Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/757 E. 2022/634 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/757
KARAR NO : 2022/634

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2017
KARAR TARİHİ : 19/07/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı şirketin 2013 yılında kurulduğu, davalı …’in şirketin kurucu ortak ve yetkililerinden olduğu, 26/07/2016 tarihinde şirketteki hisselerini dava dışı …’e devrettiği, 2017 yılı Mart ayında dava dışı Başak’ın da hisselerinin diğer ortaklar tarafından satın alındığı, davalı …’in davacı şirketten herhangi bir hak ve alacağının olmadığını bildirdiği halde diğer davalı … tarafından keşidecisi davacı şirket, lehtarı … ve hamili davalı … olan bir senede istinaden Menderes İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, yapılan araştırmada davalı … ile yeğeni eski ortak Başak’ın geçmiş tarihli bir senet düzenlendikleri, bu senedi ciro etmek suretiyle menfaat temin etmeye çalıştıklarının tespit edildiği, davalı …’in davalı …’in yakın arkadaşı olduğu, davalıların kötü niyetli olarak hareket ettikleri, davacı şirketin davalı … ve davalı …’e herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, davacı şirketin takip nedeniyle davalılara borçlu olmadığını tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava ve takip konusu senedin illetten mücerret olduğu, senet metninden anlaşılmayan defi’lerin hamili olan davalı …’e karşı ileri sürülemeyeceği, ispat külfetinin davacı şirkette olduğu davalı … ile davalı …’in arkadaş olması başlı başına kötü niyet teşkil etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının senedinin belirsiz olduğuna ilişkin iddialarını kabul etmediğini, aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, senedin şirket yetkilisi tarafından düzenlenerek kendisine verildiği, imzanın şirket yetkilisine ait olduğunun davacınında kabulüne olduğu, davacının iddialarını ve taleplerini şirket yetkilisine yöneltmesi gerektiği, dava dışı Başak’a yapılan ödemenin kendisinin davacı şirketten olan alacağını ortadan kaldırmayacağını, davacı şirket ile kendisi arasındaki yazışmalarda davacı şirketin 27.191 USD borçlu olduğunu kabul ettiği ve ödeneceğine dair taahhütte bulunduğu, söz konusu bononun geçerli bir bono olduğu, davacının iddiasının yazılı delille ispatı gerektiği ve davacıdan alacaklı olduğunu, Zafer’in arkadaşı olmasının başlı başına kötü niyet teşkil etmediğini ve alacağını bu kişiye devredebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, takip sonrası açılan ve bedelsiz kaldığı iddia olunan bono nedeniyle menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 27.05.2022-09.08.2018 tarihli yazısı ve ekleri,
-Menderes İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası,
-Davacı şirket tarafından sunulan pay devir sözleşmeleri ve protokol,
-Davalı … tarafından sunulan mail yazışmaları,
-Garanti Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün 19.04.2018-17.05.2018 tarihli yazısı ve
ekleri,
-Bilirkişi …’ın 04.03.2019 tarihli raporu,
-İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya sureti,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Çek ve bono bir kambiyo senedidir. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
İİK’nın 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir(Çavdar, Seyit, İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803).
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Kambiyo senedinin bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı …’in davacı aleyhinde Menderes İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında keşidecisi davacı, lehtarı diğer davalı … ve hamili kendisi olan, 25/10/2016 düzenleme tarihli, 01/11/2016 ödeme tarihli, 27.191 USD bedelli bonoya istinaden 21/06/2017 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 27.191 USD asıl alacak ve 730,62 USD takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.921,62 USD alacak üzerinden takip başlattığı, ödeme emrinin davacıya 28/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, takibin 09/07/2017 tarihinde kesinleştiği, takip kapsamında icra takip işlemlerinin yapıldığı, davacının senedin sahte düzenlendiğini, takibe dayanak bono nedeniyle davalılara borçlu olmadığını, bono bedelinin ödendiğini ve davalıların kötü niyetle hareket ettiğini iddia ettiği, davalı …’in ise davacı ile arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı, şahsi defi’nin kendisine karşı ileri sürülemeyeceği, kötü niyet iddiasının davacı tarafından ispatlanması gerektiği ve söz konusu senetten kaynaklı olarak alacaklı olduğu, diğer davalı …’nın ise kendisinin davacı şirketten eski ortağı olması sebebiyle alacaklı olduğu, söz konusu senedin buna ilişkin düzenlendiği, senede konu alacağı borçlu olması sebebiyle diğer davalı …’e devrettiği, senedin bedelsiz olmadığı, kötü niyet ve bedelsizlik iddiasının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini savunduğu, taraflar arasında takibe konu bononun sahte olarak düzenlenip düzenlenmediği (şirket yetkilisi tarafından düzenlenmekle birlikte geçmiş tarihli düzenlenmesi nedeniyle) takibe konu bono nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı, senet bedelinin ödenip ödenmediği, senet hamil ve cirantası olan davalılar arasında kötü niyetli devir ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve ispat külfetinin hangi tarafta olduğu hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından bonodaki imzanın şirket yetkilisine ait olduğu kabul edildiğinden ve sadece bononun geçmiş tarihli düzenlendiği ileri sürüldüğünden mahkememizce sahtelik iddiası yönünden herhangi bir inceleme yapılmadığı ve aynı iddia ile ilgili yürütülen ceza davasının bekletici mesele yapılmasına karar verildiği, söz konusu olaya ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti’nin şikayeti üzerine …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık iddiası ile soruşturma yürütüldüğü ve soruşturma neticesinde adı geçenler hakkında dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.11.2020 tarih ve … esas …Karar sayılı ilamı ile tüm sanıkların ayrı ayrı beraatine karar verildiği, bu karara karşı müşteki şirketin kanun yoluna başvurduğu, istinaf incelemesi neticesinde başvurunun reddine karar verildiği ve kararın 22.03.2022 tarihi itibariyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan Ankara 24.Noterliği’nin 10.03.2017 tarih ve……….yevmiye nolu ihtarnamesi incelendiğinde; keşidecisinin …, muhatabının …, konusunun ise …’in hissesini devrettiği tarihe kadar şirkete yapmış olduğu 27.191 USD’lik maddi katkının iadesi istemi olduğu ve keşideci adına Av. … tarafından davacı şirkete gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından 15.09.2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan protokol başlıklı belge incelendiğinde ise; şirket eski ortağı …’nun, …nden Ankara 24.Noterliğinin 10.03.2017 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile talep ettiği 27.191 USD ve ayrıca şirketten olan diğer tüm hak ve alacaklarını aldığı, başkaca hiçbir şekilde herhangi bir isim altında hak ve alacak talebinde bulunmayacağını kabul ettiği, şirketi ibra ettiği ve şirket aleyhine davranışta bulunmayacağını vekili Av. … aracılığı ile taahhüt ettiği görülmüştür.
Mahkememizce takip ve davaya konu bononun davacı şirket defter ve kayıtlarında kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ne şekilde kayıtlı olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yapıldığı, davalıların tacir olmadığı, ticari defter tutma mecburiyetinin bulunmadığı, bu nedenle sadece davacı defter ve kayıtlarının incelendiği, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde 04.03.2019 tarihli rapora göre; davacı şirket defter ve kayıtlarının kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bu nedenle davacı lehine delil vasfına sahip olmadığı, davacı şirketin davalı …’na borçlu olduğuna veya takip ve dava konusu senede dair herhangi bir kayda rastlanmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirdiği görülmüştür.
Davacı şirketin 2013 yılında İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olarak kurulduğu, davalı …’nun, davacı şirketin kurucu ortaklarından olduğu, adı geçenin davacı şirketteki paylarını Menderes 2.Noterliği’nin 26.07.2016 tarih ve … yevmiye nolu pay devir sözleşmesi ile dava dışı …’e devrettiği, bu devir işleminin şirketin 20.07.2016 tarih……. sayılı genel kurulu kararı ile onaylandığı, dava dışı …’in de davacı şirketteki hisselerini Menderes 2.Noterliği’nin 15.03.2017 tarih ve ……… yevmiye nolu pay devir sözleşmeleri ile dava dışı ……….’a devrettiği, bu kararın da aynı tarihli ……şirket genel kurul kararı ile onaylandığı, davacı şirket tarafından takip konusu 25.12.2016 keşide tarihli senedin şirketin eski ortağı olan dava dışı … tarafından 15.03.2017 tarihinde pay devri gerçekleştikten sonra geçmiş tarihli olarak düzenlendiğinin ve davalılar ………’in de bu eyleme iştirak ettiğinin iddia edildiği, bu iddiaya ilişkin yürütülen ceza yargılamasında davalılar ve dava dışı … hakkında mahkumiyetlerine yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı beraat kararı verildiği ve beraat kararının kesinleştiği, her ne kadar davalı … söz konusu senede konu alacağının ayrı bir alacak olduğunu, takip ve dava tarihi itibariyle devam ettiğini ve bu alacağını diğer davalı …’e devrettiğini savunmuş ise de davalı … tarafından cevap dilekçesi ekinde sunulan mail yazışmalarına göre 2015 ve 2016 yıllarında davacı şirket ortak ve yetkilileri arasında ortakların şirketten olan alacaklarına ilişkin yazışmalar yapıldığı, bu yazışmalarda ortak ve yetkililerin davalı …’in davacı şirketten 27.191 USD alacaklı olduğu konusunda uzlaşmaya vardığı, davalı …’in 26.07.2016 tarihinde yukarıda açıklandığı gibi şirketteki paylarını geçmiş hak ve alacakları ile birlikte dava dışı …’e devrettiği, bu devre rağmen Ankara 24.Noterliği’nin 10.03.2017 tarih ve ……. yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı şirketten söz konusu alacağını talep ettiği, adı geçenin vekili aracılığıyla 15.03.2017 tarihinde davacı şirketi ibra ettiği, buna ilişkin protokol düzenlendiği, vekilin adı geçeni temsile yetkili olduğuna dair Kadıköy 5.Noterliği’nin 01.12.2009 tarih ve ……. yevmiye nolu vekaletnamesinin bulunduğu, yine İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında 28.02.2019 tarihinde yapılan duruşmada davalı …’in adı geçen vekilin vekili olduğunu beyan ettiği, yine dava dışı vekil Av….’ın ceza yargılaması kapsamında alınan beyanında ibranameyi kendisinin düzenlediğini ve ibraname düzenlerken suça konu senetten haberdar olmadığını beyan ettiği, takibe konu senet miktarıyla davalı …’in davacı şirketten ihtarname ile talep ettiği ve 15.03.2017 tarihli protokol ve ibranameye konu olan alacak miktarının aynı olduğu, bu halde davalı …’in davacı şirketten söz konusu alacağını 15.03.2017 tarihinde tahsil ettiğinin kabulü gerektiği, buna rağmen bu alacağın bağlı olduğu senedin davalı … tarafından 21/06/2017 tarihinde takip konusu edildiği dikkate alındığında takip tarihi itibariyle davacı şirketin …’e borçlu olmadığının kabulü gerektiği, davalı …’in savunmalarına itibar edilemeyeceği aksinin davalı … tarafından ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafından davalı …’in kötü niyetli olarak hareket ettiği ve senet bedelinin ödendiği ileri sürülmüşse de, davalı … ve davacı şirket arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı, senet metninden anlaşılmayan şahsi defi’nin davalı …’e karşı ileri sürülemeyeceği, davalı … ve davalı …’in arkadaş olmasının başlı başına söz konusu alacağın kötü niyetli devredildiği anlamına gelemeyeceği, davalı …’in kötü niyetle hareket ettiğinin davacı tarafça ispat edilemediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı kötü niyet tazminatı talep etmiş ve mahkememizce davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı …’in takipte taraf olarak yer almadığı bu nedenle adı geçen yönünden sadece bono nedeniyle menfi tespit kararı verildiği ve davalı …’in başlatmış olduğu bir takip bulunmadığı, kötü niyet tazminatının yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce davacı şirketin talebi üzerine 07.07.2017 tarihli ara kararla icra veznesine girecek paranın takip alacaklısı davalı …’e ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, bu tedbir kararının uygulandığı, davanın davalı … lehine neticelendiği anlaşılmakla, adı geçen davalının alacağını geç almış olmasından kaynaklı uğramış olduğu zarara ilişkin tazminat talebinin kabulü ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; Menderes İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine dayanak keşidecisi … Danışmanlık Organizasyon İnşaat San Tic. Ltd Şti, lehtarı …, keşide tarihi 25/10/2016, keşide yeri İzmir, ödeme tarihi 01/11/2016 bedeli 27.191 USD olan bono nedeniyle davacının davalı …’na borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davalı … yönünden davanın REDDİNE,
3-Yasal şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
4-Mahkememizce 07/07/2017 tarihli ara kararla icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiği anlaşılmakla davalı …’ün tazminat talebinin kabulü ile dava değeri olan 113.420,00 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 22.684,00 TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalı …’e ÖDENMESİNE,
5-Alınması gerekli 6.538,10 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.936,94 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.601,16 TL karar ve ilam harcının davalı …’ndan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 1.936,94 TL peşin harcın davalı …’ndan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
7- Davacı tarafından yapılan 400,00 TL bilirkişi ücreti ve 323,05 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 723,05 TL yargılama giderinin tarafların haklılığına göre 361,52 TL’nin davalı …’ndan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 13.042,67 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
9-Davalı … dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 14.724,90 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e ÖDENMESİNE,
10-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
11-Kararın kesinleşmesinden sonra Menderes İcra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
12-Mahkememizce 07.07.2017 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar DEVAMINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır