Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1309 E. 2021/304 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1309 Esas
KARAR NO : 2021/304

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/11/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan cari hesaptan bakiye 7.160,00 TL alacağının bulunduğu, bu alacağın davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının haksız itirazının iptaliyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen esasa cevap süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER:
1-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davaya konu İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, incelenmesinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhinde 16.02.2018 tarihinde 7.160,00 TL asıl alacak, 87,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.247,98 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesi kapsamında takibin durduğu anlaşılmıştır.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebilmesi açısından mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış olup, mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 02.01.2020 tarihli raporda sonuç olarak; Davacı şirkete ait 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yapıldığı, davacı şirketin incelenen 2015 ve 2016 yılı ticari defter ve kayıtlarıyla 2017 ve 2018 yılı cari hesap muavin dökümlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 7.160,00 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı şirkete ait 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin Ba/Bs kayıtları getirtilerek dosyaya delil olarak eklenmiştir.
4-Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında mali müşavir bilirkişiden davalı şirkete ait Ba kayıtları ile davacı şirket defterleri karşılaştırılmak suretiyle ek rapor düzenlenmesi istenilmiş olup, davalı tarafın incelenen Ba formlarına göre davacı şirketin 2015 Ekim ayında davacı şirket tarafından kendisine düzenlenen faturaların KDV hariç tutarlarının 5.312,00 TL olduğu ve Ba formunda beyan edildiği, 2015 Ekim ayında Ba formunda beyan edilen faturaların KDV dahil toplamının 6.291,00 TL olduğu, Ekim ayına ait davalı şirketin Ba formunda beyan ettiği faturaların içinde 07.10.2015 tarih 782,00 TL, 07.10.2015 tarih 817,00 TL, 07.10.2015 tarih 782,00 TL, 07.10.2015 tarih 782,00 TL, 07.10.2015 tarih 782,00 TL, 07.10.2015 tarih 782,00 TL, 07.10.2015 tarih 782,00 TL, 14.10.2015 tarih 782,00 TL olmak üzere toplam 6.291,00 TL’lik faturaların bulunduğu, bilirkişi raporu içeriğinde “A/davalı şirkete ait SGK hizmet dökümünün incelenmesi” başlıklı bölümünde incelenen faturayı teslim alan imzaya ait ismin incelenen SGK Hizmet dökümünde bulunmayan 07.10.2015 tarih 202598 nolu 782,00 TL tutarındaki fatura ile imzaya ait ad soyadın okunamadığı, 14.10.2015 tarihli 202695 nolu 785,00 TL tutarındaki faturanın da davalı şirket tarafından Ba formu ile beyan edildiği, dolayısıyla davalı şirket tarafından Ba formu ile beyan edilen faturaların davalı şirkete teslim edildiğine dair dayanak belge oluşturduğundan hareketle takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı şirket alacağının ; davalı şirketin Ba formunda beyan ettiği 2015 Ekim tarihli KDV dahil toplam 6.291,00 TL olan faturalar ile yine raporun A maddesinde incelenen teslim alan tarafından imza edilen ve davalının SGK hizmet dökümünde imzalayın isimlerinin tespit edildiği 28.12.2015 tarihli 201870 nolu 80,00 TL’Lik fatura ile 31.03.2016 tarih 129192 nolu 195,00 TL’lik faturaların toplamı (6.291,00 TL + 80,00 TL + 195,00 TL=) 6.566,00 TL olduğu, kök raporda 2015 ve 2016 yılına ait davacı şirketin defterlerinde tespit edilen davalı şirket borcunun 760,00 TL olduğu, davacı şirketlerinde kayıtlı davacı şirket borcunun 6.566,00 TL kısmının davalıya ait SGK hizmet dökümü ve yine davalıya ait Ba beyanı ile tespit edildiği, geriye kalan (7.160,00 TL – 6.566,00 TL=) 594,00 TL’nin dayanak belgelerle tespitinin yapılamadığı, bu sebeple takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı şirketin davalı şirketten 6.566,00 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, KABUL:
Dava: İİK 67.maddesi gereğince açılmış olan itirazın iptali davası olup, davaya konu icra takip dosyası açısından davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesiyle taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan cari hesaptan bakiye 7.160,00 TL alacağının bulunduğu, bu alacağın davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının haksız itirazının iptaliyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça esasa cevap süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamış olmakla birlikte icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde davalı şirketin adresi itibariyle Torbalı İcra Daireleri yetkili olduğundan İzmir İcra Dairelerinin yetkisine itiraz edildiği, ayrıca da davacı tarafça takibe konu edildiği şekilde davalının davacıya bir borcunun bulunmadığından bahisle alacağın tamamına, faiz ve fer’ilerine itiraz edildiği bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takibe konu edilen miktar kadar bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde davalı şirket merkezi itibariyle Torbalı İcra Dairelerinin yetkili olduğuna dair yetki itirazında bulunulmuş ise de davacı şirket merkezinin mahkememiz yargı alanı içerisinde bulunması nedeniyle TBK 89.maddesi gereğince davalı tarafın icra dairesinin yetkisine karşı yapmış olduğu yetki itirazının yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, davalı tarafça ihtaratlı davetiyeye rağmen ticari defter ve kayıtların bilirkişi incelemesi için mahkememize sunulmadığı, bu nedenle bilirkişi incelemesinin davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtları ile davalı şirkete ait ilgili yıllara ilişkin olarak vergi dairesinden getirtilen Ba beyannamelerinin karşılaştırılması suretiyle yaptırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında alınan kök ve ek raporun birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı şirkete ait 2015, 2016 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlar ile 2017, 2018 yılları cari hesap muavin dökümlerinin incelenmesinden davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle takibe konu asıl alacak tutarı olan 7.160,00 TL alacaklı olduğu ve incelenen 2015 ve 2016 yılı defterlerinin TTK hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak tutulduğu tespit edilmiştir. Yine alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin 2015 yılına ilişkin Ba formunun incelenmesinden 2015 yılı Ekim ayında, davalı şirket tarafından kendisine düzenlenen faturalardan KDV hariç toplam 5.331,00 TL ve KDV dahil edildiğinde 07.10.2015 tarih … nolu 782,00 TL, 07.10.2015 tarih … nolu 817,00 TL, 07.10.2015 tarih … nolu 782,00 TL, 07.10.2015 tarih …. nolu 782,00 TL, 07.10.2015 tarih …. nolu 782,00 TL, 07.10.2015 tarih … nolu 782,00 TL, 07.10.2015 tarih … nolu 782,00 TL, 14.10.2015 tarih … nolu 782,00 TL olmak üzere toplam 6.291,00 TL’lik 8 adet faturanın vergi dairesine bildiriminin yapıldığı, bu kapsamda davalı şirket tarafından Ba olarak vergi dairesine bildiriminin yapıldığı anlaşılan bu faturaların davalı şirket defterlerine kaydedildiğinin kabul edilmesi gerekmiştir. Yine alınan bilirkişi raporunda davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen 28.07.2015 tarihli 80,00 TL’lik irsaliyeli faturanın teslim alan bölümünde adı geçen … ile 31.03.2016 tarihli 195,00 TL’lik irsaliyeli faturanın teslim alan bölümünde adı geçen …’ın davalıya ait SGK hizmet döküm listesinde davalı çalışanı olarak isimlerinin geçtiği tespit edilmiş olduğundan bu 2 faturaya ilişkin mallarında davacı tarafça davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmiştir. Buna göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 2015 yılının Ekim ayında davalı tarafça Ba formunda beyan edildiği bildirilen KDV dahil 8 adet fatura toplamı olan 6.291,00 TL’ye 28.07.2015 tarihli 80,00 TL’lik ve 31.03.2016 tarihli 195,00 TL’lik bu 2 fatura tutarının ilave edilmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan (6.291,00 TL + 80,00 TL + 195,00 TL=) 6.566,00 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda davacı taraf defterlerinde kayıtlı olup, takip talepnamesinde asıl alacak olarak 7.160,00 TL talep edilmiş olduğundan (7.160,00 TL – 6.566,00 TL=) 594,00 TL bakiye kısma yönelik talebin davacı tarafça yazılı delillerle ispatlanamadığı, ayrıca davacı tarafça açıkça yemin deliline de dayanılmadığı görülmekle bakiye kısım yönünden talebin yerinde olmadığı düşünülmüştür.
Yukarıda anlatılan gerekçelerle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 6.566,00 TL asıl alacağının bulunduğu ve bu alacağın ödendiğine dair dosyada bir belge bulunmadığı gibi bu yönde bir savunmanın da davalı tarafça ileri sürülmediği, ayrıca mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından 02.03.2021 tarihli duruşmada iş bu davadaki talebin sadece asıl alacağa ilişkin olduğu ve bu kapsamda sadece asıl alacak üzerinden harç yatırıldığı bildirilmiş olmakla davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun İzmir …. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle 6.566,00 TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine, likit olduğundan kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 1.313,20 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM /Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun İzmir …. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle 6.566,00 TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine,
Kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 1.313,20 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 448,52 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 86,04 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 362,48 TL nispi karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça başlangıçta yatırılan toplam 127,14 TL harç ile, tebligat ve posta gideri 249,10 TL, bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 849,10 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 772,68 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır