunduğu, bunun üzerine mahkememizce sunulan bu belgelerin de incelenmesi için dosyanın kök ve ek rapor hazırlayan kooperatif bilirkişiye tevdi edildiği ve ikinci ek raporun istenildiği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede 15/12/2021 tarihli ek rapor ile davacının sunmuş olduğu belgelerde kök ve ek rapordaki tespitleri değiştirecek herhangi bir bulguya
rastlanılmadığı, davacının sunduğu hazurun cetvellerinde tüm genel kurul toplantılarına davacının kendisine ait bir pay ile kızı …’ya ait bir payı temsilen toplantılara katıldığı, daha fazla üyeliği bulunduğuna dair davacının söz konusu tutanaklarda herhangi bir ihtirazı kaydının bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, davalı kooperatifin ticari defter ve kayıtlarına ilişkin olarak açmış olduğu zayi davasının sonuçlanması beklenilmiş, söz konusu dosyanın karara bağlanmasından sonra ilgili dava dosya örneği dosyamız arasına kazandırılmış ve ayrıca İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün cevabı yazısına göre yargılama aşamasında deprem nedeniyle yıkımı gerçekleşen dava konusu taşınmazlar üzerinde davacının tapu iptal tescil isteğinin arsa payı istemine dönüştüğü dikkate alınarak bilirkişi heyetince belirlenen eksik harç davacıya tamamlatılmıştır.
Bu kapsamda, davacının iddialarının temelini dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 1995-1997 yılları arasındaki döneme ait muhtelif tarih ve bedelli senetlerin oluşturduğu, davacının bu senetler karşılığında davalı kooperatife 900.000.000 TL ödeme yaptığı ve sabit bedelli ortak olduğunu ileri sürdüğü, kooperatiflerde ortaklık sıfatının kazanılmasının beş hâlde söz konusu olabildiği, ilk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortakların, kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazandığı, daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleştiği, bir diğer ihtimal olarak da ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatının kazanıldığı ve son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanıldığı, somut uyuşmazlıkta davacının davalı kooperatife dava dışı … İnşaat Ltd. Şti’den devraldığı 2 adet dükkan nedeniyle ortak olduğunun ihtilafsız olduğu, her ne kadar davacı davalı kooperatife 30 taksitte yapmış olduğu 900.000.000 TL ödemenin başka 2 adet dükkan ortaklığına ilişkin olduğunu ileri sürmüş ise de dava dilekçesi ekinde sunulan ve davacının davalı kooperatife sunduğu ortaklık taahhütnamesinde söz konusu üyeliklerin C Blokta bulunan 40 ve 25 m2’lik dükkanlara ilişkin olduğu ve aynı taahhütnamenin altında “40 m2’lik dükkana tuvalet 25 m2’lik dükkana su ve pis su çıkışı konacak, 2 dükkan toplam 900.000.000 TL (dokuzyüzmilyon liraya) satılmış olup 30 taksitte ödenecektir.” şeklinde açıklama ve davalı kooperatif imza ve kaşesinin bulunduğu, ayrıca davalı kooperatif üye defterinde C Blok altı 25 m2’lik dükkan ve C Blok altı 40 m2’lik dükkan olarak davalı adına üyelik kaydının bulunduğu, yine davalı kooperatifin 08/01/1995 tarih
63 sayılı yönetim kurulu kararına göre dava dışı … İnşaat Ltd. Şti’ye ait 40 m2’lik ve 25 m2’lik C Blok altındaki 2 dükkanın davacıya devir isteğinin onaylandığı ve davacının söz konusu dükkanlara ilişkin olarak üyelik kaydının yapıldığı, buna göre davacının dava dışı … İnşaat Ltd. Şti’den devraldığı üyelik ile davalı kooperatiften sabit bedelli ortaklık yoluyla edindiğini ileri sürdüğü üyeliğin aynı yere ilişkin olduğu, nitekim davalı kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede de davacının ihtilafsız olan 2 ortaklığı dışında başka ortaklığına ilişkin kayda rastlanmadığı, kooperatif genel kurul kararları ile hazurun cetvelleri ile de sabit olduğu üzere davacının dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak yönetim kurulu kararı alınmadan eylemli olarak, diğer bir anlatımla zımnen ortak olarak kabul eden işlemlerin de(ödemelere davet olunması ve düzenli olarak yaptığı ödemelerin kooperatifçe kabul olunması ya da genel kurul toplantılarına çağrılması gibi) söz konusu olmadığı, davacının dava konusu taşınmazlar yönünden üyelik iddiasını dosya kapsamı itibariyle ispatla(ya)madığı, 1993 yılında kurulan kooperatife 1995-1997 yılları arasında yaptığı ödemeler ile ortak olduğunu ileri süren, 2001 yılında davalı kooperatifin yönetim kurulu üyeliği ile hesap tetkik komisyonu üyeliği, 2011 yılında ise davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten ve davalı kooperatife karşı daha önce açmış olduğu davalarda sadece 2 adet dükkan üyeliği olduğunu bildiren ve bu üyeliklerine konu taşınmazları da kendisi ve kızı adına tescil ettiren, 2000 yılından itibaren yapılan ferdileştirme işlemlerinde dava tarihi olan 2019 yılına kadar dava konusu taşınmazlar yönünden hareketsiz kalan ve davalı kooperatif ile herhangi bir muaraza çıkartmayan davacının iddiasının ileri sürülüş biçimi ile mahkememizce yapılan incelemenin niteliği ve dosya kapsamına göre başka araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davacının tapu iptal ve tescil talebi ile bunun mümkün olmaması halinde tazminat ödenmesi taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla taleplerinin ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harç 4.183,98 TL peşin harç toplamı 4.525,53 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.444,83 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar dava ve duruşmalarda kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2, 13/1-2 maddesi uyarınca 27.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı asil ve vekili Av…. ile davalı Kooperatif vekili Av…. ve davalı … vekili Av. … yüzlerine karşı diğer davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA