Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/224 E. 2022/350 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/224
KARAR NO : 2022/350

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü … idaresinde bulunan ve davalı … … Sigorta A.Ş. nezdinde dava dışı … adına … sayılı zmms (trafik) poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile … tarihinde geri manevrayla yaya konumunda olan müvekkili …’a asli kusurlu çarparak müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiği kaza sonucu, müvekkilinin çarpan araç sürücüsünden şikayetçi olmadığından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma numaralı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, söz konusu kaza sonucu müvekkilinin olay yerinden çarpan sürücü tarafından götürüldüğü Ege Üniversitesi hastanesinde çoklu kemik kırıkları nedeniyle müvekkili operasyonlar geçirip protez işlemi uygulandığını, işbu kazanın akabinde davalı sigorta şirketine müvekkilinin geçici ve kalıcı iş görmezlik zararlarının karşılanması için yapılan başvuru üzerine açılan …/… nolu hasar dosyası kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından verilen cevapta geçici iş görmezlik zararına yönelik talebin reddedildiğini, sürekli maluliyet zararı içinde müvekkilinden maluliyet heyet raporu istendiğini, dolayısıyla müvekkilinin zararı ödenmediği için dava şartı olan arabuluculuk başvurusu yapıldığı, ancak arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamadığını belirterek, müvekkilinin uğradığı cismani zararın bilirkişi marifetiyle kazadan itibaren kesin şekilde belirlenebilmesinden itibaren talebi net olarak belirlemek üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici iş görmezlik, 100,00 TL kalıcı iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde … sayılı zmms poliçesiyle sigortalı olduğunu, trafik sigortası genel şartları Atfı ile maluliyetin tespitine esas alınan 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan özürlülük ölçütü.sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükten kaldırıldığından, yerine yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih, 30692 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan erişkinlere ilişkin Engelliler değerlendirilmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyetinin tespiti gerektiğini, sakatlık tazminatı talebinde bulunan davacının kazadan kaynaklanan maluliyet oranının Genel şartlara uygun olarak tespiti yönünden dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kuruluna gönderilmesini talep ettiğini, davacının geçici iş görmezlik tazminat talepleri tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden, ilgili mevzuat kapsamında … tarafından karşılanması gerektiğini, iş bu giderlerden davalı müvekkilinin her hangi bir sorumluluğu olmadığını, müvekkil davacının poliçe teminatı kapsamında yer alan taleplerinden yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, bu nedenle kusur oranının belirlenmesi gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi tazminat (sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik) isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir CBS’nin …/… soruşturma sayılı dosyası,
-Ege Üniversitesi Hastanesine ait tedavi evrakları,
-… 01/07/2019 tarihli yazısı,
-… Sigorta’nın 05/07/2019 tarihli yazısı eki hasar dosyası,
-…’nun 25/09/2019 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’nun 04/11/2019 tarihli raporu ,
-ATK Trafik İhtisas Dairesinin … tarihli raporu,
-ATK’nun … tarihli maluliyet raporu,
-Bilirkişi …’ın 11/012021 tarihli kök raporu, 07/07/2021
tarihli ek raporu, 27/10/2021 tarihli 2.ek ve 14/02/2022 tarihli 3. ek raporu
-ATK’nun … tarihli maluliyet raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile tedavi giderleri de bu zarar türleri arasında yer almaktadır.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde;… tarihinde … plakalı aracın davacı …’a çarpması sonucunda yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, davacı …’ın meydana gelen kaza sonrası geçici ve sürekli iş göremezlik zararının olduğu iddiası ile … plakalı aracın zmms sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden iş bu dava ile maddi tazminat isteğinde bulunduğu, mahkememizce davacı … ile davalı sigorta sürücüsünün kusurunun belirlenmesi için dosyanın trafik kusur bilirkişisine tevdi edildiği, bilirkişinin 04/11/2019 tarihli raporuna göre davalı sigorta sürücüsünün %60, davacı …’ın ise %40 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacının söz konusu rapora itirazda bulunduğu, kaza tespit tutanağı ile mahkememizce alınan 04/11/2019 tarihli rapor arasında çelişki bulunduğu gözetilerek dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan … tarihli kusur raporunda, davalı sigorta sürücüsünün %100 oranında kusurlu, davacı …’ın ise kusursuz olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraflarca bu rapora herhangi bir itirazda bulunulmadığı, her ne kadar mahkememizce alınan 04/11/2019 tarihli rapor ile ATK Trafik İhtisas Dairesinin … tarihli raporları arasında kusur dağılımı yönünden çelişki bulunmakta ise de ATK raporunda 04/11/2019 tarihli raporun irdelendiği, ayrıca soruşturma kapsamında alınan beyanların gözetildiği, davacı …’a davalı sigorta sürücüsünün geri geri gittiği sırada çarpması şeklinde gerçekleşen olayda davacı …’a atfedilebilir bir kusur bulunmadığı, kazanın oluş şekli ve mahal şartlarına göre davacı …’ın kusursuz olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle mahkememizce alınan … tarihli kusur raporunun yeterli görülerek yeniden kusur incelemesine girişilmediği, kaza ve poliçe tarihi dikkate alınarak davacı …’ın maluliyetinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Yönetmeliğine göre belirlenmesi için mahkememizce dosyanın ATK 2. İhtisas Kuruluna gönderildiği, ATK’nun … tarihli raporunda davacı …’ın sürekli iş göremezlik (engellilik oranı) oranının %25, geçici iş göremezlik (iyileşme süresi) 9 ay olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 11/01/2021 tarihli raporda, TRH 2010 yaşam tablosu teknik faizli ve PMF yaşam tablosu prograsif rant yöntemine göre seçenekli hesaplama yapıldığı, davacının PMF yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamayı esas alarak değer arttırım dilekçesi sunduğu, yargılama aşamasında Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamı ile KTK’nun 90. maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği ve genel şartlara göre maluliyet tespitinin yapılamayacağı kanaatiyle Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin 2019 yılı şubat ayına kadar ve kaza tarihi itibariyle yürürlükte olduğu gözetilerek mahkememizce resen dosyanın yeniden ATK’ya gönderildiği, ATK’ dan maluliyet raporu istenildiği, ATK tarafından bunun üzerine düzenlenen 26/02/2021 tarihli raporda ise davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranının % 43, geçici iş göremezlik (iyileşme süresi) süresinin 3 ay olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği, Yargıtay 4 ve 17(Kapatılan) Hukuk Dairelerinin 2021 yılı ve sonrasındaki yerleşik içtihatlarında maluliyet tespitinin zmms genel şartlarına göre yapılmasına devam edilmesi gerektiği ve sadece tazminat hesabında genel şartların dikkate alınmayacağı, günümüz koşullarına daha uygun olması sebebi ile yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun teknik faizsiz olarak kullanılarak progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılması gerektiği yönünde uygulama yapıldığı, mahkememizce bu ilkeler gözetilerek dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 07/07/2021 tarihli raporda, TRH 2010 yaşam tablosu teknik faizli ve teknik faizsiz olarak progresif rant yöntemine göre seçenekli hesaplama yapıldığı, davacı …’ın yargılama aşamasında 12/09/2021 tarihinde vefat ettiği, mahkememizce bu husus gözetilerek mirasçılar tarafından davanın takip edilip edilmeyeceği hususunda murisin mirasçılarına tebligat yapıldığı, davacı muris vekili tarafından mirasçılara ait veraset ilamı ve yine kendisinin mirasçılar tarafından vekil olarak tayin edildiğine dair vekaletnameler sunulduğu, böylece taraf teşkilinin sağlandığı, ayrıca aktüerya hesabında davacılar murisinin vefat ettiği gözetilerek bilinmeyen dönemin dışlanması ve işlemiş ve bilinen döneme göre hesaplama yapılması gerektiği dikkate alınarak mahkememizce dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, aktüer bilirkişinin 14/02/2022 tarihli ikinci ek raporunda, TRH 2010 yaşam tablosu teknik faizsiz olarak progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamada, … tarihli ATK maluliyet raporuna göre müteveffanın geçici iş göremezlik zararının 16.118,60 TL, sürekli iş göremezlik zararının ise 13.005,50 TL olarak hesaplandığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, her ne kadar davalı sigorta tarafından geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığı ve Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olarak uygulanamayacağı ve hesaplamanın zmms genel şartlarına göre yapılması gerektiği savunulmuş ve buna göre rapor alınması gerektiği ileri sürülmüş ise de Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamı ile KTK’nun 90. maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği, bu nedenle Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, buna göre iş bu davada tazminat hesaplamasında tazminat talebinin genel hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği, Yargıtayın son dönem kararlarına göre TRH 2010 yaşam tablosuna göre hak sahibinin bakiye ömür ve çalışma süresinin belirlenmesi, ayrıca hesaplamada genel şartlardaki teknik faizin uygulanmaması ve %10 iskonto ve artırım suretiyle bilinmeyen dönem zararların belirlenmesi gerektiği, maluliyete ilişkin alınacak raporların ise 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiği, yine Yargıtay’ın istikrarlı kararlarında benimsendiği şekilde geçici iş göremezliğe ilişkin zararın zmms poliçe teminatı kapsamında olduğu, buna göre mahkememizce alınan ATK’nun … tarihli kusur, ATK’nun … tarihli maluliyet ve 14/02/2022 tarihli aktüerya bilirkişi raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, meydana gelen ve teminat limitleri kapsamında kalan davacı zararlarından kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın 22/11/2018-22/11/2019 tarihleri arasında ve kaza tarihi itibariyle zmms sigortacısı olan davalı sigortanın müteselsil borçlu olarak sorumlu olduğu, davacı davalı sigortaya dava tarihinden önce 17/04/2019 tarihinde başvurmakla ve davalı dava tarihinden önce temerrüde düşürülmüş olmakla birlikte iş bu davada davacının dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğu, bu nedenle taleple bağlı kalınması gerektiği, dava konusu uyuşmazlığın niteliğine göre talep edebilecek faizin yasal faiz olduğu, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği, dava değerini 22/01/2021 tarihli değer arttırım dilekçesi ile arttırdığı anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak geçici iş göremezlik talebinin kabulüne, sürekli iş göremezlik talebinin ise kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının 11/01/2021 tarihli aktüerya kök raporundaki PMF yaşam tablosu progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamayı esasa alarak değer arttırım dilekçesi sunduğu, davacının yargılama aşamasında bu rapordan ve değer arttırım tarihinden sonra vefat ettiği, bunun üzerine mahkememizce resen bu husus gözetilerek 14/02/2022 tarihli aktüerya ek raporunun alındığı, her ne kadar mahkememizce 14/02/2022 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulmuş ve davacının sürekli iş göremezliğe ilişkin bir kısım taleplerinin reddine karar verilmiş ise de davacının yargılama aşamasında ölmesinin davacılar mirasçıları tarafından öngörülebilir bir durum olmadığı, ayrıca 11/01/2021 tarihli kök raporda TRH teknik faizli olarak yapılan hesaplamada dahi davacının talep ettiği tazminat miktarından daha fazla alacak hesaplandığı (yerleşik uygulamaya göre TRH 2010 yaşam tablosu teknik faizsiz olarak uygulandığında tazminat miktarının teknik faizli hesaplamaya göre daha fazla olduğu) ve davacının değer arttırım tarihi itibariyle davasında tamamen haklı olduğu gözetildiğinde yargılama giderlerinin tamamının davalı üzerinde bırakılması gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
1-Davacıların geçici iş göremezlik tazminat talebinin KABULÜ ile 16.118,60 TL’nin dava tarihi olan 29/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,
2-Davacıların sürekli iş göremezlik tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 13.005,50 TL’nin dava tarihi olan 29/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 1.989,46 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harç ve 199,86 TL ıslah harcı toplamı olan 244,26 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.745,20 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç ve 199,86 TL ıslah harcı, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 1.705,00 TL ATK rapor ücreti, 327,15 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 3.570,81 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE,
5-Mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesinin … tarih ve …/… karar sayılı, ATK 2. İhtisas Kurulunun … tarih ve … karar sayılı ile yine ATK İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun … tarih ve … karar sayılı raporlarına ilişkin olarak tüm rapor ücretlerinin mükerrer olarak ödendiği ve toplam 1.705,00 TL fazla ödeme yapıldığı anlaşılmakla, bu durumun Adli Tıp Kurumuna bildirilmesi ile yapılan fazla ödemenin iadesinin İSTENİLMESİNE,
6-Davacılar dava ve duruşmalarda kendileri vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. fıkrası uyarınca 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir CBS’nin …/… soruşturma dosya aslının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır