Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/348 E. 2022/132 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/348
KARAR NO : 2022/132

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/03/2017
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/02/2016 tarihinde …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken arızalanması sebebiyle müvekkili … ile beraber arabayı itekledikleri esnada …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile arkadan … plakalı araca çarptığını, müvekkilinin 2 araç arasında sıkışarak ağır bir şekilde yaralandığını, müvekkilinin Gazi Üniversitesi Hastanesinde tedavi gördüğünü, Ankara 21. ASCM …/… Esas sayılı dosyası ile kovuşturmanın devam ettiğini, … plakalı aracın ZMMS poliçesinin … … A.Ş tarafından yaptırıldığını, başvuru neticesinde hasar dosyası oluşturulduğunu, kısmi ödeme yapıldığını, müvekkilinin kazadan dolayı TBK’na dayanarak bazı haklar talep edebileceğini, kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığını, ekonomik geleceğinin sarsıldığını, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile müvekkilinin sürekli iş görmezliğinden ve tedavi giderlerinden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
… plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS sigortası ile teminat altına alındığını, şirket tarafından sorumlu olunan miktarın ödendiğini, 08/03/2017 tarihinde 14.905,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin ibra edildiğini, kaza ve sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespiti yönünden dosyanın ATK İhtisas Kuruluna sevkinin gerektiğini, maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın ATK 3. İhtisas Kurumuna sevkinin gerektiğini, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderlerinden SGK nın sorumlu olduğunu, şirketin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, gelirin asgari ücret üzerinden esas alınması gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi (sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik) tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Gazi Üniversitesi Hastanesinin 08/05/2017 tarihli yazısı ve eki,
-Ankara 21 Asliye Ceza Mahkemesinin …/… esas sayılı dosya sureti,
-Kusur bilirkişi …’in 11/04/2018 tarihli raporu,
-ATK 2. İhtisas Kurulunun 18/07/2018, 22/04/2020 ve 21/04/2021 tarihli raporları,
-Aktüer bilirkişi …’nın 14/01/2019 tarihli kök raporu ve
22/08/2019-07/12/2020 ve 07/12/2021 tarihli ek raporları
-… Sigortanın 07/01/2020 ve 20/10/2020 tarihli yazısı ve eki poliçe ve hasar
dosyası,
-SGK Muğla İl Müdürlüğünün 14/01/2020 ve 01/04/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Afyon İl Emniyet Müdürlüğünün 08/03/2021 tarihli yazısı,
-… Sigorta A.Ş nin 15/03/2021 tarihli yazısı ve eki,
-Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün 11/03/2021 tarihli yazısı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile tedavi giderleri de bu zarar türleri arasında yer almaktadır.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 09/02/2016 tarihinde arızalanan … plakalı aracın davacı ile dava dışı sürücü tarafından hareket ettirilmeye çalışıldığı, bu sırada arkadan gelen … plakalı aracın çarpması neticesinde davacının yaralandığı, davacının iş bu dava ile sürekli iş göremez hale geldiği iddiası ile tedavi gideri ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği, davacı vekilinin 13/02/2020 tarihli dilekçesi ile tedavi gideri talebi bulunmadığı maddi tazminat taleplerinin geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezliğe ilişkin olduğunu beyan ettiği, mahkememizce alınan 11/04/2018 tarihli kusur bilirkişi raporunda, davacının %20, davalı sigorta sürücüsünün %40, dava dışı diğer sürücünün %40 kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, kaza tarihi dikkate alınarak davacının maluliyetinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi için mahkememizce dosyanın İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesine gönderildiği, ATK’dan alınan 22/04/2020 tarihli maluliyet raporuna göre, davacının %5 oranında sürekli iş göremez olduğu ve 9 (dokuz) ay geçici iş göremez olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, mahkememizce davalı sigortadan hasar dosyasının istenildiği ayrıca kazaya sebebiyet verdiği anlaşılan dava dışı sigorta şirketinden ve SGK’ dan davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda bilgi istenildiği, dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, aktüer bilirkişinin 07/12/2021 tarihli raporunda TRH 2010 Yaşam tablosu esas alınarak progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamada davacının davalı … Sigorta’dan 08/03/2017 tarihinde 14.905,00 TL ödeme aldığı, ödeme tarihi verileri ve %5 sürekli maluliyet ile 9 ay geçici iş göremezlik durumuna göre davacının geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik toplam zararının 11.170,08 TL olduğu, davalı sigorta tarafından yapılan ödemenin davacının zararını karşıladığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre davacının maluliyetinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, bu nedenle mahkememizce ATK dan alınan ve kaza tarihinde yürürlükte olmayan diğer yönetmeliklere göre düzenlenen maluliyet raporlarının esas alınması gerektiğine dair davacı iddialarının yerinde olmadığı, mahkememizce alınan kusur raporu ile olaya ilişkin yürütülen ceza soruşturmasında alınan raporların birbirleri ile uyumlu olduğu, meydana gelen kazada davalı sigorta sürücüsünün %40 kusurlu kabul edilmesinin somut olaya uygun olduğu, ayrıca Yargıtay’ın 2021 yılında vermiş olduğu kararlara göre davacının tazminat talebinin TRH 2010 Yaşam Tablosu ile Prograsif Rant Yöntemine göre belirlenmesi gerektiği, aktüer bilirkişinin bu esaslara göre düzenlenen 07/12/2021 tarihli ek raporuna göre davacının davalı sigorta tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle 6.486,51 TL (16.216,29×40/100) sürekli iş göremezlik ve 4.683,56 TL (11.708,91×40/100) geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 11.170,08 TL zararının bulunduğu, davalı sigorta tarafından davacıya 14.905,00 TL ödeme yapılmış ise de söz konusu ibranamede ödemenin sürekli iş göremezliğe ilişkin olduğunun belirtildiği bu halde yapılan hesaplamaya göre davacının karşılanmayan sürekli iş göremezlik zararının bulunmadığı, yapılan ödemenin geçici iş göremezlik talebi yönünden ise dikkate alınamayacağı, SGK tarafından davacıya yapılan geçici iş göremezlik ödemeleri mahsup edildiğinde davacının bakiye 1.412,18 TL(4.683,56-1.441,24-1.830,14) geçici iş göremezlik zararının bulunduğu, her ne kadar davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde ödeme yapıldığı, davalı şirketin sorumluluğunun sona erdiği ve Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve tazminat hesabına ilişkin hesaplamanın genel şartlara göre yapılması istenilmiş ise de davacının KTK’nun 111.maddesi uyarınca yasal süresi içerisinde ikame ettiği iş bu davada ibranamenin iptali ile bakiye zararının bulunması halinde bunu ve ibranameye konu olmayan zararlarını talep edebileceği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, bu nedenle davalının aktüer ek bilirkişi raporuna ilişkin itirazların yerinde olmadığı, mahkememizce davalının ek aktüer raporu alınması taleplerinin belirtilen nedenlerle reddedildiği, 6098 sayılı TBK’nın 71, 2918 Sayılı KTK’nın 85, 86 ve 91. maddeleri ile Yargıtay 4 ve 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, kazaya sebebiyet veren ve mahkememizce alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde %40 kusurlu olan aracın 21/09/2015-21/09/2016 tarihleri arasındaki dönemde kaza tarihi itibari ile zmms sigortacısı olan davalı sigortanın poliçe teminat limiti kapsamında kalan davacının 1.412,18 TL geçici iş göremezlik zararından (poliçede sağlık giderleri teminat altına alındığından davacı tarafından tedavi gideri olarak talep edilmekle birlikte geçici iş göremezlik zararının tedavi süresince uğranılan zarar olduğu dikkate alınarak) sorumlu olduğu, davacı vekilinin belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği iş bu davada 30/01/2019 tarihli dilekçesiyle değer arttırım dilekçesi sunduğu ve talebini toplam 13.870,21 TL olarak bildirdiği, değer arttırım dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ayrıca davacı vekilinin 13/02/2020 tarihli dilekçesi ile bu talebini 7.199,82 TL’lik kısmının geçici iş göremezliğe ilişkin olduğunu bildirdiği, davacı tarafından davalı sigortaya dava öncesinde 02/12/2016 tarihinde müracaat edilmiş ve davalı sigorta 15/12/2016 tarihinde temerrüde düşmüş ise de davacının 30/01/2019 tarihli dilekçesi ile eksik ödeme tarihi olan 08/03/2017 tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiği, bu nedenle mahkememizce taleple bağlı kalınması gerektiği, ayrıca meydana gelen zararın niteliğine göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan kusur, 22/04/2020 tarihli maluliyet ve 07/12/2021 tarihli ek aktüer bilirkişi raporlarının oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, taleple bağlı kalınarak davacının geçici iş göremezlik talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, sürekli iş göremezlik talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/2628 Esas, 2021/2552 Karar sayılı ilamı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2021 tarih ve 2021/9662 esas, 2021/3048 karar sayılı ilamı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26/05/2021 tarih ve 2021/2577 esas, 2021/1779 karar sayılı ilamı).
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının sürekli iş göremezlik tazminat talebinin REDDİNE,
2-Davacının geçici iş göremezlik tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 1.412,18 TL geçici iş göremezlik tazminatının 08/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 96,46 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç ve 50,00 TL ıslah harcı toplamı 81,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,06 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 50,00 TL ıslah harcı, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 1.944,00 TL ATK kusur ve maluliyet rapor ücreti ve 511,85 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 3.868,65 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (1.412,18/13.870,21=0,10) 393,88 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. maddesi uyarınca takdir edilen 1.412,18 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. maddesi uyarınca takdir edilen 1.412,18 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA