Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/154 E. 2022/241 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/154
KARAR NO : 2022/241

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2017
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16/05/2014 tarihli sözleşmeye göre davalı şirketin ürettiği ürünleri aralarında sözleşme hükümlerine göre satın aldığını, satış noktalarına pazarlamasını yaptığını, buna ilişmin bayilik sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin davalıdan satmak üzere aldığı ürünleri … A.Ş ve … markalı süt ve süt ürünleri olduğunu, bu ürünleri mahiyeti gereği paketli ve teneke içinde ürünler olduğunu, ürünlerin göz muayenesi ile sözleşmede belirtilen nitelik ve vasıfta olduğunu anlamanın mümkün olmadığını, müvekkilinin seri halde davalıdan ürün alımında bulunduğunu, davalıdan alınarak satışı yapılan bu paketli ürünlerin satıldığı market ve iş yerlerinden ürünler satıldıkça ayıplı olduğu gerekçesi ile müvekkiline iade edildiğini, ticari işleyiş ve taraflar arasında protokol gereği müvekkiline iade olunan bu ürünlerin davalı tarafından alınarak yerine aynı nevide ayıpsız ürün teslimi yapılması gerektiğini, somut olayda müvekkiline ayıplı olduğu gerekçesi ile satılan noktalardan iade olunun bu ürünlerin davalıya iadesi için müvekkilinin derhal telefon ve mail yolu ile ayıbı bildirdiğini, iade alınmasını talep ettiğini, davalı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davalıya Tekirdağ … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 11/11/2016 tarihli ihtarnamesi gönderilerek müvekkiline ayıplı olduğu için iadesi gerçekleşen ve müvekkilinin elinde bekleyen ürünlerin iade alınması veya bedelinin iadesi için ihtarname gönderildiğini, davalının müvekkilini sürekli oyaladığını ve meselenin çözümü için hiçbir adım atmadığını, davalı ile müvekkili aralarındaki bayilik sözleşmesinde ve bu sözleşmeye ek olarak 14/05/2015 tarihinde ek protokol yaptıklarını, protokolün 6. maddesinde “firma bakiye sipariş olarak 450 teneke inek klasik peynir ve 724 teneke keçi klasik peynirinin teslimatı aşamasında ürünlerin satandartları ölçüsünde sertleşmiş ve kalitesine uygun olarak vermeyi bayiye taahhüt ettiğini, zararlarına beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının delil listesinde belirttiği ve ek olarak sunduğunu iddia ettiği evrakların, ne dava dilekçesi ekinde ne de uyap sisteminde bulunmaması sebebiyle usulen yok hükmünde sayılması gerekeceğini, yargılama aşamasında nazara alınmamasını talep ettiklerini ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla bu belgelerin taraflarına tebliğ edilmesi halinde karşı beyanda bulunma ve karşı delil ikame etme haklarını saklı tuttuklarını, davacı iddialarını somutlaştırmak bir yana açık ve net biçimde iddianın ne olduğunu dahi ortaya koyamadığını, afaki biçimde peynir cinsi, teneke sayıları ve iade faturalarına dayanarak açılan davada esasa girilmeden red karar verilmesi gerektiğini, davacının ayıp iddiasına konu ürürlerin markası, cinsi, seri/parti numarası, üretim ve son kullanma tarihlerini belirtmediğini, davaya konu ettiği ürünleri ayırt edici hiçbir bilgi ve delil sunmadığını, müvekkilinin uzun yıllardır perakende sektöründe faaliyet gösteren Türkiye’nin dört bir yanına satış yapan saygın ve tanınmış bir firma olduğunu, ürünlerin mevzuatın öngördüğü koşullar ve kalite standartları çerçevesinde steril üretilerek müvekkili tarafından noktalar ve bayilikler aracılığıyla yüzbinlerce tüketiciye ulaştırıldığını, davacı tarafın müvekkili tarafça satılan … marka peynir çeşitleri ve bir miktar keçi sütü ürünü ile alakalı olarak ayıp ididasında bulunduğunu, ancak ayıp ididasına konu ürünlerin gerçekten müvekkiliden alınan ürünler olup olmadığını, bir an için müvekkilinden alındığı varsayılsa dahi bunların hangi seri ve parti numaralarına haiz olduğu, üretim ve son kullanma tarihlerinin belirtilmediğini, davacının davasına konu ürünlerdeki ayıbın muayene ile anlaşılamayacağını iddia ettiğini, davaya konu edilen malların gıda ürünleri olduğunu, bir makina yada bir araç gibi gizli ayıp barındırabilecek herhangi bir niteliği olmadığını, ayıplı/bozuk ise açıkça ambalajdan anlaşılabileceği gibi, 8 günlük kontrol süresi içerisinde de yapılacak bir muayene ile kolaylıkla tespit edilebileceğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 18. maddesine göre tacirler arasındaki her türlü bildirim, yazışma ve ihbarın noter kanalıyla, taahütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiile ve yazılı olarak yapılmasının esas olduğunu, yasanın emredici hükmü ve taraflar arasındaki açık sözleşme maddesine karşılık müvekkiline fatura mukabilinde satılmış ürünlerle ilgili olarak davacıdan süresi içeresinde gelen bir ayıp ihbarı olmadığını, aksini gösterir bir delil sunulmadığını, davacı tarafın ürünleri aldıktan aylar sonra müvekkiline keşide ettiği ihtarnameden bahsederek, müvekkilinin ihtarnameyi alınca anlaşma yoluna gittiğini iddia ettiğini, davacı yanın gerçekle bağdaşmayan iddialarına karşılık gönderdiği cevabi ihtarnamenin ekte sunulduğunu, süresi içinde ayıp ihbarının yapılmadığını, davacının müvekkiline muaccel 22.133,70 TL borcu bulunduğunu, borcunu derhal ödemesi gerektiği cevap ve ihtar edildiğini, davacının haksız, kötü niyetli ve hiçbir hukuki dayanağı olmayan iddialarıyla ilgili olarak herhangi bir anlaşma zemini oluşmasının düşünülemeyeceğini, davacı tarafın kendi kusuruyla uğradığı zararı müvekkiline yükleyerek telafi etmeye, ayrıca borçtan kurtulmaya çalıştığını, davacı tarafın müvekiline olan borçlarını ödemede sıkıntıya düştüğünü, müvekkilinden borçlarının ertelenmesi için talepte bulunduğunu, müvekkili tarafından davacının ödemesi gereken çeklerin vadesinin uzatıldığını, davacı tarafın müvekkiline 22.133,70 TL tutarında borç bakiyesi kaldığını, müvekkilinin ısrarlarına rağmen davacının ödeyemeyeceğini belirttiğini, davacının satın aldığı bir kısım malları da iade edip bedellerini geri almak istediğini,taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde satılan malların imalat hatası dışında hiçbir şekilde geri alınmayacağının belirtildiğini, herhangi bir imalat hatası bulunmadığından malları iade almaşı müvekkilinin haklı olarak kabul etmediğini, davanın haksız olduğunu, öncelikle davanın yetkisizlik kararı verilmesini, davacının ürünlerle ilgili belge sunmadığını, davacının ürünlerle ilgili inceleme yaptırmadığını, ayıbın varlığına ilişkin belge sunulmadığını, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunun davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalı şirkette almış olduğu ürünlerin ayıplı olması sebebiyle sözleşmenin feshi ve ürünlerin bedelinin iadesi istemine yöneliktir.
Tanık …’nin Vize Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08/09/2020 Tarihli duruşmasında; ”Davacı … ile ticari ilişkimiz vardır bu sebeple tanıyorum, davacı …’dan peynir almaktayım, davacı … ile birlikte Seferihisar’a … A.Ş firmasına gittik, Seferihisar da bize numuneler gösterildi, davacı … söz konusu firmadan 1000-1200 teneke kadar peynir siparişi verdi, ben de davacı … aracılığı ile 250 teneke peynir aldım, peynirler geldikten sonra satmaya başladığımızda bize gösterilen numunelerden farklı ürünler olduğunu anladık, bize gelen peynirlerde acıma ve kokma vardı, ben de bunun 210 tenekesini 22/01/2015 tarihinde …’a iade ettim, bunun faturası da hala bendedir istendiği takdirde Mahkemeye sunacağım. Söz konusu ürünler bize lojistik firması aracılığı ile geldi, bu aracın içerisinde peynir dışında başka ürünler de vardı, tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …’ın Tekirdağ 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15/09/2020 Tarihli duruşmasında; davacı benim oğlum olur, kendisini bu sebeple tanırım, davalı şirket süt ve süt ürünleri işi yapmaktadır, davacı oğlum ise bayiliğini yapmaktadır, aralarında bayilik sözleşmesi mevcuttur, davalı tarafından davacı oğlumun sipariş aldığı müşterilerine gönderilen lojistik şirketiyle gönderilmektedir, karşılığında sevk irsaliyesi düzenlenmektedir, davalı tarafından üretilen peynirlerin hayvanların ilaçlanması nedeniyle iki ay içerisinde bozulduğu müşterilerimiz tarafından bize bildirildi. Müşterilerimiz bu mallardan memnun kalmayıp iade etmeye başladılar, bu sebeple davacı oğlum zarar etmeye başladı, bu durumu davalı şirkete davacı oğlum, gerek telefon ile, gerek mail yoluyla bildirdi, davalı şirket mallarını bugün yarın diyerek ayıplı mallarını bir türlü iade almadı, en son davacı oğlum bu ayıplı ürünlerin alınması hususunda noterden ihtar çekti, ancak bir sonuç çıkmadı, bu sebeple davacı oğlum dava açmak zorunda kaldı, davacı oğlum tahminimce 200.000,00-TL civarında zararı olmuştur, aslında ayıplı malların değişimi hususunda davalı şirket ile sözleşmemiz vardır, iade almak zorundalar, bu sözleşmenin altında benim de imzam vardır, ancak sözleşme hükümlerine davalı taraf uymamaktadır, başka bir diyeceğim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … ‘ın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/03/2021 Tarihli duruşmasında; ”Ben 25 yıldır … Süt Üreticileri Birliğinde çalışıyorum. … Süt Üreticileri Birliğine ait 3 tane peynir satış mağazası var. Ben o mağazalarda mal alım görevlisiyim. Davacı Tekirdağ Kumbağ’da mal toptancısı. Ben kendisinden … diye bir firmaya ait keçi peyniri aldım. Davacı o firmanın Trakya Bölge bayisi idi, ben peynir siparişini davacıya yaptım ancak peynirler bana firma aracılığı ile geldi ve keçi peynirleri bozuk çıktı. Ben de iade faturası ile davacıya iade ettim. Tanıklık ücreti istemiyorum. Bilgim görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …’nın İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2021 tarihli duruşmasında; ”Ben davalı … Bitkisel Üretim … Şirketinin 2013 Mart, 2016 mart ayları arasında Marmara bölgesi, bölge müdürü olarak görev yapmam nedeni ile davalı şirketin bayisi olan davacı …’ı ve bölge müdürlüğü olarak çalışmam nedeni ile davalı şirketi tanırım, çalıştığım davalı şirket adına davalı şirketin bayisi olan davacı … ile bayilik sözleşmesini imzaladık, sözleşme kapsamında kendisine, sipariş listesinde talepte bulunduğu süt ve süt ürünlerini gönderdim, davaya konu iadesi talep edilen davaya konu ayıplı ürün nedeni ile iadesi talep edilen ürünlerin anlaşması benim zamanımda ve davalı şirket adına benim tarafımdan yapılmıştır, davalı şirkete ait ürünleri mağazaların doğrudan depolarına teslim ediyorduk, bu doğrultuda davacının almış olduğu ürünlerde marketlerin deposuna teslim edilmiştir, 11/11/2016 tarihli ihtarname tarihinde ben davalı iş yerinden ayrılmıştım, ancak benim çalıştığım dönemde ve ben ayrıldıktan sonra da davacı davalı şirketten ürün almaya devam etmiştir, ben davalı şirketten ayrıldıktan sonra kendi adıma firma kurdum ve zeytin işi ile iştigal etmekteyim, bu nedenle önceki davalı şirket bayileri ile halen irtibatım ve ticaretim devam etmektedir, bu nedenle dava konusu ayıplı ürün hakkında bilgim vardır, benim davalı şirket Marmara bölge müdürü olarak çalıştığım dönemde de ayıplı ürün teslimi oluyordu, ancak ayıplı ürünlerin ayıpsız misli ile değiştiriyorduk, ben davalı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirket tarafından davacıya gönderilen bir kısım ürünlerde ayıp olduğunu ancak ayıplı ürünlerin iade alamadığı gibi bedellerinin de iade edilmediğini davacıdan duydum, benim bölge müdürü olarak görev yaptığım zamanda gördüğüm kadarı ile davacıya ait depolar ürün saklama koşullarına müsaittir, davalı şirket tarafından bayilerine gönderilen ürünler ve ürünlere ilişkin sipariş kayıtları, teslim irsaliyeleri ve faturaları davalı şirket merkezinde kayıtlıdır, benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir, tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişi …’ın 12/07/2019 Tarihli Raporunda; Dosya içeriğindeki mevcut belgeler, davalı ve davacının yasal defterleri ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı yanın kayıtlarında, davalının 9.177,58-TL alacaklı olduğu, davalı yanın kayıtlarında ise davacının 633,70-TL borçlu olduğu, davacı ve davalı arasında imzalanan 16.05.2014 tarihli sözleşmenin “Her türlü delil anlaşması” başlıklı 14. Maddesinde “Taraflar her türlü uyuşmazlık halinde ÜRETİCİ’ nin defter, kayıt ve belgelerinin muteber, tetkike esas ve HMK.287. md.gereğince yegane delil teşkil edeceğini kabul eder.” Maddesi gereğince; davacının davalıya 633,70-TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
20/03/2020 Tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda; Davaya konu ürünlerin alış fiyatı üzerinden mali değerinin 57.526,80-TL satış fiyatı üzerinden mali değerinin 61.442,27-TL olduğu, davalı firmanın 2016 yılında dönem başı açılış kayıtlarında davacı firma … … Ticaret nezdinde 237,60-TL borç kaydı bulunduğu, bu durum tarafların birbirlerine 2015 döneminden devreden borç/alacak ilişkisinin bulunduğu, 2016 yılı dönemindeki davacı firmanın alımlarına karşın 22.457,23 TL tutarında mal hizmet satımı, 120.140,60 TL iade edildiği, 21.500,00 TL çek yoluyla ödeme yapıldığı tespit edilmiş olup, dönem sonunda davalı firmanın 10.344,01 TL borçlu, 19.521,59 TL alacaklı kaydının olduğu, davacı firmanın davalı firmaya 9.177,58 TL borçlu olduğu, dava konusu ürünlerin iadesine ilişkin düzenlenmiş fatura vb.belgenin defter kayıtlarında olmadığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında davalının ürettiği ürünleri davacının satın alarak ilgili satış noktalarında satış ve pazarlamasını yaptıkları yönünde bir satış sözleşmesine dayalı hukuki ilişki bulunduğu, davacının satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğunun iddia ettiği ve ürünlerin iadesi olmazsa, bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ettiği, davalının davacının iddialarını somutlaştırmadığı, ayıbın ne olduğunu dava dilekçesinde belirtmediği, dava konusu ürünlere dair hiçbir açıklama yapılmadığını, davacının saklama koşullarına yönelik hiçbir açıklamada bulunmadığını bu haliyle davanın reddini talep ettiği, taraf defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davacının davalıya borçlu olduğunun tespit edildiği, talimat yoluyla yapılan keşifle alının raporu göre ise ayıplı olduğu iddia edilen ürünler ile depodaki ürünlerin karşılaştırılması ve tespitinin yapılamadığı, ürünlere dair son kullanma tarihi gibi ayırt edici bilgilerin dosyada bulunmadığı, depolama sıcaklığının keşif esnasında uygun olduğu, ancak depolama esnasındaki durumunun tespitinin mümkün olmadığı, deponun genel temizliğinin yetersiz olduğu, istiflemenin tenekelere zarar verecek şekilde yapıldığı, teneke ambalajlardaki bozulmaya dair tespitlerin yapılamadığı, davacı tarafın ürünlere yönelik herhangi bir analiz yaptırmadığı bu bağlamda ayıba dair bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığı, bu haliyle davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli toplam 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 899,79-TL nin mahsubu ile 819,09-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 13/2 ye göre 7.649,50-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya VERİLMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır