Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/195 E. 2023/58 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/195 Esas
KARAR NO : 2023/58

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2018
KARAR TARİHİ : 25/01/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkil şirkete sigortalı “ …… Mah., ……. Cad., No:….. Manisa” adresinde yer alan işyerinde, 10.01.2017 tarihinde yağan karın çatıda yarattığı aşırı olmayan kar yüküne dayanamaması sebebiyle çatıda göçme sınırına ulaşıldığı, sigortalı şirket yetkilileri tarafından acilen önlemler alındığı ve çatının göçmesinin geçici olarak engellendiği, fakat, bu durum sebebiyle, yapılan imalatta zarar meydana gelduğu ve bu zarar için sigortalıya 63.364,60-TL ödeme yapıldığı, müvekkili şirket tarafından, sigortalı işyerinde meydana gelen hasar ile ilgili olarak rapor hazırlanması amacıyla İstanbul Teknik Üniversitesine başvurulduğu, düzenlenen raporda, kar yağışı sonrasında mevcut durumdaki kar yükünün, söz konusu bölge için herhangi bir çelik taşıyıcı sistemin projesindeki ilgili yük standartlarına göre göz önüne alınması gereken minimum kar yükü seviyesine dahi ulaşmadığı, yapının bilimsel esaslara dayanan mühendislik hizmeti alınmaksızın sadece kendi özağırlığı altında ayakta duracak şekilde inşa edilmiş olduğu, olası diğer yük etkileri (kar, rüzgar.deprem.vb) göz önüne alınmadan inşa edilen yapıda, sadece yağan kar nedeniyle kendi özağırlığına ilave olarak ortaya çıkan yükteki çok az artış ile yapısal elemanların yük taşıma kapasitelerinin aşılması sonucunda göçme sınırına ulaşıldığı şeklinde görüş bildirildiği, sigortalı işyerindeki çelik konstrüksiyon imalatı ve montajı işinin 25.04.2016 tarihli sözleşme kapsamı ile davalı…’e ait olan F Çelik Yapı Mühendislik Hizmetleri tarafından taahhüt edildiği ve akabinde işin, davalı tarafça ifa edildiğini, meydana gelen hasarın F Çelik Yapı Mühendislik Hizmetleri firmasının sahibi…’e rücu edilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile, 63.364,60 TL nin 01.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taleplerin zamanaşımına uğradığı, rücu davasına esas olan sigorta poliçesi başlangıç tarihinin 04.06.2016 olduğu, çatıda kar ağırlığı sebebi ile oluşan hasar tarihinin ise 10.01.2017 tarihi olduğu, poliçe tarihinden sonra yapılan imalatların poliçe kapsamında teminat altına alınmadığı, bu sebeplede davacının poliçeye dayanarak müvekkilinden rücu talep edemeyeceği, aldırılan raporu kabul etmedikleri, hasar miktarı olan 63.346,60 TL’yi miktar olarak kabul etmedikleri, bu miktarda bir hasar oluşmadığı, oluşmasının da imkansız olduğu, söz konusu olay sonrasında, meydana gelen hasarı davalı müvekkilinin 13.000,00 TL’ ye tamir ettiği, tamirat faturası ve ilave yapılan yeni imalatlara ilişkin 29.05.2017 tarihli, 049374 sıra nolu miktarlı faturanın mevcut olduğu, hasar miktarının yerinde keşif yapılarak, bilirkişi tarafından yeniden tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi kapsamında dava dışı sigortalısına ödeme yapan davacı sigortanın zarara sebebiyet verdiğini iddia ettiği yükleniciye karşı açmış olduğu rücuen tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER:
– Poliçe, ihtarname,
-İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 28/03/2019 tarihli yazısı ve eki,
-Sözleşme,
-Bilirkişi …’un
-Kemalpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğünün 16/11/2021,21/12/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürlüğünün 21/12/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin mahallinde 04/04/2022 tarihli keşfi,
-Bilirkişiler …..’nin 13/05/2022 tarihli kök ve 30/12/2022
tarihli ek raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacının, kendisi nezdinde sigortalı olan işyerinde 10/01/2017 tarihinde kar yağması neticesinde çatıda çökme meydana geldiği, bu hasar sebebiyle sigortalıya 63.364,60 TL ödeme yapıldığı, yapılan teknik incelemede çatının yük standartlarına uygun imal edilmediği, aşırı kar yağışının söz konusu olmadığı, imalatın ayıplı ve kusurlu olduğunun tespit edildiği, halefiyet hükümleri uyarınca sigortalıya yapılan ödemenin söz konusu çatıyı ayıplı imal eden davalıdan tazmini gerektiği iddiası ile iş bu davayı ikame ettiği, davalının davaya konu talebin zamanaşımını uğradığı, poliçe başlangıç tarihinden önce imalatın yapıldığı, söz konusu imalatın poliçe teminatı kapsamında olmadığı, kar ağırlığı hasarının poliçede teminat altına alınmadığı, davacının yaptırdığı tespitin gerçeği yansıtmadığı, meydana geldiği iddia olunan hasarın fahiş olduğu, söz konusu hasarın kendisi tarafından 13.000,00 TL bedelle onarıldığı, imalatın sadece işçilik hizmetini kapsadığı, dava dışı iş sahibinin talimatı ve isteklerine uygun olarak yerine getirildiği, meydana gelen zararda kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunduğu, taraflar arasında dava dışı şirketin davacı nezdinde sigortalı olduğu ve davalının dava dışı sigortalıya ait işyerinin çatı imalatını yaptığı hususu ihtilafsız olup, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, rizikonun poliçe teminatı kapsamına olup olmadığı, meydana gelen hasarın miktarının ne olduğu, davalının yaptığı imalatın ayıplı olup olmadığı ve meydana gelen hasardan sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarda uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Sigorta rücu davalarının TTK’nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle TTK’nın uygulanmasından bahisle, aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu tür davaların Ticaret Mahkemesinin görev alanında olduğu düşünülebilir ise de, davanın TTK 1472. maddeden kaynaklanmış olması, halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre, davada Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz bir şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya Ticaret Mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır.
Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Bu kapsamda mahkememizce davalı yüklenici ile dava dışı iş sahibi …Ambalaj Ofset A.Ş arasındaki ilişkiye göre mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, dava dışı …Ambalaj A.Ş ile davalı… arasında çatı imalatına ilişkin eser sözleşmesi bulunduğu, mahkememizce yapılan araştırmada davalının tacir olarak ticaret siciline kayıtlı olduğu, bilanço usulüne göre defter tuttuğu ve tacir olduğunun tespit edildiği, bu halde temel ilişkiye göre her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğinde uyuşmazlık olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı zamanaşımı definde bulunmuş ise de davalının davaya konu imalatı 2016 yılı Nisan ayında gerçekleştirdiği, söz konusu hasarın 2017 yılı Ocak ayında meydana geldiği, davacı sigorta tarafından dava dışı sigortalıya 22/03/2017 tarihinde 63.364,60 TL’lik ödeme yapıldığı, davacı tarafından iş bu davanın 2018 yılı Şubat ayında ikame edildiği, hasarın meydana geldiği tarih ile dava dışı sigortalıya ödeme yapıldığı tarih ve dava tarihi bir arada değerlendirildiğinde TBK’nun 73.maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmakla davalının zamanaşımı definin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafından kendisinin yapmış olduğu imalatın 2016 yılı Nisan ayında gerçekleştirildiği, poliçenin ise 2016 yılı Haziran ayında düzenlendiği, kendisinin yapmış olduğu imalatın poliçe teminatı kapsamında olmadığı ve kar ağırlığı hasarın poliçede teminat altına alınmadığı savunulmuş ise de, dava dışı …Ambalaj Ofset A.Ş’ye ait … Mahallesi …Caddesi … Sanayi Bölgesi No:……….adresinde bulunan ambalaj fabrikasının davacı sigorta nezdinde 04/06/2016-04/06/2017 tarihleri arasında Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, poliçe kapsamında bina, makine, tesisat, demirbaş, emtia ve kasanın hırsızlık, yangın, terör, su baskını, sel gibi rizikolara karşı teminat altına alındığı, ayrıca yangın sigortası kapsamında dahili su, duman, yer kayması, fırtına, kara taşıtları çarpması, hava taşıtları çarpması, kar ağırlığı, enkaz kaldırma masraflarının da ek teminat olarak poliçe kapsamına dahil edildiği, bu nedenle davalı tarafından yapılan imalat poliçe düzenlenme tarihinden önce gerçekleştirildiğinden poliçenin düzenlenme tarihi itibariyle söz konusu eserin mevcut olduğu, bina olarak poliçe kapsamında güvence altına alındığı, ayrıca kar ağırlığının da ek teminat olarak poliçede yer aldığı ve hasarın poliçe dönemi içerisinde meydana geldiği, davalının bu savunmalarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tarafların tanık deliline dayandıkları, mahkememizce bu husus gözetilerek taraf tanıklarının dinlenilmesine karar verildiği, davacı tanıklarının bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince tanıkların İzmir ilinde ikamet ettiğinin bildirilmesi ve talimatın bila ikmal iade edilmesi üzerine mahkememizce davacı tanıkları adına davetiye çıkartıldığı, yapılan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davacı tanıklarının duruşmaya katılmadığı, zorla getirme emrine de bila ikmal cevap verildiği, davacı vekilinin 22/12/2021 tarihli celsede tanıklarının dinlenilmesinden ve tanık delilinden feragat ettiği, davalı tanıklarından …’un mahkememizce 09/12/2020 tarihinde dinlenildiği, davalının tanığı Nuri Hezer’in dinlenilmesinden vazgeçtiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce mevcut dosya kapsamına göre rapor düzenlenmesi için dosyanın inşaat mühendisine tevdi edildiği, bilirkişi … 25/10/2019 tarihli raporunda, malzeme temininin davalı yükleniciye ait olmadığı, ayrıca işe ilişkin herhangi bir projenin bulunmadığı, teknik denetimin de işveren tarafından yaptırılmadığı, mevcut verilere göre tarafların eşit kusurlu olduğu, hasarın hangi bedel üzerinden onarıldığına ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmadığı, davacı sigortanın %25 kusur indiriminden sonra dava dışı iş sahibi ve sigortalıya 63.364,60 TL ödeme yaptığı, davalı yüklenicinin ise davaya konu hasarı 13.000,00 TL bedelle onardığını savunduğu, hasar bedeli olarak hangi rakamın esas alınacağı hususunda kesin bir kanaate varılamadığı takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce 25/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olmadığı, tarafların bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarının yerinde olduğu değerlendirilerek mahallinde keşif yapılmak suretiyle hasarın onarım bedelinin hasar tarihi itibariyle belirlenmesi ve davalı yüklenici ile dava dışı iş sahibinin meydana gelen hasarda kusur ve sorumluluklarının tespiti amacıyla mahal mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince 04/04/2022 tarihinde keşfin icra edildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 13/05/2022 tarihli kök raporda, söz konusu hasarın poliçe teminatı kapsamında olduğu, davacı sigortanın meydana gelen zararı tazmin ettikten sonra halefiyet hükümleri uyarınca zarar sorumlusundan talep edebileceği, yapılan teknik incelemede fabrika binasının sundurma yapısında meydana gelen çökmenin proje hatasından kaynaklandığı, projenin davalı yüklenici tarafından mı yoksa dava dışı sigortalı iş sahibi tarafından mı hazırlandığının tespit edilemediği, davacı sigorta tarafından yapılan ekspertiz incelemesindeki onarım bedellerinin yüksek olduğu, söz konusu incelemede çatının tamamen çökmüş gibi değerlendirildiği, oysaki çatının kısmen zarar gördüğü, hasar tarihi itibariyle onarım bedelinin 13.768,39 TL olduğu, bu oran üzerinden dava dışı sigortalının %25 kusuru mahsup edildiğinde davacı tarafından talep edilebilecek tazminat miktarının 10.326,30 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraflarca bu rapora da itiraz edildiği, mahkememizce dava konusu hasara ilişkin davacı sigorta ve davalı tarafından dosyaya sunulan CD içerisinde bulunan hasar fotoğrafları ve diğer belgeler incelenmek sureti ile davalı yüklenicinin yapımını üstlendiği işi iş sahibi dava dışı sigortalının haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yükleniciden beklendiği şekilde mesleki ve teknik kurallara uygun olarak (malzeme seçimi, imalat, montaj ve işçilik dikkate alınarak) yerine getirip getirmediği, eserin yapımında kullanılan malzemenin ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise bu ayıbın olağan bir gözlem ile fark edilip edilemeyeceği, ayıbın imalat, montaj, işçilik ya da kullanım hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, eserin ayıplı olması iş sahibinin verdiği talimattan yahut dava dışı sigortalı iş sahibine yüklenebilecek herhangi bir eylemden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, meydana gelen hasarın kapsam ve mahiyetinin terettüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, davacı sigorta tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda onarım için belirlenen bedellerin hasar tarihi itibariyle serbest piyasa rayicine uygun olup olmadığı, hasarın onarım bedelinin serbest piyasa rayicine göre hasar tarihi itibari ile ne kadar olduğu ve dava dışı sigortalıya yapılan ödemenin lütuf ödemesi olup olmadığı hususları ile davacının itirazlarını karşılar ek rapor düzenlenmesinin bilirkişi heyetinden istenildiği, bilirkişi heyeti tarafından 30/12/2022 tarihli ek raporun düzenlendiği, söz konusu raporda yerinde yapılan tespitlerde üzerinden zaman geçmiş olmasına rağmen sadece bir. bölgede makas altından çelik profil ile destekleme yapıldığı, altıgen petek makaslarındaki peteklerin saç ile kapatılarak desteklendiği, duvar panellerine çapraz profillerle yükün dağılımının yapıldığının tespit edildiği, makaslarda çökme nedeniyle mafsal birleşiminde bir deformasyon olmadığı, yan cephe panellerinin zarar görmediği ve değiştirilmediği sadece çökme olan çatı panellerin değiştirildiğinin gözlemlendiği, bu durumun dosyaya sunulmuş olan cd içindeki fotoğrafların incelenmesinde de görüldüğü, hesaplama yönünden kök rapordaki tespitlerinin aynen geçerli olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.

Taraflar arasında davalının yapımını üstlendiği dava dışı sigortalıya ait işyerindeki çatı imalatının davalının ayıp ve kusuru nedeniyle zarar görüp görmediği, zarar görmüş ise meydana gelen zararın miktarının ne olduğu ve davalının sorumlu olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu, davacı sigorta tarafından söz konusu hasarın onarım bedelinin 84.486,13 TL olarak tespit edildiği, dava dışı sigortalı iş sahibinin %25 kusurlu olduğu değerlendirilerek dava dışı sigortalıya 63.364,60 TL ödeme yapıldığı, davalının ise çökme meydana gelen imalatı kendisi yaptığı gibi çökme sonrasında hasarın yine bedel mukabilinde (cevap dilekçesinde 13.000,00 TL, 28/01/2020 tarihli dilekçede ise 19.750,00 TL bedelle onarımın yapıldığı ifade edilmiştir) kendisi tarafından onarıldığını bildirdiği, ancak davalı tarafından söz konusu iş ve imalatlara ilişkin herhangi bir proje sunulmadığı, mahkememiz huzurunda dinlenilen davalı tanığı …’un beyanına göre söz konusu işin (çökmeye konu imalatın) davalı tarafından malzemesi dava dışı sigortalı iş sahibine ait olmak üzere işçilik sureti ile yerine getirildiği, eser sözleşmelerinin iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğu, bu sözleşmede yüklenicinin asli edim yükümlüğü eseri meydana getirmek ve meydana getirdiği eseri iş sahibine teslim etmek olduğu, sözleşme ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 472/3 ve 476. maddeleri uyarınca yüklenici işin ehli olup bedele hak kazanabilmesi için, eseri fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayıp teslim etmesinin zorunlu olduğu, sözleşme ve ekleri ile proje ve teknik resimlere aykırı olarak imalât yapılmış olması halinde, imalâtın bu şekilde yapılması iş sahibi tarafından talep edilmiş olsa dahi yüklenici iş sahibine karşı genel ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemişse, yüklenicinin doğacak sonuçlardan kurtulamayacağı, iş sahibinin talimatının yerine getirilmesi halinde eserin, fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlanamayacağının iş sahibine ihbarı anlamına gelen genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmesine karşılık, iş sahibinin talimatında açıkça ısrar etmesi halinde yüklenicinin sorumluluğundan söz edilemeyeceği, uyarıya iş sahibinin cevap vermemiş olması zımni olarak işe devam edilmesi talimatı olarak da kabul edilemeyeceği, davacı tarafından yapılan ekspertiz incelemesi ile alınan uzman görüşü ve mahkememizce alınan 13/05/2022 ve 30/12/2022 tarihli bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davalı tarafından yapılan imalatın ayıplı olduğu, ayıplı imalat nedeniyle meydana getirilen eserin kısmen zarar gördüğü, davalı tarafından genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği savunulmuş ise de, buna ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmadığı, davalı tanığı …’un beyanının ise başka bir delille desteklenmediği ve tek başına yeterli kabul edilemeyeceği, bu nedenle davalı yüklenicinin meydana gelen hasar sonucundan tam kusuru ile sorumlu olduğu, ancak davacı sigorta tarafından dava dışı sigortalının %25 oranında kusurlu kabul edilerek sigortalıya ödeme yapıldığı, bu durumda davalı yüklenicinin kusurunun %75 olarak esas alınması gerektiği, mahkememizce alınan 13/05/2022 ve 30/12/2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre söz konusu hasarın poliçe dönemi içerisinde meydana geldiği, kar yağışı sonrası çatıda kısmi çökme meydana geldiği, meydana gelen hasarın nitelik ve boyutuna göre kısmi onarım ile hasarın giderilmesinin mümkün olduğu, hasar tarihi itibariyle hasar onarım bedelinin serbest piyasa rayiçlerine göre 13.768,39 TL olduğu, davalı yüklenicinin meydana gelen hasarda %75 kusuruna karşılık davacının davalıdan 10.326,30 TL rücu talebinde bulunabileceği, her ne kadar davacı bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu ve ekspertiz incelemesindeki hesaplamaya göre rücuya konu tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, davacı tarafından dava dosyasına sunulan hasara ilişkin fotoğraflar mahkememizce incelendiğinde bilirkişi heyetinin 13/05/2022 ve 30/12/2022 tarihli raporlarında da tespit edildiği üzere çatıda kısmi hasar meydana geldiği, tam hasarın söz konusu olmadığı, davacı sigorta tarafından meydana gelen hasarın nitelik ve boyutuna göre dava dışı sigortalıya ödeme yapılması gerekirken tam hasar varmış gibi ödeme yapıldığı, bu durumda söz konusu ödemenin kısmen lütuf ödemesi olduğu, davacı sigortanın yapmış olduğu lütuf ödemesini davalıdan talep edemeyeceği, sadece gerçek zarar esasına göre davalıdan talepte bulunabileceği, bu nedenle mahkememizce yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına lüzum görülmediği, tarafların sıfatına göre talep edilebilecek faizin avans faizi olduğu, davalının kendisine ihtarnamenin tebliğ edildiği ve ihtarname ile tanınan 3 iş günlük yasal sürenin sonunda 01/08/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, mahkememizce alınan 13/05/2022 ve 30/12/2022 tarihli kök ve ek bilirkişi raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun gerekçeli, denetime ve hükme esas almaya elverişli olduğu, iddianın ileri sürülüş biçimi, savunma ve dosya kapsamına göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 10.326,30 TL’nin 01/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 705,38 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 1.082,11 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 376,72 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 705,38 TL karar ve ilam harcı, 1.900,00 TL bilirkişi ücreti, 200,00 TL keşif araç ücreti, 571,90 TL keşif harcı, 456,60 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 3.869,78 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (10.326,30/63.364,60=0,16) 630,64 TL’nin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 136,00 TL müzekkere-tebligat-posta giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (0,84) 114,24 TL’nin davacıdan tahsili davalıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
8-Davacı tarafından mükerrer olarak yatırıldığı anlaşılan 419,90 TL keşif harcının talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.25/01/2023

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA