Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/199 E. 2022/346 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/199
KARAR NO : 2022/346

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/02/2017
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.01.2016 tarihinde davalı şirkette ZMMS poliçesi ile sigortalısı olan … plakalı aracın tek taraflı yapmış olduğu kazada davacı yolcu konumunda olup kalıcı iş göremezlik hali meydana geldiği, davacının başvurusu üzerine … nolu hasar dosyası açılmış olup düşük oran baz alınıp eksik ödeme yapıldığı, davalı şirkette başvuru yapılmasın rağmen sonuç alınamaması nedeni ile dava zarureti hasıl olduğu, şimdilik kaydı ile 100,00TL geçici iş göremezlik zararı ile 200,00TL eksik karşılanmış kalıcı iş göremezlik 100,00TL geçici iş göremezlik sürecine tekabül eden bakıcı gideri 100.00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi sürecinde yapılan ulaşım, pansuman vb gideri olmak üzere toplam 500.00 TL maddi tazminat istemleri davalıdan en erken temerrüt tarihinde işleyecek avans faizi ile davalıdan müştereken ve müteselsil sorumluluk ilkesi bağlamında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya kaza nedeni ile tazminat ödemesi yapılmış olup davalı şirketin yaptığı ödeme ibra edildiği, fahişlik söz konusu olmadığından ibranamenin iptali talep edilemeyeceği, davalı şirketin davacıya ödeme yapması ile sorumluluğu kalmadığı, davalı şirket sorumlu bulunması halinde sorumluluğu azami İimit ile sınırlı olduğu, yeni genel şartlar hükümleri yargıla esnasında dikkatte alınması, Kusur yönünden ATK Trafik ihtisas Dairesine bilirkişi incelemesi yapılması, maluliyet raporunu ATK 3. İhtisas Dairesinden alınması, maluliyet tazminatı hesaplaması aktüer uzman bilirkişi tarafından hesaplanması, SGK tarafından davacıya ödenen tazminatın tespiti, davacının emniyet kemeri takmaması nedeni ile müterafik kusuru olduğunda tazminatta indirim yapılması haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi (sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri) tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-… Devlet Hastanesinin 04/05/2017, 02/01/2019 tarihli yazısı ile 16/11/2021
tarihli rapor ve eki grafi,
-… Sigorta A.Ş’nin 12/05/2017 tarihli yazısı ve eki,
-SGK Aydın İl Müdürlüğünün … tarihli yazısı,
-… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 23/02/2018, 09/08/2019 ve 14/11/2019
tarihli maluliyet raporları,
-… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 15/10/2019 tarihli yazısı ve eki
psikiyatri raporu,
-Kusur bilirkişi …’in 06/01/2020 tarihli raporu,
-Aktüerya bilirkişi … ve …’ın 16/04/2020 tarihli
raporu,
-ATK 2. İhtisas Kurulunun … tarih ve … karar, … tarih ve …
karar sayılı raporları,
-Adli Tıp 2. Üst Kurulunun … tarihli raporu,
-Aktüerya bilirkişi …’in 09/03/2021 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile tedavi giderleri de bu zarar türleri arasında yer almaktadır.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 22/01/2016 tarihinde davacının yolcusu olduğu … plakalı aracın tek taraflı, yaralamalı, maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, davacının iş bu dava öncesinde kaza nedeniyle yaralandığından bahisle davalı sigortaya müracaat ettiği, davalı sigortadan bir kısım ödeme aldığı, davalı sigorta tarafından yapılan ödemenin gerçek zararını karşılamadığı, bakiye sürekli iş göremezlik zararı ile geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri zararı olduğu iddiası ile … plakalı aracın zmms sigortacısı olan davalıdan iş bu dava ile maddi tazminat talep ettiği, davalının da davacının zararının karşılandığı, ibranamenin iptalinin istenemeyeceği, sorumluluğunun dava dışı sigortalının kusuru ile poliçe teminat limiti ve davacının gerçek zararı ile sınırlı olduğu, davacının hatır için taşındığı, ayrıca meydana gelen kazada davacının müterafik kusurlu olduğunu savunduğu, taraflar arasında dava dışı sigortalının kusur oranı, davacının maluliyetinin bulunup bulunmadığı, karşılanmayan zararının olup olmadığı, karşılanmayan zararı var ise ibranamenin iptalinin istenip istenemeyeceği, davalının bakiye zarardan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise sorumlu olduğu miktarın ne kadar olduğu ve hatır taşıması ile müterafik kusur indirim koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarında anlaşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce öncelikle davacının zararının bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla maluliyetinin belirlenmesi yoluna gidildiği, bu kapsamda ilk olarak … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından 23/02/2018 tarih ve 529 karar sayılı raporun alındığı, söz konusu raporda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının %8 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme (geçici işgöremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği, davacının olay sonrası psikiyatrik şikayetlerinin olduğunu, buna bağlı olarak ilaç kullandığını beyan ettiği ancak psikiyatri uzmanları tarafından değerlendirme yapıldığında bu hususun tekrar maluliyet yönünden değerlendirilebileceği yönünde görüş bildirildiği, davacının 22/03/2018 tarihli dilekçesi ile kaza ve poliçe tarihi itibariyle maluliyetin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi gerektiğinden bahisle söz konusu rapora itiraz ettiği, bu itiraz üzerine mahkememizce dosyanın yeniden … ATK’ya gönderildiği, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan 09/08/2019 tarihli raporda ise davacının durumu Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre değerlendirildiğinde yaralanmasının herhangi bir arızaya neden olmadığı, meslekte kazanma gücündeki azalmanın %0 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin (geçici iş göremezlik) 6 ay olduğu, davacının mevcut durumunun psikiyatri uzmanları tarafından değerlendirilmesi sonrasında bu hususun tekrar maluliyet yönünden değerlendirilebileceği yönünde görüş bildirildiği, bu raporunda taraflara tebliğ edildiği, davacının bu rapor sonrasında psikiyatri yönünden yapılan değerlendirme dikkate alınarak davacının maluliyetinin yeniden belirlenmesi için tekrar rapor alınmasını talep ettiği, mahkememizce bu talebin yerinde görülerek dosyanın üçüncü kez … ATK’ya gönderildiği, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan 14/11/2019 tarihli raporda davacının durumunun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre değerlendirildiğinde travmaya bağlı yükseklik kaybı yapmayan omur kırığının yönetmelikte karşılığının bulunmadığı, kaza sonrası davacıda gelişen, kalıcı olan, psikiyatri tedavi ile kısmen fayda gören, tedavi ile çalışma olanağı veren travma sonrası stres bozukluğu arızası meydana geldiği, buna bağlı olarak davacının olay tarihindeki yaşına göre maluliyetinin % 48, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraflarca bu rapora herhangi bir itirazda bulunulmadığı ve davacı tarafından alınan 14/11/2019 tarihli rapor ile kendileri lehine usuli kazanılmış hak doğduğu ileri sürülmüş ise de mahkememizce davacının geçici bakıcı gideri talebi bulunduğu, bu talep yönünden alınan tüm raporlarda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı ve alınan raporlar ile davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan sağlık kurulu raporu(psikiyatri ve ruhsal yönden davacıda maluliyet bulunmadığı yönünde tespit içeren) arasında çelişki bulunduğu gözetilerek re’sen dosyanın İstanbul ATK’ya gönderildiği, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen … tarih ve … karar sayılı raporun alındığı, söz konusu raporda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının tüm vücut engellilik oranının (sürekli iş göremezlik) % 8, geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği yönünde görüş bildirildiği, bu rapora davacı tarafından yine usuli kazanılmış hakkın ihlal edildiği gerekçesi ile itiraz edildiği, ancak bu raporda da davacının geçici bakım ihtiyacının değerlendirilmediği dikkate alınarak mahkememizce dosyanın yeniden İstanbul ATK’ya gönderildiği, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen … tarih ve … karar sayılı raporunun alındığı, söz konusu raporda davacının başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği yönünde görüş bildirildiği, davacı vekilinin 09/04/2021 tarihli celsede … Üniversitesi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, davalı tarafından dava öncesinde kısmi ödeme yapıldığı, dosyada alınan 16/04/2020 tarihli aktüer raporuna göre geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararlarının bakiye poliçe limitini aştığı, bu hususu dikkate alarak bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerine ilişkin taleplerini atiye bıraktıklarını beyan ettiği, mahkememizce yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamı ile 2918 sayılı KTK’nun 90. Maddesinin bazı hükümlerinin iptal edildiği ve iptal kararı sonrası mevcut duruma göre dava konusu uyuşmazlığın ve davacının maluliyetinin belirlenmesi gerektiği (genel şartlara ilişkin atfın iptal edildiği ve maluliyetin genel hükümlere göre belirlenmesi düşüncesi ile) değerlendirilerek … Üniversitesi ATK’dan alınan 14/11/2019 tarihli maluliyet raporu ile yine mahkememizce ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan … tarihli raporlar arasında çelişki bulunduğu, bu nedenle … ATK raporu ile ATK 2. İhtisas Kurulu arasındaki çelişkinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuata göre çözümlenmesi gerektiğinden bahisle davacının itirazlarının kabulü ile dosyanın ATK 2. Üst Kuruluna gönderilerek söz konusu kaza nedeniyle davacının geçici ve sürekli iş göremezlik durumunun kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesinin ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin istenildiği, bu yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin karşılığı bulunmuyorsa Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre geçici ve sürekli iş göremezlik kaybının değerlendirilip, kıyas yoluyla gerekçelendirmek suretiyle davacının daimi ve geçici iş gücü kaybının tespitinin istenildiği, ATK 2. Üst kurulu tarafından düzenlenen … tarih … karar sayılı raporda ise, 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri kapsamında davacının yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 (bir) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği, Özürlülük/Engellilik kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, bu nedenle aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı sigorta sürücüsü ile dava dışı üçüncü kişilerin kusur durumlarının belirlenmesi için mahkememizce dosyanın kusur bilirkişiye tevdi edildiği, kusur bilirkişinden alınan 06/01/2020 tarihli raporda davalı sigorta sürücüsünün hızını kullandığı aracın yük ve teknik özellikleri, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, direksiyon hakimiyetini kaybettiği olayda %100 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacının talep ettiği tazminat kalemleri dikkate alınarak zararlarının hesaplanması için dosyanın doktor aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, mahkememizce alınan raporlara göre davacının maluliyet durumu %8 sürekli iş göremezlik, 6 ay geçici iş göremezlik ve 1 ay bakıcı ihtiyacı ile %48 sürekli iş göremezlik, 6 ay geçici iş göremezlik ve 1 ay bakıcı ihtiyacı olarak seçenekli olarak dikkate alınmak suretiyle TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak progresif rant yöntemine göre davacının sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, geçici bakım ihtiyacı ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri zararının hesaplanması ile ayrıca yapılacak hesaplamada davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde haricen ödeme yapıldığı ve bu ödemenin ödeme tarihi itibariyle davacının zararlarını karşılayıp karşılamadığı, davacının karşılanmayan zararı var ise bu miktarın ne olduğu hususunun da dikkate alınmasının bilirkişiden istenildiği, aktüer bilirkişinin 09/03/2022 tarihli raporunda, davacının maluliyet durumu % 8 sürekli iş göremezlik, 6 ay geçici iş göremezlik ve 1 ay bakıcı ihtiyacı bulunduğu dikkate alınarak yapılan hesaplamada, davacının ödeme tarihi olan 26/01/2017 tarihi itibari ile sürekli maluliyetten kaynaklı olan zararının 47.075,74 TL olduğu, davacıya davalı sigorta tarafından dava öncesinde 35.580,00 TL ödendiğinden gerçek zararın karşılanmadığı, buna göre güncel veriler üzerinden yeniden hesaplama yapıldığında ve davacıya yapılan ödeme güncellenerek mahsup edildiğinde davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi zararının 8.028,24 TL, sürekli maluliyetten kaynaklı zararının 84.390,69 TL, bakıcı giderinden kaynaklanan zararın 1.647,00 TL olduğu, davacının % 48 sürekli iş göremezlik, 6 ay geçici iş göremezlik ve 1 ay bakıcı ihtiyacı olarak bulunduğu dikkate alınarak yapılan hesaplamada ise güncel veriler üzerinden yeniden hesaplama yapıldığında ve davacıya yapılan ödeme güncellenerek mahsup edildiğinde davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi zararının 8.028,24 TL, sürekli maluliyetten kaynaklı zararının 767,323,45 TL, bakıcı giderinden kaynaklanan zararın 1.647,00 TL olduğu, davacının SGK tarafından karşılanmayan pansuman, hijyenik sarf malzemesi, koltuk değneği için 250,00 TL harcama ile 650,00 TL ulaşım masrafı olduğu böylece SGK tarafından karşılanmayan toplam 900,00 TL zararının bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacının yolcusu olduğu … plakalı aracın … tarihinde tek taraflı, yaralamalı, maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, söz konusu olaya ilişkin olarak adli soruşturma yürütüldüğü, soruşturma neticesinde davacının şikayetinin bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, her ne kadar davalı sigorta tarafından davacının dava öncesinde ödeme aldığı, dava açamayacağı ileri sürülmüş ise de dosyaya kazandırılan belgelere göre davalı sigortanın davacıya dava öncesinde 26/01/2017 tarihinde %8 maluliyet oranı üzerinden 35.580,00 TL sürekli iş göremezlik ödemesi yaptığı, davacının iş bu davada sürekli iş göremezlik zararı ile birlikte geçici iş göremezlik, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve geçici iş göremezlik süresi içerisinde bakıcı gideri talep ettiği ve sürekli iş göremezlik zararı yönünden de dava tarihi olan 23/02/2017 tarihi itibariyle de KTK’nun 111. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü süresinin gerçekleşmediği dikkate alındığında davacının iş bu davayı ikame edebileceği, davalının bu yöndeki itirazının sadece sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden esas hükümle birlikte değerlendirilmesi gerektiği, mahkememizce alınan kusur raporunun meydana gelen kazanın oluş biçimi ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, davalı sigorta sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğu, yeniden kusur raporu alınmasının yargılamaya katkı sağlamayacağı, bu nedenle davalının kusur raporuna ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği, maluliyet yönünden ise İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan … tarih ve … karar sayılı rapor ile … ATK’dan alınan 23/02/2018 tarihli maluliyet raporlarının denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, söz konusu raporlara göre davacının tüm vücut engellilik (sürekli iş göremezlik) oranının %8, iyileşme (geçici işgöremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği, yine mahkememizce İstanbul ATK’dan alınan … ve … tarihli rapora göre de davacının geçici bakım ihtiyacının 1 ay ile sınırlı olduğu, davacı tarafından davalının … ATK tarafından düzenlenen 14/11/2019 tarihli maluliyet raporuna itiraz etmediği ve davacının maluliyetinin % 48 sürekli iş göremezlik ve 6 ay geçici iş göremezlik üzerinden kesinleştiği, bu durumun kendileri lehine usuli kazanılmış hak doğurduğu ileri sürülmüş ve buna göre yapılan hesaplama üzerinden hüküm kurulması talep edilmiş ise de Yargıtay 4 ve 17(Kapatılan). Hukuk Dairelerinin 2021 yılı ve sonrasındaki yerleşik içtihatlarına göre maluliyete ilişkin alınacak raporların kaza tarihine göre 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği, buna göre kaza tarihi olan 18/09/2016 tarihi itibariyle yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyetinin tespit edilmesi gerektiği, davacının hükme esas alınmasını talep ettiği 14/11/2019 tarihli maluliyet raporunun Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hazırlandığı, açıklandığı üzere kaza tarihi olan 22/01/2016 tarihi itibariyle davacının maluliyetinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine belirlenmesi gerektiği bu haliyle yerleşik Yargıtay uygulaması ve mevzuata göre kaza tarihi itibariyle uygulama olanağı bulunmayan yönetmeliğe istinaden düzenlenen raporun davacı yararına usuli kazanılmış hak doğurmayacağı, ayrıca mahkememizce … ATK’dan alınan 23/02/2018 tarihli maluliyet raporuna 22/03/2018 tarihli dilekçesi ile sadece raporun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine göre değil Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlemesi gerektiği itirazında bulunan davacının maluliyet oranı yönünden lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu iddia edemeyeceği, kaldı ki davacının dava dilekçesinde psikolojik ve ruhsal rahatsızlığı bulunduğu yönünde bir iddiası olmadığı gibi dava dilekçesi ekinde sunduğu sağlık kurulu raporunda da ruhsal rahatsızlık yönünden herhangi bir maluliyetinin de bulunmadığının sabit olduğu, nitekim yargılama aşamasında … Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana bilim Dalından alınan 22/05/2019 tarihli raporda da davacının rahatsızlığının kalıcı olduğu bildirilmekle birlikte psikiyatrik tedaviden kısmen fayda gördüğü, tedavi ile çalışma olanağı verdiği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesi uyarınca hakimin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görmesi halinde re’sen bilirkişi deliline başvurabileceği, ayrıca HMK’nın 282. maddesine göre hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirebileceği, hal böyleyken psikiyatrik ve ruhsal şikayetleri mahkememizce alınan ATK 2. İhtisas kurulunun … tarih ve … karar sayılı raporunda irdelenen ve bu yönüyle incelenen davacının İstanbul ATK ön raporu doğrultusunda mahkememizce yargılama aşamasında hastaneye sevk edildiği ve son sağlık durumunun tespit edildiği, ayrıca ATK tarafından davacının bizzat muayene edildiği ve şikayetlerinin dinlenildiği ve maluliyete ilişkin raporun düzenlenmesinde bu durumun da dikkate alındığı bir arada değerlendirildiğinde davacının usuli kazanılmış hak iddiasının yerinde olmadığı, mahkememizin serbestçe bilirkişi raporlarını değerlendirebileceği, buna göre somut olayda davacının maluliyetinin % 8 sürekli iş göremezlik, 6 ay geçici iş göremezlik ve 1 ay bakıcı ihtiyacı olarak dikkate alınmasının gerçek zarar ve hakkaniyete uygun olduğu, davalı sigorta tarafından davacıya dava öncesinde yapılan ödemenin davacının gerçek zararını karşılamaması nedeniyle davacının sürekli iş göremezlik yönünden ibranamenin iptali talebinin yerinde olduğu, bu halde dava öncesinde davacıya yapılan ödemenin güncellenerek sürekli iş göremezliğe ilişkin zarardan mahsup edilmesi ve bakiye zararın belirlenmesi gerektiği, ayrıca ibraname kapsamında olmayan geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri yönünden de davacının talepte bulunabileceği, mahkememizce alınan 09/03/2022 tarihli aktüer raporuna göre davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi zararının 8.028.24 TL, bakiye sürekli iş göremezlik zararının 84.390,69 TL, geçici bakıcı gideri zararının 1.647.00 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderinin ise 900,00 TL olduğu, davalı sigorta sürücüsünün tam ve asli kusurlu olmasına göre davacının bu miktarlar üzerinden zararını talep edebileceği, her ne kadar davalı tarafından müterafik kusur ve hatır taşıması savunmasında bulunulmuş ise de, kaza tutanağının koruyucu tertibatlar bölümüne göre kaza tutanağını düzenleyen kolluk görevlileri tarafından davacının koruyucu tertibat (emniyet kemeri) kullanıp kullanmadığının tespit edilemediği, ayrıca davacının yolcusu olduğu aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucunda şarampolden yuvarlanarak takla atması şeklinde gerçekleşen kazada omurilik zedelenmesi olarak davacıda meydana gelen yaralanmanın emniyet kemerinin kullanılıp kullanılmamasına bağlı olmaksızın (aracın çarpma noktası ve diğer faktörlere göre) gerçekleşebileceği, emniyet kemeri kullanıp kullanmasının meydana gelen zararı azaltma yada tamamen engelleme yönünde herhangi bir etkisinin bulunmadığı, davalının bu yönde herhangi bir ispat vasıtası da sunmadığı, yine dosyamızın içerisinde bulunan soruşturma evrakına göre davacı ile dava dışı davalı sigorta sürücüsünün akraba oldukları, davacının davalı sigorta sürücüsünün eniştesi olduğu, davacı ile sürücü arasında kayın hısımlığı (enişte-kayınbirader) ilişkisi bulunduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre ahlaki yükümlülüklerin hatır taşıması kapsamında olmadığı, bu nedenle davacının davaya konu kazada hatıra binaen taşındığından bahsedilemeyeceği, bu nedenle mahkememizce davalının bu yöndeki savunmalarının yerinde görülmediği, yine dosyaya kazandırılan belgelere göre davacıya SGK tarafından yapılan herhangi bir geçici iş göremezlik ödemesinin olmadığı, 6098 sayılı TBK’nın 71, 2918 Sayılı KTK’nın 85, 86 ve 91. maddeleri ile Yargıtay 4 ve 17(Kapatılan). Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, kazaya sebebiyet veren ve mahkememizce alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olan aracın 25/03/2015 – 25/03/2016 tarihleri arasındaki dönemde kaza tarihi itibari ile söz konusu aracın zmms sigortacısı olan davalı sigortanın poliçe teminat limiti kapsamında kalan davacının geçici iş göremezlik zararı, bakiye sürekli iş göremezlik zararı, geçici bakım gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderinden sorumlu olduğu, her ne kadar davalı sigorta tarafından SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri, geçici bakıcı giderleri ile geçici iş göremezlik zararının zmms poliçe teminatı kapsamında olmadığı savunulmuş ise de yerleşik Yargıtay içtihatları ile söz konusu zararların zmms sağlık teminatı kapsamında olduğunun kabul edildiği, bu nedenle mahkememizce davalının bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmediği ve davalının söz konusu zararlardan sorumlu kabul edildiği, davacı vekilinin belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği iş bu davada 07/05/2020 tarihli dilekçesiyle değer arttırım dilekçesi sunduğu, değer arttırım dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacının dava öncesinde davalı sigortaya 18/11/2016 tarihinde müracaat ettiği davalı sigorta tarafından dava öncesinde davacıya 26/01/2017 tarihinde ödeme yapılmış ise de davalı sigortanın 8 iş günlük yasal sürenin sonu olan 01/12/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, ayrıca meydana gelen zararın niteliğine göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, mahkememizce alınan 06/01/2020 tarihli kusur, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan … tarih ve … karar sayılı rapor ile … ATK’dan alınan 23/02/2018 tarihli maluliyet raporları ve 09/03/2022 tarihli aktüer bilirkişi raporlarının oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı 8.028,24 TL, bakiye sürekli iş göremezlikten kaynaklı 84.390,69 TL, geçici bakıcı gideri olarak 1.647,00 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri olarak ise 900,00 TL talep edebileceği, fazlaya ilişkin talebin ise reddi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
1-Davacının geçici iş göremezlik tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 8.028,24 TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının sürekli iş göremezlik tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 84.390,69 TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Davacının bakıcı gideri talebinin KISMEN KABULÜ ile 1.647,00 TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Davacının tedavi gideri talebinin KABULÜ ile 900,00 TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Alınması gerekli 6.487,12 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç ve 985,15 TL ıslah harcı toplamı 1.016,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.470,57 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 985,15 TL ıslah harcı, 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 3.866,00 TL ATK rapor ücreti, 368,78 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 7.232,73 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (94.965,93/288.437,00=0,32) 2.381,32 TL’nin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-3. maddesi uyarınca takdir edilen 12.971,76 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
8-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-3. maddesi uyarınca takdir edilen 12.971,76 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA