Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/789 E. 2022/68 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/789 Esas
KARAR NO : 2022/68

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/06/2018 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması neticesinde trafik kazasının meydana geldiğini, davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, ayrıca davacının sakatlığının ATK tarafından belirlenmesi gerektiğini ve tazminat miktarının belirlenmesinde genel şartların dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi tazminat(sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik) isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Kilis CBS’nin … soruşturma sayılı dosyası ve eki,
-Kilik Devlet Hastanesinin 28/08/2018 tarihli yazısı ve eki,
-ATK Trafik ihtisas dairesinin 14/12/2020 tarihli kusur raporu,
-ATK … ihtisas kurulunun 30/09/2019 ve 12/02/2021 tarihli maluliyet raporu,
-Davalı … tarafından sunulan poliçe ve hasar dosyası,
-Kilis Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası,
-Bilirkişi …’nın 01/07/2021 tarihli kök raporu ile 07/12/2021 tarihli ek
aktüer raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile tedavi giderleri de bu zarar türleri arasında yer almaktadır.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 02/06/2018 tarihinde davalı … nezdinde zmms sigortalı olan … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması neticesinde davacının yaralandığı, davacının iş bu dava ile geçici ve sürekli iş göremez hale geldiği iddiası ile kazaya sebebiyet verdiğini iddia ettiği … plakalı aracın zmms sigortacısı olan davalıdan maddi tazminat talebinde bulunduğu, mahkememizce alınan 14/12/2020 tarihli ATK kusur raporunda, davacı yaya …’ın %75 oranında asli kusurlu, davalı … sürücüsünün %25 tali kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, kaza tarihi dikkate alınarak davacının maluliyetinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi için mahkememizce dosyanın İstanbul ATK … ihtisas Dairesine gönderildiği, ATK’dan alınan 30/09/2019 tarihli maluliyet raporuna göre, davacının %3 oranında sürekli iş göremez olduğu ve 9 (dokuz) ay geçici iş göremez olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkemizce dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, aktüer bilirkişinin 07/12/2021 tarihli ek raporunda TRH 2010 Yaşam tablosu esas alınarak progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamada davacının geçici iş göremezlik zararının 3.441,51 TL, sürekli iş göremezlik zararının ise 3.183,11 TL olmak üzere toplam 6.624,62 TL olarak hesaplandığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, her ne kadar davalı … tarafından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve tazminat hesabına ilişkin hesaplamanın genel şartlara göre yapılması istenilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, ayrıca Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemini olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de emeklilik ya da çalışma hayatının sona erdiği pasif dönemini oluşturduğu kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği, bedensel zarar nedeniyle tazminat hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı, bu bakımdan, pasif devrede herhangi bir işte çalışılmasa bile, salt yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin de ekonomik bir değer taşıdığı, bu nedenle bundan yoksun kalan hak sahipleri bakımından bu zararın karşılanması amacıyla pasif devre zararının hesaplanması gerektiği, bu zararın hesaplanması sırasında esas alınması gereken ücretin de asgari ücret olduğu, bu nedenle davalının aktüer bilirkişi raporuna ilişkin itirazların yerinde olmadığı, mahkememizce davalının ek aktüer raporu alınması taleplerinin belirtilen nedenlerle reddedildiği, 6098 sayılı TBK’nın 71, 2918 Sayılı KTK’nın 85, 86 ve 91. maddeleri ile Yargıtay 4 ve 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, kazaya sebebiyet veren ve mahkememizce alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde %25 kusurlu olan aracın 23/10/2017-23/10/2018 tarihleri arasındaki dönemde kaza tarihi itibari ile zmms sigortacısı olan davalı sigortanın poliçe teminat limiti kapsamında kalan davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararından sorumlu olduğu, mahkememizce alınan kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporlarının oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu (mahkememizce alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı, olaya ilişkin yürütülen ceza dosyasında alınan rapor ile dosya kapsamı ve oluşa uygun olduğu, maluliyet ve hesaplama yönünden Yargıtay’ın 2021 yılında vermiş olduğu yerleşik kararlara göre, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik uyarınca maluliyetin belirlendiği, yine yerleşik yakın tarihli Yargıtay kararlarına göre yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alındığı, ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal kararına göre kaza tarihine göre teknik faizin hesaplamada kullanılmadığı, progresif rant yöntemine göre aktüer hesabının yapıldığı, davalı … şirketinin sürücülerinin kusurunun gözetildiği v.s), davacı vekilinin belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği iş bu davada 14/01/2022 tarihli dilekçesiyle ıslah dilekçesi sunduğu ve talebini toplam 6.624,62 TL olarak bildirdiği, ıslah dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacının dava öncesinde 28/06/2018 tarihinde davalı sigortaya başvuruda bulunduğu, KTK’nun 97 ve 99. Maddelerinde öngörülen 8 iş günlük yasal sürenin dolmasını beklemeden 04/07/2018 tarihinde iş bu davayı ikame ettiği, bu nedenle davalının dava ile temerrüde düştüğü, ayrıca meydana gelen zararın niteliğine göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu anlaşılmakla davacının geçici ve sürekli iş göremezlik taleplerinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.(Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/2628 Esas, 2021/2552 Karar sayılı ilamı).
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 6.624,62 TL nin dava tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 452,52 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 22,00 TL ıslah harcı toplamı 57,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 394,62 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 22,00 TL ıslah harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 1.705,00 TL ATK maluliyet rapor ücreti ve 260,19 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 2.558,99 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. maddesi uyarınca takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
Dair 6100 sayılı HMK’nun 341 vd. Maddeleri uyarınca davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olan karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA