Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1211 E. 2021/345 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1211
KARAR NO : 2021/345

DAVA : Menfi Tespit, İstirdat
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit, istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle ; Davalının müvekkillerinden …’in yeğeni diğer davacı …’ın ise kuzeni olduğu, davalının davacılardan …’ın içerisinde bulunduğu mali sıkıntıyı kullanarak miras kalan taşınmazın satılmasını ve taşınmaz satılana kadar da kendilerine maddi olarak destek olayı teklif ettiği, yine davalının davacının elinde olan çek ve senetleri de faiz karşılığında paraya çevireceğini belirterek elinde bulunan çek ve senetleri de aldığı ancak bedellerini davacıya ödemediği, kendisince belirlediği oranda faiz kestiği, bu nedenle takip ve davaya konu senetler dışında da senetler imzalatıldığı, yine davalının müvekkilinin kendisine borçlu olduğunu ve bu borcu sanki kendi adına kullanılmış gibi göstererek bu şekilde müvekkilinin borcunu kabul etmesini ve sözleşme ile senetler imzalamasını istediği, davalı tarafından … Bankası A.Ş … Şubesi’nden 200.000,00 TL tutarlı kredi kullanıldığı ve sanki bu meblağ müvekkiline ödenmiş gibi 09.08.2017 tarihli borç kabul ve tasfiye sözleşmesini hazırladığı ve müvekkiline imzalattığı, aynı sözleşme kapsamında müvekkilinden toplamda 6.994,00 TL bedelli ve 36 adet senet imzalatarak aldığı, ayrıca iş bu sözleşme ve senetlerin davacılardan … tarafından da ayrıca imzalanmasını istediği, ancak davalı tarafından müvekkiline kullandırılan ne bir kredi ne de bir borcun söz konusu olmadığı, borç kabul ve tasfiye sözleşmesi incelendiğinde de müvekkilleri tarafından 200.000,00 TL’lik borç için 251.795,83 TL ödeme yapılacağının açıkça kararlaştırıldığını, davalının tehdit ve baskısı sonucunda iş bu sözleşmede yer alan ilk 4 senedinde müvekkili tarafından ödendiği, buna karşın davalı tarafından sözleşmede yer alan senedin tamamında yer alan İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve ihtiyati haciz uygulandığı, icra takibi başlatıldıktan sonra davalı tarafından takibe karşı herhangi bir itiraz yapılmaması ve icra müdürlüğü nezdinde de borcun kabul edilmesinin istendiği, davalının icra müdürlüğü nezdinde borcun kabul edilmesi ve ödeme yapılması şartıyla evlere konulmuş olan ihtiyati hacizlerin kaldırılacağını söylediği, haciz baskısı altında müvekkili …’in hiçbir borcu olmamasına karşın icra müdürlüğü nezdinde borcu kabul etmek zorunda kaldığı, bununla birlikte davalıya toplamda 46.489,50 TL ödeme yapıldığı, davalı ile müvekkili arasında herhangi bir borç doğuracak hukuki ilişkinin mevcut olmayıp, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun da bulunmadığı, davalı hakkında İzmir CBS’de suç duyurusunda bulunulduğundan bahisle öncelikle menfi tespit isteminin kabulüyle, davacıların İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi ve iş bu takibe konu edilen 32 adet senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konu edilen senetlerin iptaline, icra tehdidi ve baskısı altında ödemesi yapılmış olan ve bilirkişi marifetiyle tam tutarı belirlenecek olan ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek faizle birlikte davalıdan tahsiliyle müvekkiline verilmesine, kötüniyetli olarak müvekkili hakkında icra takibi başlatan davalı hakkında %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle : Davacıların davalıya gelerek bankadan kendilerine kredi verilmediğini, kendi adına kredi çekip kendilerine vermelerini ,kredi taksitlerini kendilerinin ödeyeceğini bildirdikleri, müvekkillerinin de kendilerini kırmayıp … Bankası … Şubesi’nden 80.000,00 TL , 80.000,00 TL ve 40.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL’lik kredi kullandığı, davalının kullandığı krediler karşılığı bankadan aldığı 200.000,00 TL’yi davacılara teslim ettiği, her 3 kredinin geri ödenecek aylık taksit tutarının 6.994,00 TL olup, 36 ayda geri ödeneceği, taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre kredi taksitlerinin davalı tarafından bankaya ödeneceği, davacılarında verdikleri senetler karşılığında alacaklıya ödemeye yapacağının kararlaştırıldığı, nitekim davacılar tarafından davalıya verdikleri 09.09.2017, 09.10.2017, 09.11.2017, 09.12.2017 vadeli senet bedellerinin ödendiği, ancak bu tarihten sonra senet bedellerinin ödenmemeye başlandığı, ancak davalının kredi taksitlerini bankaya ödemeye devam ettiği ve halende devam etmekte olduğu, bunun üzerine davalının davacılar hakkında İzmir … ATM’nin .. D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alarak İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başladığı ve davacı borçlunun 3 adet taşınmazı üzerine ihtiyati haciz konulduğu, bunun üzerine davalının yanına gelen davacıların durumdan çok üzüntülü olduklarını ifade ederek 2 adet taşınmaz üzerinden ihtiyati haczin kaldırılmasını rica ettikleri ve bu durumda 2 taşınmaz üzerinden kredi kullanarak borcu ödeyeceklerini söyledikleri, davalının davacıları kırmadığı 2 adet taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılması talimatını verdiği, davacı borçlulardan …’in de 18.06.2018 tarihinde icra dairesine gelerek dosya borcunu kabul ettiğini ve dosyada yapılan hacizlere de bir diyeceğinin olmadığını beyan ettiği, takipten sonra davacı borçlular tarafından davalıya 42.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin de icra dosyasına yatırılmış olduğundan bahisle açılan davanın reddine, davacıların %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI … YÖNÜNDEN ISLAH EDİLEN DAVA DİLEKÇESİ : Davacı vekili davacılardan … yönünden dava dilekçesini ıslah etmiş olup, sunmuş olduğu 24.07.2019 tarihli dilekçesiyle; davalının müvekkillerinden …’in yeğeni diğer davacı …’ın ise kuzeni olduğu, davalının davacılardan …’ın içerisinde bulunduğu mali sıkıntıyı kullanarak miras kalan taşınmazın satılmasını ve taşınmaz satılana kadar da kendilerine maddi olarak destek olayı teklif ettiği, yine davalının davacının elinde olan çek ve senetleri de faiz karşılığında paraya çevireceğini belirterek elinde bulunan çek ve senetleri de aldığı ancak bedellerini davacıya ödemediği, kendisince belirlediği oranda faiz kestiği, bu nedenle takip ve davaya konu senetler dışında da senetler imzalatıldığı, yine davalının müvekkilinin kendisine borçlu olduğunu ve bu borcu sanki kendi adına kullanılmış gibi göstererek bu şekilde müvekkilinin borcunu kabul etmesini ve sözleşme ile senetler imzalamasını istediği, davalı tarafından … Bankası A.Ş … Şubesi’nden 200.000,00 TL tutarlı kredi kullanıldığı ve sanki bu meblağ müvekkiline ödenmiş gibi 09.08.2017 tarihli borç kabul ve tasfiye sözleşmesini hazırladığı ve müvekkiline imzalattığı, aynı sözleşme kapsamında müvekkilinden toplamda 6.994,00 TL bedelli ve 36 adet senet imzalatarak aldığı, ayrıca iş bu sözleşme ve senetlerin davacılardan … tarafından da ayrıca imzalanmasını istediği, ancak davalı tarafından müvekkiline kullandırılan ne bir kredi ne de bir borcun söz konusu olmadığı, borç kabul ve tasfiye sözleşmesi incelendiğinde de müvekkilleri tarafından 200.000,00 TL’lik borç için 251.795,83 TL ödeme yapılacağının açıkça kararlaştırıldığını, davalının tehdit ve baskısı sonucunda iş bu sözleşmede yer alan ilk 4 senedinde müvekkili tarafından ödendiği, buna karşın davalı tarafından sözleşmede yer alan senedin tamamında yer alan İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve ihtiyati haciz uygulandığı, icra takibi başlatıldıktan sonra davalı tarafından takibe karşı herhangi bir itiraz yapılmaması ve icra müdürlüğü nezdinde de borcun kabul edilmesinin istendiği, davalının icra müdürlüğü nezdinde borcun kabul edilmesi ve ödeme yapılması şartıyla evlere konulmuş olan ihtiyati hacizlerin kaldırılacağını söylediği, haciz baskısı altında müvekkili …’in hiçbir borcu olmamasına karşın icra müdürlüğü nezdinde borcu kabul etmek zorunda kaldığı, bununla birlikte davalıya toplamda 46.489,50 TL ödeme yapıldığı, davalı ile müvekkili arasında herhangi bir borç doğuracak hukuki ilişkinin mevcut olmayıp, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun da bulunmadığı, davalı hakkında İzmir CBS’de suç duyurusunda bulunulduğu ayrıca davacılardan …’in 73 yaşında olup, davalı tarafından bu hususun kötüye kullanıldığı, davalı tarafından söz konusu senetlere dayanılarak ve senetlerin üzerinde müvekkilinin de imzası bulunduğu iddiasıyla İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı … ve kızı olan diğer davacı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının icra müdürlüğüne sunduğu senetlerde ise senetlerdeki imzanın davacı …’in eli ürünü olmadığı, çıplak gözle dahi sahte olduğunun anlaşıldığı, yine davacı … ile davalı arasında borç doğuracak herhangi bir ilişkinin de bulunmadığı, yine davalının banka yazı cevaplarının dosyaya gelmesinden sonra mahkemeye sunduğu beyan ile borç kabul ve tasfiye sözleşmesinde davacı …’in imzası bulunmamasına rağmen verdiği yazılı beyanda sözleşmede davacı …’in imzasının bulunduğunu belirttiği, davalının hiçbir şekilde sözleşmeyi imzalamadığı, eğer davalının elinde mahkemeye sunmuş olduğu üzerinde imza bulunmayan sözleşmeden başka yazılı bir sözleşme varsa o sözleşmenin de sahte olduğu, sonuç olarak takibe konu senetler ve de alacağın dayanağı olarak belirtilen sözleşmenin müvekkili … tarafından hiçbir şekilde görülmediği ve imzalanmadığı, davalının sahte imza içeren senetlere dayalı olarak icra takibi yaptığı ve menfi tespit davasında da aynı şekilde senetleri sahte imza içeren sözleşmeye dayandırdığı, ancak gerek sözleşme gerekse senetlerdeki imzaların davacı …’e ait olmadığı, bununla ilgili olarak İzmir CBS’nin … Sayılı dosyasıyla soruşturma başlatıldığından bahisle davacının öncelikle menfi tespit isteminin kabulüyle, davacıların İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi ve iş bu takibe konu edilen 32 adet senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konu edilen senetlerin iptaline, icra tehdidi ve baskısı altında ödemesi yapılmış olan ve bilirkişi marifetiyle tam tutarı belirlenecek olan ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek faizle birlikte davalıdan tahsiliyle müvekkiline verilmesine, kötüniyetli olarak müvekkili hakkında icra takibi başlatan davalı hakkında %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası getirtilmiş olup, dosyanın incelenmesinden davalı alacaklı … tarafından davacı borçlular aleyhinde 06.06.2018 tarihinde her biri 6.994,00 TL olan 09.01.2018-09.08.2020 tarihleri arasındaki vade tarihlerini içeren toplam 32 adet senetten dolayı 223.808,00 TL asıl alacak, 833,45 TL işlemiş faiz, 485,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 101,20 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 225.227,65 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, iş bu icra takip dosyası üzerinden düzenlenen ödeme emrinin davacılardan …’ın bizzat kendisine 08.06.2018 tarihinde, diğer davacı …’in bizzat kendisine de yine 08.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacılardan …’in alacaklı vekili ile birlikte 19.06.2018 tarihinde icra müdürlüğüne giderek “dosya borcuna bir diyeceğinin bulunmadığı, borcu kabul ettiğini, dosyada yapılan taşınmaz hacizlerine de bir diyeceğinin olmadığını, haczedilmezlik itirazının da bulunmadığını” bildirdiği, alacaklı vekili tarafından da borçlunun beyanına bir diyeceğinin bulunmadığını, alacak devam etmekle birlikte borçlunun 2 adet taşınmazı üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, davacı ve davalı vekilinin icra müdürlüğünce bu yönde düzenlenen 19.06.2018 tarihli tutanağın altını birlikte imzaladıkları, görülmüştür.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında bir sureti getirtilen İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden davacılar … ile …’ın 12.10.2018 tarihli dilekçeleriyle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinin usul ve yasaya aykırı olmasından dolayı iptali ve iş bu yargılama sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması yönünde talepte bulundukları yapılan yargılama sırasında mahkemece verilen 2018/703 Esas, 2018/846 Karar ve 18.12.2018 tarihli karar ile davanın İİK 168/4-5 maddesi gereğince 5 günlük sürede itiraz ve şikayetlerin ileri sürülmemesi nedeniyle süre aşımından reddine karar verildiği, iş bu kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir BAM … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar ve 26.02.2019 tarihli ilamıyla İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin ilgili kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır.
3-Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, incelenmesinden yapılan soruşturma kapsamında 02.01.2019 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, iş bu kararında İzmir CBS’nin 15.04.2019 tarihli cevabi yazısından davacıların itirazı üzerine İzmir … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 02.04.2019 tarihli … D.İş sayılı kararı üzerinden itirazın kesin olarak reddine karar verildiği bildirilerek İzmir … Sulh Ceza Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasının kararının bir sureti yazı ekinde mahkememize gönderilmiştir.
4-Yine İzmir CBS’nin …. Soruşturma sayılı dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, müştekisinin …, şüphelisinin ise … olduğu, yapılan soruşturma neticesinde 21.11.2019 tarihli karar ile resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, iş bu kararın ise 26.02.2020 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır.
5-Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında …bankası’na müzekkere yazılarak taraf delilleri arasında yer alan Genel Kredi Sözleşmesinin eklerinin birer sureti istenilmiş olup, dosyaya gelen 16.01.2019 tarihli cevabi yazı delil olarak dosyaya eklenmiştir.
6-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında icra takibine ve davaya konu senetlerin davacı …’in eli ürünü olup olmadığının tespiti açısından İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmış olup, düzenlenen 30.12.2020 tarihli raporda sonuç olarak; incelemeye konu senetlerde davacı …’e atfen atılan imzaların kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
7-Davalı alacaklı tarafından icra takip dosyasına sunulan dilekçe ile davacılardan …’den müvekkili hesabına 19.07.2018 tarihinde 42.000,00 TL yatırılmış olduğu bildirilmiş olup, dosya içerisinde davacı delilleri arasında yer alan Halkbankası dekontunun incelenmesinden 19.07.2018 tarihinde davacı … tarafından açıklama bölümünde “Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran senet bedeline mahsuben” yapılan ödeme şeklinde toplamda 42.000,00 TL’lik havalenin yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ /KABUL :
Dava; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına konu bonolardan ve takipten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ve icra tehdidi ve baskısı altında ödendiği iddia olunan tutarın istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı vekili her iki davacı açısından sunmuş olduğu ilk dava dilekçesiyle, davacılardan …’ın içerisinde bulunduğu mali sıkıntı nedeniyle dava dilekçesi ekinde bir sureti sunulan “Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi” kapsamında sanki davalı tarafça …bankası A.Ş … Şubesi’nden kullanılan 200.000,00 TL tutarlı kredinin müvekkiline ödenmiş ve bu krediler karşılığında da davacılarca 6.994,00 TL bedelli 36 adet senedin imzalanarak davalıya verildiği şeklinde 09.07.2017 tarihli protokol hazırlanarak müvekkiline imzalatılmış ise de davalı tarafça kullanılan herhangi bir kredi olmadığı gibi müvekkili …’a protokol kapsamında ödenen herhangi bir tutarında bulunmadığı, davalının tehdit ve baskısı sonucunda sözleşmede yer alan ilk 4 senedin davalıya ödendiği, ayrıca haciz baskısı altında davacılardan …’in hiçbir borcu olmamasına rağmen icra müdürlüğü nezdinde borcu kabul etmek zorunda kaldığı, toplamda 46.489,50 TL ödeme yapıldığı belirtilerek davacıların davaya konu icra takibinden ve takibe konu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve ödenen tutarın istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili daha sonra davacılardan … yönünden dava dilekçesinin ıslahı suretiyle sunmuş olduğu 24.07.2019 tarihli dilekçe ile daha önce dosyaya sunmuş olduğu 15.10.2018 tarihli dilekçedeki beyanlarını tekrarla, ayrıca icra takibinin dayanağı olarak gösterilen 09.08.2017 tarihli protokolde davacı …’in herhangi bir imzasının bulunmadığı, davalının elinde davacının imzasının bulunduğu bir sözleşme olması halinde de bu imzanın da sahte olduğu, ayrıca takip ve davaya konu bonolarda bu davacıya atfen atılan imzalarında davacının eli ürünü olmadığından, davacı …’in dava konu icra takibinden ve takibe konu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafça ödenen tutarın ise istirdadına karar verilmesi talep edilmiştir.
Davaya konu icra takip dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinden davalı tarafça her iki davacı hakkında İzmir … ATM’nin … D.İş sayılı dosyası üzerinden her biri 6.994,00 TL bedelli, 09.01.2018-09.08.2020 tarihleri arasında vadeyi içeren toplam 32 adet senetten dolayı 223.808,00 TL üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, mahkemece 28.05.2018 tarihli karar ile davacı tarafın ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verildiği, iş bu kararın 05.06.2018 tarihinde icra müdürlüğünün 2018/6916 Esas sayılı dosyası üzerinden infazının talep edildiği ve davalı alacaklı tarafından aynı takip dosyası üzerinden 06.06.2018 tarihi itibariyle yine her iki davalı hakkında her biri 6.994,00 TL olan 09.01.2018, 09.02.2018, 09.03.2018, 09.04.2018, 09.05.2018, 09.062018, 09.07.2018, 09.08.2018, 09.09.2018, 09.10.2018, 09.11.2018, 09.12.2018, 09.01.2019, 09.02.2019, 09.03.2019, 09.04.2019, 09.05.2019, 09.06.2019, 09.07.2019, 09.08.2019, 09.09.2019, 09.10.2019, 09.11.2019, 09.12.2019, 09.01.2020, 09.02.2020, 09.03.2020, 09.04.2020, 09.05.2020, 09.06.2020, 09.07.2020, 09.08.2020 tarihli toplam 32 adet senetten dolayı faiz ve fer’ileriyle birlikte toplam 225.227,65 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, her iki davacı borçluya ödeme emrinin ve senet suretlerinin 08.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve icra takip dosyası içerisinde bulunan 19.06.2018 tarihli tutanağın incelenmesinden davacı borçlu …’in davalı avukatıyla birlikte icra takip dosyasına 19.06.2018 tarihinde giderek “dosya borcuna bir diyeceğinin bulunmadığı, borcu kabul ettiğini ve dosyada yapılan taşınmaz hacizlerine bir diyeceğinin olmadığını, haczedilmezlik itirazında bulunmadığını bildirdiği” davalı alacaklı vekili tarafından da 2 adet taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasının talep edildiği ve 19.06.2018 tarihli tutanağın davacı borçlu … ve alacaklı vekili tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında bir sureti getirtilen İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden davacılar … ile …’ın 12.10.2018 tarihli dilekçeleriyle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinin usul ve yasaya aykırı olmasından dolayı iptali ve iş bu yargılama sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması yönünde talepte bulundukları yapılan yargılama sırasında mahkemece verilen … Esas, … Karar ve 18.12.2018 tarihli karar ile davanın İİK 168/4-5 maddesi gereğince 5 günlük sürede itiraz ve şikayetlerin ileri sürülmemesi nedeniyle süre aşımından reddine karar verildiği, iş bu kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir BAM … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar ve 26.02.2019 tarihli ilamıyla İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin ilgili kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır.
Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında dava konusu olayla ilgili olarak İzmir CBS tarafından yürütülen … soruşturma sayılı dosyadan verilen takipsizlik kararının 26.02.2020 tarihinde ve … Soruşturma sayılı dosyadan verilen takipsizlik kararının ise 02.04.2019 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu bildirilmiştir.
Yine dosyada bir sureti mevcut olan ve dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 09.08.2017 tarihli “Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi”nin incelenmesinden Sözleşmenin Konusu başlıklı 2.maddesinde sözleşmenin konusunun borçluların alacaklıya olan 251.795,83 TL olan borçlarının ödenmesi ve ödeme şeklinin düzenlenmesine ilişkin olduğunun belirtildiği, Tarafların Yükümlülükleri başlıklı 3.1.maddesinde ise “Alacaklı …, …bankası … Şubesi’nden kendi adına 200.000,00 TL kredi kullanarak, çektiği 200.000,00 TL’yi borçlular … ile …’a elden teslim etmiştir.” 3.2.maddesinde “Kredinin geri ödemesiyle birlikte bankaya olan toplam borç tutarının 251.795,83 TL’dir.” şeklinde düzenlendiği, 3.3.maddesinde ise “Kredi taksitleri … tarafından bankaya ödenecek olup, borçlular … ile … aşağıda dökümü yapılan senetler ile borçlarını aylık taksitler halinde alacaklıya ödeyeceklerdir.” şeklinde olup, 3.4.maddesinin ise “Borçlular alacaklıya toplam 251.795,83 TL borçlu olduklarını, borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını kesin olarak kabul etmektedirler.” şeklinde düzenlendiği, 4.maddesinde “Her biri 6.994,00 TL bedelli ve 09.09.2017-09.08.2020 tarihleri arasında vadeleri içeren toplam 36 adet bonoya ilişkin dökümlerin yapıldığı ve sözleşmenin 5.maddesinde ise “Borçlular sözleşmeye konu senetleri vadelerinde ödemeyi, senetlerden birisi vadesinde ödenmediği takdirde, vadesi gelmemiş olan tüm borç ve senetlerin muaccel hale geleceğini alacaklının, vadesi gelmemiş tüm senetlerle birlikte icra takibi yapabileceğini kabul ve taahhüt etmektedirler.” şeklinde düzenlendiği, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan sözleşme suretinin incelenmesinden alacaklı … ve borçlu …’ın isimlerinin altında imzanın bulunduğu, borçlu …’in isminin altında ise imza bulunmadığı görülmüştür.
Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında “Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi” içeriğinde geçen …bankası … Şubesi’ne müzekkere yazılmış olup, gelen 16.01.2019 tarihli cevabi yazı içeriğinde davalı alacaklı … tarafından imzalanmış 16.05.2017 tarihli 540.000,00 TL bedelli Kredi Çerçeve Sözleşmesi ve ekinde yine davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulan … nolu taksitli kredilerin geri ödemelerine ilişkin dekontların birer sureti dosyaya gönderilmiş olup, geri ödeme bilgilerinin incelenmesinden davalı tarafça … nolu taksitli kredi geri ödeme planına göre toplam geri ödemesi 100.718,26 TL olmak üzere 80.000,00 TL, yine … nolu taksitli kredi geri ödeme planına göre toplam geri ödemesi 50.358,97 TL olmak üzere 40.000,00 TL ve … nolu taksitli kredi geri ödeme planına göre toplam geri ödemesi 100.648,82 TL olmak üzere 80.000,00 TL’den toplamda 200.000,00 TL’lik kredi kullanıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacılardan … yönünden ıslah edilen dava dilekçesi kapsamında bu davacı yönünden icra takibine ve davaya konu senetlerin davacı …’in eli ürünü olup olmadığının tespiti açısından İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmış olup, düzenlenen 30.12.2020 tarihli raporda sonuç olarak; incelemeye konu senetlerde davacı …’e atfen atılan imzaların kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde her ne kadar dava dilekçesi ekinde davacı tarafça bir sureti dosyaya sunulan Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi’nde davacılardan … adına atılmış bir imza bulunmamakta ve yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda takip ve davaya konu 32 adet senette bu davacı adına atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığı yönünde rapor düzenlenmiş ise de, icra takip dosyası içeriğinin incelenmesinden ödeme emrinin davacı borçlu …’e 08.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde 5 günlük itiraz süresi ve 10 günlük ödeme süresi geçirildikten sonra 19.06.2018 tarihinde davacı borçlu …’in kendi özgür iradesiyle alacaklı vekili ile birlikte icra müdürlüğüne giderek icra müdürlüğü tarafından tutulan 19.06.2018 tarihli tutanak içeriğine göre dosya borcuna bir diyeceğinin bulunmadığını ve dosya borcunu kabul ettiğini bildirmiş ve davalı alacaklı vekili tarafından icra takip dosyasına sunulan dilekçe ile davacı borçlu … tarafından 19.07.2018 tarihinde 42.000,00 TL’nin yatırılmış olduğunun bildirilmiş olması karşısında; her ne kadar ihtiyati haciz kararının infazı aşamasındaki borcu kabul ve ödeme taahhüdünü içeren beyanların icra tehdidi altında yapıldığı ileri sürülebilir ise de icra takibi kesinleştikten sonra davacının kendi özgür iradesiyle icra takip dosyasına imzalı beyanıyla vermiş olduğu dosya borcunu kabul beyanının haciz (cebri icra) baskısı ve tehdidi altında yapıldığının kabul edilemeyeceği ve bu kapsamda davacının kabul iradesinin önüne hiçbir şekilde geçilemeyeceğinden davacı … yönünden açılan davanın bu nedenle reddine karar verme gereği doğmuştur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/19-870 Esas, 2016/966 Karar ve 12.10.2016 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/367 Esas, 2013/16487 Karar ve 23.10.2013 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/1453 Esas, 2015/17350 Karar sayılı kararları da bu yöndedir.)
Yine her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi suretinin incelenmesinden borçlu … adının altında herhangi bir imzanın bulunmadığı görülmekte ise de, dosyamız içerisine getirtilen İzmir CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyası içerisinde bir sureti mevcut olan 09.08.2017 tarihli “Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi” başlıklı belgenin altında borçlu … ibaresinin hemen alt kısmında 2 adet imzanın bulunduğu görülmüş ise de, davacı … tarafından davaya konu icra takip dosyasındaki 19.06.2018 tarihli dosya borcunu kabul ettiğine dair beyanı karşısında sonuca etkisi olmadığı düşünülmüştür.
Yine mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde takibe konu bonoların dayanağı olduğu belirtilen Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi’nde davacılardan … adına atılan imzanın bu davacı tarafından inkar edilmediği, ancak davalı alacaklı tarafından sözleşme içeriğine göre …bankası A.Ş … Şubesi’nden çekilerek davacıya teslim edileceği bildirilen 200.000,00 TL karşılığında takip ve davaya konu her biri 6.994,00 TL bedelli 36 adet bono davacıya imzalattırılmış ise de, sözleşme içeriğindeki tutarın davalı alacaklı tarafından davacıya herhangi bir şekilde verilmediği iddia edilmiş olup, takip ve davaya konu davacının imzasını inkar etmediği bonoların dayanağı olarak gösterilen ve tek tek içeriğinde takip ve davaya konu bonoların dökümü yapılan Borç Kabul ve Tasfiye Sözleşmesi içeriğinde davalı alacaklının …bankası …. Şubesi’nden kendi adına kullandığı 200.000,00 TL’lik kredi kapsamında çektiği 200.000,00 TL’yi davacı borçluya elden teslim ettiğinin açıkça yazılı olduğu, …bankası … Şubesi’nden gelen cevabi yazı içeriği ve yine davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulan kredi geri ödeme bilgilerinin incelenmesinden davalı alacaklı tarafından imzalanan 16.05.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında toplamda 200.000,00 TL kredi kullanıldığının bildirildiği, bu yazı cevabının da sözleşme içeriğini desteklediği, bu kapsamda davacının sözleşme içeriğinde elden teslim edildiği bildirilen tutarın, davalı tarafça teslim edilmediği yönündeki iddiasını yazılı delillerle ispatlamasının gerektiği, dosyada bu yönde bir delilin mevcut olmadığı, ayrıca davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, bu yöndeki iddiasını ispatlayacak nitelikte başkaca da bir delilin dosyada bulunmadığı anlaşılmakla, bu davacı yönünden de açılan davanın reddine karar verme gereği doğmuştur.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan gerekçelerle her iki davacı yönünden yerinde görülmeyen davanın reddine karar verme gereği doğmuştur.
Yine davalı vekili tarafından her ne kadar cevap dilekçesinde davanın reddi halinde davacılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi talep edilmiş ise de, mahkememizce yapılan yargılama sırasında her ne kadar dava sonuçlanıncaya kadar icra veznesine yatırılacak paranın davalı alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de teminat yatırılmadığından verilen ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden ortadan kalktığı, bu kapsamda verilmiş herhangi bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından İİK 72/4.maddesi gereğince koşulları oluşmadığından davalı vekilinin tazminat isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM : /Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
Davalının tazminat isteminin de REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafça yatırılan toplam 3.890,73-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.831,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 24.215,94 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır