Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/781 E. 2021/371 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/781 Esas
KARAR NO : 2021/371

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/04/2016
KARAR TARİHİ : 02/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı arasında 06.01.2014 tarihinde ticari ilişkiye binaen satış sözleşmesi imzalandığı ve 04.02.2014 tarihinde davalı şirkete 334.000,00 TL bedelli tapu masrafları ile birlikte toplamda 350.000,00 TL bedel karşılığında 3 taşınmazın satıldığı, ticari satıma ilişkin olarak satıcı tarafından 04.02.2014 tarihli 334.000,00 TL faturda tanzim edildiği ve şirket tarafından faturaya istinaden aynı gün davalı şirket hesabından müvekkil şirket hesabına 300.000,00 TL yatırıldığı, bakiye 8.375,00 TL nin ödeneceği vaad edildiği, kayıt altına alındığı ve imzalandığı, bakiye bedel ödenmediğinden noterde düzenlenen ihtarnamenin davalı tarafa gönderildiği ihtara rağmen ödeme yapılmadığından hakkında icra takibi başlatıldığı ancak haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu satışlarının resmi şekilde yapılması gerektiğinden harici sözleşmenin geçersiz bulunduğu, müvekkili gayrimenkulu satın aldıktan sonra 04.02.2014-15.04.2014 tarihleri arasında kiracı sıfatı ile davacının işgal ettiğini, bu sebeple müvekkilin 29.05.2015 tarihli fatura ile davacıdan 8.774,46 TL alacağı bulunduğu beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
DAVA:
Dava, gayrimenkul satışından kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik İİK 67.maddesi gereğince açılmış itirazın iptali istemlidir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde İzmir … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında taşınmaz satışından kaynaklanan bakiye alacağa istinaden 8.375,00 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, ödeme emrinin borçluya 08/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 08/05/2015 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame edildiği, borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, tarafları tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğine sahip uyuşmazlıkta mahkememizce 16/12/2016 tarih ve .. esas, … karar sayılı ilam ile davanın kabulüne karar verildiği, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 28/04/2017 tarih ve… esas, … karar sayılı ilamı ile taraflar arasında 06.01.2014 tarihinde önce harici satım sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede tapu teslim bedeli olarak 3 adet taşınmazın 350.000 TL ye satıldığı belirtildiği, daha sonra 04.02.2014 tarihinde tapuda resmi devir işlemi ve satım akdi yapılarak davacı-satıcının her bir taşınmaz bedeli 130.000 TL üzerinden satım bedelini nakden ve peşinen aldığını resmi satım akdinde beyan ettiği, bakiye satım bedelini saklı tutmadığının anlaşıldığı, davacı-satıcının resmi akit tablosunda toplam 390.000 TL yi peşin aldığına ilişkin beyanının aksini HMK’nın 200. maddesi uyarınca usulüne uygun yazılı delille veya yeminle ispat edebileceği, davacının icra takip dosyasında takip talebinde ve ödeme emrinde borcun sebebi olarak davalıya satılan 3 adet taşınmazdan bakiye alacak tutarını gösterdiği ve takip dosyasına harici satım sözleşmesi ve belge örneğini eklediği, itirazın iptali davasının niteliği gereği takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, davalı tarafın da bu belgelerdeki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürdüğü, bu durumda dava konusu takip dosyasının dayanağı harici satım sözleşmesi ile diğer belgenin asılları getirtilerek davalı şirketin söz konusu sözleşme ve belge tarihi itibariyle yetkilisinin ticari sicil kayıtları ile kim olduğu tespit edildikten sonra sözleşme ve belge tarihi itibariyle yetkili olan davalı şirket yetkilisinin bu sözleşme ve belge tarihinden öncesine ait mukayeseye uygun belge asılları getirtilerek HMK’nın 211. maddesi uyarınca bu iki belgedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınması ve tüm deliller toplanıp değerlendirildikten ve karar yerinde tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkememiz ilamının kaldırılmasına karar verildiği, mahkememizce istinaf ilamı doğrultusunda davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının dosyaya kazandırıldığı, ayrıca davacıya takibe dayanak 06/01/2014 tarihli harici satım sözleşmesi ve 29/05/2014 tarihli tahsilat ve borç beyanına ilişkin belge asıllarını sunmak üzere süre verildiği, …Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabı yazısına göre davalı şirketin 2014 yılında yetkilisinin … olduğu, davacı tarafından sadece 06/01/2014 tarihi harici satım sözleşmesinin aslının sunulduğu, 29/05/2014 tarihli belge asıllarının mahkememize sunulmadığı, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde 06/01/2014 tarihli harici satım sözleşmesi altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği, 29/05/2014 tarihli belge aslı sunulmadığından mahkememizce bu yönde herhangi bir inceleme yapılamadığı, yine davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı dikkate alınarak yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda davacıya tebligat çıkartıldığı, davacının kendisine tanınan yasal süre içerisinde yemin deliline başvurmadığı, takip dayanağı olarak gösterilen belgelerin davalıdan sadır olduğu davacı tarafından ispatlanmadığından davacının takibe konu alacağın varlığının sübut bulmadığı, her ne kadar davacı cari hesap nedeniyle alacaklı olduğunu ileri sürmüş ise de, davanın niteliğine göre takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu sebeple davacının iddiasına değiştirip genişletemeyeceği anlaşılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı davacının kötüniyetli olduğunu savunmuş ve kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklandığı, davacının kötüniyetli olduğunun davalı tarafından ispatlanmadığı anlaşılmakla kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 101,23 peşin harçtan mahsubu ile bakiye 41,93 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra isteği halinde davacıya İADESİNE,
4-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 13/1-2. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.02/04/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA