Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/284 E. 2022/349 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/284
KARAR NO : 2022/349

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/06/2019
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti arasında acentelik sözleşmesi bulunduğu, davalılara ait taşınmazlar üzerinde davacı şirket lehine 250.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, sözleşmenin 2009 yılından 2015 yılına kadar yürürlükte olduğu, 2015 yılında davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği, fesih ve acentadan olan alacaklara ilişkin olarak davalılar ile acenteye muacceliyet ihtarnamesi gönderildiği, ihtarnameye rağmen ödemeye yapılmadığı, bu sözleşmeden kaynaklanan alacağa istinaden bu şirket ve bu şirket lehine ipotek veren taşınmaz sahipleri olan davalılar aleyhinde takip yapıldığı, ipotek sahipleri tarafından yapılan takibe itiraz edildiği, davacı şirketin dava dışı acentadan alacaklı olduğunun defter ve kayıtlarla sabit olduğu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptali, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerine ait 2 adet taşınmaz üzerinde davacı şirket lehinde üst sınır ipoteği tesis edildiği, asıl borçlu olan acente davalı tarafta yer almadan yargılamaya devam edilemeyeceği, davacı şirket tarafından öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapıldığı, kendilerinin yapmış olduğu şikayet başvurusu üzerine icra mahkemesince icra emrinin iptaline karar verildiği, bunun üzerine davacının ipoteğin ilamsız icra yoluyla takibine ilişkin işlem başlattığı, yapılan takibe kendilerince itiraz edildiği, davacının dava dışı acenteye ödediğini iddia ettiği peşin komisyonların sonradan ödenmemesi iddiasına dayandığı, davacı acentelik sözleşmesi feshedildiğinden acentenin davacı şirket kayıtlarına ulaşma imkanı bulunmadığı, davacının iddiasının aksine acentenin davacı şirketten alacaklı olduğu, kendilerinin acentenin borçlu olup olmadığından haberdar olmadığı ve acente kayıtlarına ulaşamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir 17 İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyası,
-Davacı şirkete ait defter ve kayıtlar,
-Beşiktaş … Noterliğinin 03/03/2015 tarih ve … yevmiye, 31/08/2015 tarih ve … yevmiye ve 17/12/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile tebliğe ilişkin belgeler,
-İpoteğe konu taşınmazlara ilişkin ipotek belgesi ve resmi senet sureti,
-Bilirkişi … ve …’in 18/12/2020 tarihli kök raporu ile
13/01/2021 tarihli ek raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Bilindiği üzere; icra takibinin asıl borçlu aleyhine açılması asıldır. Ancak, ipotekli takiplerde, takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, bu kişi hakkında da takip yapılması gerekir. Bu nedenle de, sadece asıl borçlu ya da sadece taşınmazını ipotek etmiş olan üçüncü kişi hakkında takip yapılamaz. Nitekim, İİK’nun 149/b maddesinde bu kural ”… icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz sahibi üçüncü şahsa… birer ödeme emri gönderir” denmek suretiyle hükme bağlanmıştır. Şu halde, ipotek veren üçüncü kişi ise; asıl borçlu ile bu kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Zorunlu dava arkadaşlığında, davanın, davalılardan biri hakkında takip edilmeyerek diğeri hakkında yürütülmesi olanaksızdır. İcra takibinde de durum aynen geçerli olup; bu hususun, re’sen göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan, taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi ile ilgili hükümleri düzenleyen İİK’nun 147/1. maddesinde, ödeme emrine itiraz hakkında İİK’nun 62. maddesinden 72. maddesine kadar olan hükümlerin uygulanacağı yazılıdır. Anılan yasal düzenleme gereğince, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibinde ödeme emrine itiraz edilmesi halinde, duran takibin devamını sağlayabilmek için alacaklı, İİK’nun 68. maddesine göre, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebileceği gibi İİK’nun 67. maddesi uyarınca genel mahkemede itirazın iptali davası da açabilir.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirketin İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasında dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti ile davalılar …, …, … ve … aleyhinde 250.000,00 TL asıl alacağa istinaden 15/04/2016 tarihinde ipoteğin para çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlattığı, davalıların icra müdürlüğüne itirazda bulunduğu ve şikayet yoluyla icra mahkemesine başvuruda bulunduğu, İstanbul 15 İcra Hukuk Mahkemesinin 06/06/2017 tarih, …/… esas, …/… sayılı ilamı ile şikayetin kabulü ile davalılar yönünden icra emrinin iptaline karar verildiği, bunun üzerine davacının aynı takip kapsamında ipoteğin para çevrilmesi yoluyla ilamsız takip olarak takibe devam ettiği ve davalılar ile dava dışı acenteye 27/11/2017 tarihinde ödeme emri gönderildiği, dava dışı şirketin(acentenin) takibe itirazda bulunmadığı, davalıların ise yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacı tarafından davalıların yetki itirazının kabul edildiği ve icra dosyasının yetkili İzmir icra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiği, dosyanın İzmir 17 İcra Müdürlüğünün
…/… esasını aldığı, icra müdürlüğünce yeniden davalılar vekili ile dava dışı acenteye ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı, davalılar vekiline ödeme emrinin 18/12/2018, dava dışı … Ltd Şti’ne 18/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar vekilinin yasal süresi içerisinde 24/12/2018 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, dava dışı acentenin takibe herhangi bir itirazının bulunmadığı ve takibin asıl borçlu acente yönünden kesinleştiği, itiraz üzerine icra takibinin davalılar yönünden durduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, İİK’nun 147/1. maddesinin göndermesi ile olayda uygulanması gereken aynı Kanun’un 66. maddesine göre ipotek veren davalılar hakkındaki takip durduğuna göre; takibe devam edilebilmesi, alacaklının itirazın kaldırılmasına ilişkin icra mahkemesinden veya itirazın iptaline dair genel mahkemeden alacağı olumlu karara bağlıdır. Öte yandan, ipotek veren davalılar hakkındaki takip devam etmemesine rağmen asıl borçluya karşı takibin yürütülmesi ve ipotekli taşınmazın satış işleminin yapılması İİK’nun 149/b maddesi hükmüne göre olanaksızdır. Zira, asıl borçlu şirket ve ipotekli taşınmaz maliki davalılar arasında bulunan zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle, takip asıl borçluya karşı kesinleşmiş olsa bile, ipotek veren davalılara karşı kesinleşmedikçe, ipotekli taşınmazın satışı istenemez.
Davacı, işbu dava ile acentalık sözleşmesi gereğince dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’den olan alacağı dolayısı ile davalılar ve dava dışı acente hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe giriştiklerini ancak davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek, itirazlarının iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalılar ise dava dışı acentenin borçlu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davacı şirket ile dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti arasında acentalık sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşme gereğince davalılar adına kayıtlı İzmir ili … ilçesi, … köyü, … ada … parsel, … Blok … kat … ve … nolu bağımsız bölümler üzerinde davacı şirket lehine ipotek tesis edildiği hususunda bir uyuşmazlık olmayıp, uyuşmazlık dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’nin davacıya borcunun bulunup bulunmadığı ve dolayısı ile davacının ipoteğin paraya çevrilmesini talep etmekte haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın, varlığı konusunda ihtilaf bulunmayan acentelik ilişkisinden kaynaklı alacağının muaccel olup olmadığı, muaccel ise takip ve dava tarihi itibariyle miktarını ispatla yükümlü bulunduğu dikkate alınarak mahkememizce takip ve dava konusu edilen alacağın varlığı ve miktarına ilişkin olarak öncelikle davacının ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, bu kapsamda davacı şirket merkezinin bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazıldığı, dosyanın bilirkişiye tevdinin talep edildiği, bilirkişi … ve …’in 18/12/2020 tarihli kök raporunda davacı şirketin 2009-2018 yılları arasındaki döneme ait ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, kayıtların usulüne uygun tutulduğu ve davacı lehine delil vasfına sahip olduğu, dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’nin acente hesapları altında takip edildiği, taraflar arasındaki cari hesap hareketlerinin çok yoğun olduğu, taraflar arasındaki cari hesap hareketlerinin 14/06/2016 tarihi itibariyle sona erdiği, bu tarih itibariyle davacının dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’den 1.116.090,11 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, bu alacağın takip tarihi itibariyle devam ettiği, söz konusu alacağın takibe konu ipotek bedelini aştığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, bu rapora davacı vekilinin alacaklarının daha fazla olduğu, yapılan hesaplamanın hatalı ve eksik olduğu, finansman maliyetinin dikkate alınmadığı, davalılar vekilin ise komisyon tutarları hakkında herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığı, raporun yetersiz olduğu, dava dışı acentenin hak kazandığı komisyon bedelinin ve hakkaniyet tazminatının belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile itirazda bulunduğu mahkememizce taraf itirazlarının karşılanması için dosyanın kök rapor hazırlayan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi … ve …’in 13/01/2021 tarihli ek raporuna göre, davacının finansman maliyeti alacağına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı bu nedenle kök raporda bu yönde herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığı, kök rapora konu incelemenin davaya konu icra takibi tarihi itibariyle yapıldığı ve alacağın buna göre belirlendiği, finansman maliyeti alacağı bakımından talep edilen tutarın kaynak hareketleri irdelenemediğinden alacak tespitinin yapılamadığı, davalı şirket itirazları yönünden ise kök raporun davacı defter ve kayıtlarına göre düzenlendiği, dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’nin borcunun cari hesap hareketlerine göre belirlendiği, yapılan incelemede acente komisyonu ve mahsupların cari hesaba yansıtıldığının tespit edildiği, kök raporda değişiklik yapılmasına lüzum görülmediği şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce dava dışı asıl borçlu şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi için mahal mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince asıl borçluya defter davetiyesinin 21/05/2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve inceleme günü olarak belirlenen 11/06/2021 tarihli duruşmaya dava dışı asıl borçlu şirketin katılmadığı, defter ve kayıtlarını sunmadığı bu nedenle dava dışı asıl borçlu yönünden inceleme yapılamadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki ipotek akit tablosundan davalılarca muaccel hale gelmiş bir alacak için değil, acente borçlarının teminatı olarak ipotek verildiğinin belirtilmiş olduğu, bu şekilde takibe konu ipotek, üst sınır (azami meblağ) ipoteği olarak tesis edilmiş olup, bu tür ipotek ileride vücut bulacak veya vücut bulması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için, bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla, taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği, ipotek akit tablosunda geçecek bir limitle belirlenecektir. Somut olaya dönüldüğünde ipotek akit tablosundaki açıklamalardan ve belirlenen miktardan dolayı davaya konu ipoteğin bir üst sınır ipoteği (maksimal ipotek) olarak tesis edildiği, ipotek karşılığı alacak miktarının toplam 250.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Rehnin kurulduğu anda miktarı bilinmeyen ileride doğduğu zaman miktarının ne olacağı tahmin edilemeyen alacaklar örneğin, genel krediden veya cari hesaptan kaynaklı alacaklar için üst sınır ipoteği kurulabilir. Bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla, taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği, ipotek akit tablosunda geçecek bir limitle belirlenir. Bu nedenle ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer fer’ileri yani ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarının bu tür ipotekte tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen bu limiti aşması mümkün değildir. Bu husus, azami meblağ ipoteğini adi ipotekten ayıran en önemli ölçüt olmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 887.maddesi uyarınca ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır. Bu düzenleme uyarınca davacının ipotek borçlusu davalı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe geçmeden önce alacağının asıl borçlusuna ve davalılara muacceliyet ihtarnamesi göndermesi gerektiği, bu kapsamda yapılan incelemede davacının dava dışı acente … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’ye Beşiktaş … Noterliğinin 03/03/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeden doğan borcun ödenmesi aksi halde sözleşmenin feshi ile yasal yollara başvurulacağına dair ihtarname gönderdiği, bu ihtarnameden sonra borcun ödenmemesi üzerine Beşiktaş … Noterliğinin 31/08/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile acente olan dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’ye acentelik sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiği, dava dışı acenteye çıkartılan tebligatın muhatabın adreste bulunmadığı nedeniyle 02/09/2015 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine davacının ipotekli taşınmaz maliki olan davalılara Beşiktaş … Noterliğinin 17/09/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile muacceliyet ihtarında bulunduğu, ihtarnamenin davalılara tebliğ edildiği, davalılarca ödememe yapılmaması üzerine davalılar ile dava dışı şirket aleyhinde takibe girişildiği, TMK’nun 887.madde hükmü gereğince asıl borçlu ve ipotek maliki olan davalılara tebliğ edilen ihtarnameler ile acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muaccel hale geldiği, her ne kadar davalılarca dava dışı acentenin iş bu davada taraf olarak yer alması gerektiği ileri sürülmüşse de zorunlu takip arkadaşı olan dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’nin takipte taraf olarak gösterildiği, bu şirket tarafından takibe itiraz edilmediği ve asıl borçlu bu şirket yönünden takibin kesinleştiği dikkate alındığında davalıların usule ilişkin bu itirazlarının yerinde olmadığı, davacı şirketin takip ve davaya konu uyuşmazlık dönemine ait defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacı lehine delil vasfına sahip olduğu, takip tarihi itibariyle davacının asıl borçlu dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’den takibe konu 250.000,00 TL alacağı aşar şekilde 1.116.090,11 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu, davalılarca komisyon tutarları hakkında herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığı, raporun yetersiz olduğu, dava dışı acentenin hak kazandığı komisyon bedelinin ve hakkaniyet tazminatının belirlenmesi gerektiği savunulmuş ise de dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti tarafından defter ve kayıtların usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen sunulmadığı, bu halde davalıların söz konusu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği, ayrıca davacı şirket ile dava dışı … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd Şti arasındaki acentalık sözleşmesinin 16. maddesinde davacı şirket defter ve kayıtlarının taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda münhasır delil olacağının kabul edildiği, 6102 sayılı TTK’nın 7. maddesinde düzenlenen “Ticari Teselsül Karinesi” uyarınca acentelik sözleşmesinin anılan hükmünün ipotek veren davalılar yönünden de geçerli olduğu, bu nedenle davalıların savunmasının mahkememizce yerinde görülmediği, dosya kapsamı itibariyle davacının iddiasını ve alacağının varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, iddianın ileri sürülüş biçimi ve mahkememizce yapılan incelemenin mahiyetine göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporunun dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davalıların itirazında haksız olduğu, ayrıca davaya konu alacağın likit olduğu, davacının icra inkar tazminatı talep şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile, İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlular tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
2- 250.000,00 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 50.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 17.077,50 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 3.019,38 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14.058,12 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 3.019,38 TL peşin harç, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 455,00 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 5.518,78 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. fıkrası uyarınca 25.950,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 17. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA