Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/413 E. 2022/574 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/413
KARAR NO : 2022/574

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/04/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesiyle; müvekkili ile davalı şirket arasında 20.07.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Acentelik Sözleşmesi akdedildiği, müvekkili şirketin 20.07.2012-22.05.2017 tarihleri arasında davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi olarak faaliyet gösterdiği, müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davrandığı, davalının yükselişine ve üretimine katkılar sağladığı, ancak davalının acentelik sözleşmesini bildirimsiz olarak feshettiği, müvekkilinin kazanç kaybına uğradığından bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik haksız fesih nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminat, 1.000,00 TL kazanç kaybı ve 20.000,00 TL manevi tazminatın 22.05.2017 haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA DEĞERİNİN ARTTIRILMASI : Davacı vekili sunmuş olduğu 18.05.2022 tarihli dava değerinin arttırılmasına ilişkin dilekçe ile denkleştirme tazminatı alacağına istinaden 121.108,13 TL, kazanç kaybı alacağına mahsuben 23.313,20 TL olmak üzere toplam 145.421,33 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen davalı tarafça esasa cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER:
1-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi açısından talimat ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, sigortacı bilirkişi … ile mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 03.04.2019 tarihli raporda sonuç olarak; davacı şirketin defterlerinin incelenmesinden açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafın TTK 121/4.maddesi kapsamında haklı bir sebep olmadan veya 3 aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle talep edilen tazminatın hesabının yapılabilmesi için öncelikle davacının sözleşmenin feshedildiği tarihte başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle uğradığı zararın belirlenmesi için davacının müşteri bazında hangi işleri hazırladığını ve tamamladığını somut olarak ortaya koymasının gerektiği, dava dosyasına sunulan bu konuyla ilgili somut belgeler olmadığı gibi davacı kayıtları incelenirken de bu konuda herhangi bir belge sunulmadığı, mahkemece davacının denkleştirme tazminatı talep etme hakkı olduğuna dair karar verilmesi halinde davacının talep edebileceği tazminat üst sınırının 116.566,03 TL olduğu, davacının son yılda elde ettiği brüt ücret gelirinin 142.286,37 TL olarak baz alınarak 4 yıl boyunca devam edeceği öngörülerek yapılan hesaplamalar sonrası davacı acentenin ücret kaybının 56.855,09 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, mali müşavir bilirkişi … ve sigortacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 09.03.2020 tarihli raporda sonuç olarak; Dosya üzerinde heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirmeler bir arada ele alındığında karar vermeye elverişli bir hesaplama yapabilmek için öncelikle dosyanın mahallinde bilirkişilik yapan ve rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tekrar tevdi edilmesinin gerektiği, davalı şirketin yasal defterlerinin dayanağının İstanbul’da bulunduğu bildirilmiştir.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların üzerinde talimat ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi … ve sigortacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 04.03.2021 tarihli raporda sonuç olarak; Davalı şirketin ibraz ettiği 2015,2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı ile davalı arasında 23.02.2015 tarihinde acentelik sözleşmesinin akdedildiği, fesihten sonra davalı şirket nezdinde 171 adet poliçenin yenilendiğine dair belge sunulduğu, prensip itibariyle davacının portföy tazminatı talep edebileceği, davacı şirketin davalı şirketten 121.108,13 TL portföy tazminatı talebinde bulunabileceği bildirilmiştir.
4-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında en son rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden; her ne kadar rapor içeriğinde taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra yenilenen poliçelerle ilgili olarak dosya içerisinde belge ve bilgi bulunmadığı belirtilerek bu konuda değerlendirme yapılmadığı belirtilmiş ise de, mahkememizce 20.10.2020 tarihli celsede oluşturulan ara kararı gereğince yazılan talimatımızda davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişilere HMK 278/4.maddesi gereğince yerinde inceleme yetkisi verilmiş olduğundan bilirkişilerce davalı kayıtları bizzat yerinde incelenmek kaydıyla fesihten sonra yenilenen poliçeler ve dosya kapsamı belgeler değerlendirilmek ve yine dosya içerisinde davacı şirket kayıtları ile ilgili olarak talimatla daha önce alınan rapor içeriği de değerlendirilmek ve yine davalı vekilinin rapora itirazları da tek tek değerlendirilmek kaydıyla ilgili mevzuat gereğince davacı tarafın portföy tazminatı isteminin yerinde olup olmadığı ve ayrıca portföy tazminatı hesabı da mahkememizin denetimi açısından anlaşılabilir ve ayrıntılı bir şekilde gösterilmek suretiyle Yüksek Yargı, Mahkememiz ve taraf denetimine uygun bir şekilde rapor düzenlenmesi yönünden talimatla ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 08.10.2021 tarihli ek raporda; davalı şirket nezdinde fesihten sonra yenilenen poliçelerin 171 adet olduğu, sözleşme süresinde davacı acente tarafından davalı için 15.853 sigorta poliçesi düzenlendiği, bununda yıllık olarak ortalama 3.224,34 olduğu, bu durumda yenilenen poliçelerin yıllık ortalama adedinin %3,63’ü olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından yenilenen 117 adet poliçenin net prim toplamının 121.491,00 TL olduğu ve bu yenilemeler için ödenen komisyon tutarının 19.145,00 TL olduğu bildirilmiştir.
5-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında ; dava dilekçesinin incelenmesinden davacı tarafça maddi tazminat olarak HMK 107.maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla sonuç ve istem kısmında 1.000 TL denkleştirme tazminatı, TTK 121 ve BK 112.maddesi gereğince 1.000 TL maddi tazminat ve yine 1.000 TL kazanç kaybı talep edildiği, bu kapsamda mahkememizce yapılan yargılama sırasında öncelikli olarak davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için Adana Nöbetçi ATM’ye talimat yazıldığı ve davacı tarafın dava dilekçesindeki maddi tazminat istemleri ile ilgili olarak değerlendirme yapılmasının istendiği, ancak davacı tarafın haksız fesih nedeniyle uğranıldığını iddia ettiği kar mahrumiyeti talebi ile ilgili olarak hiçbir değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmakla,
Adana Nöbetçi ATM’ye yeniden talimat yazılmak suretiyle dosya daha önce rapor düzenleyen bilirkişi heyetine tevdi edilmek suretiyle davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek suretiyle mahkememizce yapılan yargılama sırasında talimatla davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan rapordaki davalı şirkete ait kayıtlar da değerlendirilmek ve yine davacı kayıtları üzerinde talimatla alınan rapordan sonra dosyaya kazandırılan beyan ve belgelerde değerlendirilmek kaydıyla davacı tarafın dava dilekçesi ve 15.12.2021 tarihli dilekçesi kapsamında kar mahrumiyetine ilişkin talebi de değerlendirilmek kaydıyla dava dilekçesindeki kar mahrumiyeti ve denkleştirme tazminatına ilişkin maddi tazminat istemleri ile ilgili olarak taleplerinin yerinde olup olmadığı konusunda ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, düzenlenen 05.03.2022 tarihli ek raporda; davacının sözleşmenin feshedildiği tarihte başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle uğradığı zararın belirlenmesi için davacının müşteri bazında hangi işleri hazırladığını ve tamamladığını somut olarak ortaya koymaması, davacı yasal defterlerinde şirketin faaliyetlerinden doğan tüm gelir ve giderlerin konsolide olarak birleştirilmiş olduğu, davalı şirketten elde ettiği gelirler karşılığı giderlerin (kira, personel, elektrik, su, iletişim, araç vb) ayrıştırılmadığı, ayrıca davalı sigorta şirketinin yasal defterlerinin incelenememesi nedeniyle dava dosyasına göre taraf sözleşmesinde belirtilen 3 aylık ihbar süresine davalı şirketçe uyulmaması nedeniyle davacı şirketin talep ettiği kar mahrumiyetinin kesin olarak hesaplanamadığı, dosyanın sürüncemede kalmaması için davacı şirketin 15.11.2021 tarihli dilekçesi kapsamında kar mahrumiyetine ilişkin talebi kapsamında alternatifli hesaplama yapıldığı, sigortacılık sektörüne ait kar oranı ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda net karlılık oranının %15-%20 arasında değişiklik gösterebileceğinin belirlendiği, davacı şirketin davalı şirketten elde ettiği 36.481,99 TL net komisyon gelirinden davacı şirket giderleri düşülmesi neticesinde 29.185,59 TL 3 aylık mahrum kalınan karın olabileceği, davacının sözleşmenin sona erdiği tarihten önceki 4 yıl 3 ayda elde ettiği 495.405,64 TL toplam net komisyon gelir ortalamasının 9.713,00 TL (495.405,64 TL / 51 ay ) 3 aylık 29.141,50 TL’den %20 gider karşılığının 5.828,30 TL düşülmesi neticesinde 23.313,20 TL 3 aylık mahrum kalınan karın olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLER- DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL:
Dava; taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin davalı tarafça tek taraflı olarak haksız bir şekilde feshedildiği iddiasıyla davacının uğradığı iddia olunan maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 20.07.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesi’nin imzalandığı, iş bu sözleşmenin davalı sigorta şirketi tarafından davacıya keşide edilen Üsküdar …Noterliği’nin 22.05.2017 tarihli ihtarnamesiyle Acentelik Sözleşmesi’nin 3/c ve 11/b maddesiyle yasal mevzuat gereğince bildirimsiz olarak feshedildiğinin davacıya bildirildiği, yine davalı sigorta şirketi tarafından Üsküdar …Noterliği’nin 29.05.2017 tarihli “Fesih İlanı” başlıklı belgesiyle taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin 22.05.2017 tarihi itibariyle feshedildiğinin ilan edildiği dosya kapsamı belgelerle sabittir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, yine taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin davalı tarafça haklı nedene dayalı olarak feshedilip edilmediği, bu kapsamda davacı tarafın dava dilekçesinde talep etmiş olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin taleplerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesinin “Sözleşmenin Süresi, Sınırlandırma, Fesih, Sona Erme ve Sonuçları” başlıklı 11.maddesinin “Sözleşmenin Süresi ve Fesih” başlıklı “a” bendinde “Bu acentelik sözleşmesi belirsiz bir süre için akdedilmiştir. Taraflardan her biri dilediği takdirde en geç 3 ay içerisinde diğer tarafa iadeli taahhütlü mektupla fesih bildiriminde bulunmak suretiyle bu sözleşmeyi feshedebilir. Bu halde taraflar fesih tarihi itibariyle gerçekleşecek hak ve alacaklardan dolayı birbirinden herhangi bir hak ve tazminat talep edemezler.” hükmünün yer aldığı, yine “Bildirimsiz Fesih” başlıklı “b” bendinde ise “Acentenin ilgili kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik hükümlerine ve diğer yasal düzenlemelere, ilgili bakanlık genelgelerine, şirket talimatlarına (yazılı veya sözlü belirtilen talimatlar) acenteye verilen üretim hedeflerine, acentelik sözleşmesinin veya acentelik sözleşmesine ek protokol, belge ve sözleşmelerin herhangi bir hükmüne veya sözleşmedeki herhangi bir yükümlülüğüne uymaması halinde şirket, 11/a maddesindeki süreyle bağlı olmaksızın kendiliğinden ve herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın iş bu sözleşmeyi feshetmeye yetkili olup, acentenin iş bu fesih dolayısıyla hiçbir nam altında hiçbir tazminat talep hakkı olmayacaktır.” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür. Yine taraflar arasındaki sözleşmenin “Acenteliğin Yetki ve Sorumluluğu” başlıklı 3.maddesinin “Mevzuata, Limit Tablolarına, Tarife ve Talimatlara Uyma Yükümlülüğü” başlıklı “c” bendinde ise “Acente sigorta faaliyetlerinde ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuata, şirketin sigorta tarife ve şartlarına, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği kararlarına, limit tablolarına, şirketin vereceği yazılı ve sözlü talimatlara uymakla yükümlüdür.” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür.
Davalı tarafça davacıya gönderilen Üsküdar … Noterliği’nin 22.05.2017 tarihli fesih ihtarnamesi içeriğinin incelenmesinden “Acentelik Sözleşmeniz terör operasyonlarının yapıldığı dönemde rizikonun gerçekleşmesinden sonra veya rizikonun gerçekleşmesi sonrasında yakın bir tehlikenin varlığı mevcut veya riziko ağırlaşmışken düzenlenen poliçelerle ilgili olarak, mevzuata uygun olmayan işlem ve yanlış sigorta uygulamaları nedeniyle şirketin hak ve menfaatlerini tehlikeye sokmak, zarara uğramasına neden olmak, sigortacılığın icaplarına, iyiniyet kurallarına aykırı ve acentelik sözleşmesiyle acentelik vekalet akdinin gereği olan müvekkilinin menfaatlerini gözeterek işlem yapma ilkesine ve vekaletten kaynaklanan diğer yükümlülüklere aykırı davranışlar sebebiyle tüm yasal ve cezai haklarımız saklı kalarak acentelik sözleşmesinin 3/c ve 11/b maddeleriyle yasal mevzuat gereğince bildirimsiz olarak feshedilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketi tarafından davacıya keşide edilen 22.05.2017 tarihli fesih ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin 11/a maddesindeki 3 aylık fesih öneline dayanılmaksızın ihtarname tarihi itibariyle sözleşmenin “Bildirimsiz Fesih” başlıklı 11/b maddesi ve yine 3/c maddesine istinaden sözleşmenin bildirimsiz olarak tek taraflı olarak feshedildiğinin davacı tarafa bildirildiği, ancak tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde fesih ihtarnamesi içeriğinde belirtilen sözleşmenin ilgili maddelerine davacı şirketin aykırı davrandığına dair hiçbir delilin davalı tarafça dosyaya sunulmadığı, bu nedenle davalının sözleşmeyi fesihte haksız olduğu sonucuna varılmış olup, dosya kapsamında alınan tüm raporlardaki görüşlerde bu yöndedir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesinin davalı sigorta şirketi tarafından haksız olarak feshedildiği sonucuna varılmış olmakla bu kapsamda kural olarak koşullarının oluşmuş olması halinde davacının davalıdan portföy tazminatı, kar mahrumiyeti, manevi tazminat talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
“Acentelik Sözleşmesinin Sona Ermesi” başlıklı TTK’nın 121/1.maddesine göre ” Belirsiz bir süre için yapılmış olan Acentelik Sözleşmesini taraflardan her biri 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
TTK’nın “Denkleştirme İstemi” başlıklı 122.maddesine göre “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra ;
a) Müvekkil acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellikle şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa
acente, müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmiş ise, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmiş ise, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır. ” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
TTK 122.maddesi ile acentelik sözleşmesinin feshi halinde denkleştirme tazminatı talep edilebilmesinin koşulları tek tek sayılmış olup, iş bu yasa maddesi kapsamında davacının davalıdan denkleştirme tazminatı talep edebilmesinin en önemli koşullarından biri de taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra davalı sigorta şirketinin davacı acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyor olmasıdır. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı sigorta şirketine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan ve talimatla alınan kök ve ek raporda sonuç olarak, taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin feshinden sonra davacı şirket tarafından davalıya kazandırılan müşterilerle ilgili olarak 171 adet poliçenin yenilenmiş olduğu, taraflar arasındaki sözleşme süresi boyunca davacı acente tarafından davalı sigorta şirketi için toplam 15.853 sigorta poliçesinin düzenlendiği ve bunun yıllık olarak ortalama (15.853 / 59 ay x 12) 3.224,34 olduğu, bu durumda yenilenen poliçelerin yıllık ortalama poliçe adedinin %3,63 ‘üne tekabül ettiğinin tespit edildiğinin bildirilmiş olması karşısında fesihten sonra yenilenen poliçe adedi dikkate alındığında TTK 122/a.maddesi ve Sigortacılık Kanunu’nun 23/16.maddesi gereğince “sigorta şirketinin acentenin portföyünden önemli menfaat temin etmesi” kriterine fesihten sonra yenilenen poliçe adedinin az sayıda olması sebebiyle koşulları oluşmadığından davacının denkleştirme tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur. Ayrıca davacı tarafça dava dilekçesinde her ne kadar denkleştirme tazminatının yanı sıra fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla TTK 121.maddesi gereğince 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de, TTK 121/4.maddesi gereğince haklı bir sebep olmadan veya 3 aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorunda olduğu yönünde yasal düzenlemenin bulunduğu, ancak mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının sözleşmenin feshedildiği tarihte işlerin tamamlanmaması sebebiyle uğradığı zararın belirlenmesi için müşteri bazında hangi işleri hazırladığını ve tamamladığını somut olarak ortaya koyamaması ve yine davacı yasal defterlerinde şirketin faaliyetlerinden doğan tüm gelir ve giderlerin konsolide olarak birleştirilmiş şekilde tutulması ve davalı şirketten elde ettiği gelirler karşılığı giderlerin ayrıştırılmaması nedeniyle bu talebi ile ilgili somut belgeler ve delillerin dosya kapsamı deliller arasında yer almadığından davacı tarafın bu yöndeki talebi yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Ayrıca her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesinde dava konusu Acentelik Sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davacı şirketin manevi açıdan zarara uğradığı iddia edilerek maddi tazminatın yanında manevi tazminatta talep edilmiş ise de; davacı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlayacak derecede mahkememizde kanaat uyandıracak bir delil dosyaya sunulmadığından davacı tarafın dava dilekçesindeki manevi tazminat isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Yine dava dilekçesinde taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği iddiasıyla davacının uğradığı iddia olunan kar mahrumiyetine ilişkin olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunulmuş olup, daha sonrasında dosyaya sunulan dava değerinin arttırılmasına ilişkin 20.05.2022 tarihli dilekçesiyle bu yöndeki talebini 23.313,20 TL’ye çıkartarak haksız fesih tarihi olan 27.05.2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde talimatla yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan kök ve ek raporların birlikte değerlendirilmesi neticesinde dava konusu sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği kar mahrumiyeti tazminat hesabını doğrudan etkileyen temel miktarın, davalı şirketten 3 ayda elde ettiği komisyon miktarının gelir olarak elde ettiğinin düşülmesinin doğru olacağı, sigortacılık sektörüne ait kar oranıyla ilgili yapılan araştırmalar neticesinde net kar oranının %15-%20 arasında değişiklik gösterebileceği belirtilerek mahkemenin takdirine bırakılmak suretiyle alternatifli hesaplama yapılmış olup, buna göre davacı şirketin davalı şirketten elde ettiği 36.481,99 TL 3 aylık net komisyon gelirinden davacı şirketin %20 ‘ye denk gelen 7.296,40 TL’lik giderinin düşülmesi neticesinde (36.481,99 TL – 7.296,40 TL=) 29.185,59 TL 3 aylık kar mahrumiyeti hesaplanabileceği, ayrıca yine aynı şekilde davacının sözleşmenin sona erdiği tarihten önceki 4 yıl 3 ayda elde ettiği 495.405,64 TL toplam net komisyon gelirinin ortalamasının aylık (495.405,64 TL / 51 ay =) 9.713 TL olduğu, buna göre 3 aylık net komisyon tutarın ise (9.713 x 3 ay=) 29.141,50 TL olduğu, bu tutardan %20 ‘ye denk gelen 5.828,30 TL gider düşüldüğünde (29.141,50 TL – 5.828,30 TL=) 23.313,20 TL 3 aylık kar mahrumiyeti hesaplandığı bildirilmiş olup, davacı tarafça da dava değerinin arttırılmasına ilişkin dilekçede kar mahrumiyeti olarak bilirkişi tarafından 3 aylık kar mahrumiyeti olarak hesaplanan 23.313,20 TL tutarında talepte bulunulmuş olup, mahkememizce de bilirkişi raporundaki bu yöndeki hesaplama dosya kapsamına ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan davacı tarafın kar mahrumiyetine ilişkin talebinin kabulüyle 23.313,20 TL kar mahrumiyetine ilişkin maddi tazminatın davadan evvel davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir ihtarname davacı tarafça sunulmadığından dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davanın KISMEN KABULÜNE, 23.313,20 TL kar mahrumiyetine ilişkin maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat isteminin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.592,52 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta ve dava değerinin arttırılması aşamasında yatırılan toplam 2.764,79 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.172,27 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça başlangıçta ve sonradan tamamlanan harçtan alınmasına karar verilen 1.592,52 TL nispi karar ve ilam harcı ve yine davacı tarafça başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 5,20 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.633,62 TL harcın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 347,98 TL ve bilirkişi ücreti toplam 4.300,00 TL olmak üzere toplam 4.647,98 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 697,19 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen maddi tazminat istemi üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Reddedilen maddi tazminat istemi üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 15.550,27 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
Reddedilen manevi tazminat istemi üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır