Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/652 E. 2021/370 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/652 Esas
KARAR NO : 2021/370

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2017
KARAR TARİHİ : 02/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile borçlu … arasında imzalanan genel nakdi kredi sözleşmesi uyarınca krediler kullandırıldığını, davalının sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, dava borçlunun kredi ödemelerini yerine getirmediğinden kredi hesaplarının 26/02/2019 tarihinde kat edildiğini, davalıya ihtarname gönderildiğini ihtarnameye rağmen borcunu ödemeyen davalı hakkında İzmir … İcra Dairesinin … esas sayı dosyasından takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı davaya cevap vermemiş, yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazların iptali isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası,
-… Bankası A.Ş nin 05/11/2020 tarihli ve eki,
-Bilirkişi …’in 16/07/2019 tarihli bilirkişi kök raporu ile 06/04/2020 tarihli ek raporu
-Kuşadası Ticaret Sicil Müdürlüğünün 22/12/2020 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’nin 08/01/2021 tarihli bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı banka ile dava dışı … arasında arasında 08/04/2014 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’nin bu kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olarak imza attığı, sözleşme kapsamında ödenmeyen kredi alacağı bulunduğu iddiası ile davacının davalı ve dava dışı diğer kefil … aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 01/07/2016 tarihinde yasal süresinde takibe, borca, ferilerine ve yetkiye itiraz ettiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının yasal süresi içerisinde işbu davayı ikame ettiği ve takip sonrası tahsil edilen 105.277,16 TL’nin mahsubu ile ticari kredili mevduat ve borçlu cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacak yönünden davalının itirazının iptalini talep ettiği, davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ve Kuşaadası İcra Dairelerinin yetkili olduğu savunulmuş ise de davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasındaki genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin 13.4 maddesinde İzmir mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığı, davalı her ne kadar tacir olmadığını savunmuşsa da davalının anılan sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, TTK’nun 7/2.maddesi uyarınca asıl borçlu ile davalı arasında teselsül karinesinin geçerli olduğu, bu sebeple yetkiye ilişkin şartın davalı yönünden de aynı şekilde geçerli olduğu, davalının yetki itirazının bu nedenle yerinde olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, mahkememizce davaya konu kredi sözleşmesi ve ekleri ile dosya kapsamına ilişkin olarak bankacı bilirkişiden rapor tanziminin talep edildiği, bilirkişi … tarafından düzenlenen 08/01/2021 tarihli rapora göre, davacı ile dava dışı … arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi bulunduğu, davalının bu sözleşmeyi 315.000,00 TL limitle müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, bu sözleşmeye istinaden dava dışı …’ye kredi kullandırıldığı, kredilerin geri ödemesi yapılmadığından kredilerin 26/02/2016 tarihinde kat edildiği, davacı banka tarafından davalıya, dava dışı diğer kefile ve kredi asıl borçlusuna kat ihtarnamesinin gönderildiği, ihtarnamenin davalıya 01/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 08/03/2016 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, dava dışı asıl borçlunun kat tarihi itibariyle cari hesap borcunun 183.558,63 TL olduğu, 05/10/2016 tarihinde (takip sonrası) dava dışı asıl borçludan 105.227,16 TL ana para tahsil edildiği, buna göre cari hesaptan davacının 65.043,11 TL ana para, 12.912,98 TL işlemiş faiz, 645,65 TL bsmv olmak üzere toplam 78.601,74 TL, ticari kredili mevduat hesabından ise hesap kat tarihi olan 26/02/2016 tarihi itibariyle 11.090,40 TL alacağı bulunduğu, buna göre davacı banka 88.146,72 TL asıl alacak, 32.517,23 TL işlemiş faiz, 1.625,86 TL bsmv ve 2.651,08 TL masraf olmak üzere toplam 124.940,89 TL talep edebileceği, hesap kat tarihi itibariyle davacı banka tarafından uygulanan faiz oranının %27 olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı bankanın cari hesap kredisi yönünden bu faiz oranın 2 katı olan %54 üzerinden temerrüt faizi talep edebileceği, yine ticari kredili mevduat hesabı yönünden ise 5464 sayılı yasanın uygulanması gerektiği, bu yasaya göre T.C Merkez Bankası tarafından ilan edilen faiz oranları üzerinden %30.24 temerrüt faizi talep edilebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davalı tarafından kefaletin takip konusu borcu kapsamadığı, asıl borçluya müracaat edilmeden kendisine başvurulamayacağı, eş rızası alınmaksızın verilen kefaletin geçersiz olduğu, kefilin sorumlu olacağı azimi miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefaletin geçici olmayacağı, talep edilen temerrüt faizinin fahiş olduğu savunulmuş ise de, davalının genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla taraf olduğu, sözleşmede kefalet tutarının rakam ve yazı ile belirtildiği, yine davalının müteselsil kefil olduğu hususu ile kefalet tarihinin sözleşmede yer aldığı, davalının 15/01/2021 tarihli beyan dilekçesinde de belirttiği üzere davalı şirkette ortak olduğu, yine Kuşadası Ticaret Sicil Müdürlüğünün 22/10/2020 tarihli cevabı yazısına göre davalının dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, TBK’nun 584/3 maddesi uyarınca dava dışı şirketin ortak ve yetkilisi olan davalı yönünden eş rızasının alınmasına lüzum bulunmadığı, kefaletin usul ve yasaya uygun olduğu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasındaki kredi sözleşmesinin niteliğine göre kredi sözleşmesi tarihinden sonra dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredilerin anılan sözleşme kapsamında olduğu, ayrıca davalı ile davacı banka arasında kefaletin geçerlilik süresine ilişkin farklı bir süre kararlaştırılmadığından TBK’nun 598 maddesi uyarınca kefaletin yasal 10 yıllık süreye tabi olduğunun kabulü gerektiği, buna göre takibin süresinde olduğu, ayrıca kefaletin niteliğine göre davacının asıl borçluya başvurmadan kefile müracaat edebileceği, TTK’nun 8.maddesi uyarınca ticari iş mahiyetindeki kredi sözleşmesinde tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebileceği, davacı banka tarafından talep edilen temerrüt faiz oranının sözleşmeye uygun olduğu, mahkememizce bilirkişi …’den alınan 08/01/2021 tarihli bilirkişi raporunun yapılan açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, takibe konu alacak miktarının likit olduğu, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin;
88.146,72 TL asıl alacak,
32.517,23 TL işlemiş faiz,
1.625,86 TL bsmv,
2.651,08 TL masraf olmak üzere toplam 124,940,89 TL alacağın;
11.090,40 TL asıl alacak için yıllık %30,24, bakiye 77.056,32 TL asıl alacak için ise yıllık %54 olmak üzere takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla DEVAMINA,
2- 88.146,72 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 17.629,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 8.534,71 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,87 TL peşin harç ile 628,87 TL harç toplamı 660,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.873,97 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,87 TL peşin harç, 628,87 TL tamamlama harcı, 850,00 TL bilirkişi ücreti ve 159,00 TL müzekkere -tebligat giderinden oluşan toplam 1.701,14 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 13/1. fıkrası uyarınca 15.819,38 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının mercine iadesine,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/04/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA