Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1124 E. 2022/82 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1124 Esas
KARAR NO : 2022/82

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/09/2018
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin turizm sektöründe faaliyet gösterdiği, bu kapsamda tur programları, yurt içi ve yurt dışı uçak bileti satışı ve benzeri işleri ifa ettiği, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında takibe konu tutar kadar davacının davalıdan bakiye alacağının olduğu, bu alacağın tahsili için davacı tarafça davalı hakkında İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibinin başlatıldığı, davalı borçlu tarafından icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde davalının davacıya 411,58 TL borcu olduğu belirtilerek takip talepnamesindeki diğer tutara itiraz edildiği ve 08.08.2018 tarihinde davalı borçlu tarafından itiraz dilekçesinde kabul edilen kısımla ilgili olarak 747,60 TL’lik ödemenin icra takip dosyasına yapıldığı, ancak davacının davalıdan bakiye 2.083,32 TL alacağının bulunduğundan bahisle davanın kabulü ile davalı borçlunun itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; Davacı tarafça açılan iş bu davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğu, zira davacı tarafça davalıya 1.074,00 TL’nin 26.03.2018 tarihinde ödendiği, davacı tarafın o dönemki müdürünün bazı ödemeleri davacı şirkete aktarmadığı ve daha başka usulsüzlükler yaptığı, bu kapsamda davacı tarafça bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğundan bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Davaya konu İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, incelenmesinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhinde 2.330,15 TL asıl alacak ve 0,68 TL’lik işlemiş faiz de dahil olmak üzere toplam 2.330,83 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesiyle davalının davacıya 411,58 TL borcunun bulunduğu ve bu bedel ve fer’ilerinin davalı tarafça icra takip dosyasına yatırılacağı, bunun dışında davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle 411,58 TL’lik kısım dışında kalan takip talepnamesindeki alacak, faiz ve fer’ilerine itiraz edildiği belirtilmiş olup, itiraz edilen kısım açısından takibin durdurulduğu ve davalı tarafça itiraz dilekçesinde kabul edilen kısımla ilgili olarak faiz ve fer’ileriyle birlikte 08.08.2018 tarihli reddiyat makbuzu kapsamında 800,00 TL ödeme yapıldığı ve bu tutarın kesintiler sonrası 747,60 TL’sinin 08.08.2018 tarihli reddiyatla davacı tarafa ödenmiş olduğu anlaşılmıştır.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebilmesi açısından mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, mali müşavir … tarafından düzenlenen raporda sonuç olarak; davacı tarafın incelenen yasal defterlerinin 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtiği üzere açılış onaylarının ve e-defter beratlarının zamanında alındığı, 2017 ve 2018 yılı defterlerinin kapanış onayları ve e-defter kapanış beratlarının zamanında alındığı, HMK 222/2.maddesinde ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, bu kapsamda davacı tarafın 2017 ve 2018 yılı defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinde olduğu, davalının davacıya 508,55 TL borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
İtirazlar doğrultusunda aynı bilirkişiden ek rapor alınmış olup, düzenlenen 08.11.2019 havale tarihli ek raporda kök rapordaki görüşlerin aynen muhafaza edildiği görülmüştür.
Yine davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlarla ilgili olarak aynı bilirkişiden tekrardan ek rapor alınmış olup, düzenlenen 07.12.2020 tarihli 2.ek raporda; rapor içeriğinde açıklandığı üzere davacı ve davalı kayıtları incelendiğinde kayıtların genellikle birbiri ile uyumlu olduğu (3 fatura hariç – davalı kayıtlarında yok) tahsilatların birbiriyle uyumlu olduğu (davacı elemanına yapılan 1.074 TL hariç – davacı kayıtlarında yok) bunun sonucunda davacının cari hesap olarak davalıdan (davacı elemanına yapılan 1.074 TL hariç – bu konuda karar mahkemeye ait olmak üzere) davalının davacıya 1.585,55 TL borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının bir sureti getirtilerek dosyamız arasına eklenmiştir.
4-Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında SGK’ya müzekkere yazılarak davacı şirketin 2018 yılı çalışanlar listesinin birer sureti getirtilmiştir.
5-Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının bir sureti getirtilerek dosyamız arasına delil olarak eklenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ / KABUL :
Dava ; İİK 67.maddesi gereğince açılmış kısmi itirazın iptali davası olup, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan takibe konu edilen tutar kadar bakiye alacağının bulunduğu, ancak bu bakiye alacağın davalı tarafça ödenmemiş olması nedeniyle davalı hakkında başlatılan icra takibine yönelik davalının kısmi itirazının iptali ile takibe konu tutar olan 2.083,32 TL üzerinden davalının itirazının iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın açmış olduğu iş bu davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğu davalı tarafça cari hesap borcuna dayalı olarak 26.03.2018 tarihinde 1.070,00 TL ödemenin makbuz karşılığında davacıya yapıldığı, takip tarihi itibariyle icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde de belirtiği üzere davacının davalıya 411,58 TL borcunun bulunduğu, bunun da icra takip dosyasına faiz ve fer’ileriyle birlikte ödendiği, bunun dışında davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, ancak davacı tarafça bir kısım ödemelerin o zaman ki şirket müdürü tarafından şirkete aktarılmadığından ve başkaca usulsüzlükleri nedeniyle bu kişi hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunun bildirildiğinden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takibe konu edilen tutar kadar alacaklı olup olmadığı ve yine davalı tarafın icra takip dosyasına sunmuş olduğu kısmi itiraz dilekçesi kapsamında davalı tarafça icra takip talepnamesine konu edilen asıl alacak açısından kabul edilen 411,58 TL’lik kısım düşüldüğünde dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 2.083,32 TL bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebilmesi açısından mahkememizce yapılan yargılama sırasında her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek raporların birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı şirkete ait ticari defterlere göre davacı tarafça 2018 yılı içerisinde toplam 6.461,26 TL bedelli 24 adet faturanın davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, davalıda ise toplam 4.429,74 TL bedelli 21 adet faturanın kayıtlı olduğu, davacı tarafça davalı adına düzenlenen 08.01.2018 tarih 100,59 TL, 01.02.2018 tarih 372,00 TL ve 01.02.2018 tarih 372,00 TL olmak üzere toplam 844,59 TL’lik 3 adet faturanın davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalıda kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.
Yine incelenen her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirket kayıtlarında davalı tarafça yapılan toplam tahsilat tutarının 4.131,11 TL olarak kayıtlı olduğu, davalı şirket kayıtlarında ise davacı şirket elemanına yapılan 1.074 TL’lik makbuzla yapılan ödeme haricinde 4.091,41 TL’lik ödemenin kayıtlı olduğu, anlaşılmıştır.
Bu durumda her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtların birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı şirkete ait ticari defterlerde kayıtlı olmasına rağmen davalı tarafa ait ticari defterlerde kayıtlı olmayan 8.01.2018 tarih 100,59 TL, 01.02.2018 tarih 372,00 TL ve 01.02.2018 tarih 372,00 TL olmak üzere toplam 844,59 TL’lik fatura muhteviyatı mal ve hizmetin davacı tarafça davalıya verildiğine dair yeterli delilin dosyada mevcut bulunmadığı, davalı tarafça da bu 3 fatura konusu mal ve hizmetin alındığının kabul edilmemiş olması karşısında bu 3 fatura yönünden davacının yazılı delillerle iddiasını ispatlayamadığı ve davacı delilleri arasında da yemin deliline dayanılmadığından davacının bu 3 fatura yönünden davasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
Davalı vekili tarafından 21.10.2020 tarihli dilekçe ekinde dosyaya bir sureti sunulan ve aslı da mahkememiz kasasında olan 26.03.2018 tarihli 1.074 TL bedelli “Para Makbuzu” başlıklı belge altında davacı şirket kaşe ve imzasının bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından da dosyaya sunulan 13.01.2021 tarihli dilekçe ile ilgili “Para Makbuzu”ndaki davacı şirkete atfen atılan kaşe üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, iş bu imzanın davacı şirket tarafından aleyhinde suç duyurusunda bulunan o tarihte davacı şirket çalışanı olan ancak nakit tahsil yetkisi olmayan …’a ait olduğu, … hakkında İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararı ile hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan ceza verildiği, bu nedenle iş bu ödeme belgesinin geçerli bir ödeme belgesi olmadığından kabul edilmediği bildirilmiştir. Davalı tarafça ödeme belgesi olarak ibraz edilen “Para Makbuzu”ndaki imzanın davacı şirketin bir dönem SGK’lı çalışanı olan …’a ait olduğu her iki tarafın kabulündedir. Taraflar arasındaki ihtilaf …’ın davacı şirket adına para tahsil etme yetkisinin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davalı tarafça yapılan bu ödemenin geçerli bir ödeme olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden getirtilen davacı şirkete ait sicil kayıtlarının incelenmesinden bir dönem davacı şirket çalışanı olduğu anlaşılan …’ın davacı şirket yetkilileri arasında adı geçmese de, dosyamız arasına getirtilen İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası içeriği ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde …’ın davacı şirkette satış elemanı olarak görev yaptığı ve bu çalışma dönemi içerisinde davacı şirket tarafından gerçekleştirilen organizasyonlarda pek çok para tahsilatı yaptığı ve bunların bir kısmını davacı şirket kayıtlarına aktarmadığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan … Esas, … Karar ve 27.02.2020 tarihli karar ile mahkumiyetine karar verildiği ve iş bu kararın daha sonradan İzmir BAM … Ceza Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davası ile birleştirilerek yürütülmesi açısından hükmün bozulmasına karar verildiği ve yine davacı tarafça dava dışı çalışan … hakkında İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 20.07.2018 tarihinde toplamda davacı şirket müşterilerine ait fatura bedellerini kendi adına tahsil etmesi sebebiyle davacı şirkete vermiş olduğu zarardan kaynaklı olarak 86.527,37 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatılmış olduğu görülmekle davalı şirket tarafından davalı şirket çalışanı …’a 26.03.2018 tarihli para makbuzu karşılığında ödenen 1.074 TL’lik ödemenin davalı açısından geçerli bir ödeme olduğunun kabulü gerekmiştir.
İncelenen her iki taraf ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirkette kayıtlı olan 24 adet fatura toplamı olan 6.461,26 TL’den davacı tarafça kanıtlanamadığı kabul edilen toplam 3 adet fatura bedeli olan 844,59 TL düşüldüğünde davacının davalıdan her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu üzere 21 adet fatura karşılığı toplam (6.461,26 TL – 844,59 TL=) 5.616,67 TL alacaklı olduğunun kabulünün gerektiği, bu tutardan davacı şirket defterlerinde kayıtlı olan 4.131,11 TL’lik davalı ödemesi mahsup edildiğinde davacının bakiye alacağının (5.616,67 TL – 4.131,11 TL=) 1.485,56 TL olduğu sonucuna varılmış olup, bu tutardan da davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan ve mahkememizce davalı tarafça davacıya makbuz karşılığında ödendiği kabul edilen 1.074,00 TL düşüldüğünde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle bakiye (1.485,56 TL – 1.074,00 TL=) 411,56 TL alacağının kaldığı ve davalı tarafça icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde de davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacağının 411,58 TL olduğu bildirildiğinden ve bu tutar faiz ve fer’ileriyle birlikte davadan önce 08.08.2018 tarihinde davacı tarafa ödenmiş olduğundan dava tarihi itibariyle davacının davalıdan bir alacağının kalmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı anlaşılmış olmakla açılan davanın reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta mahkememize yatırılan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2.maddesi gereğince hesaplanan 2.083,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda dava değeri itibariyle kesin olarak karar verildi. 01/02/2022

Katip …

Hakim …