Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/514 E. 2021/486 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/514 Esas
KARAR NO : 2021/486

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2017
KARAR TARİHİ : 26/05/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve dava dışı …, İzmir İli, Çeşme İlçesi, … Mahallesi, … pafta, .. ada, .. parselde kayıtlı …’nun kuzeni …’ya ait 2 adet villa niteliğindeki taşınmazların kaba inşaatları bitmiş taşınmazların, ince işlerinin yapılarak oturulabilir hale getirilmeleri için yapılması gereken imalatlarla ilgili olarak davalı ile anlaştıklarını, müvekkili, davalı ve … arasında Yapı Dekorasyon Satış Sözleşmesi imzalandığını, tarafların davalıya 208.000,00-TL ödeme konusunda anlaştıklarınıi, müvekkilinin bu bedeli ödemesi halinde işler bittikten sonra oturulabilir hale gelecek olan 2 taşınmazdan birinin 1/2 hissesinin tapuda müvekkili adına tescil edilmesinin kararlaştırıldığıını, davalının yapılacak ödemelere teminat olarak sözleşme bedeli tutarında senet düzenlediğini, müvekkili tarafından davalıya kısa sürede 48.000,00-TL ödeme yapıldığını, davalının bir kaç kalem iş yaptıktan sonra işi bırakarak müvekkilinden para talep ettiğini, müvekkilinin bir dava nedeniyle tutuklanarak cezaevine girmesi nedeniyle kendi işleriyle dahi ilgilenemediğini, davalının bu durumdan faydalanarak inşaatları ve işleri tamamen bıraktığını, davalının yapmayı taahhüt ettiği ancak yapmadığı imalatları daha sonradan taşınmazı satın alan … tarafından yaptırıldığını, davalının, müvekkili ve … hakkında İzmir …. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığını, davalı tarafından sözleşmedeki edimlerin ifa edilmemesi nedeniyle teminat olarak verilen dava senedin bedelsiz kaldığını belirterek müvekkilinin 15/04/2014 tarihli 208.000,00-TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tesğitine, İzmir …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin iptaline %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıya ait … Dekorasyon Ev Tekstil Perde Halı Mobiya ve dayanaklı Tüketim Malları Ticareti firması ile davacı ve dava dışı … arasında …’nun maliki olduğu Çeşme de bulunan ikiz villaların ve yine davacının sahibi olduğu … ta bulunan … isimli masaj salonunu içinin yapı ve dekorasyonu ile ilgili yazılı ve sözlü anlaşmalar yapıldığını, Çeşme deki ikiz villar için 11/02/2014 tarihli Yapı ve Dekorasyon Satış Sözleşmesi gereği ve … … isimli masaj salonunun imalatlarına ait bütün malzemelerin alım ve İzmir den Çeşme ye nakil masraflarının tamamının davalı tarafından karşılandığını, davacının ortadan kaybolması üzerine ödemelerin durduğunu bu sebeple yapılan işlerin bir kısmının tamamlanamadığını, davalının tamamlanamayan işler bedelini düşerek İzmir …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla davacı ve dava dışı … aleyhine 208.000 TL lik senedin 160.000 TL lik kısmı için icra takibine girişildiğini, davalının üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, eser sözleşmesi kapsamında teminat maksadıyla düzenlendiği ve bedelsiz kaldığı iddia olunan bono nedeniyle menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının İzmir ili, Çeşme ilçesi, … Mahallesinde bulunan iki adet villa niteliğindeki taşınmaza ilişkin olarak ince işlerin yapımı konusunda davalı ile anlaştığı, bu anlaşma kapsamında davalıya bir kısım elden ödeme yaptığı, ayrıca teminat amacıyla davalıya bono düzenleyip teslim ettiği, davalının sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmeksizin söz konusu bonoyu takibe konu ettiği, kendisinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığı iddiası ile iş bu davayı ikame ettiği, davalının ise davacı ile aralarında eser sözleşmesinin bulunduğunu kabul ettiği, bu sözleşme kapsamında üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve davacının ödeme borcunu zamanında yerine getirmediğini bu sebeple senetten kaynaklı olarak alacaklı olduğunu savunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, bu sözleşme kapsamında davalının eseri meydana getirme ve teslim borcunu yerine getirip getirmediği, davacı tarafından davalıya verilen ve takibe konu edilen senedin bedelsiz kalıp kalmadığı, bedelsiz kalmış ise bedelsiz kaldığı miktarın ne olduğu hususlarında olduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1. maddesindeki tanımlara göre tüketici işleminin; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketicinin ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Yasa’nın 73/1.maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi niteliğinde bulunan eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup davacının tüketici (iş sahibi), davalının ise hizmet sunan (yüklenici) olduğu, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu ve İzmir ilinde ayrı bir tüketici mahkemesi bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
G.D: Ayrıntısı yasal süre içinde yazılacak gerekçeli kararda gösterileceği üzere:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILDI),
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile ya da tarafların bulundukları yer Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.26/05/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA