Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/191 E. 2022/197 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/191
KARAR NO : 2022/197

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 22/02/2017 tarihli dava dilekçesinde; … Petrol Ürünleri ve Kimyevi Maddeler San ve Ticaret A.Ş ile … A.Ş. arasında ilk defa 01.03.2006 yılında Endüstriyel Ürünler Distribütörlük Sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ilişkisi gereğince davacının Ege Bölgesi’nde madeni yağ ürünlerinin satışı, dağıtımı ve satış sonrası hizmeti alanında münhasıran yetkili distribütörü olarak faaliyetine başladığını, müvekkilinin bayiliğinin 2006 yılından bu güne kadar devam ettiğini, kesintisiz devam eden distiribitörlük sözleşmelerinin sözleşme süresi bitimlerinde tekrarlanarak en sonuncusu 01/01/2013 tarihli ” Endüstriyel Ürünler Distribitörlük Sözleşmesi ” nin imzalandığını, müvekkiline zarar verici tek taraflı fiyat belirlemelerinin giderilmesi, sistemde olmayan zamlı ürünlerin faturalandırılması, sipariş edilmeyen malların iade alınması ve en önemlisi Ege bölgesinde doğrudan satış yapılmasından kaçınılması talebiyle müvekkili tarafından Bornova … Noterliğinin … yevmiye no ile ihtarname keşide edilmek zorunda kalındığını, 18.1.2017 tarihi itibariyle tekel bölgelerindeki müşterilerden … A.Ş. tarafından “Taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği, artık siparişlerin müvekkillerine değil, bizzat kendilerine yapılması gerektiği'” yönünde mailler atıldığı bilgisi geldiğini, bunun üzerine … A.Ş tarafından herhangi bir fesih bildirimi yapılmadan, hiçbir somut veri, bildiri, ihtar bulunmaksızın, davacının tekel bölgesindeki müşterilerine böyle bir açıklama yapılmasına son verilmesine ilişkin Bornova … Noterliğinin … yevmiye no’lu ihtarnamesinin gönderildiğini, bu ihtarnamelerden sonra, … A.Ş. tarafından, Üsküdar … Noterliğinin … sayılı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki Endüstriyel Ürünler Distribütörlük Sözleşmesinin feshedildiğini, davalının haksız olduğu ve tüm zararların karşılanması gerektiğinin Bornova … Noterliği’nin 27/01/2017 tarihli, … yevmiye no’lu İhtarı ile bildirildiğini, davalı tarafça Üsküdar … Noterliği’nin 31/01/2017 Tarihli, … yevmiye no’lu İhtarı ile cevabi ihtar göndererek davacının taleplerinin yersiz olduğunu beyan ettiklerini, ihtarnamede tek fesih gerekçesi olarak “başka madeni yağ üreticilerinden ürün temini ve satımı”nın, gösterildiğini, bu fesih ihtarnamesinden önce de müvekkiline hiçbir uyarı, ihtar, bildirim vs gelmediğini yine bu ihtarnamede somut bir fesih nedeni ve fesih öneli vs bulunmadığını, feshin tamamen keyfi olduğunu, yapılan bu feshin haksız ve usulsüz olduğunu, fesih eden tarafın fesih gerekçeleri ile bağlı olup genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakatlarının bulunmadığını, uzun süredir sorunsuz olarak çalışan ve nerede ise sıfırdan oldukça geniş bir müşteri portföyü oluşturan davacının sözleşmenin 5,6 ve 11. Maddelerinde düzenlenen ancak geçersiz olan rekabet yasağı yükümlülüğüne aykırılık nedeni ile sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, sözleşmenin 1,5,6 ve 11. Maddelerinin tamamının rekabeti aşırı sınırlayan hükümler olarak Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ‘un 4 ve 56. Maddeleri gereğince geçersiz olduğunu, kanun koyucunun rekabeti aşırı sınırlayan ve 4. Madde kapsamına giren sözleşme hükümlerini emredici bir biçimde geçersiz saydığını, somut olayın Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ‘ nin 2/1, 3/d ve özellikle 5. Maddeleri gereği muafiyet dışında olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 01/03/2006 yılında yapıldığını, bu sözleşmenin eki niteliğindeki Taahhütname Ve Kefaletname adlı belgenin 1. Maddesinin rekabet yasağını düzenlediğini, 2. sözleşmenin 2008 yılında yapıldığını, 3. sözleşmenin 01/01/2012 yılında yapıldığını, sözleşmenin 11. Maddesinin rekabet yasağını düzenlediğini, 4. sözleşmenin 01/01/2013 yılında yapıldığını, bu sözleşmenin 11. Maddesinin rekabet yasağını düzenlediğini, son sözleşmenin 2013 yılında yapıldığını, bu sözleşmenin 11. Maddesinin rekabet yasağını düzenlediğini, taraflar arasında oldukça benzer koşulları taşıyan rekabet yasağı maddesinin birebir aynı olduğu, 2006-2013 yılları arasında sözleşmeler yapıldığını, aynı maddelerle bittikçe yenilenen bazen süresi dolmadan yenilenen bu sözleşmeler ile taraflar arasındaki distribitörlük sözleşmesinin belirsiz süreli hale geldiğini, belirsiz süreli sözleşmelerdeki rekabet yasağı sınırlamalarının muafiyet dışı olduğu bu rekabet yasağı hükümlerinin geçersiz olduğunun gerek kanunda ve gerek kılavuzda belirtildiğini, yine sözleşmeler belirli süre kabul edilse dahi süre başlangıcında ilk anlaşmanın yapıldığı tarihin esas alınması gerektiğini, kanun koyucunun en fazla 5 yıllık bir rekabet yasağına izin verdiğini ve 2006 yılından 2016 yılına kadar devam eden rekabet yasağının geçersiz sayılması gerektiğini, bu nedenle davalının geçersiz olan rekabet etme yasağı düzenlemesine dayanarak sözleşmeyi feshetmesinin haksız fesih niteliği taşıyacağını ayrıca davacının davalının bilgisi ve rızası dışında herhangi bir madeni yağ satımının söz konusu olmadığını, davacının satışlar içinde oldukça küçük bir yüzdeye karşılık gelen muadil satışının davalı tarafından 2013 yılından beri bilindiğini, bu durumun davalı tarafından kendi bünyesi içinde yaptırılan özel inceleme raporları ile şirkete bildirildiğini ancak şirket tarafından yapılan fiyat dengesizliklerine bayice tahammül edilebilmesi için davalının muadil mal satımına izin verdiğini, yapılan satış içinde %2 civarında oldukça küçük bir yüzdeye ait muadil mal satımından 2013 yılından bu yana haberdar olan ve 2014 yılında yazılı olarak uyarılan davalının bu duruma sessiz kaldığını, bu somut durum karşısında 2017 yılında rakip mal satışı gerekçesi ile sözleşmenin feshinin fesih gerekçesi yaratma çabasından başka bir şey olmadığını, davalının fesih gerekçesinin gerçekle bağdaşmadığını, davacının davalı bilgisi dışında sözleşme ihlali oluşturacak hiçbir fiili bulunmadığını, üreticinin en önemli yükümlülüklerinden birinin tek satıcının sözleşme bölgesinde satış yapmama yükümlülüğü olduğunu, üreticinin bölgede kendisini doğrudan veya yeni bayiler aracılığıyla satış yapamayacağını ancak davalının davacının münhasır satım yetkisi olan Ege Bölgesindeki en büyük müşterilere defalarca doğrudan mal satımı yaptığını, yine davalının tek taraflı fiyat arttırımları, sipariş edilmeyen malların davacıya gönderilip iade alınmaması gibi nedenlerle sözleşme ihlalleri bulunduğunu, davacının sözleşmeye rekabete aykırı bulunduğuna ilişkin bugüne kadar kendisine iletilen hiç bir tespit veya uyarı talimatı bulunmadığını, fesih nedeni ile müvekkilinin ağır maddi kayıplara uğradığını, davanın hukuki dayanaklarının 6102 sayılı TTK’nun 122. Maddesine dayalı olduğunu belirtmiş, fazlaya ilişkin talep, artırım, dava ve tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla, fesih öneline uyulmaksızın yapılan fesih nedeniyle 3 aylık fesih önel tazminatı olarak şimdilik 2.000-TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi tazminat olarak 1.000-TL ve manevi tazminat olarak 30.000-TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte tahsiline, denkleştirme tazminatı olarak şimdilik 3.000-TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte tahsiline, amorti edilmeyen yatırımları karşılığı olarak şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 06/04/2017 tarihli cevap dilekçesinde ; amorti edilmeyen yatırımlara ilişkin olarak kısmi dava ve/veya belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacı ile davalı şirket arasında 5 yıl süreli 01/01/2013 başlangıç tarihli Endüstriyel Ürünler Distribütörlük Sözleşmesi (Sözleşme) akdedildiğini, iş bu sözleşme ile, …’tan veya …’un göstereceği yerden satın alacağı ürünleri “münhasır dağıtım sistemi” esasları dâhilinde ürünlerin niteliğini değiştirmeden kullanmayı, satmayı» bulundurmayı, teshir etmeyi, başka şekilde satmamayı, bulundurmamayı, üretmemeyi. teşhir etmemeyi ve … ‘ un standartlarına ve sirkülerine uymayı kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin Üsküdar … Noterliği kanalıyla keşide edilen 18.01.2017 tarih ve … nolu ihtarname feshedildiğini, davacının sözleşmeye aykırı olarak başka madeni yağ üreticilerinden sözleşme ye konu endüstriyel ürünlerden satın alarak pazarladığı ve kendi nam ve hesabına sözleşme’ye konu endüstriyel ürünleri ürettirdiği ve sattığının tespit edildiğini, feshin bir anda ortaya çıkan bir olgu olmadığını, … Holding Denetim Grubu Başkanlığı tarafından düzenlenen 29.08.2014 tarihli Özel İnceleme Raporu ile ortaya çıktığını, raporda ” … AŞ ‘nin piyasadan farklı rakip ürün tedarik ederek … ürünü gibi isimlendirerek satmasına yönelik ihbar ” ın doğru bulunduğunu ve akabinde davacı Firma’nın kurucu/ana ortağı …’a esasen bu eylemlerinin sözleşmenin fesih edilmesi için yeter sebep teşkil ettiği belirtilerek uyarıldığını ve bunlara son vermesinin talep edildiğini, yaklaşık 2 yıl boyunca davacı’nın benzer eylemleri yaptığının tespit edilemediğini ancak, akabinde bu eylemlerin tekrar ettiğinin belirlenmesi üzerine, 2016 yılının son günlerinde ve 2017 yılı Ocak ayında firma ziyaret edilerek iyiniyet çerçevesinde görüşmelere başlandığını, karşılıklı fesih protokolünün imzalanmasının önerildiğini, davacının aşırı ve dayanaksız talepler ileri sürmesi ile bunun sonlandırıldığını ve tek taraflı feshin gerçekleştirildiğini, davalı şirketin hiç bir şekilde davacının sözleşme konusu ürünlere muadil ürünleri üretip satmasına göz yumması ve/ veya izin vermesinin söz konusu olmadığını, davalı şirket yetkililerinin davacının sözleşme konusu ürünlere muadil olarak ürettirdiği, ürünlerin markalarının dahi kendi adına tescil ettirdiklerini öğrendiğini, davacının iddiasının aksine satış tutarlarının cüzi hacim ve tutarda olmadığını, her bir satış nedeni ile davalı şirketin pazar payı ve ciro kaybının gerçekleştiğini, davalı şirketin davacıya 1650 ton civarında satışının söz konusu iken davacının sözleşmeye aykırı muadil ürün satışının davacı firma yetkililerinin beyanından hareketle en az 120 ton civarında olup toplam satışlarının %6-7 sine denk geldiğini, bu oranın küçümsenecek ve göz ardı edilecek bir oran olmadığını, davacının sözleşme ile altına imza atmış olduğu ana yükümlülüklerinden olan rakip ürün satmama yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından haklı olarak feshedildiğini, hukukun temel prensiplerinden olan ” Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddiasında bulunamaz / kendi kusurundan yararlanarak lehine sonuç çıkaramaz ” ilkesine uygun olarak davacının tüm taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan hakkının kullanmasının saldırı olarak değerlendirilmeyeceğini, müvekkilinin davacının sözleşmesini fesih sürecinde davacının itibarını ve güvenilirliğini zedeleyici hiç bir davranış ve girişimde bulunmadığını, müvekkilinin fesih akabinde müşterilere gönderdiği yazı ve e – posta mesajında ” Bölge Distiribitörü … Petrol AŞ ile sözleşmenin sonlandığını, yeni distribitör atandığı taktirde bilgi verileceğini, bu süreçte her konuda bölge sorumlusuna ulaşılabileceğini ” zikretmekle yetindiğini, bu ifadelerde saldırı olmadığı gibi itibarı zedeleyici en küçük bir ibare dahi bulunmadığını, sözleşme feshedilmeden müşterilerle temasa geçildiği iddiasının doğru olmadığını, fesih ihtarnamesinin 18/01/2017 tarihi itibariyle keşide edildiğini ve gönderildiği tarih itibariyle sona ermiş bulanacağının ihtarnamede açık ve net bir şekilde belirtildiğini, müşterilere yazılan mektup ve e-postaların tarihinin 19/01/2019 tarihi olduğunu, davacının amorti edilmeyen yatırımlar karşılığı olarak talep edilen tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, davacının dava dilekçesindeki sözleşmede yer alan rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin hükümlerin rekabeti aşırı sınırlayan hükümler olması sebebiyle 4054 sayılı kanunun 4 ve 56. Maddeleri gereğince geçersiz olduğunu iddia ederek taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli hale geldiğini ve belirsiz süreli sözleşmelerdeki rekabet yasağı sınırlamalarının muafiyet dışında kaldığını savunduğunu, bu iddianın geçerliliğinin bulunmadığını, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ‘nin ” Rekabet Etmeme Yükümlülüğü ” başlığını taşıyan 5. Maddesinin 1. Fıkrasında ” Alıcıya getirilen belirsiz süreli veya süresi 5 yılı aşan rekabet yükümlülüğü” nün grup muafiyetinden yararlanamayacağının hükme bağlandığını, aynı maddenin 2. Fıkrasında ise ” Rekabet etmeme yükümlülüğünün yukarıda belirtilen süreyi aşacak şekilde zımnen yenilenebileceğinin kararlaştırılması halinde rekabet etmeme yükümlülüğü belirsiz süreli sayılır ” hükmüne yer verildiğini, bu hükümlere göre davacının da belirttiği gibi şayet bir sözleşmenin belirsiz süreli akdedilmiş ise yada süreli olmakla birlikte otomatik olarak yenileme varsa bu durumda söz konusu sözleşmedeki rekabet yasağı hükümlerinin geçersiz kabul edileceğini , bu hususun 2002/2 sayılı tebliğin açıklayıcı kılavuzunda örneklerle somut bir şekilde izah edildiğini, kılavuzun 35. Paragrafında ” Ancak süresi 5 yılı aşmayan veya 5 yıldan sonraki uzatmanın her iki tarafın açık iradesi ile mümkün olduğu ve alıcının 5 yıllık süre sonunda rekabet etmeme şartına son vermesini engelleyen herhangi bir durumun bulunmadığı hallerde rekabet etmeme yükümlülüğü grup muafiyetinden yararlanacaktır , rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeleri bir örnek yardımı ile açıklamakta fayda vardır, alıcıya anlaşma geçerli olduğu sürece rekabet etmeme yükümlülüğü getiren ve taraflardan herhangi biri belli bir süre önceden itiraz etmedikçe her yıl yenilenmiş kabul edilen 1 yıllık bir dağıtım anlaşması belirsiz süreli olarak kabul edilecektir ancak bu anlaşmanın her yıl yenilenebilmesi için tarafların açıkça iradelerini birbirlerine bildirmeleri zorunlu ise anlaşma belirsiz süreli sayılmayacaktır, başka deyişle belirli bir süre içerisinde taraflar bu anlaşmayı devam ettirmek istediklerini birbirlerine açıkça bildirmedikçe anlaşmanın uzamadığını kabul eden bir düzenlemeye dayanan rekabet etmeme yükümlülüğü belirsiz süreli kabul edilmeyecektir ” açıklamasına yer verildiğini, dava konusu edilen sözleşme bakımından davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 01/03/2006 tarihinde yapıldığını ve sözleşmenin 2008-2012 ve 2013 yıllarında yenilendiğini, taraflar arasında ne belirsiz süreli bir sözleşme ne de otomatik yenilemeye tabi bir sözleşme bulunmadığını, tarafların açık iradeleri ile sözleşmeyi yeniledikleri için yenilenen her sözleşmede rekabet yasağının bulunmasının söz konusu sözleşmeyi belirsiz süreli sözleşme haline getirmediğini, davacının sözleşmelerin geçersiz olduğuna dair iddiasının rekabet hukukuna ilişkin düzenlemeler karşısında geçerliliği bulunmadığını, davacının portföy tazminatına ilişkin taleplerinin de yerinde olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında 01/01/2013 tarihinde imzalanan sözleşmedeki edimlerin tam olarak yerine getirilip getirilmediği, edimler yerine getirilmiş ise sözleşmenin fesih edilmesinin sözleşmeye aykırı olup olmadığı, sözleşmeye aykırılık var ise davacının istemiş olduğu tazminat kalemlerine hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesine yönelik olarak öncelikle davalı şirket kayıt, defter ve belgeleri üzerinde Mali Müşavir ile Rekabet Hukuku Uzmanı bilirkişiden oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu vasıtası ile bilirkişi incelemesi yaptırılması için İstanbul Anadolu ATM ‘ye talimat yazılmış, talimat mahkemesince alınan 13/08/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; dava konusu 01/01/2013 tarihinde imzalanan distribitörlük sözleşmesinin ve bu sözleşmede ön görülen rekabet etmeme yasağının 5 yıl ile sınırlandırıldığı ve bu sebeple sözleşmede ön görülen rekabet etmeme yükümlülüğünün grup muafiyetinden yararlanacağı ve geçerli olarak hüküm ve sonuçlarını doğuracağı, davalı tarafından dosyaya sunulan fatura örnekleri, teknik formu ve başka firmalara ait ürün görsellerinin davacı firmanın başka firmanın ürünlerini pazarladığı iddiasını ispatladığı, bu durumda sözleşmenin 6. Maddesinin ihlal edildiği ve davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi sebebiyle TTK’nun 122/3 maddesi uyarınca davacı tarafın denkleştirme tazminatı talebinde bulunamayacağı sonuç ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporunun alınmasından sonra 08/11/2018 tarihli ıslah dilekçesini ibraz etmiş, ıslah dilekçesinde fesih öneline uyulmaksızın yapılan fesih nedeniyle 3 aylık fesih önel tazminatı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi tazminat olarak şimdilik 150.000,00 TL ve manevi tazminat olarak 30.000,00 TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte tahsiline, denkleştirme tazminatı olarak şimdilik 150.000,00 TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte tahsiline, amorti edilmeyen yatırımları karşılığı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirket kayıt ve belgeleri ile dosya üzerinde taraflar arasındaki sözleşmenin haklı sebeple feshedilip edilmediği, fesih haksız ise davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesine yönelik olarak SMMM ve Rekabet Hukuku alanında uzman iki kişilik bilirkişi kurulu vasıtası ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 20/12/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ; davalının sözleşmeyi feshinin haklı veya haksızlığının mahkemenin takdirinde olup hükmedilmesi halinde davacının denkleştirme tazminatının … ürünleri satımından doğan gelir, … bayiliği dolayısıyla verilen teknik hizmet ve ciro primi dolayısıyla azami olarak aralıksız bayilik ilişkisi dolayısıyla 5 yıllık ortalama azami 1.994.441,83 TL olabileceği, yine sözleşmenin 18/01/2017 tarihinde fesih dolayısıyla 01/01/2018 tarihine kadar kayıtlara göre kazanç kaybının takdirinin de Mahkemeye ait olup emsal geçmiş yıllarda davacı şirketin sözleşme ilişkisi dolayısıyla elde ettiği kara karşın 2017 yılında elde ettiği karın sunulu bulunduğu, mali inceleme sırasında kar mahrumiyetinin yaşandığı 2017 yılı 08/08/2018 tarihinde … ile aynı faaliyeti içeren bir anlaşma yaptığı ve 2017 yılı Ağustos ayından itibaren aynı adreste … Madeni Yağ Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından aynı sektörde faaliyet göstermeye başlandığının inceleme sırasında sunulan belgelerden tespit edilmiş olmakla detaylı hesaplamanın Mahkeme tarafından hesaplama esasları konusunda görev verilmesi halinde ek raporla gerçekleştirilebileceği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporunda davacı tarafın talepleri konusunda tüm kalemler ile ilgili ayrıntılı değerlendirme yapılmadığı belirlendiğinden bu hususta bilirkişi kurulundan ek rapor istenilmiş alınan 11/02/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda; davalının sözleşmeyi feshinin haklı veya haksızlığının mahkemenin takdirinde olduğu, davacının tazminat talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde yapılan tespit doğrultusunda davacının denkleştirme tazminatının … ürünleri satımından doğan gelir, … bayiliği dolayısıyla verilen teknik hizmet ve ciro primi dolayısıyla azami olarak aralıksız bayilik ilişkisi dolayısıyla 5 yıllık ortalama olarak azami 1.994.441,83 TL olabileceği, yine sözleşmenin 18/01/2017 tarihinde feshi dolayısıyla 01/01/2018 tarihine kadar kayıtlara göre kazanç kaybının takdirinin de Mahkemeye ait olup emsal geçmiş yıllarda davacı şirketin sözleşme ilişkisi dolayısıyla elde ettiği kara karşın 2017 yılında elde ettiği karın sunulu bulunduğu, mali inceleme sırasında kar mahrumiyetinin yaşandığı 2017 yılı için yapılan incelemede 1.901.550,02 TL lik kar mahrumiyeti tespit edildiği, 08/08/2017 tarihinde … ile birlikte aynı faaliyeti içeren bir anlaşma yaptığı ve 2017 yılı Ağustos ayından itibaren aynı adreste … Madeni Yağ Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından aynı sektörde faaliyet göstermeye başlandığının inceleme sırasında sunulan belgelerden tespit edildiği, yeni şirketin başka bir ülkenin şirketi olması onunla yapılan anlaşmalar sırasında geçen süre firmanın görünür kimliğinin yenilenmesinin söz konusu olduğu, bunların her bir kaleminin yeni kurulan firmanın artı maliyeti olduğu ancak yeni kurulan şirkette hakim ortak aynı olsa da … AŞ’nın ayrı bir tüzel kişilik olduğu, bu davacı şirketin emsal bir başka bayilik bulabilme imkanı ve süresinin ise uzmanlık alanı dışında olmakla … AŞ’nin bu bakımdan değerlendirilmesi halinde dava dışı şirket ticari defterleri üzerinde inceleme yapma yetkisi verilmesi veya başka bir bayilik bulabilme imkanı ve süresi bakımından bilirkişi heyetine sektör uzmanı atanması hususunun takdirinin Mahkemeye ait olduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Rapora taraflarca itiraz edildiğinden ayrıca denkleştirme tazminatı talebi yönünden TTK 122/1 maddesinde düzenlenen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda denetime elverişli ayrıntılı değerlendirme ve açıklama yapılmadığı anlaşıldığından bu hususlarda bilirkişi kurulundan ikinci kez ek rapor istenilmiş, alınan 05/07/2021 tarihli bilirkişi kurulu ikinci ek raporunda; davalının sözleşmeyi feshinin haklı veya haksızlığının Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı … AŞ tazminat talebinin Mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde yapılan tespit konusunda davacının denkleştirme tazminatının … ürünleri satımından doğan gelir, … bayiliği dolayısıyla verilen teknik hizmet ve ciro dolayısıyla azami olarak aralıksız bayilik ilişkisi dolayısıyla 5 yıllık ortalama olarak azami 1.657.215,77 TL olabileceği, yine sözleşmenin 18/01/2017 tarihinde feshi dolasıyla 01/01/2018 tarihine kadar kayıtlara göre kazanç kaybının takdirinin de Mahkemeye ait olduğu emsal geçmiş yıllarda davacı şirketin sözleşme ilişkisi dolayısıyla elde ettiği kara karşın 2017 yılında elde ettiği karın sunulu bulunduğu, mali inceleme sırasında kar mahrumiyetinin yaşandığı 2017 yılı için yapılan incelemede kar mahrumiyetinin yaşandığı 2017 yılı mali karından kesinti yöntemi gereği organik bağ içinde çalışılan … AŞ / … dolayısıyla %29,73 sadık müşteri ve örtüşen ürün oranının karşılığı olan 287.226,06 TL nin düşülmesi ile 1.614.323,96 TL lik bir kar mahrumiyeti tespit edildiği görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporunun alınmasından sonra davacı tarafça 04/01/2022 tarihli dilekçe ile ıslah talebinde bulunulmuş , ıslah dilekçesinde ; fesih öneline uyulmaksızın yapılan fesih nedeniyle 3 aylık fesih önel tazminatı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar ile mahrum kaldığı karın tahsili yönünden maddi tazminat olarak toplam 1.601.432,96 TL nin haksız fesih tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ayrıca davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fesih ile haksız eylemler nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlar yönünden 30.000,00 TL manevi tazminat bedelinin dava tarihi itibariyle ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafından gerçekleştirilen feshin haksız olduğu sabit olduğundan denkleştirme tazminatı olarak toplam 1.657.215,77 TL’nin haksız fesih tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, amorti edilmeyen yatırımları karşılığı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nin dava tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda taraflar arasında imza altına alınan sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak fesih edildiğinden bahisle 3 aylık fesih önel tazminatı, haksız fesih nedeniyle uğranılan maddi tazminat , denkleştirme tazminatı ve amorti edilmeyen yatırımların karşılığı maddi tazminat ile manevi tazminatın hüküm altına alınmasına yönelik olarak davalı hakkında Mahkememize dava açıldığı, taraflar arasında ilk olarak 01/03/2006 tarihinde “Endüstriyel Ürünler Distribütörlük Sözleşmesi ” nin imza altına alındığı , sözleşme gereğince davacının Ege Bölgesi’nde madeni yağ ürünlerinin satışı, dağıtımı ve satış sonrası hizmeti alanında münhasıran yetkili distribütörü olarak faaliyetine başladığı, söz konusu sözleşmeden sonra taraflar arasında 2008 yılında ikinci sözleşmenin 01/01/2012 tarihinde üçüncü sözleşmenin ve 01/01/2013 tarihinde de son sözleşmenin imzalandığı , son sözleşmenin 15.1 maddesinde sözleşmenin 5 yıl süre için akdedilmiş olup 01/01/2018 tarihinde sona ereceğinin düzenlendiği ve ayrıca 15.2 maddesinde de ” Ancak sözleşme süresinin 5 yıl olması taraflardan birinin ana yükümlülüklerinden birini yerine getirmemesi nedeniyle diğer tarafın anlaşmaya derhal son verme hakkını etkilemez ” düzenlemesinin bulunduğu , sözleşmenin davalı tarafça davacının sözleşmeye aykırı olarak başka madeni yağ üreticilerinden sözleşmeye konu endüstriyel ürünlerden satın alarak pazarladığı ve kendi nam ve hesabına sözleşmeye konu endüstriyel ürünleri ürettirdiği ve sattığının tespit edildiğinden bahisle Üsküdar … Noterliği ‘ nin 18.01.2017 tarih ve … nolu ihtarnamesi ile feshedildiği ,davacı tarafça taraflar arasında 2006-2013 yılları arasında sözleşmeler yapıldığı , aynı maddelerle bittikçe bazen de süresi dolmadan yenilenen bu sözleşmeler ile taraflar arasındaki distribitörlük sözleşmesinin belirsiz süreli hale geldiği, belirsiz süreli sözleşmelerdeki rekabet yasağı sınırlamalarının muafiyet dışı olduğu, rekabet yasağı hükümlerinin geçersiz olduğu ,sözleşmeler belirli süre kabul edilse dahi süre başlangıcında ilk anlaşmanın yapıldığı tarihin esas alınması gerektiği, kanun koyucunun en fazla 5 yıllık bir rekabet yasağına izin verdiği ve 2006 yılından 2016 yılına kadar devam eden rekabet yasağının geçersiz sayılması gerektiği bu nedenle davalının geçersiz olan rekabet etme yasağı düzenlemesine dayanarak sözleşmeyi feshetmesinin haksız fesih niteliği taşıyacağı ayrıca davacının davalının bilgisi ve rızası dışında herhangi bir madeni yağ satımının söz konusu olmadığı, davacının satışlar içinde oldukça küçük bir yüzdeye karşılık gelen muadil satışının davalı tarafından 2013 yılından beri bilindiği , bu durumun davalı tarafından kendi bünyesi içinde yaptırılan özel inceleme raporları ile şirkete bildirildiği ancak şirket tarafından yapılan fiyat dengesizliklerine bayice tahammül edilebilmesi için davalının muadil mal satımına izin verdiğinden bahisle, haksız fesih sonucu oluşan maddi zararlar ile manevi zararın giderilmesinin talep edildiği , davacı tarafça davalının 18.11.2017 tarihli ihtarnamesinde ihlal edildiğini ileri sürdüğü sözleşme hükümlerinin rekabeti aşırı sınırlayan hükümler olarak RKHK 4 ve 56. Maddelerine aykırılık teşkil ettiği ve geçersiz olduğunun Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ‘ nin 2/1, 3/d ve özellikle 5. Maddeleri gereğince muafiyet dışı olduğunun iddia edildiği , 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ‘nin ” Rekabet Etmeme Yükümlülüğü ” başlığını taşıyan 5. Maddesinin 1. Fıkrasında ” Alıcıya getirilen belirsiz süreli veya süresi 5 yılı aşan rekabet yükümlülüğü” nün grup muafiyetinden yararlanamayacağının hükme bağlandığı, aynı maddenin 2. Fıkrasında ise ” Rekabet etmeme yükümlülüğünün yukarıda belirtilen süreyi aşacak şekilde zımnen yenilenebileceğinin kararlaştırılması halinde rekabet etmeme yükümlülüğü belirsiz süreli sayılır ” hükmüne yer verildiği, bu hükümlere göre bir sözleşme belirsiz süreli akdedilmiş ise yada süreli olmakla birlikte otomatik olarak yenileme varsa bu durumda söz konusu sözleşmedeki rekabet yasağı hükümlerinin geçersiz kabul edileceği, bu hususun 2002/2 sayılı tebliğin açıklayıcı kılavuzunda örneklerle somut bir şekilde izah edildiği , kılavuzun 35. Paragrafında ” Ancak süresi 5 yılı aşmayan veya 5 yıldan sonraki uzatmanın her iki tarafın açık iradesi ile mümkün olduğu ve alıcının 5 yıllık süre sonunda rekabet etmeme şartına son vermesini engelleyen herhangi bir durumun bulunmadığı hallerde rekabet etmeme yükümlülüğü grup muafiyetinden yararlanacaktır , rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeleri bir örnek yardımı ile açıklamakta fayda vardır, alıcıya anlaşma geçerli olduğu sürece rekabet etmeme yükümlülüğü getiren ve taraflardan herhangi biri belli bir süre önceden itiraz etmedikçe her yıl yenilenmiş kabul edilen 1 yıllık bir dağıtım anlaşması belirsiz süreli olarak kabul edilecektir ancak bu anlaşmanın her yıl yenilenebilmesi için tarafların açıkça iradelerini birbirlerine bildirmeleri zorunlu ise anlaşma belirsiz süreli sayılmayacaktır, başka deyişle belirli bir süre içerisinde taraflar bu anlaşmayı devam ettirmek istediklerini birbirlerine açıkça bildirmedikçe anlaşmanın uzamadığını kabul eden bir düzenlemeye dayanan rekabet etmeme yükümlülüğü belirsiz süreli kabul edilmeyecektir ” açıklamasına yer verildiği, dava konusu edilen sözleşme bakımından davacı ile davalı arasındaki ilk sözleşmenin 01/03/2006 tarihinde yapıldığı ve sözleşmenin 2008-2012 ve 2013 yıllarında yenilendiği, taraflar arasında ne belirsiz süreli bir sözleşme ne de otomatik yenilemeye tabi bir sözleşme bulunmadığı, tarafların açık iradeleri ile sözleşme yenilendiği için yenilenen her sözleşmede rekabet yasağının bulunmasının söz konusu sözleşmeyi belirsiz süreli sözleşme haline getirmediği, sözleşmenin belirsiz süreli sayılmayıp grup muafiyetinin uygulanacağı,
Taraflar arasında imza altına alınan sözleşmenin Rekabet Etmeme Yükümlülüğü başlıklı 6. Maddesinde ” Distribütör iş bu sözleşmenin süresi boyunca … haricinde başka bir madeni yağ firmasına ait rakip malların teşhiri, pazarlanması veya satışına yönelik olarak iş bu sözleşmenin konusu ile örtüşen başkaca bir faaliyet ile iştigal etmeyeceğinin kabul ve taahhüt eder ” düzenlemesinin bulunduğu , davacı tarafça davalının bilgisi ve rızası dışında herhangi bir madeni yağ satımının söz konusu olmadığı ve satışlar içinde oldukça küçük bir yüzdeye karşılık gelen muadil mal satışının yapıldığının davalı tarafından 2013 yılından beri bilindiğinin belirtildiği ve zımnen diğer firma mallarının satışının kabul edildiği , davacı iddiası aksine 2016 yılı için diğer firmalardan alınan mal yüzdesinin % 10,69 olup söz konusu oranın yüksek bir oran olduğu ve davacı tarafça sözleşmenin 6. Maddesinin ihlal edildiği , sözleşmenin ” Hükümlere Uymamanın Sonuçları Ve Haklı Nedenlerle Fesih ” başlıklı 17. maddesinde ” 1 – Sözleşmede belirtilen istisnai durumlar saklı kalmak kaydı ile distribitör bu sözleşmede yer alan yükümlülüklerini ihlal ederse … kendi takdiri hakkında olmak üzere
a) İhlali usulüne uygun bir şekilde distribütöre bildirip açıkça belirtilen düzeltmeleri yapması için distribütöre makul bir süre verebilir veya
b)İhlali usulüne uygun bir şekilde distribütöre bildirip sözleşmeye uymasını ve … takdirinde olmak üzere belli bir ceza tazminatı ödemesini isteyebilir veya
c) Distribütöre derhal bildirimde bulunularak sözleşmeyi haklı bir nedenle feshedebilir ayrıca … uğradığı ve uğrayacağı tüm zararları distribitörden talep etmek ve distribitörden almış bulunduğu teminatları hiç bir ihbar ve ihtara gerek olmaksızın irat kaydetmek hakkına haizdir ” düzenlemesinin bulunduğu , söz konusu düzenleme gereğince davalı tarafın derhal bildirimde bulunularak sözleşmeyi haklı bir nedenle feshedebileceği , davalı tarafça söz konusu hüküm doğrultusunda sözleşmenin feshedildiği bu hususlar göz önüne alındığında davalı tarafça yapılan feshin davacı iddiası aksine haklı fesih niteliğinde bulunduğu , feshin haklı olması ve davacının taleplerinin ancak feshin haksız olması halinde istenebileceği hususu göz önüne alındığında davacının maddi tazminat taleplerinin reddinin gerektiği ,davacının manevi tazminat talebi yönünden de feshin haksız olduğuna dayanılarak talepte bulunulduğu , dava dilekçesinde bunun dışında fesih sebebiyle ne şekilde manevi zarara uğrandığı ve kişilik haklarının nasıl zedelendiğine ilişkin herhangi bir açıklama getirilmediği gibi davalının hangi eyleminin manevi zarara sebebiyet verdiğinin açıkça belirtilmediği tüm bu hususlar göz önüne alındığında ve feshin haklı fesih olduğu değerlendirildiğinde davacının manevi tazminat talebinin de reddinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan ve daha sonra tamamlanan harç fazla olduğundan 55.590,28-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden AAÜT 13/4 maddesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
Davalı tarafça yapılan 6 davetiye bedeli 33,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacı şirket yetkilisi … ile davacı vekilleri Av. … ve Av. … ile davalı vekili Av…. ‘ın yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2022

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)