Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/251 E. 2021/1172 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/251 Esas
KARAR NO : 2021/1172

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/02/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesiyle; müvekkili ile davalı şirket arasında 23.02.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere acentelik sözleşmesi akdedildiği, müvekkili şirketin 23.02.2015- 23.01.2018 tarihleri arasında davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi olarak faaliyet gösterdiği, müvekkilinin düzenli bir çalışma içerisinde olduğu, müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği, ancak hiçbir sebep belirtilmeksizin davalı tarafça sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin bildirildiği ve müvekkiline ihtarname çekildiği, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL denkleştirme tazminatı ile haksız fesih nedeniyle 1.000 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketinden ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle ; davacı tarafın talep etmiş olduğu tazminat taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğu, davacı tarafın müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu Acentelik Sözleşmesi ile faaliyet gösterdiği, Acentelik Sözleşmesi Düzenlemesi kapsamında sözleşmenin ne şekilde fesih edileceğinin belirlendiği, davacı tarafın müvekkili şirketten denkleştirme tazminatı adı altında tazminat talep etme hakkının bulunmadığı, davacı tarafın tüzel kişi olarak faaliyet gösterdiğinden manevi tazminat taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi … ve sigortacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 04.11.2019 tarihli raporda ; davacı sigorta acentesi ile davalı sigorta şirketi arasında 23.02.2015 tarihinde akdedilen belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin 23.01.2018 tarihinde sigorta şirketi tarafından haklı bir nedene dayanmaksızın feshedildiği, belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin acentenin kusuru olmaksızın derhal feshi durumunda acentenin denkleştirme tazminatı talep etmesinin mümkün olduğu, acentenin denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için gerekli olan sözleşmenin acentenin kusuru dışında sona ermesi, acentenin müvekkiline kazandırdığı müşteri çerçevesinden müvekkilinin karşılıksız olarak yararlanacak olması, acentenin kayba uğraması ve hakkaniyet koşullarının somut olayda var olduğu, acentenin talep edebileceği denkleştirme tazminatının 282,66 TL olduğu, bu miktara dava tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesi gerektiği bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 27.02.2020 tarihli ek raporda bilirkişi heyeti kök rapordaki görüşlerini muhafaza ettiklerini bildirmişlerdir.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı tarafa ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi açısından talimat ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi … ve sigortacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 04.03.2021 tarihli raporda ;Davalı şirketin 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yapıldığı, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, davacı ile davalı şirket arasında 23.02.2015 tarihinde Acentelik Sözleşmesinin akdedildiği, fesihten sonra yenilenen poliçe olup olmadığının tespit edilemediği, prensip itibariyle davacının portföy tazminatı talep edebileceği, mahkemece tazminata hükmedilmesine karar verilmesi halinde davacı şirketin davalı şirketten 125.672,65 TL’lik portföy tazminatı talebinde bulunabileceği, hakkaniyet indirimi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında talimat ile aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen 05.10.2021 tarihli ek raporda ; Denkleştirme talebinin ön koşulu olan “sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra ; müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa” yönündeki şartın gerçekleşmediği bu bakımdan, portföy tazminatı talep edilemeyeceği bildirilmiştir.
DELİLLER- DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL:
Dava; taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin davalı tarafça tek taraflı olarak haksız bir şekilde feshedildiği iddiasıyla davacının uğradığı iddia olunan maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle, taraflar arasında 23.02.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere imzalanan Acentelik Sözleşmesi gereğince davacı şirketin 23.02.2015-23.01.2018 tarihleri arasında davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi olarak faaliyet gösterdiği, ancak davalı şirketin davacıya keşide etmiş olduğu Kadıköy …Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli ihtarnamesi ile hiçbir sebep göstermeksizin acentelik sözleşmesini feshettiğini bildirdiği, iş bu sözleşmenin haklı bir nedene dayanmadığından bahisle Acentelik Sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zarardan kaynaklı dava dilekçesinin talep ve sonuç bölümünde belirtilen maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle, taraflar arasında imzalanmış olan Acentelik Sözleşmesinin Sigorta Acenteliği Yönetmeliği’ne uygun olarak düzenlendiği, 28.07.2016 tarihli Sigorta Acenteliği Yönetmeliği ile acentelik faaliyetinin çerçevelerinin çizildiği, acenteliğin feshi hususunu düzenleyen Acentelik Yönetmeliği’nin 15/3.maddesiyle Acentelik Sözleşmesinin ne şekilde feshedileceğinin açıklandığı, bu kapsamda taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin 5.maddesi ve 5.2.maddesinin atıf yaptığı Acentelik Sözleşmesi’nin 10.2.4.maddesi ve Sözleşmenin Süresi, Fesih ve Yetkilerinin Sınırlandırılması başlıklı 10 ve devamı maddeleri ile düzenlemeler ile Acentelik Sözleşmesinin şirket tarafından derhal feshedilebileceğinin hüküm altına alındığı, Acentelik Sözleşmesi’nin Denkleştirme İstemi başlıklı 11.maddesinde 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16 ve TTK’nın 122.maddesi çerçevesinde düzenlenen denkleştirme tazminatınında hangi hallerde ödeneceğinin düzenleme altına alındığı ve denkleştirme tazminatı talep etmenin kriterlerinin belirlendiği, iş bu düzenlemeler kapsamında TTK’nın 121.maddesinde yer alan “Belirsiz bir süre için yapılan Acentelik Sözleşmesini taraflardan her biri 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.” düzenlemesi çerçevesinde davalı şirket tarafından davacıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin feshedildiği ve bu sürenin sonunda acentelik yetkilerinin Kadıköy … Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli ihtarnamesi ile fesih ihbarı-azilname ile davacıdan alındığı, bu nedenle taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin ilgili yasal mevzuat ve yönetmelikte tanımlanan yetkiye dayanılarak feshedildiği ve taraflar arasındaki sözleşmede yer alan düzenlemeler dikkate alındığında davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı gibi davacı tarafça talep edilen denkleştirme tazminatının talep edilebilmesi için fesihten sonra davacı tarafın davalı şirketin kendi acentelik portföyünden önemli menfaatler sağladığını ispatlamakla mükellef olduğu, ayrıca bu hususu ispat etmekle yükümlü olan davacı tarafın talep edebileceği tazminat miktarını ise davalı şirketin acentenin portföyü sayesinde elde edeceği menfaat miktarı kadar olabileceğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında 23.02.2015 tarihli Acentelik Sözleşmesi’nin imzalandığı, iş bu sözleşmenin ilk olarak davalı şirket tarafından davacıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile TTK’nın “Belirsiz bir süre için yapılmış olan Acentelik Sözleşmesi’ni taraflardan her biri 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.” şeklinde düzenlenmiş olan 121.maddesi gereğince Acentelik Sözleşmesi’nin iş bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3.ayın sonunda ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın feshedilmiş olacağının karşı tarafa bildirildiği, ayrıca yine davalı şirket tarafından davacıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 21.01.2018 tarihli Fesih İhbarı-Azilname başlıklı belgesiyle taraflar arasında imzalanan 23.02.2015 tarihli acentelik sözleşmesinin 23.01.2018 tarihi itibariyle üretim yetersizliği nedeniyle feshedildiğinin ve iş bu sözleşmeye istinaden tanzim edilmiş Kadıköy … Noterliği’nin 26.02.2015 tarihli vekaletnamesindeki tüm yetkilerin iptal edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki ihtilaf, yine taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin davalı tarafça haklı nedene dayalı olarak feshedilip edilmediği, bu kapsamda davacı tarafın dava dilekçesinde talep etmiş olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin taleplerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebilmesi açısından her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, öncelikli olarak davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bir mali müşavir bilirkişi ve bir sigortacı bilirkişi tarafından düzenlenen 04.11.2019 tarihli kök rapor ve 27.02.2020 tarihli ek raporda sonuç olarak, davacı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre 2015 yılından başlayıp 2018 tarihindeki sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar taraflar arasında süre gelen hizmet çalışmalarının mevcut olduğu, buna göre 2015 yılında komisyon gider belgesi 215.425 TL, poliçe liste tutarı 199.572,26 TL, 2016 yılında komisyon gider belgesi 134.856,82 TL, poliçe liste tutarı 137.969,88 TL, 2017 yılında ise komisyon gider belgesi 31.057,31 TL, poliçe liste tutarı ise 27.701,09 TL olmak üzere 2015, 2016 ve 2017 yılı için toplam komisyon gider belgesi 381.385,03 TL, poliçe liste tutarı ise 365.343,23 TL olarak hesaplandığı, davacının davalıdan 2015, 2016, 2017 yılları aralığında toplamda net 4.011,03 TL tutarında kâr elde ettiği görülmüş olup, bu tutarın basit ortalaması olan (4.011,03 TL / 3 =) 1.337,01 TL’nin denkleştirme talebinin üst sınırı olarak ele alınmasının gerektiği, davacının 2015, 2016, 2017 yıllarına ilişkin olarak hizmet satışları nedeniyle 3 yıl içinde elde ettiği toplam satış tutarının 365.343,23 TL olduğu, bu toplam satışlar içerisinde 2017 yılı satışlarının 27.701,09 TL olduğu görülmekte olup, buradan hareketle son yıl hizmet satışları esas alınır ise 2018 yılında davacının muhtemel satış öngörüsünün olası artışla (27.701,09 TL x %5 =) 29.086,14 TL hizmet satışının olacağının öngörüldüğü ve buradan hareketle davacı firmanın 3 yıllık ortalaması esas alındığında net kârlılık oranının %1,13 olup, 2018 dönemi dahilinde yani fesihten sonraki 1 yıllık dönem içerisinde olası genel giderler, idari giderler düşüldükten sonra net kârının da (29.086,14 TL x %1,13 =) 328,67 TL olarak gerçekleşmesinin muhtemel olduğu kanaatine varıldığı, bu miktardan hakkaniyet denetimi gereğince faiz indirimi yapılması gerektiği, davacının sözleşmesi devam etseydi acentenin fesihten sonraki bir yıl içinde elde edeceği gelirin bir anda ve toplu şekilde ödenmesi nedeniyle bu miktara bir faiz indiriminin uygulanmasının gerektiği, söz konusu miktardan ticari faiz (ortalama %14) oranın düşülmesi ve başka bir ifadeyle (328,67 x %14=) 46,01 TL indirimin yapılması neticesinde davacının talep edebileceği denkleştirme tazminatının (328,67 TL – 46,01 TL=) 282,66 TL olarak tespit edildiği bildirilmiştir.
Yine aynı bilirkişi heyeti tarafından alınan 04.11.2019 tarihli ve 27.02.2020 tarihli ek raporda taraflar arasında belirsiz süreli Acentelik Sözleşmesi’nin imzalandığı konusunda bir ihtilafın bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Acentelik Sözleşmesi’nin davalı sigorta şirketi tarafından haklı sebeplerle feshedilip edilmediği, bunun sonucunda davacı tarafça talep edilen maddi ve manevi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, TTK 121/1.fıkrası gereğince “Belirsiz bir süre için yapılmış olan Acentelik Sözleşmesi’ni, taraflardan her birinin 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği ve sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerle her zaman feshedebileceğinin” hüküm altına alındığı, davalı sigorta şirketi tarafından iş bu maddeye dayalı olarak davacı adına keşide edilen ihtarname ile taraflar arasındaki 23.02.2015 tarihli acentelik sözleşmesinin ihtarnamenin muhataba ulaştığı tarihten itibaren 3.ayın sonunda ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın feshedileceğinin bildirildiği, yine davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli Fesih İhbarı-Azilnamesi’nin davacı şirkete gönderildiği ve taraflar arasında akdedilen 23.02.2015 tarihli acentelik sözleşmesinin 23.01.2018 tarihi itibariyle üretim yetersizliği nedeniyle feshedildiğinin ve sözleşmeye dayalı olarak tanzim edilen Kadıköy … Noterliği’nin 26.02.2015 tarihli vekaletnamesindeki tüm yetkilerin iptal edildiğinin bildirildiği, Sigorta Mevzuatı ve uygulaması ile Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre belirsiz süreli sözleşmelerin TTK’nın 121/1.fıkrasına istinaden 3 ay önceden haber vererek iş bu dava dosyasında olduğu gibi herhangi bir haklı gerekçe ileri sürmeden acentenin feshi halinde davacının davalı sigorta şirketinden portföy tazminatı isteme hakkını ortadan kaldırmayacağı, ancak haklı bir sebeple acentelik sözleşmesinin feshedilmiş olması halinde davacının davalıdan portföy tazminatı istemeyeceği, haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorunda olduğu ve TTK 122.maddesinde alınan şartların oluşması halinde davacı tarafın davalı sigorta şirketinden denkleştirme tazminatı isteyebileceği, TTK’nın 122.maddesinde denkleştirme tazminatının hangi hallerde talep edilebileceğinin belirlendiği, buna göre sözleşmenin feshinden dolayı davalı sigorta şirketinin acentenin yani davacının bulduğu yeni müşterileri sayesinde Acentelik Sözleşmesi’nin sona ermesinden sonra önemli menfaat elde ediyorsa veya sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak davacı tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetme ihtimali var ise, davacı tarafın davalı sigorta şirketinden denkleştirme tazminatı isteyebileceği, genel olarak portföy tazminatının Acentelik Sözleşmesi sona erdikten sonra bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden davalı sigorta şirketinin halen yararlanması, acente olan davacının ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığı olduğu, 5684 Sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16.maddesi uyarınca “sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketinin sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir. Ancak sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi veya kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşecektir.” davaya konu uyuşmazlıkta taraflar arasında düzenlenen 23.02.2015 tarihli belirsiz süreli Acentelik Sözleşmesi’nin 23.01.2018 tarihinde sigorta şirketi tarafından haklı bir nedene dayanmaksızın derhal feshedildiği, belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin acentenin kusuru olmaksızın derhal feshi durumunda acentenin denkleştirme talep etmesinin mümkün olduğu, acentenin denkleştirme talep edebilmesi için gerekli olan koşulların, sözleşmenin acentenin kusuru dışında sona ermesi, acentenin kazandırdığı müşteri çevresinden müvekkilin karşılıksız olarak yararlanacak olması, acentenin kayba uğraması ve hakkaniyet koşullarının somut olayda varolmasının gerektiği, dava konusu olayda davacı için denkleştirme miktarının 282,66 TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek ve davacı kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle mali müşavir bilirkişi ve sigortacı bilirkişiden oluşan bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, düzenlenen kök raporda ; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafça davacıya keşide edilen 17.10.2017 tarihli ihtarname ile herhangi bir sebep gösterilmeksizin acentelik sözleşmesinin 3.ayının sonunda feshedileceğinin bildirildiği, 23.01.2018 tarihli Fesih İhbarı-Azilname’de ise fesih sebebi olarak üretim yetersizliğinin gösterildiği, davacının davalıdan denkleştirme bedeli talep edebilmesi için TTK 122.maddesinin 1 ve 3.fıkrasında belirtilen şartların gerçekleşmesinin gerektiği, TTK 122/2.maddesinde ise denkleştirme tazminatının nasıl hesaplanacağının düzenlendiği, dava konusu somut olayda TTK 122/3.maddesindeki olumsuz şartın yani davacının kusuru nedeniyle sözleşmenin feshedilmemiş olması şartının gerçekleştiği, dolayısıyla TTK 122/1.maddesinin a) bendindeki davalının davacı acentenin sözleşme ilişkisi devam ederken bulduğu müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyor olması, b) bendindeki davacı acentenin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa süre içerisinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyor olması ve c) bendinde belirtilen somut olayın hal ve şartları değerlendirildiğinde denkleştirme bedelinin ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmelidir şeklindeki 3 şartında gerçekleşmesi halinde davacının davalıdan denkleştirme tazminatı talep edebileceği, davalı şirket nezdinde davacı acentenin kazandırdığı müşterilerin daha sonra da poliçe yenilettirdiğine veya yeni bir tür poliçe yaptırdığına dair dosyada bilgiye rastlanmadığı, yine davalı sigorta şirketince üretim yetersizliği olduğuna dair davacıya önceden gönderilmiş bir ihtara dosya kapsamında rastlanmadığı, tüm dosya kapsamı belgelerin değerlendirilmesi neticesinde takdir mahkemeye ait olmak üzere davalı sigorta şirketinin haklı bir fesih sebebine dayanmadığı ve yine davacının taraflar arasındaki acentelik sözleşmesine aykırı davrandığına dair bir belgeninde dosya kapsamı belgeler arasında bulunmadığı, yine taraflarca sunulan deliller arasında herhangi bir üretim hedefine rastlanmadığı, Acentelik Sözleşmesi’nin haklı bir sebep olmaksızın feshi dolayısıyla uğranılan portföy zararının yasayla da güvence altına alınmış olması karşısında sigorta şirketince karşılanıp karşılanmayacağı hususunda takdir mahkemeye ait olmak üzere davalı şirkete ait 2015-2017 yılları arasındaki ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği portföy tazminatının 125.672,65 TL olarak hesaplandığı, ancak sözleşmenin feshinden sonra davalı şirket nezdinde yenilenen poliçelerin dökümü yapılmadığından bu konuda bir değerlendirmenin yapılamadığının bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında her ne kadar talimatla alınan kök raporda taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra yenilenen poliçelerle ilgili olarak dosya içerisinde belge ve bilgi bulunmadığı belirtilerek bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı belirtilmiş ise de, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde HMK 278/4.maddesi gereğince yerinde inceleme yapılmak suretiyle taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra yenilenen poliçeler ve dosya kapsamı belgeler değerlendirilmek ve davacı şirket kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle davacı tarafça talep edilen tazminat isteminin yerinde olup olmadığı konusunda ek rapor düzenlenmesi istenilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05.10.2021 havale tarihli ek raporda; davacı şirket tarafından dosya ekinde ibraz edilen poliçe ekinde acentenin portföyünün tamamının trafik ve ferdi kaza poliçesinden oluştuğunun görüldüğü, davalı şirketin sözleşmenin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin ticari defterlerinin incelendiği, denkleştirme tazminatının ön koşulunun “sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra müvekkil, acentenin bulunduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa” durumunun varlığı olduğu, davalı şirket ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde sözleşmenin fesih tarihi olan 23.01.2018 tarihinden sonra yenilenmiş bir poliçenin bulunmadığı, ancak davacı şirketin portföy tazminatı talebinin haklı görülmesi halinde davacının talep edebileceği portföy tazminatının 125.672,65 TL olarak hesaplandığı, dosya içerisinde bulunan 04.11.2019 tarihli raporda her ne kadar portföy tazminatı olarak 282,66 TL hesaplanmış ise de, mali açıdan bu farklılığın nedeninin davacı şirketin ticari defterlerinde yer alan poliçe tutarlarının davalı şirketin ticari defterlerinde yer alan tutarlardan farklı olmasından kaynaklandığı, davacı şirketin ticari defterlerinde poliçe komisyon tutarlarının daha düşük olarak tespit edildiği, ancak taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 12.6.maddesi kapsamında davalı ticari defterlerinin delil olarak kabul edilmesinin kararlaştırıldığı, dosyadaki bilirkişi raporunda davacı şirketin defterlerinde kayıtlı bulunan poliçe tutarının davacı şirket cirosu ile orantılanması sonucunda hesaplama yapıldığı, ancak taraflarınca yapılan hesaplamada davalı şirketin davacı şirket ile olan son 3 yıllık toplam ödenen komisyonun 3 yıllık ortalaması alınmak suretiyle hesaplama yapıldığı, yapılan hesaplamanın TTK 122.maddesinin 2.fıkrasında yer alan açıklama kapsamında davalı şirketin davacı şirkete 3 yıllık ödemiş olduğu komisyon primlerinin ortalaması alınmak suretiyle 1 yıllık elde edeceği portföy tazminatının hesaplandığı, portföy tazminatı talebinin öncelikli şartlarından birinin sözleşmenin sigorta şirketince haklı bir nedenle feshedilmemiş olması ve sigorta şirketinin menfaatinin devamının sağlanması olduğu, üretim yetersizliği hususunda takdir mahkemeye ait olmak üzere fesihten sonra hiçbir poliçenin yenilenmediğinin tespit edilmesi karşısında takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
“Acentelik Sözleşmesinin Sona Ermesi” başlıklı TTK’nın 121/1.maddesine göre ” Belirsiz bir süre için yapılmış olan Acentelik Sözleşmesini taraflardan her biri 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
TTK’nın “Denkleştirme İstemi” başlıklı 122.maddesine göre “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra ;
a) Müvekkil acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellikle şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa
acente, müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmiş ise, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmiş ise, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır. ” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Dosya içerisinde bulunan ve davalı sigorta şirketi tarafından davacıya keşide edildiği anlaşılan Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile TTK’nın 121.maddesi gereğince Acentelik Sözleşmesi’nin iş bu ihtarnamenin muhataba tebliğini izleyen 3 ayın sonunda ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın feshedildiğinin davacıya bildirildiği görülmüştür. Yine dosya içerisinde bir sureti bulunan ve davalı sigorta şirketi tarafından davacıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli “Fesih İhbarı-Azilname” başlıklı ihtarnamesi ile taraflar arasında düzenlenen 23.02.2015 tarihli Acentelik Sözleşmesi’nin 23.01.2018 tarihi itibariyle üretim yetersizliği nedeniyle feshedildiğinin ihtaren davacıya bildirildiği, ayrıca sözleşmeye müsteniden tanzim olunan Kadıköy … Noterliği’nin 26.02.2015 tarihli vekaletnamesindeki tüm yetkilerinde iptal edildiğinin davacıya bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı şirket ticari defter ve kayıtları ile davalı sigorta şirketi ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle her iki bilirkişi heyetinden alınan her iki bilirkişi raporunda da her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından davacıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli “Fesih İhbarı-Azilname” başlıklı ihtarnamesinde taraflar arasındaki 23.01.2018 tarihli ihtarnamenin üretim yetersizliği nedeniyle 23.01.2018 tarihi itibariyle feshedildiği davacı tarafa bildirilmiş ise de, iş bu fesih ihtarnamesinde fesih sebebi olarak ileri sürülen üretim yetersizliğinin gerçekleştiğine dair dosyada bir delilin bulunmadığı gibi fesih ihtarnamesinden önce davalı sigorta şirketi tarafından davacıya üretim yetersizliğinin mevcut olduğuna dair gönderilmiş herhangi bir uyarı ve ihtar yazısının dosya içerisinde bulunmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin feshinin haklı bir nedene dayanmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Ancak TTK 121/1.maddesi ile “Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini taraflardan her birinin 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceğinin” hüküm altına alındığı, davacı tarafça davalıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin TTK 121/1.maddesi gereğince iş bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 aylık sürenin sonunda herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın feshedilmiş olduğunun davacı tarafa bildirildiği, feshin tek taraflı bir irade beyanı olduğu düşünüldüğünda esasında davalı sigorta şirketi tarafından davacıya keşide edilen 23.01.2018 tarihli “Fesih İhbarı ve Azilname” başlıklı ihtarnameden önce Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile TTK 121/1.maddesi gereğince ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 ayın sonunda hüküm ifade etmek üzere taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin feshedildiği yönündeki irade beyanının davalı sigorta şirketi tarafından davacıya bildirildiği görülmüş olmakla, taraflar arasındaki sözleşmenin esasen Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile TTK 121/1.maddesi gereğince davalı sigorta şirketi tarafından feshedildiğinin kabulü ve bu kapsamda davacının, davalıdan TTK 122.maddesi gereğince koşulları oluşmuş ise portföy tazminatı talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
TTK 122.maddesi ile acentelik sözleşmesinin feshi halinde denkleştirme tazminatı talep edilebilmesinin koşulları tek tek sayılmış olup, iş bu yasa maddesi kapsamında davacının davalıdan denkleştirme tazminatı talep edebilmesinin en önemli koşullarından biri de taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra davalı sigorta şirketinin davacı acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyor olmasıdır. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı sigorta şirketine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan ve talimatla alınan ek raporda, taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin feshinden sonra davacı şirket tarafından davalıya kazandırılan müşterilerle ilgili olarak yenilenmiş bir poliçenin bulunmadığının tespit edilmiş olması karşısında TTK 122.maddesi gereğince koşulları oluşmadığından davacının denkleştirme tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur. Ayrıca davacı tarafça dava dilekçesinde her ne kadar denkleştirme tazminatının yanı sıra fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla TTK 121.maddesi gereğince 1.000 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminat davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de, TTK 121/4.maddesi gereğince haklı bir sebep olmadan veya 3 aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorunda olduğu yönünde yasal düzenlemenin bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından TTK 121/1.maddesi gereğince davacı şirkete keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 17.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile 3 aylık sürenin sonundan itibaren taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinin davacı tarafa bildirildiği gibi taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesi’nin davalı tarafça feshedilmiş olması nedeniyle TTK 121/4.maddesi gereğince davacı tarafça başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle bir zararın doğduğuna dair bir delilinde dosya kapsamı belgeler arasında bulunmadığı , ayrıca alınan bilirkişi raporlarında da bu yönde bir tespitin mevcut olmadığı, ayrıca dava konusu Acentelik Sözleşmesinin davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle davacı şirketin manevi açıdan zarara uğradığı iddia edilerek maddi tazminatın yanında manevi tazminatta talep edilmiş ise de davacı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlayacak derecede mahkememizde kanaat uyandıracak bir delil dosyaya sunulmadığından davacı tarafın dava dilekçesindeki diğer maddi ve manevi tazminat istemlerininde yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının yatırılan 375,71 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 316,41 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/12/2021

Katip …

Hakim …