Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/519 E. 2021/939 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/519 Esas
KARAR NO : 2021/939

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; Davalı alacaklı banka tarafından müvekkili ve diğer borçlular aleyhinde İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, ancak iş bu davaya konu 55.556,41 TL tutarlı kredi borcuna müvekkilinin kefil olmadığı, bu nedenle iş bu sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığından bahisle müvekkilinin İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu edilen kredi sözleşmesine kefil olmaması nedeniyle müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin müvekkili yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesiyle; Öncelikli olarak zamanaşımı nedeniyle iş bu davanın reddine karar verilmesini talep edildiği, davacı tarafça borca itirazın süresi içerisinde yapılmadığı, bu nedenle icra müdürlüğünce borca yapılan itirazın reddedildiği, takibin kesinleştiği, davacının genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Davaya konu İzmir … icra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının bir sureti getirtilmiş olup, dosyanın incelenmesinden davalı banka tarafından davacınında aralarında bulunduğu borçlular aleyhinde 12.06.2015 tarihinde 55.556,41 TL asıl alacak, 10.268,50 TL işlemiş faiz, 513,43 TL %5 BSMV, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 66.638,34 TL üzerinden, “55.556,41 TL tutarlı … Bankası’na ait kredi” açıklamasıyla ilamsız icra takibinin başlatıldığı, icra takip dosyası içerisinde bulunan ve icra müdürlüğünce düzenlenen 11.04.2017 tarihli tutanağa göre borçlu …’a ödeme emrinin 20.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz dilekçesinin ise 31.08.2015 tarihinde sunulduğu, bu nedenle itirazın yasal süresi içerisinde olmadığından iş bu borçlu açısından takibin durdurulmasına yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
2-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirimesi açısından rapor alınmasına karar verilmiş olup, bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 24.04.2019 tarihli raporda; Takip konusu kredi için yeni bir sözleşme ilişkisinin kurulmadığı, davalının imzaladığı sözleşmeye atıfla bu sözleşmenin limitinin arttırılması suretiyle ve bu sözleşme ve dolayısıyla kefaleti kapsamında krediler kullandırıldığı, davalı bankanın 27.03.2017 tarihinde takip dosyasından 20.000 TL limitle ve buna bağlı olarak da 24.864,91 TL takip çıkış miktarına göre davacıya muhtıra çıkardıkları hususunun davanın açılmasına sebebiyet yönünden değerlendirilmesinin görev kapsamına girmediği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
3-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda; Davacının genel kredi sözleşmesini 21.09.2012 tarihinde 20.000 TL kefalet limiti ile imzaladığı ve eş muvafakatının alındığı, davacının 11.02.2013 tarihli limit arttırımında müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunmadığı, davacının 20.000 TL kefalet limiti doğrultusunda yapılan hesaplama sonucunda 12.06.2015 takip tarihi itibariyle 20.000 TL asıl alacak, 4.595,20 TL işlemiş faiz, 229,76 TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 24.824,90 TL, 04.05.2017 dava tarihi itibariyle ise 20.000 TL asıl alacak, 8.371,87 TL işlemiş faiz, 418,59 TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 28.790,46 TL sorumluluğunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
4-Mahkememizce yapılan yargılama sırasında aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen ek raporda bilirkişi kök raporundaki görüşlerini muhafaza etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ / KABUL :
Dava; Davalı tarafça davacı hakkında başlatılan İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili, davalı banka tarafından 55.556,41 TL tutarlı … Bankası’na ait kredi açıklamasıyla faiz ve fer’ileriyle birlikte davacı hakkında toplam 66.638,34 TL üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, ancak davacının davaya konu kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, müvekkilinin asıl borçludan öğrendiğine göre iş bu sözleşmenin kefilinin dava dışı … olduğu, müvekkili tarafından asıl borçlu …’un 2012 yılında davalı bankadan kullandığı 15.000 TL’lik krediye kefil olduğu ve sonrasında düzenlenen 50.000 TL’lik kredide kefalet imzasının bulunmadığından bahisle davaya konu icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı bankanın takibinde haksız ve kötüniyetli olduğundan %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle, iş bu menfi tespit davasının 1 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığı, davacı tarafça icra takibine süresi içerisinde itiraz edilmediği, takibin davacı açısından kesinleştiği, davacının 18.09.2012 tarihli genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, bu nedenle sözleşmedeki kefalet limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, icra takip dosyasındaki önceki vekil olan Av. … tarafından davacı hakkında kefalet miktarının 20.000 TL ile sınırlı olacağına dair 27.03.2017 tarihi itibariyle güncel borcu icra takip dosyasında hesaplattığı ve takip çıkış miktarı 24.864,91 TL olarak esas alınmak suretiyle davacıya buna ilişkin muhtıranın gönderilmesinin istenildiğinden bahisle açılan davanın reddine, davacının iş bu davayı açmakta kötüniyetli olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında 18.09.2012 düzenleme tarihli 15.000 TL limitli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi’nin imzalandığı ve sözleşme limitinin 11.02.2013 tarihinde 35.000 TL arttırılmak suretiyle toplam limitin 50.000 TL’ye çıkarıldığı, davacı …’un işbu sözleşmeyi 21.09.2012 tarihinde 20.000 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve kefaleti nedeniyle eş muvafakatınında alındığı, davacının 11.02.2013 tarihindeki sözleşme limitinin 35.000 TL arttırılmasına ilişkin limit arttırım sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, sözleşmeye istinaden dava dışı asıl borçluya kredi hesabından 15.000 TL taksitli kredi kullandırıldığı, 36 ay geri ödeme planına bağlandığı, kredi borcunun asıl borçlu tarafından tamamının ödenmediği, iş bu kredinin 11.01.2013 tarihinde ödenmeyen 14.574,22 TL’lik anapara tutarının dava dışı asıl borçluya 11.02.2013 tarihinde … nolu kredi hesabından kullandırılan 50.000 TL içerisinde yapılandırılarak yeniden ödeme planına bağlandığı dosya kapsamı belgeler ve bankacı bilirkişi … tarafından alınan rapordan anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, takip tarihi itibariyle davalı bankanın davacıdan, Genel Kredi Sözleşmesi’ndeki müşterek borçlu ve müteselsil kefil imzası nedeniyle takibe konu edilen miktar kadar anapara, faiz ve fer’ilerinden dolayı alacaklı olup olmadığı, bu kapsamda davacının icra takibinden dolayı borçlu olmadığı yönündeki menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmayan menfi tespit davasının zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, menfi tespit davaları genel zamanaşımına tabi olup, İİK 67.maddesindeki 1 yıllık hak düşürücü sürenin menfi tespit davalarına uygulanması mümkün olmadığından davalı vekilinin dayanaksız olan zamanaşımı def’inin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
Mahkememizce dosya oluşuna uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan ve bu nedenle hükme esas alınan bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen raporun incelenmesinden, davalı banka tarafından davaya konu kredilerin ödenmemesi üzerine hesap kat edilmek suretiyle dava dışı borçlulara ve davacıya İzmir …Noterliği’nin 11.06.2014 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek 11.06.2014 tarihi itibariyle 58.724,23 TL’nin %23.04 temerrüt faizi ile birlikte 5 gün içerisinde ödenmesinin, aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, işbu ihtarnamenin davacıya 12.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle davacının 18.06.2014 tarihinde temerrüde düştüğünün tespit edildiği bildirilmiştir. Yine bilirkişi raporunun 5.sayfasında davacı tarafından icra takip dosyasına yapılan toplam 8.524,54 TL’lik ödemeler tablo halinde gösterilmiş olup, bu ödemelerden 03.05.2017 tarihinde yapılan 402,50 TL’lik ödeme dışındakilerin tamamının davadan sonra ödenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Yine hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan 18.09.2012 tarihli sözleşmeyi davacının 21.09.2012 tarihinde 20.000 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, bu nedenle davalı bankaya karşı sorumluluğunun 20.000 TL’lik kefalet limiti ile sınırlı olduğu tespit edilmiş olup, işbu kefalet limiti ile sınırlı olarak takip tarihi itibariyle yapılan hesaplama neticesinde davalı bankanın takip tarihi itibariyle davacıdan 20.000 TL asıl alacak, 4.595,20 TL işlemiş faiz, 229,76 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 24.824,96 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, dava tarihinden önce 03.05.2017 tarihinde icra takip dosyasına davacı tarafça ödendiği anlaşılan 402,50 TL’lik tahsilatın TBK 100.maddesi gereğince düşümü yapılmak suretiyle dava tarihi itibariyle davalı bankanın davacıdan 20.000 TL asıl alacak, 8.371,87 TL işlemiş faiz, 418,59 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 28.790,46 TL alacaklı olduğu hesaplanmış olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporu ve davalı banka tarafından dosyaya gönderilen 17.05.2018 tarihli cevabi yazının birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacının, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan 18.09.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ni 21.09.2012 tarihinde 20.000 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, daha sonra 11.02.2013 tarihinde sözleşme limitinin 35.000 TL arttırılmasına ilişkin limit arttırımında davacının kefalet imzasının bulunmadığı, bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle davalı bankaya karşı asıl borçlu ile birlikte 20.000 TL’lik kefalet limiti ile sınırlı olmak kaydıyla sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Yine mahkememizce yapılan yargılama sırasında aynen benimsenip hükme esas alınan bilirkişi raporunda, iş bu kefalet limiti ile sınırlı olarak takip tarihi itibariyle yapılan hesaplama neticesinde davalı bankanın takip tarihi itibariyle davacıdan 20.000 TL asıl alacak, 4.595,20 TL işlemiş faiz, 229,76 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 24.824,96 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, yine dava tarihinden önce 03.05.2017 tarihinde icra takip dosyasına davacı tarafça ödendiği anlaşılan 402,50 TL’lik tahsilatın TBK 100.maddesi gereğince düşümü yapılmak suretiyle dava tarihi itibariyle davalı bankanın davacıdan 20.000 TL asıl alacak, 8.371,87 TL işlemiş faiz, 418,59 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 28.790,46 TL alacaklı olduğu hesaplanmış olup, mahkememizce iş bu tespit aynen benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde icra takip dosyasındaki önceki vekil tarafından davacının kefalet limitinin 20.000 TL ile sınırlı olduğuna dair 27.03.2017 tarihi itibariyle güncel borç hesaplanarak takip çıkış miktarı 24.864,91 TL olarak esas alınmak suretiyle davacıya muhtıra gönderilmesini istediği belirtilmiş ise de, mahkememizce yapılan yargılama sırasında icra müdürlüğüne yazılan yazıya verilen 23.06.2021 tarihli cevabi yazının incelenmesinden İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında davalı banka vekili tarafından davacıya ihtarname gönderilmesine ilişkin talebin 27.03.2021 tarihinde Uyap üzerinden gönderildiği, ancak ilgili icra takip dosyası mahkemede olduğundan taleple ilgili bir karar verilmediği, dosyanın taleple ilgili karar verilmek üzere mahkemesinden istendiği, bu nedenle ihtarnamenin davacıya tebliğ edilmediği, tebliğ için herhangi bir avansında yatırılmadığının Uyap kayıtlarından anlaşıldığının bildirilmiş olması karşısından iş bu davanın açılmış olduğu tarih itibariyle cevap dilekçesinde belirtilen muhtıranın davacıya gönderilmemiş olduğu, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı borçlunun 20.000 TL’lik kefalet limitiyle sınırlı olarak yapılan hesaplama neticesinde davadan önce yapılan ödeme mahsup edilmek suretiyle, dava tarihi itibariyle davaya konu İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinden dolayı 20.000 TL asıl alacak, 8.371,87 TL işlemiş faiz, 418,59 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 28.790,46 TL borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olmakla, davanın kısmen kabulüne, davaya konu İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasında davacının davalıya (dava değeri 66.638,34 TL – bilirkişi tarafından dava tarihi itibariyle hesaplanan borç 28.790,46 TL=) 37.847,88 TL borçlu olmadığının tespitine, 20.000,00 TL asıl alacak, 8.371,87 TL işlemiş faiz, 418,59 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 28.790,46 TL üzerinden, dava tarihi olan 04.05.2017 tarihinden itibaren 20.000,00 TL asıl alacağa yıllık %23.4 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine, davaya konu icra takip dosyasında davadan sonra yapılan tahsilatların da icra müdürlüğünce infazda nazara alınmasına, dosya kapsamına nazaran koşulları oluşmadığından her iki tarafça talep edilen tazminat istemlerinin de yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE, davaya konu İzmir … icra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasında davacının davalıya 37.847,88 TL BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 20.000,00 TL asıl alacak, 8.371,87 TL işlemiş faiz, 418,59 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 28.790,46 TL üzerinden, dava tarihi olan 04.05.2017 tarihinden itibaren 20.000,00 TL asıl alacağa yıllık %23.4 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV işletilerek takibin devamına,
Fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine,
Davaya konu icra takip dosyasında davadan sonra yapılan tahsilatların da icra müdürlüğünce infazda nazara alınmasına,
Her iki tarafça talep edilen tazminat istemlerinin yerinde görülmediğinden reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.585,38 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan toplam 1.138,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.447,36 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 1.174,02 TL harç ile, tebligat ve posta gideri toplam 224,50 TL, toplam bilirkişi ücreti 950,00 TL olmak üzere toplam 1.174,50 TL yargılama giderin davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 657,72 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.677,18 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.318,57 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan bulunması halinde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/11/2021

Katip …

Hakim …