Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/261 E. 2021/738 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/261 ESAS
KARAR NO : 2021/738

MAHKEMEMİZİN 2017/261 .ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/08/2002

MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN İZMİR 1.ATM’NİN 2003/165 ESAS
2006/489 KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 24/12/2001.
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Mahkememize verdiği… tarihli dilekçesinde; müvekkili bankada genel müdür olarak görev yapan davalılardan … ile yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan diğer davalıların görev yaptıkları sırada İzmir Merkez Şubesi kredi müşterilerinden …. Tic. A.Ş. firmasına kullandırılan kredilerin zayıf teminatlar içermesine, olumsuz istihbarat raporlarına, kredi değerliliği bulanmamasına rağmen kredi tahsis ederek müvekkili banka zararına sebep olduklarının banka teftiş kurulunun hazırladığı …/12/1999 tarih ve 2 sayılı soruşturma raporu ile tespit edildiğini, tespit edilen usulsüz işlemlerin kredi kullandırılan firmalar …. Tic. A.Ş ile …. San. Tic. Ltd. Şti hakkında düzenlenen … tarihli istihbarat raporundaki olumsuzlara rağmen firmaya kullandırılan kredi limitinin 25.000.000.000-TL’ den % 950 oranında artırılarak 2.300.000-USD yükseltilmesi ve kullandırılması, bu oranda artışa rağmen kredinin teminatı olarak ipotek, gerçek müşteri senedi ve emtia rehni alınmaması, kredinin teminatsız bırakılması ve bu sebeple de kredinin tahsilinin imkansız hale getirilmesi, üstelik daha önce bahsi geçen istihbarat raporlarında firmalar ve ortakları adına bir çok sayılı karşılıksız çek işlemi vuku bulduğu anlaşılmasına rağmen usulsüz ve mevzuata aykırı kredilendirme işlemine devam edilmesi, bütün bunların yanında firmanın öz kaynaklarının önceki yıllar zararı ve aşırı borçlanma nedeni ile yetersiz bulunduğu, faaliyet gösterilen sektörün riskli ve firma yöneticilerin ticaret hayatında tecrübesiz görülmesi, istihbarat raporunda görülmesine karşılık kredilendirmenin asıl unsurunun firmanın mali bünyesi olduğu esası dikkate alınmayarak 1996 yılında bir önceki yıla oranla firmanın net satışlarının % 175 oranında artmasına karşılık kredi limitinin 25.000.000.000-TL’ den % 950 oranında artırılarak 2.300.000-USD yükseltilmesi yönündeki teklifin onaylanarak kredinin tahsil edilememesine neden olunmasına sebebiyet veren genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalılar hakkında sorumluluk oranında sebebiyet verdikleri müvekkili banka zararının tahsili için davanın açılmasının zorunlu olduğunu belirtmiş, fazlaya ilişin haklar ve faiz talep hakları saklı tutulmak üzere toplam 80.736.940.953-TL ana para banka zararının 12/11/1998 tarihinden itibaren % 182 faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, Mahkememize verdiği … tarihli dilekçesinde; müvekkilinin … tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olarak görev yaptığını, müvekkilinin … tarih ve … sayılı yönetim kurulu uyarınca … tarihi itibariyle görevinden ayrıldığını, davacılardan …’ ın aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, TTK.’ 341 ve 342 maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasının ön şartının genel kurulca bu konuda bir karar verilmiş olması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerektiğini, şirket tüzel kişiliğinin sorumluluk davası açma konusunda dava ehliyeti bulunmadığını, davanın bu sebeple aktif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın … tarihli A.Ş. genel kurulunda alınan keyfi ve hukuka aykırı kararlara dayandığını, genel kurul kararının iptali için İzmir.. Atm’ nin… E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarih ve dava tarihi arasında 5 yıldan fazla bir süre geçtiğini, TTK:’ 309 maddesine göre zaman aşımı süresinin dolduğunu ve davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi ve genel müdür sıfatı ile davacı bankanın genel kurulunca ibra edildiğini, genel kurulun ibra iradesinin aksine ve keyfi olarak sorumluluk davası açılamayacağını, yoklukla malül genel kurul kararı ile ibra kararlarının kaldırılamayacağını, genel kurul kararları ile ibra kararlarını hükümsüz saymanın TTK’ nun ilgili hükümleri gereğince münhasıran ticaret mahkemelerine ait olduğunu, müvekkiline atfedilen fiil ile zarar iddiası ve zarar tutarı arasında illiyet bağı bulunmadığını belirtmiş, davanın zaman aşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … Mahkememize verdiği ..tarihli dilekçesinde; davanın TTK’ nun 309. Maddesinde hüküm altına alınan 2 yıllık zaman aşımı süresine uyulmaksızın açıldığını, davanın reddinin gerektiğini, davanın açılabilme şartı olan genel kurul kararının iptali istemi ile İzmir ..Atm’ nin… E. Sayılı dosyası ile açılmış dava bulunduğunu, bu davanın bekletici mesele olarak kabulünün gerektiğini, banka yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ve ayrılışını izleyen döneme ilişkin genel kurullarında ibra edildiğini, TTK’ nun 380. Maddesinde düzenlenen ibranın feragati tazammum menfi borç ikrarı olarak kabulünün gerektiğini, bu sebeple yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat davası açılmayacağını, TTK’ nun 346. Maddesinin yönetim kurulu üyelerinin müdürlerinin sebebiyet verdikleri zarardan sorumlu olmayacaklarını hüküm altına aldığını, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının kapsamını belirleyen 336. Maddenin 5. Fıkrasının ise yönetim kurulu üyelerinin gerek yasa gerekse esas mukavele ile kendilerine yüklenilmiş bulunan vazifelerinin kasten veya ihmal sonucu yapılmaması halinin sorumluluk doğuracağını belirttiği, dava dilekçesinde ve teftiş raporunda bu maddedeki sorumluluk halini gösteren açıklama ve ithamın mevcut olmadığını, ayrıca 336/son fıkrada bu bentte yazılı vazifelerden birinin idare meclisi üyelerinden birine bırakılması halinde sorumluluğun ilgili azaya yöneltilmesi gerektiğine işaret ettiğini, kendisinin hiç bir dönemde kredi komitesinde yer almadığını belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı …, Mahkememize verdiği .. tarihli cevap dilekçesinde; bankadaki görev süresinin …tarihleri arasında olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, kredilendirme tarihi olan … tarihinden sonra 1997 – 1998 – 1999 yıllarında yapılan banka genel kurullarında ibra edildiğini, kendisine hukuki sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını ve husumet tevcih edilemeyeceğini, dava dilekçesinde talep edilen faizin afaki ve hukuki mesnedinin bulunmadığını, tazmin konusu ana para rakamının nasıl hesaplandığının belirli olmadığını, banka aleyhine sonuç doğuracak her hangi bir işlem yapmadığını, yaptığı işlemlerin bankacılık prensipleri içerisinde olduğunu, kendisine sorumluluk tevdi edilecek kusurlu ve kasıtlı bir hareketinin olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil …, Mahkememize verdiği .. tarihli dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacıların dava açmakta aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararlarının bulunmadığını, kendisinin 1999 yılının Ocak ayında yönetim kurulu görevinden istifa ettiğini, görev yaptığı dönemler ile ilgili genel kurullarda ibra edildiğini, geçmişteki faaliyetlerinden dolayı hukuken sorumluluğunun bulunmadığını, krediler verilirken gerek mevzuat gerekse ticari örf ve adet gereği yapılması gereken tüm işlemlerin yapıldığını, davaya konu olan kredinin yönetim kuruluna geldiğini, yetkili arkadaşlar ile gerekli bilgi ve görüş alış verişi yapıldığını, açıklanması gerekli görülen hususların açıklattırıldığını ve daha sonra yetkili arkadaşların firmaya verilecek kredi ile ilgili kendilerini ikna etmesi üzerine kredinin onaylandığını, kendilerinin her hangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, Mahkememize verdiği … tarihli dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacıların dava açmakta aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararlarının bulunmadığını, kendisinin 1999 yılındaki genel kurulda yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığını, görev yaptığı dönemler ile ilgili genel kurullarda ibra edildiğini, geçmişteki faaliyetlerinden dolayı hukuken sorumluluğunun bulunmadığını, krediler verilirken gerek mevzuat gerekse ticari örf ve adet gereği yapılması gereken tüm işlemlerin yapıldığını, davaya konu olan kredinin yönetim kuruluna geldiğini, yetkili arkadaşlar ile gerekli bilgi ve görüş alış verişi yapıldığını, açıklanması gerekli görülen hususların açıklattırıldığını ve daha sonra yetkili arkadaşların firmaya verilecek kredi ile ilgili kendilerini ikna etmesi üzerine kredinin onaylandığını, kendilerinin her hangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı asil …, 05/09/2002 tarihli cevap dilekçesinde; davanın TTK’ nun 309. Maddesinde hüküm altına alınan 2 yıllık zaman aşımı süresine uyulmaksızın açıldığını, davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, davanın açılabilme şartı olan genel kurul kararının iptali istemi ile İzmir…. Atm’ nin… E. sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele olarak kabulünün gerektiğini, banka yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ilişkin olarak genel kurulda ibra edildiğini, TTK’ nun 346. Maddesinin yönetim kurulu üyelerinin, müdürlerin sebebiyet verdikleri zarardan sorumlu olamayacaklarını hüküm altına alındığını, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının sınırını belirleyen 336. Maddenin 5. Fıkrasında ise; yönetim kurulu üyelerinin gerek yasa gerekse esas mukavele ile kendilerine yüklenmiş olan vazifelerini kasten veya ihmal sonucu yapılmaması halinin sorumluluk doğuracağını belirttiğini, sorumluluk halini gerçekleştiğini gösteren hiç bir açıklama ve ithamın dava dilekçesi ve teftiş kurulu raporunda mevcut olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davalılar … ve … yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Davacı… TAŞ. … tarafından davalılar …, .. hakkında İzmir …İş Mahkemesinin… sayılı dosyasında dava açıldığı, davacı vekili tarafından verilen … tarihli dava dilekçesinde; davacı bankanın kredili müşterisi Tandoğan AŞ. ve … San Ltd Şti.’ ne kullandırılmış olan kredilerin teklifi, açılışı ve kullandırımıyla ilgili banka müfettişlerince yapılan teftiş sonucu düzenlenen soruşturma raporuna göre firmalara kullandırılan kredilerde davalıların neden oldukları, mevzuata aykırı ve usulsüz işlemler nedeniyle davacı bankayı zarara soktuklarının tespit edildiğini, soruşturma raporuna göre kredi kullandırılan firmalar … ve AŞ. ve … San Ltd Şti hakkında düzenlenen … tarihli banka istihbarat raporundaki olumsuzluklara rağmen firmaya kullandırılan kredi limitinin 25.000.000.000,00 TL’ den % 950 oranında arttırılarak 2.300.000,00 USD’ ye (262.000.000.000,00 TL sine) yükseltilmesi ve kullandırılması ancak bu çok büyük artışa rağmen kredinin teminatı olarak ipotek , gerçek müşteri seneti ve emtia rehni alınmaması ve kredinin teminatsız bırakılması, bu sebeple kullandırılan kredilerin tahsilinin imkansız hale getirilmesi üstelik daha önce bahsi geçen istihbarat raporlarından firmalar ve ortakları adına bir cok karşılıksız çek olayının vuku bulduğu anlaşılmasına rağmen usulsüz ve mevzuata aykırı kredilendirme işlemine devam edilmesi gibi bir çok nedenle bankaya zarara soktuklarını, kredi borçlusu firmalar hakkında yasal takip işlemlerinin yapıldığını, borçlu firmalara ait tespit edilen tüm mal varlıklarının satıldığını, yapılan takipler sonucu davacı bankanın alacağını alamadığını belirtmiş, davalıların mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, usulsüz ve mevzuata aykırı işlemler nedeniyle banka zararına yol açan davalılardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 01/11/2001 tarihi itibariyle 2.438.520.989.947 ,00 TL’ nin %182 faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili İzmir ..İş Mahkemesine verdiği … tarihli cevap dilekçesinde; harcın tamamlattırılması gerektiğini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, sorumluluk davası açılabilmesi için genel kurul kararının zorunlu olduğunu, bu hususun dava şartı niteliğinde olduğunu, müvekkilinin genel kurul kararları ile ibra edildiğini , ibra kararlarının iptal edilmediğini , bu hususunda dava şartı niteliğinde olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı tarafça davalının görev yaptığı 29/07/1993 – … tarihleri arasında hangi eylem ve işlem nedeniyle sorumlu tutulduğunun tek tek belirtilmedikçe ,ileri sürülen fiiller ile ortaya çıkan zarar arasındaki illiyet bağı ve hukuki sorumluluğun ne surette doğduğu gösterilmedikçe, iddia edilen soyut zararın ne kadarından sorumlu olunduğunun açıkça ortaya koyulmadıkça davaya cevap verilmesinini mümkün olunmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi genel müdür sıfatıyla davacı bankanın genel kurulunca ibra edildiğini, ibra hususu göz önüne alındığında müvekkili hakkında sorumluluk davası açılamayacağını, müvekkilinin görev yaptığı döneme ilişkin işlemler ile zarar iddiası ve zarar tutarı arasında illiyet bağı bulunmadığını, müvekkilinin … tarihi itibariyle görevinden ayrıldığını , Borçlar Kanununun 60/1 m.sinde ön görülen 1 yıllık ve TTK’nın 309.m.sinde öngörülen 2 yıllık zaman aşımı sürelerinini geçtiğini belirtmiş , öncelikle harcın tamamlatılması için davacı tarafça süre verilmesine, harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına, HUMK nın 75/2.m.si hükmü uyarınca iddia olunan zararın hangi maddi olaylara dayandığının, bu maddi olaylarla müvekkili arasındaki irtibatın, zararın ne şekilde oluştuğunun ve müvekkilinin bundaki kusurunun , müteselsil sorumluluğun gerekçesini oluşturan maddi nedenler ile dayanaklarının davacıya açıklattırılmasına , akabinde müvekkili hakkındaki davanın tefrik edilerek görev yönünden reddine, TTK. 341 uyarınca dava şartı yokluğundan reddine ,davanın esastan reddine, keza zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 4. İş Mahkemesince görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş karar kesinleştirilerek dosya Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizce davalılar Atilla Özdemir ve O. Bülent Peksoy’ un hizmet sözleşmesine dayanarak çalıştıkları anlaşıldığından söz konusu davalılar hakkında açılan davanın tefrikine, ayrı bir esasa kaydına, bu davalılar yönünden Mahkememizin görevsizliğine ,görevli mahkemenin İzmir İş Mahkemesi olduğuna ,davalı … hakkındaki dava dosyasının Mahkememizin 2002/364 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş , dosya Mahkememiz dosyası içerisine alınarak yargılamaya ana dosya üzerinden devam olunmuştur.
Dava ve birleşen davanın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine dair Mahkememizce verilen karar Yargıtay11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’ nın 2015/1147 Esas , 2015/1774 Karar sayılı ilamıyla ” Asıl ve birleşen dava, davalıların usulsüz kredi kullandırdığı iddiasına dayalı mali sorumluk davası olup, uyuşmazlık, temliknamenin kapsamının ne olduğu, başka bir deyişle dava konusu zararın tümünü kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır.Mahkemece, alacağın kredi alacağı temlik sözleşmeleri doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından dava dışı şirkete temlik edildiği, Fon‘un davalılar hakkında açmış olduğu sorumluluk davasında ileri sürdüğü zararın temlik sözleşmesine konu edilen kredilerin verilmesinden doğan zarar olduğu, bu bağlamda fonun artık asıl alacak üzerindeki tasarruf yetkisini tamamen yitirdiği, davacının aktif husumet ehliyetinin kalmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, kural olarak alacağın temliki ile mevcut alacağın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz ise de, TMSF’nin temlik ettiği alacak kredi borçlarından doğan alacak olup, kabulün aksine temlikname bankanın iç bünyesinde kanuna ve mevzuata aykırı karar ve işlemleri ile bankaya zarar verdiği iddia edilen davalılara karşı yöneltilen talep ve dava hakkını kapsamamaktadır. Esasen, davanın sorumluluk davası olduğu da nazara alınarak temlikin ivazlı olup olmaması ancak dava konusu zararın kapsam ve miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir husus olması nedeniyle temliknamenin davacının aktif husumetini etkilemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının aktif husumet ehliyetinin devam ettiğinin ilkesel olarak kabulü ile işin esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince; bozma sebep ve şekline göre davalı … vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle bozularak gelmiş usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ nun 09/07/2001 tarih ve 381 nolu kararının incelemesinde; Milli Aydın Bankası TAŞ’ın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı yasanın 14/3 maddesine istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmesine karar verildiği belirlenmiştir.
Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu vekili tarafından sunulan 506 sayılı Tasarruf Mevduatı Fon Kurul kararının incelemesinde; …. Tic. A.Ş.’ ye kullandırılan kredilere ilişkin olarak düzenlenen 25/09/2000 tarih ve 292-34 sayılı teftiş raporuna istinaden …, …, …, …, …, …, …, … hakkında 80.736,94-YTL üzerinden açılan mali sorumluluk davasının 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 133. maddesinde yer alan yetkiye dayanılarak sürdürülmesine karar verildiği belirlenmiştir.
Dosyada mevcut 24/02/2006 tarihli “Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi” yazılı belgenin incelemesinde; temlik edenin TMSF, temellük edenin RCT Varlık Yönetimi A.Ş., temlik sözleşmesi konusunun “Yazılı olsun veya olmasın her hangi bir kredi sözleşmesine istinaden …. Tic. A.Ş. firmasına, Milli Aydın Bankası TAŞ … İzmir Şubesi tarafından kullandırılmış olan kredilerden kaynaklanan ve… TAŞ Tarihbank tarafından TMSF’ ye temlik edilmiş olan, 1065385 TMSF arşiv numarasında kayıtlı alacağın, nakdi veya gayrinakdi kredilerden doğmuş olup, 12/08/2005 tarihi itibariyle mevcut olan alacak ve bu alacaklara ilişkin faiz ve ferilerinin 12/08/2005 tarihi itibariyle mer-i gayrinakdi kredi olup, bu kredilerinin tazmininden doğacak alacakların bu kredilerin komisyon alacakları ile bu alacaklara ilişkin faiz ve ferilerinin yukarıda belirtilen alacakların 12/08/2005 tarihi itibariyle mevcut olan her türlü teminatındaki alacak haklarının faiz ve ferilerinin yasal takibe aktarılmış olsun veya olmasın TMSF tarafından VYŞ. temliki ” olduğu belirlenmiştir.
Bozma ilamı öncesinde davalıların olayda sorumlulukları olup olmadığı, TTK.nun anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin sorumluluklarına ilişkin 336 ve takip eden maddeleri doğrultusunda tartışılarak rapor düzenlenmesi için İstanbul ATM’ ne talimat yazılmış, alınan 06/02/2008 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davalıların devir öncesi … A.Ş.’de genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde bankanın İzmir merkez şubesinin kredili müşterisi olan … A.Ş. İle Y.S.Yem Hayvancılık Gıda San Ltd Şti firmaları hakkında düzenlenen … tarihli istihbarat raporunda öz kaynakların yetersizliği, önceki yıllar zararı, aşırı borçlanma, faaliyet gösterilen sektörün riskli ve yöneticilerin ticaret hayatında tecrübesiz görülmesi gibi olumsuzlukların yanı sıra ciro artışındaki olumlu yönlerinde belirtildiği kredilendirme sürecindeki asıl unsurun firma mali bünyesi ile doğrudan ilgili olduğu esası dikkate alınmayarak 1996 yılında bir önceki yıla oranla firma net satışlarının %175 oranında (175 milyar TL) artmasına karşın kredi limitinin 25 Milyar TL’ den %950 oranında arttırılarak 2.300.000,00 USD (262.487.000.000 TL) ‘ ye yükseltilmesi yönündeki teklifi onaylayan yönetim kurulu üyeleri …, …, Hasan Serbest, …, Mehmet Aydınoğlu, …, … ve … (Genel Müdür) ‘ ın eylemlerinde basiretli davranmadıkları bu nedenle sorumlu oldukları ancak davacı vekilinin banka zararı olarak talep ettiği, zararın icra takiplerinin sona erip aciz vesikasına bağlanmadığı bu nedenle hesaplanabilir kesinleşmiş bir zararın bu aşamada henüz belirlenemediği, öte yandan banka genel kurulunun geriye yönelik bir kararla 1995, 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ait mevcut ibra kararlarını ortadan kaldırmasının mümkün olmayacağı, olayda zaman aşımına ilişkin olarak TTK 309.m.de öngörülen 2 ve 5 yıllık sürelerin uygulama bulacağı, bu bağlamda zarara uğrayan tüzel kişi olduğundan zaman aşımının başlangıcının yasa ve tüzük hükümleri uyarınca dava açma kararı vermeye yetkili organca yani genel kurulca öğrenilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Bozma ilamı öncesinde alınan raporun karar vermeye yeterli olmadığı anlaşıldığından ve raporda bilirkişilerin TTK.nın 309.msine göre zaman aşımı uygulanabileceği ve yapılan takipler sonuçlanmadığından kesin zararın tespit edilemeyeceğini bildirmişseler de tarafların itirazları ve beyanları değerlendirilerek Yargıtay’ ın konu ile ilgili emsal kararları da dikkate alınarak yapılan takiplerin sonuçlanmamasının zararın tespitini engellemeyeceği dikkate alınarak her bir krediye yönelik işlem nedeniyle oluşan zararın asıl alacak ve faiziyle birlikte dava tarihi itibariyle belirlenebilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor istenilmiş , alınan 02/12/2019 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda; 12/11/1998 dava talep tarihi itibariyle 487.656, 85 YTL ana para, 2.031,90 YTL işlemiş avans faizi, 101,60 YTL BSMV olmak üzere toplam 487.656,85 YTL davacı alacak tutarının hesaplandığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde alacak talebinde 12/11/1998 tarihi itibariyle 80.736,94 YTL talepte bulunduğu ancak bu talebin denetlenebilir nitelikte olmadığı , 09/11/1998 kat ihtarnamesindeki 487.656,85 YTL alacak tutarından dava tarihine kadar yapılan tahsilat tutarları nazara alındığı ve 3095 Sayılı Yasanın 2/2 ve 3.m.leri uyarınca avans faiz oranları esas alınarak hesaplama yapıldığı, … dava tarihi itibariyle 142.391,08 YTL ana para, 851.800,11 YTL işlemiş avans faizi ve 42.590,01 YTL BSMV olmak üzere toplam 1.038.914,69 YTL olarak hesaplandığı, taraf itirazlarının raporda bir değişiklik gerektirmediği, heyette yer alan teknik bilirkişinin icra takipleri devam ederken bir zarar belirlenemeyeceğini zira bu takipler neticesinde ne kadar tahsilat yapılacağının belli olmadığını ancak bir saptama yapmak gerekirse ipotek edilen alacağın zarar miktarının karşıladığının tespit ettiği bu durumda zararın olmadığı yerde sorumluluktan bahsedilemeyeceğinden bu aşamada sorumluluk davasının koşullarının oluşmadığının düşünüldüğü ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Bozma ilamı öncesi alınan rapor ve ek raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı Mahkememizce istenilen hususlarda tespit yapılamadığı anlaşıldığından tarafların iddia ve savunmaları emsal Yargıtay kararları, dosyada alınan rapor ve ek rapor değerlendirilmek suretiyle her bir kredi için dava tarihi itibariyle mevcut zararların belirlenmesi davalıların yönetici konumlarının dikkate alınarak görev yaptıkları sürelerde dikkate alınarak ve tüm beyan ve itirazlarda değerlendirilerek davalıların sorumluluklarının belirlenmesine yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 23/03/2011 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davalıların TTK.nun 336 ve devamı, 342 ve 309.m.leri gereği sorumluluklarının maddi ve şekil şartlarının gerçekleştiği, krediyi kullandıran İzmir şubesi elemanlarının sermayesinin büyük bir kısmını kaybetmiş büyük zarar ederek borca batık hale gelen firma için kredi teklif etmeleri firmaların devamlı olarak depasman yapmasına fırsat vermeleri, yöneticilerin konunun acemisi olduğu ve ithal edilen malların piyasada tutulmadığı istihbarat raporlarında belirtilen grup şirketlerinin kredi ödemek suretiyle çok hatalı ve kusurlu olduğu , kusur oranının %30 olduğu , banka genel müdürlüğü krediler müdürlüğünün gruptaki firma hakkında acılan ilk kredi için teklif edilen kredi önerisinin olumlu görüşle yönetim kuruluna aktardığı ,kredi tespiti yapılmamış grup şirketlerine kredi kullandırılması için talimat vermeleri yetkisini açarak, kredi arttırım talimat vermesi nedeniyle kusurlu olduğu, kusur oranının %40 olduğu, profesyonel yönetici olan genel müdürlerin dosyaları yeteri kadar incelememeleri nedeniyle yeterli dikkat ve özeni göstermeleri, zamanında krediler kat ederek takibi geçmemeleri , diğer banka ve şirketlerin takibe geçmesinden çok sonra kredileri kat etmeleri nedeniyle kusurlu oldukları ve kusur paylarının %20 olduğu, kredi komitesi üyelerinin krediler müdürlüğünün notları ile yetinmeleri nedeniyle genel gözetim yükümlülüklerinin ihlali dolayısıyla kusurlu oldukları, kusur oranlarının %10 olduğu, bu %10 bölümden 2 üyenin payları oranında sorumlu olması gerektiği, kredilerin 2.300.000 USD’ ye yükseltilmesine ait yönetim kurulu kararının ibraz edilmemesi nedeniyle …, … ve … dışındaki davalıların kusurlarının oluşup oluşmadığının belirlenemediği, bu verilere göre 3 davalının ve dava dışı şube ve genel müdürlük elemanlarının sorumluluk tutarlarının İzmir şubesi elemanları yönünden 7.500.00 TL, genel müdürlük eleman K. yönünden 10.000,00 TL, … yönünden 5.000,00 TL, … yönünden 1.250,00 TL, … yönünden 1.250,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL olduğu ,talep tarihinden sonra yapılan ödemeler ile bu kredilerin varlık şirketine devredilmesinden payına düşecek miktarın tesis edilecek ilamın icrası sırasından dikkate alınmasının gerekeceği, her ne kadar sorumluluk tutarlarının sadece kendi aralarındaki rücu ilişkilerine geçerli olduğu yoksa TTK 336. Ve devamı maddeleri gereğince zarar görene karşı sorumluluklarının zararın tamamı ölçüsünde ve müteselsil olduğu açık ise de davacı yanın dilekçesinde davalılar her birinin kusuru oranında tazminata mahkum edilmesi talep edildiğinden bu talebe bağlı kalınarak davalıların her birinin kendi kusuru orasında sorumluluklarına karar verilmesi gerektiği, davalıların zaman aşımı defilerinin Bankacılık Kanunun 133 ve geçici ….m.si karşısında haklı olmadığı, davalıların ibra edildikleri ve ibra kararının iptal edilemeyeceği yönündeki savunmalarınında Bankacılık Kanunun 133 ve geçici ….m.si karşısında haklı olmadığı, davalılardan %182 temerrüt faizi talep edilemeyeceği sadece 3095 S.K.nun 2.2 m.si uyarınca ticaret temerrüt faizi istenebileceği, davalıların faiz dışındaki sair defi ve itirazlarının hakkı olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Bozma ilamı öncesinde davalılardan …’ in 14/07/2010 tarihinde, davalı …’ ın da 13/09/2010 tarihinde vefat ettiği belirlenmiş, mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamı öncesinde davacı tarafça 12/09/2011 tarihinde ıslah dilekçesi sunulmuş, ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 80.736,94 TL olarak ikame edilen davanın 495,052,98 TL olarak HUMK madde 83 ve devamı m.lerine göre ıslahı ile ıslahı istenen 495.052,98 TL zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ihtarnamede belirtilen temerrüt faizi oranı üzerinden faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep edildiği belirlenmiştir.
Bozma ilamı öncesinde ıslah dilekçesi taraflara tebliğ edilmiş , davalı … vekili … tarihli celsede ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, ıslah talebinin zaman aşımına uğradığını belirtmiş, davalı …’ da Mahkememize verdiği 23/09/2011 tarihli dilekçesi ile zaman aşımı defini ileri sürmüştür.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda alacağın temliki sözleşmesinin ivazlı olup olmadığı, ivazlı ise ivaz miktarı ve yapılan tahsilat miktarının belirlenmesi için TMSF 2. Tahsilat Dairesi Başkanlığı ile … A.Ş.’ ye müzekkereler yazılmış, alınan … A.Ş. yazı cevabında; şirket ile birleşen … A.Ş.nin TMSF tarafınbdan yapılan 2. Alacak Satış İhalesi kapsamında toplam ana para büyüklüğü yaklaşık 933,8 milyon USD olan ve 10.812 adet alacak kaydından oluşan satış portföyünü 161 Milyon USD peşinat tutarı ve % 43 hasılat paylaşım oranı karşılığında devir ve temlik aldığı, temlik işleminin ivazlı gerçekleştirildiği, oransal olarak ivaz bedelinin 18. 617,33 USD olduğu, 1065385 TMSF arşiv nolu … ve Tic.AŞ. ‘den temlik tarihi olan 24/02/2006 tarihine kadar 345.266,47 TL tahsilat yapıldığı , 24/02/2006 tarihinden sonra ise tahsilat olmadığının tespit edildiği belirtilmiş , TMSF 2. Tahsilat Dairesi Başkanlığı yazı cevabında da kurum tarafından düzenlenen 2.Alacak Satış İhalesi kapsamında imzalanan 23/09/2005 tarihli hasılat paylaşımını alacak satış vaadi sözleşmesi kapsamında tahsili gecikmiş bir kısım kredi alacaklarından oluşan satış portföyünün … A.Ş.’ ye devir ve temlik edildiği, sözleşmenin ivazlı olarak yapılmış olup ivaz bedelinin toplam ana para turarı 933.848.043,54 TL olan satış portföyüne karşılık 161.000.000 USD peşin tutar ve ayrıca … A.Ş’ nin yapacağı tahsilat üzerinden fona ödenecek belli oranlarda hasılat payından oluştuğu, her bir kredi dosyası bazında ivaz bedelinin belirlenmemiş olmakla birlikte peşin tutarın toplam ana para tutarına olan oranı esas alınarak ivaz bedelinin hesaplandığı, buna göre … ve Tic Aş’nin kullanmış olduğu kredilerden kaynaklanan alacağa tekabül eden ivaz bedelinin 18.617,33 USD tutarında olup bu tutarın 09/12/2005 tarihinde kuruma ödendiği, kurum ve … AŞ. tarafından bu dosyadan tahsilat sağlanamadığı belirtilmiştir.
Temlik sözleşmesinin ivazlı olup olmadığı konusunda … San. Ltd Şti yönünden de TMSF ve RCT’ ye yazı yazılmış , alınan … A.Ş. yazı cevabında; şirket ile birleşen … A.Şnin TMSF tarafından yapılan 2. Alacak Satış İhalesi kapsamında toplam ana para büyüklüğü yaklaşık 933.8 Milyon USD olan ve 10.812 adet alacak kaydından oluşan satış portföyünü 161.000 USD peşin tutarı ve %43 hasılat paylaşımı oranı karşılığında devir ve temlik aldığı, … Tic.Ltd Şti’ nin… TAŞ, … İzmir Şubesinden kullandığı krediden kaynaklanan bir alacağın temlik edilmediği ancak … ve Tic AŞ. nin kullandığı ve … Ltd. Şti.nin kefili olduğu, …… TAŞ , … İzmir Şubesinden kullanılan krediden kaynaklanan TMSF alacağının şirket tarafından 18.617,33 USD (TL karşılığı 24.548,81) karşılığında devir ve temlik alındığı, temlik tarihi olan 24/02/2006 tarihine kadar 345.266,47 TL tahsilat yapıldığı, 24/02/2006 tarihinden sonrası tahsilat olmadığının tespit edildiği belirtilmiş, alınan TMS 2. Tahsilat Dairesi Başkanlığı yazı cevabında … San. Ltd Şti’ nin… TAŞ, … İzmir şubesinden kullandığı krediden kaynaklanan herhangi bir alacağın fon tarafından … AŞ..ye temlik edilmediği ancak … Aş’ ye fon tarafından devir ve temlik edilen ve … ve Tic. AŞ. tarafından… TAŞ, … ‘ tan kullanılmış olan kredilere … San. Ltd Şti ‘ nin kefil olduğunu tespit edildiği , her bir kredi dosyası bazında ivaz bedelinin belirlenmemiş olmakla birlikte fona ödenen peşinat tutarının toplam devredilen ana para risk tutarına oranı esas alınarak yapılan hesaplamaya göre … ve Tic.Aş’ nin… TAŞ, … ‘tan kullanılmış olduğu kredilerden kaynaklanan alacağa tekabül eden ivaz bedelinin 18.617,33 USD tutarında olduğu, bahse konu firma ile ilgili olarak ihtarname tarihinden sonra banka zamanında 345.266,47 TL tahsilat yapıldığı, kurum tarafından riskin devir ve temlik alındığı 23/02/2002 tarihinden bugüne kadar ise herhangi bir tahsilatın yapılmadığının belirtildiği belirlenmiştir.
Gelen TMSF ve … AŞ. yazı cevaplarında ivaz miktarları yönünden çelişki olduğu anlaşıldığından çelişkinin giderilmesine yönelik olarak TMSF ve … AŞ. ye bir kez daha yazı yazılmış, alınan yazı cevaplarında TMSF 2. Alacak Satış İhalesi kapsamında 10.812 adet alacak kaydından oluşan satış portföyünün ana para büyüklüğünün 933,8 Milyon USD olduğu belirtilmiştir.
Bozma ilamı, taraf itirazları ve gelen tüm yazı cevapları gözetilerek dava ve birleşen dava dosyası yönünden ek rapor düzenlenmesi için dosya 2. Bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, alınan 22/06/2018 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda ; Tandoğan … A.Ş.den kaynaklanan TMSF alacağının … AŞ. tarafından 24/06/2006 tarihinde 18.617,63 USD karşılığı , 24.548,81 TL peşinat ve tahsilat payı karşılığında devir ve temlik alındığı, temlikten sonra herhangi bir tahsilat yapılmadığından temlik bedeli olarak alınan miktarın sadece 24.548,81 TL olduğu , temlikten önce ise dosya ile ilgili 18/12/1998 tarihiyle 14/02/2006 tarihi arasında 345.266,47 TL tahsilat yapıldığı, kök raporda “dava dilekçesinde 12/11/1998 tarihi itibariyle fazlaya ait haklar saklı kalmak şartı ile 80.736,94 TL zarara karar verilmesinin talep edildiği, 02/12/2009 tarihli ek bilirkişi raporu ekindeki belgede de görüleceği üzere bankanın bu tarihte alacağının 487.656,85 TL olduğu , talep gereği bu tarihteki banka zararının 80.736,94 TL’ dir ” denildiği, ancak davacının talep ettiği alacak miktarını ıslah ederek 487.656,85 TL’ ye çıkardığından hesaplama da bu miktarın esas alındığı ancak kök rapordaki davalıların sorumluluklarının 25.000,00 TL olarak belirlendiği , buna göre asıl dosyada 12/11/1998 tarihi itibariyle banka alacağı 487.656,85 TL kabul edildiğinde 24/02/2006 tarihinde davacı alacağının 25.000,00 TL ana para, 239.456,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 264.456,23 TL olması gerektiği bu tarihten itibarende sözleşmeye göre bankanın bu kredi alacağı için isteyebileceği sözleşmesel faizin işlemeyeceğe devam edeceği, hukuki değerlendirme bakımından kök rapordaki görüşlere atıf yapılmakla birlikte Anayasa Mahkemesi ‘ nin iptal kararından sonra ETK 340 yollamasıyla aynı kanunun 309.msi uyarınca 2 ve 5 yıllık zaman aşımı sürelerinin esasen dolmadığı, kaldı ki Anayasa ‘ nın 153/5 m.si gereğince iptal kararlarının geriye yürümeyeceği , bu durumda Bankacılık Kanunu ‘ nun iptal edilen hükmüne uygun olarak süresinde açılmış olan davanın iptal kararından etkilenmeyeceği görüş ve kanısına varıldığı, birleşen … Esas sayılı dosyada 01/11/2001 dava tarihi itibariyle …’ ın sorumluluğunun banka alacağı 487.656,85 TL kabul edildiğinde 01/11/2001 dava tarihi itibariyle banka alacağının 25.000,00 TL ana para, 88.179,93 TL birikmiş faiz olmak üzere toplam 113.179,93 TL olduğu, …’ ın sorumluluk oranı %20 olup, bu miktarın %20 si 5.000,00 TL ana para, 17.635,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.635,99 TL olduğu, ancak ETK 336 uyarınca bu davalınında banka kredisi nedeniyle sorumluluğunun müteselsil olduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
… mirasçılarının tümünün Burhaniye SHM’nin … Esas …Karar sayılı ve 05/12/2012 tarihinde kesinleşmiş ilamı ile mirası reddettiği anlaşıldığından TMK’nun 612. Maddesi gereğince mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi ve tasfiye memuru ataması işlemleri yapılarak sonucu hakkında Mahkememize bilgi verilmesine yönelik olarak Burhaniye SHM’ye yazı yazılmış, alınan yazı cevabında Burhaniye SHM’nin…Tereke Esas … Karar sayılı … tarihli 25/01/2019 tarihinde kesinleşmiş ilamı ile …’in terekesinin TBK 612. Maddesi gereğince iflas hükümlerine göre tasfiyesine, tereke tasfiye memuru olarak Burhaniye İcra Dairesi Yazı İşleri Müdürü Kirami Köknar’ın atanmasına karar verildiği belirlenmiş, tereke tasfiye memuruna tebligat yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Islah dilekçesinin … vekiline tebliğ edilmediği belirlenmiş, gerekli tebligat yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Bilirkişi kurulu raporunda bahsi geçen … Yönetim Kurulunun … tarih 03 sayılı kararının dosya içerisinde mevcut olmadığı belirlendiğinden söz konusu kararın ibrazına yönelik olarak davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekili tarafından söz konusu kararın bir örneği Mahkememiz dosyasına ibraz edilmiştir.
Bir kısım davalılar vekili Av. … Mahkememize verdiği 11/03/2021 tarihli dilekçesinde, davanın ilk aşamasından itibaren müvekkilinin imzasının bulunduğu iddia edilen belgelerin asıllarının gelmesi ile gerekli incelemenin yapılabileceğinin belirtildiğini, imza incelemesine esas olabilecek belgelerin yapılan incelemede gönderilmediğinin görüldüğünü , dolayısıyla müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak attığı imzalardan sorumluluğunun gerektirdiği iddia edilen belgelerin ve yönetim kurulu kararlarının asıllarının bulunmadığını , bu belgelerin asılları gelene ve kendileri tarafından incelenip müvekkilinin imzası olup olmadığını beyan edene dek bu belgelerin delil niteliğinin kabul edilmediğini belirtmiştir.
Davalı … vekili Av. …’ nin dilekçesi doğrultusunda … tarihli Yönetim Kurulu kararının aslının celbi için TMSF 2. Tahsilat Dairesi Başkanşlığına ve Denizbank A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkereler yazılmış, Denizbank A.Ş tarafından … Aş’ nin … tarihli yönetim kurulu kararının onaylı fotokopisi ibraz edilmiştir.
Davalı … vekili tarafından … AŞ.’ nin … tarihli Yönetim Kurulu kararının aslının celbi , belge aslının bulunmaması halinde söz konusu belgenin delil niteliğinin kabul edilemeyeceği belirtilmiş ise de ; davalı asil … tarafından Mahkememize verilen 03/09/2002 tarihli cevap dilekçesinde, söz konusu edilen yönetim kurulu kararı ile ilgili herhangi bir beyanda bulunulmadığı gibi davaya konu olan kredinin yönetim kuruluna geldiği, gerekli bilgi ve görüş alış verişi yapılıp gerekli görülen hususların açıklattırıldığı ve daha sonra yetkililerin firmaya verilecek kredi ile ilgili kendilerini ikna etmesi üzerine kredinin onaylandığının belirtildiği , davalı iddiasının savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu, davacı tarafın savunmanın genişletilmesi isteğine muvafakat etmediği belirlenerek ve Yönetim Kurulu kararının dosya içerisine geldiği de anlaşıldığından karar aslının celbine yönelik ara karardan vazgeçilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda ; davacı tarafça, Mahkememizin … ( bozma öncesi 2002/364 ) Esas sayılı dosyasında davalıların usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri sonucu verilen krediler nedeniyle zarara uğranıldığı ve zararın davalılardan tahsili gerektiği gerekçesiyle davalılar hakkında Mahkememize dava açıldığı, davacı tarafça davalı … hakkında da yapmış olduğu usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri nedeniyle banka zararına yol açtığı gerekçesiyle banka zararının tahsili için söz konusu davalı hakkında da İzmir…İş Mahkemesi ‘ nin… Esas sayılı dosyasında dava açıldığı , İş Mahkemesi ‘ nce görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememizin … Esas sayılı dosyasına kaydedildiği , her iki dosyanın aradaki fiili ve hukuki irtibat sebebiyle birleştirilerek yargılamaya Mahkememiz dosyası üzerinden devam edildiği ,
Uyuşmazlığın; Bankacılık Mevzuatı ve bu Mevzuat’ daki yollamalar doğrultusunda 6762 sayılı TTK’ nin anonim ortaklıkta yönetim kurulu üyeleri ve müdürlerin sorumluluğuna ilişkin 336 vd. 340 ve 342. maddenin yollaması ile 309. maddesine tabi olduğu,
Kredilerin açıldığı dönemde yürürlükte olan 3182 sayılı Bankalar Kanunu’ nun 86. II maddesinde; “ Türk Ticaret Kanunu’ nun sorumluluğu gerektiren hükümleri saklıdır. ” düzenlemesi ile TTK hükümlerine atıf yapıldığı,
Kural olarak; yönetim kurulu üyelerinin şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamayacakları ancak 6762 sayılı TTK’ nin 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticilerin oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olacakları, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulünün gerektiği, Türk Ticaret Kanunu’ nun yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngördüğü ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul ettiği, TTK’ nin 338. maddesinde; yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu olduklarının düzenlendiği,
Davalılardan …’in 13/01/1995 -07/04/1999, …’ ün 30/03/1995 – 12.01.2009, …’in 29/08/1996-27/01/1999, …’in 18/07/1996 – 12/01/1999, …’ın 18/07/1996 – 02/03/1999, …’ in 15.04.1994 – 14.03.1997, …’ nun 18/07/1996 – 14/03/1997 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi, davalı …’ ın 13/01/1995 – … tarihleri arasında genel müdür oldukları,
Dava dışı …. Tic AŞ. hakkında Mart 1996 yılı geçici mizanına göre düzenlenen istihbarat raporunda işletme sermayesi açığının 9.000,00 TL’ yi aştığı, aktif toplamının %59′ unun banka kredileri ile karşılandığı, firmanın 2 senelik zararı ile öz sermayesinin yetersiz olduğu ,borçlanma oranının oldukça yüksek olduğu , firmanın faaliyet konusunda başarısız olduğunun açıklandığı , buna rağmen şirkete kullandırılan kredinin 15.534,00 TL’ ye yükseldiği, şubenin buna rağmen Genel Müdürlüğe şirketin kredisinin 25.000,00 TL ye yükseltilmesi talebinde bulunuğunun görüldüğü , bu önerinin Genel Müdürlük Kredi Komitesini oluşturan Genel Müdür Davalı …, yönetim kurulu üyeleri … ile … tarafından onaylandığı , firma hakkında 1996 yılı sonu geçici bilançosuna dayanılarak düzenlenen 29/01/1997 tarihli istihbarat raporunda şirket öz sermayesinin geçmiş yıllık zararları ve aşırı borçlanma nedeniyle yetersiz olduğu ,yöneticilerinin ticaret hayatında deneyimsiz oldukları , gerek bu firmanın gerek kardeşi firmalarla ortaklarının karşılıksız çeklerinin bulunduğu , ortaklardan birisinin karşılıksız çek nedeniyle hapis cezasına mahkum edildiğinin belirtildiği buna rağmen İzmir şubesinde 25.000,00 TL olan kredi limitinin 2.300,000,00 USD’ ye yükseltilmesinin istendiği , yönetim kurulunun … tarihi ve 3 sayılı kararı ile 2.300.000,00 USD kredinin onaylandığı, davalıların her birinin kredi açılması ve kullandırılması ve teminatlandırılmasında sorumluluklarını gerektiren fiilleri olduğu , özellikle olumsuz istihbarat raporlarına rağmen borca batık duruma düşmüş şirketlere kredi açtıkları , limit arttırımına gittikleri olayda davalı yönetim kurulu üyeleri ile genel müdürlerin özen borcunu ihlal ederek kredi tahsis edilmesi gereken kişilere kredi tahsil ettikleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerin olumsuz istihbarat raporlarına rağmen yeterli teminat almadan kredi açtıkları açtıkları , kredinin ödenmediği, alacak için yapılan icra takiplerinin kısmen sonuçsuz kaldığı ve bankanın alacağı tutarın bir kısmı hakkında aciz vesikası düzenlendiği zarar ile davalı yönetim kurulu üyelerinin özen borcunu ihlali arasında uygun nedensellik bağının mevcut olduğu davalıların bu kararların alınmasında kusursuz olduklarını ispat edemedikleri , kredilerin 1995-1997 yılları arasında açılıp kullandırıldığı davalıların tümünün bu dönemde görevli bulunduğu, tüm davalılar yönünden sorumluluğun maddi şartlarının gerçekleştiği,
Sorumluluk davasının açılabilmesi için; 6762 sayılı TTK’ nin 341. Maddesi gereğince genel kurulca yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi ayrıca 6762 sayılı TTK’ nin 380. maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri ve müdürler hakkında banka genel kurulu tarafından açık veya bilançonun tasdiki suretiyle zımni ibra kararı alınmamış olması gerektiği,
… TMSF ye devredilene kadar genel kurulda davalılar hakkında sorumluluk davası açılması yönünde bir karar alınmadığı ancak bankanın fona devrinden sonra 2001 yılında yapılan genel kurulda sorumluluk davası açılmasına karar verildiği ve davanın … tarihinde açıldığı,
Yargılamanın devamı esnasında 01/11/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 133. maddesinde: “ Faaliyet izni kaldırılan bankaların tasfiyelerinin tamamlanması ancak iflas veya tasfiye masa alacaklarının tahsil edilememiş olması hâlinde, bankanın sorumlulukları tespit edilen ortakları, yönetim kurulu eski üyeleri ve denetçileri aleyhine varsa ibralarının iptali ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın tazmini için tasfiyenin tamamlanmasını müteakip beş yıl içinde Fon tarafından dava açılabilir. Fon bankalarının hisselerinin üçüncü kişilere devir veya intikali hâlinde banka tarafından, bankanın eski ortakları, yöneticileri ve denetçileri hakkında açılmış olan dava ve takiplere Fon tarafından kanunî halef sıfatıyla kaldığı yerden devam olunur. Bu dava ve takipler sonucunda hükmolunacak tutarlar Fona ait olur. Bu bankaların başka bir bankaya devredilmesi ya da başka bir banka ile birleşmesi, hisselerinin üçüncü kişilere devredilmesi ya da tasfiyelerine karar verilmesi hâlinde, bu işlemlerin tamamlanmasını takip eden beş yıl içinde bankanın sorumlulukları tespit edilen yönetim kurulu eski üyeleri ve eski denetçileri aleyhine varsa ibralarının iptali ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın Fon adına tazmini istemi ile Fon tarafından dava açılabilir. Dava açılmasına dair Fon Kurulu kararı dava şartı olarak aranan genel kurul kararı yerine geçer … ” düzenlemesinin bulunduğu, yine aynı Yasa’ nın Geçici …. Maddesinde “ Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir. ” düzenlemesinin bulunduğu, 5411 sayılı Yasa hükümlerinin geçmişe etkili olduğunun öngörülmesi sebebiyle davacı TMSF tarafından ibraz edilen 19/10/2006 tarih ve 506 sayılı davaya halef sıfatıyla devam kararı ile 04/10/2007 tarih 2007/492 sayılı Fon Kurulu Kararının 5411 sayılı Yasa’ nın 133. maddesi hükümleri gözönüne alınarak sorumluluk davasının açılması açısından yeterli sayılmasının gerektiği,

6762 sayılı TTK’ nin 380. maddesine göre ibranın geçerli olabilmesi için; davaya konu kredi ile bilgilerin genel kurula sunulan şirket bilançolarında yer alması gerektiği, ibranın sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içereceği, açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konulardaki ibranın yok sayılmasının gerektiği, bütün bu hususların genel kurulda ortaya konulup görüşüldükten sonra yöneticilerin sorumluluk halleri ve ortaklığa verdikleri zarar açıkça saptanıldığı halde genel kurulca sorumluluk davası açılmasına yer olmadığına ve ibraya karar verildiği takdirde böyle bir ibraya geçerlilik tanınabileceği, olayda bu anlamda bir ibranın olmadığı, davalıların ibralarının gerçekleşmediği ve sorumluluk davasının diğer koşulu olan ibra edilmemiş olmak koşulunun gerçekleşmiş olduğu,
6762 sayılı TTK’ nin 309. maddesinde; “ Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanunu’ na göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur. ” düzenlemesinin bulunduğu,
Dava konusu edilen olay ile ilgili düzenlenen müfettiş raporunun dava açmaya karar vermeye yetkili genel müdürlüğe arz edilmediği, banka yönetiminin TMSF’ ye devredilince 2001 yılında tarihinde yapılan genel kurulda sorumluluk davası açılmasına karar verildiği bu husus göz önüne alındığında asıl dava dosyası yönünden 6762 sayılı TTK’ nin 309. Maddesinde belirtilen öğrenme tarihi ile ilgili 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı, zararı doğuran fiilin vukuu tarihi açısından zamanaşımı başlangıcının kredi açılması ve kredi limitlerinin sürekli olarak yükseltilmesi nedeniyle zararlandırıcı eylemin devam ettiği göz önüne alınarak son olarak kredi limitinin yükseltilmesinin onaylanmasına yönelik … tarihli 003 sayılı yönetim kurulu kararı tarihi olarak kabulünün gerektiği ,söz konusu tarih ile asıl dosya dava tarihi arasında 6762 sayılı TTK nun 309. maddedeki 5 yıllık sürenin dolduğu ve asıl dava yönünden davanın zamanaşımına uğradığı , asıl dava dosyası yönünden davalı … ‘ in cevap dilekçesi sunmadığı dolayısıyla zaman aşımı defini ileri sürmediği , davalı … ‘ in yasal süresi içerisinde zaman aşımı defini ileri sürmediği , söz konusu iki davalı dışında diğer davalıların usulüne uygun olarak zaman aşımı defini yasal süresi içerisinde ileri sürdükleri , asıl davanın davalı … ile … miras şirketi dışındaki davalılar yönünden zaman aşımı sebebiyle reddinin gerektiği ,
Birleşen dosya yönünden ise dava konusu edilen olay ile ilgili düzenlenen müfettiş raporunun dava açmaya karar vermeye yetkili genel müdürlüğe arz edilmediği, banka yönetiminin TMSF’ ye devredilince 2001 yılında tarihinde yapılan genel kurulda sorumluluk davası açılmasına karar verildiği bu husus göz önüne alındığında birleşen dava dosyası yönünden 6762 sayılı TTK’ nin 309. Maddesinde belirtilen öğrenme tarihi ile ilgili 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı, zararı doğuran fiilin vukuu tarihi açısından zamanaşımı başlangıcının kredi açılması ve kredi limitlerinin sürekli olarak yükseltilmesi nedeniyle zararlandırıcı eylemin devam ettiği göz önüne alınarak son olarak kredi limitinin yükseltilmesinin onaylanmasına yönelik … tarihli 003 sayılı yönetim kurulu kararı tarihi olarak kabulünün gerektiği ,söz konusu tarih ile birleşen dosya dava tarihi olan … tarihi arasında 6762 sayılı TTK nun 309. maddedeki 5 yıllık sürenin dolmadığı ve birleşen dava yönünden davanın zamanaşımına uğramadığı,
Sorumluluk davasına konu banka zararının hesaplama açısından Mahkememizce hükme esas alınan 02/12/2019 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda belirtilen ve yapılan tahsilatlar mahsup edildikten sonra … dava tarihi itibariyle belirlenen 142.391,08 TL ana para, 851.800,11 TL işlemiş avans faizi ve 42.590,01 TL BSMV olmak üzere toplam 1.038.914,69 TL olduğu , ana dosya davalıları … ve … miras şirketi ile birleşen dosyanın davalısı … ‘ ın bu zararın tamamından sorumlu oldukları, davalıların haksız eylemleri ile bankayı zarara uğrattıkları, davalıların sorumluluklarının haksız fiile dayalı olması sebebiyle haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği , davalıların davacı bankanın genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olup taraflar arasında konuya ilişkin olarak kararlaştırılan bir akdi temerrüt faiz oranının bulunmadığı, işin davacı açısından da ticari iş olduğu gözetilerek haksız fiil sorumluluğuna ilişkin ilkeler çerçevesinde davalıların avans faizi ile sorumlu tutulması gerektiği , davacı tarafça yapılan alacağın temliki dolayısıyla dava tarihinden sonra ivaz bedeli olarak 24.548,81 TL lik tahsilat yapıldığı , yapılan tahsilat miktarı açısından davanın konusunun kalmadığı ve söz konusu miktarın zarar miktar toplamından mahsubunun gerektiği bu mahsubun yapılması sonucu talep edilebilecek zarar miktarının 117.842,27 TL asıl alacak , 851.800,11 TL işlemiş faiz ve 42.590,01 TL BSMV olmak üzere toplam 1.014.365,88 TL olduğu incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış ,asıl davanın davalılar … , … , … ,…, … mirasçıları ve … mirasçıları yönünden zaman aşımı sebebiyle reddine , davalılar … ve … miras şirketi yönünden kısmen kabulüne ,birleşen davanın da davalı … yönünden kısmen kabulüne , karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
MAHKEMEMİZİN 2017/261 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın davalı … ve … miras şirketi yönünden KISMEN KABULÜ ile 117.842,27 TL asıl alacak 851.800,11 TL işlemiş faiz ve 42.590,01 TL BSMV olmak üzere toplam 1.014.365,88 TL ile asıl alacağa … dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte
davalı … ve … miras şirketinden müştereken ve müteselsilen birleşen İzmir .. ATM … Esas , …Karar sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla alınarak davacıya verilmesine ,
Bu davalılar yönünden fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Davanın davalılar … , … , … ,…, … mirasçıları ve … mirasçıları yönünden zaman aşımı sebebiyle REDDİNE ,
3-Alınması gerekli 69.291,33 TL harcın davalı … ve … miras şirketi tarafından tamamlanmasına,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Yasa’ nın 133/son maddesi hükmü gereğince hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … ve … miras şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar … , …,…,… ve … mirasçıları kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Yasa’ nın 133/son maddesi hükmü gereğince hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL tek maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …,…,… ve … mirasçılarına verilmesine,
6-Davacı tarafından davalılar … ve … miras şirketi için yapılan 58 davetiye gideri 582,00-TL, bilirkişi inceleme ücretleri 15.082,50-TL olmak üzere toplam 15.664,50-TL yargılama giderinin davalılar … ve … miras şirketinden alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça diğer davalılar yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN İZMİR 1.ATM’NİN … ESAS
…KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 117.842,27 TL asıl alacak , 851.800,11 TL işlemiş faiz ve 42.590,01 TL BSMV olmak üzere toplam 1.014.365,88 TL nin asıl alacağa … tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … ‘ tan Mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla alınarak davacıya verilmesine ,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 69.291,33 TL harcın davalı tarafça tamamlanmasına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Yasa’ nın 133/son maddesi hükmü gereğince hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5411 sayılı Yasa’ nın 133/son maddesi hükmü gereğince hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4 davetiye gideri 9,50-TL yargılama giderinin red ve kabule göre 4,00-TL’ lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan bölümünün davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar Davacı vekili Av. … ile Davalıİ…vekili Av. … ve Davalı … vekili Av. … ile Davalı … mirasçıları vekili Av. … ile Davalı asil …’nun yüzlerine karşı diğer tarafların yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.
23/09/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye ..
e-imza
Katip …
e-imza