Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/277 E. 2021/627 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/277 Esas
KARAR NO : 2021/627

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/02/2018
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; müvekkiline karşı davalı tarafından İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, müvekkilinin takibe itiraz etmediği, bu nedenle takibin kesinleştiği, müvekkilinin tüm iyi niyeti ile şirket borcunun davalı tarafça ödendiğini düşündüğü, aylık 500,00 TL taksitler ile ödeme gayreti içine girdiği, fakat daha sonra borçların hiçbir bakiyesinin davalı tarafça ödenilmediğinin görüldüğü, davalının kendi hissesine düşen şirket ortaklığı oranında kendi borcunu ödediği halde bu miktarı müvekkilinden talep ettiğinden bahisle icra takibinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davaya konu İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına davacı tarafça ödenen 7.000TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, yine davacıdan cebri icra ile karar verilinceye kadar tahsil edilecek aylık 500,00 TL’lik maaş haczi miktarlarının da aynı şekilde tahsil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; müvekkilinin kurucu ortağı olduğu ve 2017 senesinde ayrıldığı şirketin SGK borcunu taksitlendirmek sureti ile ödemek zorunda kaldığı, davacı tarafın hiçbir suretle şirketin borçları ile ilgilenmediği, davacının borca itiraz etmemesinin sebebinin borcu olduğunu düşünmesi değil gerçekten bilmesi olduğu, bu kapsamda davacının iyi niyetli davranmadığı, davacının icra takip dosyasında maaşından kesinti yapılmasına muvafakat ettiği, icra takibinin itirazsız olarak kesinleştiği, bu nedenle davacının borcunu ödememek için kötüniyetli olarak iş bu davayı açtığından bahisle açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Davaya konu İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, dosyanın incelenmesinden daval alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhinde 31.10.2016 tarihinde ….’nin şirket ortaklarından …’ın %52 hissesine düşen borcu nedeniyle 30.500 TL asıl alacak, 5.256,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.756,86 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, iş bu icra takibi nedeniyle ödeme emrinin davalı borçluya 07.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu …’ın 13.12.2016 tarihinde bizzat icra müdürlüğüne giderek “ilgili icra takip dosyasındaki tebligatı 07.12.2016 tarihinde aldığını, borcu kabul ettiğini, borca bir itirazının bulunmadığını, borcu ödemek istediğini, emekli maaşının bulunduğu, maaşında haciz olsa dahi 500,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat ettiğini, bu konuda gerekli işlemlerin yapılmasını icra müdürlüğünden istediğini” belirttiğine ilişkin imzalı dilekçesini icra müdürlüğüne sunduğu, alacaklı vekilinin de yine 13.12.2016 tarihli dilekçe ile borçlu …’a tebligatın 07.12.2016 tarihinde yapıldığı, borca itirazın bulunmadığı, emekli maaşından 500,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat ettiğine dair dilekçesi kapsamında almış olduğu maaş üzerine haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiği, icra müdürlüğü tarafından da davacı tarafça borcun kabul edildiğine dair sunulan imzalı dilekçe üzerine 13.12.2016 tarihli imza ile talebin dosya münderecatına uygun olması nedeniyle masraf yatırılması halinde talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği görülmüştür.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davaya konu ….’nin ticaret sicil dosyasının bir sureti getirtilerek dosyamız arasına konulmuştur.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, mali müşavir … tarafından düzenlenen 14.06.2019 tarihli raporda; Davalının dava konusu firmada 2006 yılından başlayıp 28.02.2007 tarihinde son bulan ortaklığı sırasında firmanın SGK’ya olan borcunun toplam 51.937,32 TL olduğu, davalının bu borcu yapılandırarak 35.925,00 TL olarak ödediği, davalının İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 30.11.2016 tarihinde 30.500,00 TL asıl alacak ve 5.256,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.756,86 TL üzerinden takip başlattığı, davacının borca itiraz etmeyerek emekli maaşından 500,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat ettiği ve böylece icra takibine devam edildiği, 2006 yılı ve 28.02.2017 tarihleri arasında firmanın borcu olarak davalının ödediği 35.925,00 TL’den davacı …’ın %52’lik hissesine düşen meblağın 18.681,00 TL olduğu, 17.244,00 TL bakiyesinin diğer ortakların borcu olacağı, takip tarihinden itibaren faiz istenebileceği, %20 oranında icra inkar tazminatının mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
4-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 03.01.2020 tarihli ek raporda; Davalının dava konusu firmada 2006 yılından başlayıp 28.02.2007 tarihinde son bulan ortaklığı sırasında firmanın SGK’ya olan borcunun toplam 51.937,32 TL olduğu, davalının bu borcu yapılandırarak 35.925,00 TL olarak ödediği, davalının İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 30.11.2016 tarihinde 30.500,00 TL asıl alacak ve 5.256,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.756,86 TL üzerinden takip başlattığı, davacının borca itiraz etmeyerek emekli maaşından 500,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat ettiği ve böylece icra takibine devam edildiği, 04.02.2015 tarihinde firmanın SGK’ya olan borcunun toplam 150.083,82 TL olduğu, davalının sorumlu olduğu dönemin 2006’dan başlayıp 28.02.2007 tarihinde son bulduğundan bilirkişi raporundaki ekli listede gösterildiği üzere sorumlu olduğu dönemdeki firma borcunun 51.937,32 TL olduğu, bu dönemde davacının %52 hissesine göre ödemesi gereken tutarın 27.002,41 TL, davalının ödemesi gereken tutarın ise %15 hissesine göre 7.790,60 TL olduğu, geri kalanların dava dışı diğer ortaklara ait borç olduğu, buna karşılık davalı tarafından dava konusu icra takibi nedeniyle 30.500 TL üzerinden sadece davacı hakkında takip başlatmış ise de, davacının sorumlu olduğu tutarın %52’lik hissesi karşılığında 27.002,41 TL olduğu, kalanın diğer ortakların borcu olduğu, davalı … 7.790,60 TL ödemesi gerekirken kök raporda belirtildiği şekilde 35.925 TL ödediği, bu durumda 28.134,40 TL fazla ödeme yaptığı, bu meblağı diğer ortakların tümünden talep edebileceği, 28.134,40 TL’nin davacının %52’lik hissesine tekabül eden 14.629,88 TL’sini davacıdan talep edebileceği, davacı için icra dosyasına maaş hacizlerinden kesilerek yatan meblağın 500,00 TL x 33 ay = 16.500 TL olduğu, bu nedenle davacının 14.629,88 TL ödemesi gerekirken daha fazla bir ödemeyi icra dosyasına yapmış olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ / KABUL ;
Dava; Davalı tarafça davacı hakkında başlatılan İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve icra takip dosyasına yatırılan tutarın davalıdan istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, her ne kadar dava dışı ….’nin davacının %52’lik hissesine düşen borcunun davacı yerine davalı tarafça ödendiğinden bahisle davalı tarafından davacı hakkında başlatılan icra takibine itiraz edilmeyerek maaşından aylık 500,00 TL taksitler halinde kesinti yapılmasını kabul etmiş ise de, daha sonradan SGK’da yapmış olduğu araştırma neticesinde davaya konu olan ve tarafların hissedar oldukları şirketin davacıya isabet eden hiçbir borcunun davalı tarafça ödenmediği ve davalının sadece kendi hissesine düşen şirket ortaklığından kaynaklı borcu ödediğini öğrendiği iddiasıyla davalının davaya konu icra takibini başlatmasında haksız olduğundan bahisle davaya konu icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takip dosyasına ödenen tutarın istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle müvekkilinin dava dışı şirketin kurucu ortağı olduğu ve 2007 senesinde ayrıldığı şirketin SGK borcunu taksitlendirmek suretiyle ödemek zorunda kaldığı, borcu ödeyen davalının şirketin diğer ortağı olan davacıdan payına düşen kısmı ödemesini istediği, ancak ödememesi nedeniyle hakkında davaya konu icra takibini başlattığı, davacının da takibe itiraz etmeyerek takibin kesinleştiği, davacının icra takibinde maaşından kesinti yapılmasına muvafakat ettiği, bu nedenle iş bu davayı açmakta kötüniyetli olduğundan bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davaya konu İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhinde 31.10.2016 tarihinde ….’nin şirket ortaklarından …’ın %52 hissesine düşen borcu nedeniyle 30.500 TL asıl alacak, 5.256,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.756,86 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı görülmüştür.
Yine icra takip dosyasının incelenmesinden davaya konu icra takip işlemleri sırasında ödeme emrinin davalı borçluya 07.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu …’ın 13.12.2016 tarihinde bizzat icra müdürlüğüne giderek “ilgili icra takip dosyasındaki tebligatı 07.12.2016 tarihinde aldığını, borcu kabul ettiğini, borca bir itirazının bulunmadığını, borcu ödemek istediğini, emekli maaşının bulunduğu, maaşında haciz olsa dahi 500,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat ettiğini, bu konuda gerekli işlemlerin yapılmasını icra müdürlüğünden istediğini” belirttiğine ilişkin imzalı dilekçesini icra müdürlüğüne sunduğu anlaşılmıştır. Yine icra takip dosyasının incelenmesinden alacaklı vekilinin de yine 13.12.2016 tarihli dilekçe ile borçlu …’a tebligatın 07.12.2016 tarihinde yapıldığı, borca itirazın bulunmadığı, emekli maaşından 500,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat ettiğine dair dilekçesi kapsamında almış olduğu maaş üzerine haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiği, icra müdürlüğü tarafından da davacı tarafça borcun kabul edildiğine dair sunulan imzalı dilekçe üzerine 13.12.2016 tarihli imza ile talebin dosya münderecatına uygun olması nedeniyle masraf yatırılması halinde talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacının davaya konu İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında ödeme emrinin kendisine tebliğinden sonra kendi özgür iradesiyle icra takip dosyasına sunmuş olduğu 13.12.2016 tarihli dilekçesiyle icra takip dosyasına konu borcu kabul ettiği ve maaşından aylık 500,00 TL kesinti yapılmasına da muvafakat ettiği, davacının bu dilekçesi kapsamında alacaklı vekili tarafından maaş haczi yapılması yönünde icra müdürlüğünden talepte bulunulduğu, icra müdürlüğü tarafından da bu yönde işlem yapılmasına karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar ihtiyati haciz kararının infazı aşamasındaki borcu kabul ve ödeme taahhüdünü içeren beyanların icra tehdidi altında yapıldığı ileri sürülebilir ise de davacının kendi özgür iradesiyle icra takip dosyasına imzalı beyanıyla vermiş olduğu dosya borcunu kabul beyanının haciz (cebri icra) baskısı ve tehdidi altında yapıldığının kabul edilemeyeceği ve bu kapsamda davacının kabul iradesinin önüne hiçbir şekilde geçilemeyeceğinden davacı tarafça icra takip dosyasına sunulan borcu kabul beyanından sonra icra takip dosyasına konu borcun esasında davacının dava dışı şirketteki %52 hissesine isabet eden ve davalı tarafça davacı adına ödenen kısım olmadığı, davalının sadece kendi hissesine düşen borcu ödediği, davacı yerine herhangi bir ödeme yapmadığı, bu nedenle davalı tarafça davacı hakkında başlatılan icra takibine konu tutardan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve ödenen tutarın bu nedenle istirdadı istemine yönelik davalı … hakkında açılan davanın bu nedenle dinlenemeyeceğinden reddine karar verme gereği doğmuştur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/19-870 Esas, 2016/966 Karar ve 12.10.2016 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/367 Esas, 2013/16487 Karar ve 23.10.2013 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/1453 Esas, 2015/17350 Karar sayılı kararları da bu yöndedir.)
Yine davalı vekili tarafından her ne kadar cevap dilekçesinde davanın reddi halinde davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi talep edilmiş ise de, mahkememizce yapılan yargılama sırasında verilmiş herhangi bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından İİK 72/4.maddesi gereğince koşulları oluşmadığından davalı vekilinin tazminat isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
Davalının tazminat isteminin de REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta peşin olarak yatırılan 605,87-TL harçtan mahsubu ile bakiye 546,57-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.575,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır