Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/102 E. 2021/381 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/102 Esas
KARAR NO : 2021/381

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/04/2019
KARAR TARİHİ : 06/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesiye özetle : … ve …’ya ait olan ve bu kişilerin ortağı olduğu … Ltd. Şti tarafından iş yeri olarak kullanılan taşınmazın, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, dava dışı … tarafından 19.07.2017 tarihinde su arıtma cihazı satın alınmış olup, davalı tarafça montajının yapıldığı, su arıtma cihazının borusunun yerinden çıkması sonucu iş yerinde su baskını olduğu ve taşınmazda hasar meydana geldiği, iş bu hasarın eksper raporuyla tespit edildiği, yapılan inceleme sonucunda tespit edilen 15.569,92 TL hasar bedelinin sigortalıya 27.11.2017 tarihinde ödendiğinden bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalının İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, %20Den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; 19.07.2017 tarihinde müvekkili tarafından davacının halef olduğu … Turizm Ltd. Şti.’ye … marka, yüksek standartlarda bir su arıtma cihazı satışı yapıldığı, aynı gün montajının da yapıldığı ve sorunsuz biçimde çalışır halde devredildiği, yapılan montaja ait 19.07.2017 tarih … numaralı teknik servis formunun da düzenlendiği, yapılan iş ve işlemler dökümünün bu form üzerine yazıldığı, davacının halefinin yetkilisi ve müvekkili teknisyeni tarafından da imza altına alındığı, ancak cihazın montajından 22 gün sonra davacının halefi tarafından servis talebinde bulunulduğu, müvekkili teknisyeni montaj yerine gittiğinde cihazın su giriş hortumunun yerinden çıkmış vaziyette olduğunu tespit ettiği, oldukça basit bir işlem neticesinde yeniden takılarak cihazın testinin yapıldığı ve sorunsuz vaziyette yeniden tesliminin gerçekleştiği, hatta bu yapılan iş garanti kapsamında yapılmamış olmasına rağmen müşteri memnuniyeti gereği herhangi bir servis ücretinin de talep edilmediği, 10.08.2017 tarihinden günümüze kadar da sistemin sorunsuz vaziyette çalışmayı sürdürdüğü, müvekkili tarafından montajı yapılmış olan su arıtma sistemi, taşınmaza inşası esnasında değil sonradan yapıldığı, bu nedenle taşınmazda cihaza uygun bir alan yaratılmamış, mevcut alanlar dahilinde cihazın montajının yapıldığı, bu nedenle cihazın çevresinin muhafazası ve cihazla temasın önlenmesi için kullanıcıların ek önlem almasının gerekli olduğu, çünkü montajı yapılan cihaz yerinden hiç hareket ettirilmemesi gereken, özellikle su giriş ve çıkış borularına hiçbir temasta bulunulmaması gereken bir cihaz olduğu, kullanıcılara da bu bilgilendirmenin yapıldığı, su giriş borusunun montajı rekor ile yapılmış olup gerekli testleri montaj günü yapılarak kullanıcıya teslim edilmiş olmasına rağmen 22 gün sonra bu borunun yerinden çıkmış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, çünkü müvekkili tarafından hatalı bir montaj yapılmış olsaydı boru daha montajdan hemen sonra sisteme su verilmesiyle yerinden çıkacağı, bu halde akla farklı dış etmenlerin gelmekte olduğu, su şebekesinde yaşanması olası anlık bir basınç yükselmesi, cihazın yerinden oynatılarak yerinden çıkan borunun hareket ettirilmesi, su tesisatında hareket meydana gelmesi veya sair bir cismin boruya kuvvetli teması sebebiyle bu boru yerinden çıkmış olabileceği, bu durumda müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın ; iş yeri sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalısına ödeme yapan davacı … şirketinin ödediği sigorta tazminatının 6102 Sayılı TTK’nın 1472.maddesine göre rücuen tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
03.07.1944 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay içtihadı birleştirme kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılmaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkında dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirilmesi yapılırken davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesini değiştiren ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı yasanın 2.maddesi ile “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usül hükümleri uygulanır ” şeklindeki düzenleme ile , artık 01/07/2012 tarihinden sonra açılacak davalarda sözü edilen iki mahkeme arasındaki ilişki görev ilişkisi olup , görevin 6100 Sayılı HMK’nun 137,138 maddeleri gereğince dava şartları arasında sayılmış olması nedeniyle, mahkemenin görevli olup olmadığı yargılamanın her hal ve safhasında talep üzerine veya mahkemece re’sen incelenip gözetilmesi gerekmektedir.
Bir davanın veya işin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya uyuşmazlığın 6102 Sayılı T.T.K.’da düzenlenen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya TTK’nun 4.maddesinde( b-c-d-e-f) sayılan dava veya işlerden bulunması, yahut özel bir yasal düzenleme ile davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Dosyada bir sureti mevcut bulunan davaya konu Yeni Tüm İş Yeri Sigorta Poliçesi’nin incelenmesinden sigortalıların dava dışı … ve … olduğu görülmüş olup, bu kapsamda taraflar arasındaki hukuki ilişki haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında dava dışı sigortalıların tacir olup olmadıkları konusunda İzmir Ticaret Sicil ve bağlı bulundukları vergi dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılmış olup, gelen yazı cevapları ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde dava dışı sigortalılar … ve …’nun tacir olmadıkları anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı … şirketinin halefiyete dayalı olarak açmış olduğu iş bu rücuen tazminat davasında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varılmış olmakla, iş bu davada mahkememiz görevli bulunmadığından davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulduğu takdirde dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İş bu davada mahkememiz görevli bulunmadığından davanın usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulduğu takdirde dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 06/04/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır