Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1247 E. 2023/513 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1247
KARAR NO : 2023/513
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 30/10/2017 tarihli dava dilekçesinde; davacılardan …’ ın annesi …’ in kızı ve …’ in kız kardeşi maktül …’ ın 13/06/2017 günü saat 20.55 sıralarında davalılardan …’ nun sevk ve idaresindeki ve davalılardan … A.Ş.’ ye … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı … marka aracın içerisinde yolcu olarak seyir halinde iken bu aracın sağ tarafına Antalya … Caddesi üzerinden gelen davalı …Ş’ ye … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı ve davalılardan …’ nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı .. marka aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında ağır yaralandığını, kaldırıldığı Meydan Anadolu Hastenesi’ nde vefat ettiğini, kazada toplam 2 kişinin vefat ettiğini, kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda her iki davalı sürücünün de eşit ve asli kusurlu olduğunu, davalı şöförler hakkında Antalya … ACM’ nin … sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, ceza dava dosyasının sanıkların kusur oranının tespiti yönünden Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığı’ na gönderildiğini, raporun henüz gelmediğini, iki veya daha fazla aracın karıştığı trafik kazalarında kusurlu bulunmayan zarar görenlere karşı kusur oranlarına bakılmaksızın kusurlu bulunan sürücü, malik, işleten ve sigorta şirketlerinin TBK’ nin 163 ve KTK’ nin 88. Maddesi gereğince müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, …’ ın 41 yaşında iken vefat ettiğini, maktulün … dışında başka çocuğu olmadığını, maktulün … nın babası ile 2010 yılında boşandığını, …’ nın velayetinin kendisine verildiğini, maktulün … ve Gıda İht. İhr. Ltd. Şti’ nin hisselerinin tamamına sahip ortağı ve aynı zamanda şirketin müdürü olduğunu, aylık gelirinin yaklaşık 4.000,00-TL olduğunu, serbest çalıştığı için Bağkur’ lu olduğunu, maktulün ölümünden sonra …’ nın velayetinin İzmir … Aile Mah’ nin …. … Sayılı dosyası ile babası …’ a verildiğini, davacılardan … ve …’ in maktulün ölümü ile destekten yoksun kaldıklarını, bu davacılar yönünden destekten yoksun kalmaya dayalı maddi tazminat talep edildiğini, maddi tazminat konusunda davalılardan … A.Ş’. ye 25/09/2017 tarihli dilekçe ile müracaat yapıldığını, dilekçenin 26/09/2017 tarihinde teslim edildiğini, sigorta şirketi tarafından 04/10/2017 tarihinde e-mail ile cevap verildiği ve Antalya .. ACM’ nin … sayılı dosya kararının temin edilerek gönderilmesinin rica edildiğini, cevap e-mail’ inde davanın sürdüğünün iletildiğini, sigorta şirketi tarafından ödeme teklifinde bulunulmadığını, ödeme yapılmadığını, diğer davalı …Ş.’ ye davacı … için 28/07/2017 tarihli dilekçe ile müracaat yapıldığını, dilekçenin 31/07/2017 tarihinde teslim edildiğini, sigorta şirketi tarafından 01/08/2017 tarihinde e-mail ile cevap verildiği ve bir kısım eksik evrakların gönderilmesinin talep edildiğini, eksik evrakların 15/08/2017 tarihli dilekçe ile gönderildiğini, kendilerine tam ibra belgesi imzalanmak kaydıyla 3.359,00-TL ödeme teklif edildiğini ancak fahiş düşük bu teklifin kabul edilmediğini, dava sonra davacı … için başvuru yapıldığını, dilekçenin 26/09/2017 tarihinde ulaştığını, e-mail ile verilen cevapta tam ibra belgesi imzalanması kaydıyla … için 3.359,00-TL ve … için ise 4.265,00-TL ödeme teklif edildiğini, davalı … şirketlerine yasada öngörüldüğü şekilde başvuru yapıldığını ancak uzlaşı sağlanamadığını, her 3 davacı için de davalılardan manevi tazminat talep edildiğini, ölümlü kaza nedeni ile davacıların iç huzuru ve manevi bütünlüğünün ciddi anlamda bozulduğunu, aile içinde huzurlarının kalmadığını, manevi zarar ve acının para ile telafisinin mümkün olmadığını ancak tazminat ile zarara uğrayanda huzur duydusu doğurmasının amaçlandığını belirtmiş, HMK’ nın 389 ve devamı maddeleri gereği öncelikle sürücü davalılar … ve … adına kayıtlı araçların tramer kayıtları üzerinden tespiti ile varsa tespit edilecek araçların 3. şahıslara devir ve satışına engel olunması için kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, belirsiz alacak davası olarak davacılardan … için 2.500,00 TL ve … için 2.500,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalmaya dayalı maddi tazminatın kaza tarihi olan 13.06.2017 tarihinden işleyecek yasal faiziyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılardan … için 500.000,00 TL , … için 200.000,00 TL , … için 150.000,00 TL olmak üzere toplam 850.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.06.2017 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılar … ve … ‘ ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 14/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde; davanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını, davaya bakmaya davalı şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın yetkisizlikten reddinin gerektiğini, davacı delillerinin tebliğinin talep edildiğini, 6704 sayılı Torba Kanunu uyarınca davadan önce başvuru yapılması ve gerekli belgelerin ibrazının zorunlu hale getirildiğini ancak davacı tarafça gerekli belge ibraz edilmeden davanın açıldığını bu sebeple esas hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadan davanın usulden reddinin gerektiğini, dava dışı vefat eden …’ın eşi için 65.501,00 TL ödeme yapıldığını, sorumluluğun bakiye, poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın kusuru ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte davalı şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile sorumlu olabileceğini, davalı şirketin sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, teminatın tek hasar görenlerin birden fazla olması durumunda KTK 96. Maddesi gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müteveffanın müterafik kusuru ile zarara uğradığını, bu hususun nazara alınması gerektiğini belirtmiş, dosyanın yetki yönünden reddine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 22/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde; HMK 6. Maddesi gereğince genel yetkili mahkemenin davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, bu madde uyarınca davanın Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerekirken davacıların ikametgahı mahkemesinde açıldığını bu sebeple mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacı tarafça talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını, hükmedilecek manevi tazminat miktarının adalete uygun olması, zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusununda fakirleşmemesi gerektiğini, söz konusu kazada iki kişinin hayatını kaybettiği dikkate alınarak diğer maktül açısından da manevi tazminata hükmedilebileceğinden davalının fakirleşmesinin olası olduğunu, bu nedenle manevi tazminatının sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiğini, davalının meydana gelen kaza ve neticesinde oluşan zarar bakımından tali kusurlu olduğunu, diğer davalı …’nun kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle söz konusu zararın oluştuğunu, davacıların maddi tazminat taleplerinden kazaya karışan davalı …’ye ait … plakalı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Maliyet Sigortacısı olan … Sigorta AŞ.’nin sorumlu olduğunu, dolayısıyla maddi tazminat bakımından zararın sigorta poliçesinde belirtilen teminat limitleri dahilinde kalması halinde davalı …’nin sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiş, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, fahiş ve hukuka aykırı maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili Mahkememize verdiği 08/06/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde; davaya konu kazanın Antalya’da gerçekleştiğini, müvekkilinin adresinin ise, dava dilekçesinde de görüleceği üzere İstanbul ili Sarıyer ilçesinde bulunduğunu, haksız fiilden kaynaklı davanın İzmir Mahkemeleri değil davaya bakmaya yetkili olan İstanbul Mahkemelerinde (İstanbul Çağlayan Adliyesi) açılması gerektiğini, belirtilen nedenlerle öncelikle yetkisiz yerde açılan dava dosyasının usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatının ölenin sağ çocuklarının askerlik süreleri ve eğitim durumları gibi özel bir durumları yok ise destek ve muhtaçlık yaş sınırının en geç 22 yaş olduğunun kabul edilmesi, 22 yaşından sonrası dönem için destek hesabı yapılmaması gerektiğini, kusur konusunda ATK dan rapor alınması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte destekten yoksunluk hesabı yapacak olan bilirkişi raporunun Yargıtay ‘ ın değişen içtihatları neticesinde yetersiz kalmaması gerektiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını makul ve muteber delillerle ispatlamaları gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirketin yalnızca temerrüt tarihinden itibaren faizle sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu belirtmiş, davanın yetkisiz yerde açılması sebebiyle davanın usulden reddine, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davacı delillerinin tebliğine, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması için bilirkişi incelemesi yapılmasına, Adli Tıp Trafik İhtisas Kurulundan kusur raporunun alınmasına, tazminat raporunun hazineye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasına, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 13/08/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde; davada, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmediğini, müvekkilinin, 28/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun, 03/08/2021 tarihinde adresinde tebliğiyle davadan haberdar olduğunu, UYAP üzerinden dosyada yapılan incelemede de, davalıya dava dilekçesi ve Tensip Zaptının tebliği için 06/11/2017 tarihinde UYAP tan kapalı tebligat evrakı hazırlandığı ancak tebliğ mazbatasının ya dönmediği veya UYAP a taranmadığını, bunun dışında UYAP üzerinden davalıya dava dilekçesinin tebliğine yönelik yeni bir tebligat evrakı da hazırlanmadığını , müvekkilininde davadan haberi olmadığını, daha sonra çıkartılan tebligatlarında hiçbir şekilde müvekkiline ulaşmadığını, bu durumda dava dilekçesinin ile Tensip Zaptının ve diğer tebligatların davalı … na tebliğ edilmediğini gösterdiğini, müvekkiline dava dilekçesi ve diğer yargılama evraklarının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden davadan haberdar olamadığını, davadan haberdar olduktan sonra süresi içerisinde cevap dilekçelerini ve yokluklarında yapılan usulü işlemlere ilişkin beyanlarını bu aşamada ibraz ettiklerini, bu nedenle ön inceleme duruşmasının tekrarlanması gerektiğini, müvekkilinin davadan habersiz olduğundan, yokluklarında gerçekleştirilen ve müvekkili aleyhine olan bütün usulü işlemlere itiraz ettiklerini, davalı müvekkilinin soruşturma aşamasında, kendisinin … plakalı aracı kullandığını, olay günü … ile ticari bir görüşme yapmak için … Hastanesinde buluştuklarını, … Hastanesinden …’ı ile eşi … ve … isimli şahısları alarak bir kafeye geçtiklerini, konuştuktan sonra şahısları tekrardan aynı yere bırakmak için aynı güzergahtan hareket ettiklerinde kazanın meydana geldiğini beyan ettiklerini, olayın oluşunda müvekkilinin bir kusurunun olmadığını, bu nedenle müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini, davacıların, meydana gelen kaza neticesinde müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürülerek huzurdaki davayı açmış ise de; destekten yoksun kalma tazminatı bir zenginleşme aracı olmayıp, ancak gerçek zararın olması halinde ileri sürülebileceğini, bu nedenle müteveffanın davacılara destek olduğunun veya yakın zamanda destek olacağının somut olarak ispatı gerektiğini, mahkemece müteveffanın ikameti, medeni durumu, geliri, davacılarında gelirleri ve başkaca gelirleri bulunup bulunmadığı, çocuklarının bulunup bulunmadığının ayrıca davacının fiziki desteğinin olup olmadığının araştırılması ve fiili destek ispat edilemediği takdirde davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, Yargıtay … HD de 07/05/2013 tarih ve … Esas- … Karar sayılı ilamında benzer şekilde hüküm kurduğunu, bu halde müteveffanın davacılara destek olduğunun somut olarak ispatı, aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, hatır taşımasının KTK madde 87 de düzenlendiğini, gerek Ceza Dava dosyasının kapsamından gerekse diğer tüm delillerden maktül …’ ın hatır için taşındığı konusunda bir tereddüt olmadığını, davacıların yakını maktül … ‘ ın müvekkili tarafından ücretsiz olarak taşındığını, bu nedenle müvekkilinin tazminat sorumluluğunun kaldırılması gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise, hatır taşıması nedeniyle belirlenen tazminatta hakkaniyete uygun indirim yapılması gerektiğini , mahkemece taraflarına tebliğ edilen kusur raporu ile, yine dosyada mevcut olan ve daha evvel alınan kusur raporlarına itiraz ettiklerini, dava konusu tazminat taleplerinin temelini oluşturan trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkiline atfedilebilecek bir kusur olmadığını, ayrıca kusur raporları arasında çelişki olup alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyetçe bu çelişkiler de giderilecek şekilde rapor alınması gerektiğini, 6098 Sayılı TBK’nun 56. maddesi ile Yargıtay içtihatlarındaki ve öğretideki görüşler çerçevesinde manevi tazminat için , özel durumlar göz önünde bulundurularak, zarara uğrayanlarda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirmek, maddi tazminatla tam olarak giderilemeyen zararı karşılamak amacı gütmesi, hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiğini, miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermesi gerektiğini, kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceğinin Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtildiğini, hükmedilecek bu paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığını, bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediğini, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmesi gerektiğini, davacıların talep ettikleri tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu nedenle tazminat taleplerinin belirtilen hususlar doğrultusunda, Yargıtay ‘ ın kökleşmiş uygulamaları uyarınca zenginleşme aracı olmayacak şekilde takdiri gerektiğini belirtmiş , davanın reddine, mahkemece aksi kanaat hasıl olup, davanın kabulüne karar verilecekse maktül … ‘ ın davalı müvekkilin aracında hatır için taşınıldığından tazminatlarda indirimi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta ile … tarafından yetki ilk itirazı yapılmış ise de, davanın haksız fiilden kaynaklı dava olup HMK 16 maddesi gereğince zarar görenlerin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğundan davalıların yetki itirazının reddine karar verilerek yargılamaya Mahkememizce devam olunmuştur.
Davacılardan … adına velayeten dava açıldığı, davacının yargılamanın devamı esnasında 18 yaşını doldurduğu belirlenmiş, davacı vekili … yönünden vekaletnamesini ibraz etmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Antalya … AĞCM’nin … Esas sayılı dosyasının incelemesinde; maktullerin; …, …, katılanların; …, …, …, …, mağdurların; …, …, mağdur sanıkların; …, …, suçun Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma, suç tarihinin 13/06/2017 olduğu, sanık …’nun eylemine uyan TCK’nun 85/2 – 22/3 – 5237 Sayılı TCK’nun 62.maddeleri gereğince cezalandırılmasına, CK’nun 50/4 maddesi gözetilerek olayda bilinçli taksir hükümleri uygulandığından sanık hakkında TCK’nun 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, verilen ceza miktarı itibariyle sanık hakkında TCK 51 ve CMK’nun 231/5 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın tutuklulukta ve gözetimde geçirdiği sürelerin TCK’nun 63. Maddesi gereğince mahsubuna, Sanık …’na Alanya Emniyet Müdürlüğünce verilen 26/12/2013 tarihli … belge nolu C sınıfı sürücü belgesinin TCK’nun 53/6 maddesi gereğince taksirinin yoğunluğu gözetilerek takdiren 1 yıl süre ile geri alınmasına, sanık …’nun eylemine uyan TCK’nun 85/2 -22/3 – 5237 Sayılı TCK’nun 62. Maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, TCK’nun 50/4 maddesi gözetilerek olayda bilinçli taksir hükümleri uygulandığından sanık hakkında TCK’nun 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, verilen ceza miktarı itibariyle sanık hakkında TCK 51 ve CMK’nun 231/5 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın tutuklulukta ve gözetimde geçirdiği sürelerin TCK’nun 63. Maddesi gereğince mahsubuna, sanık …’na Antalya Emniyet Müdürlüğünce verilen 25/10/2007 tarihli … belge nolu B sınıfı sürücü belgesinin TCK’nun 53/6 maddesi gereğince taksir durumu gözetilerek takdiren 6 ay süre ile geri alınmasına, müşteki sanıklar … ve … hakkında CMK’nun 109/3-b maddesi gereğince verilen adli kontrol kararlarının karar kesinleşmesi beklenmeksizin kaldırılmasına, CMK’nun 109/3-a maddesi gereğince verilen adli kontrol kararlarının karar kesinleştiğinde kaldırılmasına, karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği belirlenmiştir.
Kusur oranının belirlenmesine yönelik olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu ‘ ndan rapor istenilmiş , alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 19/11/2019 tarihli raporunda; davalı sürücü …’nun %60 (yüzde altmış) oranında kusurlu, davalı sürücü …’nun %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Taraflarca rapora itiraz edildiğinden kusur oranı ile ilgili İstanbul ATK Trafik İhtisas Kurulu Genişletilmiş heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 30/04/2020 tarihli raporunda; davalı sürücü …’ nun % 60 (yüzde altmış) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ nun % 40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan raporlar ile ceza dosyasında alınan raporlar arasında kusur konusunda çelişki oluştuğundan kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesine yönelik olarak İTÜ otomotiv ve trafik kürsüsünden seçilecek 3 kişilik bilirkişi kurulu vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş alınan 28/02/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı sürücü …’ nun olayda % 70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü … ‘ nun olayda % 30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan kusur konusundaki raporlar arasında çelişki doğduğu anlaşıldığından çelişkinin giderilmesine yönelik olarak Ankara Karayolları Fen Heyetinden seçilecek 3 kişilik bilirkişi kurulu vasıtası ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş , alınan 30/08/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı …’nun, meydana gelen olayda %50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’nun olayda %50 (yüzde elli) oranında kusurlu bulunduğu, müteveffa yolcu …’ın olayda kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı ayırıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Talep edilebilecek tazminat miktarının belirlenmesine yönelik olarak dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 25/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; her ne kadar kaza tarihi olan itibariyle 01.06.2015 tarihli poliçe genel şartları ve 26.04.2016 tarihli KTK m.90 vd.lerinde yapılan değişiklikler yürürlükte ise de, Anayasa Mahkemesi’nin … – … Sayılı 17.07.2020 tarihli – 09.10.2020 yürürlük tarihli kararı ile 2918 sayılı Kanun’un 90.maddesinde yer alan ve tazminat hesapları bakımından poliçe genel şartlarına atıf yapan bölüm iptal edildiğinden; TBK m.55 hükümleri ve yerleşik Yargıtay kararları gereği TRH 2010 Yaşam Tablosu, %10 artış – %10 ıskonto esasına dayanan, progressif rant yöntemi ile %100 haklılık oranı üzerinden (Dava dışı eşe de destek payı ayrılarak) yapılan hesaplamalar sonucunda: davacı anne … için 119.137,81 TL, davacı çocuk … için 24.437,52 TL olmak üzere toplam 143.575,33 TL dykt hesaplandığı; hesaplanan davacılar zararının davalı … şirketlerinin teminat limitleri içinde kaldığı; davacılar talebinin davalıların müteselsilen sorumluluklarına ilişkin olduğu; davalıların kendi aralarındaki iç ilişki bakımından: %50’şer kusurlu olduklarının kabulü halinde 71.787,66 şar TL den sorumlu olacakları, …’nun %30 ve …’nun %70 oranında oranında kusurlu olduklarının kabulü halinde hesaplanan toplam zararın %30’unun 43.072,59 TL, %70’inin 100.502,73 TL ye tekabül ettiği; …’nun %60 ve …’nun %40 oranında kusurlu olduklarının kabulü halinde hesaplanan toplam zararın %60’ının 86.145,19 TL, %40’ının 57.430,13 TL ye tekabül ettiği; davalı araç sahip ve sürücülerin kaza tarihinden itibaren, davalı … Şirketlerinin kendilerine yapılan başvuru tarihine 8 iş günü ilavesi ile bulunan, (… Sigorta bakımından 10.08.2017, … bakımından 06.10.2017 tarihinden) itibaren sorumlu bulundukları, sigortalı araçlardan ZMMS poliçesi … tarafından düzenlenen ve davalı … idaresindeki … plakalı olanın ticari nitelikte, ZMMS poliçesi … Sigorta tarafından düzenlenen davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın hususi oto vasfında olduğu kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Davacılara rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı İzmir SGK dan sorulmuş, alınan 25/05/2022 tarihli yazı cevabında; sigortalı … TC Kimlik numaralı …’ın 13/06/2017 tarihinde gerçekleşen ölümlü trafik kazası ile ilgili yapılan incelemede herhangi bir ödeme ve rücua tabi bir işlem yapılmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyetine SMMM bilirkişi de eklenerek müteveffanın ortak ve temsilcisi olduğu şirket kayıt ve belgeleri de incelenerek talep edilebilecek tazminat miktarının belirlenmesine yönelik ek rapor aldırılmasına karar verilmiş , alınan 26/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda; … ve Gıda İth. İhr. Ltd. Şti. nin 2015-216-2017 yıllarına ilişkin yasal defterleri üzerinden yapılan tespitlerin; 2015 yılı Yevmiye Defteri ve Envanter defterinin açılış onayı ile 2016 yılının Defter-i Kebir’in açılış onaylarının yaptırılmadığı veya incelemeye ibraz edilemediği, 2015-2016-2017 yıllarına ait Yevmiye Defterlerinin kapanış onaylarının yaptırılmadığının tespit edildiği, Defter-i Kebir defterinin yasal olarak Noter tasdik zorunluluğu bulunmadığı, Yasal ticari defterlerdeki kayıtların 6100 sayılı HMK m.22 2/2’ye göre delil niteliğine haiz olabileceği, Maktule ait … ve Gıda İth. İhr. Ltd. Şti. 2015 yılıyla ilgili olarak Şirinyer Vergi Dairesine 11.04.2016 tarihinde vermiş olduğu Kurumlar Vergisi Beyannamesinde 74.581,97 TL Ticari Bilanço Karı beyan ettiği, ödenmesi gereken 15.219,61 TL Kurumlar Vergisi tutarının düşülmesinden sonra kalan 59.362,36 TL net kar olarak hesaplandığı, … ve Gıda İth. İhr. Ltd. Şti. 2016 yılıyla ilgili olarak Şirinyer Vergi Dairesine 01.05.2017 tarihinde vermiş olduğu Kurumlar Vergisi Beyannamesinde 6.509,54 TL Ticari Bilanço Karı beyan ettiği, ödenmesi gereken 3.184,77 TL Kurumlar Vergisi tutarının düşülmesinden sonra kalan 3.324,77 TL net kar olarak hesaplandığı, … ve Gıda İth. İhr. Ltd. Şti. 2017 yılıyla ilgili ilgili vergi dairesine Kurumlar Vergisi beyannamesi vermediğinden kar hesaplaması yapılmadığı, Maktul, … ve Gıda İth. İhr. Ltd. Şti.’nin hisselerinin tamamına sahip olup aynı zamanda şirketin müdür ve temsilciliğini yaptığı, maktulün, şirketin tek sahibi olması nedeniyle Ticari Bilanço Karından vergi ve yasal yükümlülüklerin mahsubundan sonra kalan net karı yasal olarak istediği şekilde kullanabileceği, şirket temsilcisi olması nedeniyle şirketten huzur hakkı aldığı konusunda bir tespit yapılamadığı, … ve Gıda İth. İhr. Ltd. Şti.’nin 2015-2016 yıllarına ilişkin yapılan kar hesaplaması maktulün vergi dairesine vermiş olduğu kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden yapılmış olup, hesaplanan kazançların ticari hayatta her zaman maktulün gerçek gelirini göstermeyeceğinin aşikar olduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Raporun heyetçe düzenlenmesi gerekmesine rağmen yalnızca SMMM bilirkişi tarafından rapor ibraz edildiği anlaşıldığından heyetten rapor ibrazı istenilmiş , alınan 31/10/2022 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda; SMMM Bilirkişi tespitleri bağlamında net asgari ücret üzerinden 2022 yılı güncel verileri ile yapılan hesaplama sonucunda: TBK m.55 hükümleri ve Yerleşik Yargıtay kararları gereği TRH 2010 Yaşam Tablosu, %10 artış – 9610 ıskonto esasına dayanan, progressif rant yöntemi ile %100 haklılık oranı üzerinden (Dava dışı eşe de destek payı ayrılarak): davacı anne … için 186.732,59 TL, davacı çocuk … için 23.581,96 TL olmak üzere toplam 210.314,55 TL dykt hesaplandığı; hesaplanan davacılar zararının davalı … şirketlerinin teminat limitleri içinde kaldığı; davacılar talebinin davalıların müteselsilen sorumluluklarına ilişkin olduğu; davalıların kendi aralarındaki iç ilişki bakımından: %50’şer kusurlu olduklarının kabulü halinde 105.157,27 şer TL den sorumlu olacakları, …’nun 94630 ve …’nun %70 oranında kusurlu olduklarının kabulü halinde hesaplanan toplam zararın %30’unun 63.094,36 TL, %70’inin 147.220,18 TL ye tekabül ettiği; …’nun %60 ve …’nun %40 oranında kusurlu olduklarının kabulü halinde hesaplanan toplam zararın %60’ının 126.188,73 TL, % 40’ının 84.125,82 TL ye tekabül ettiği; davalı araç sahip ve sürücülerin kaza tarihinden itibaren, davalı … Şirketlerinin kendilerine yapılan başvuru tarihine 8 iş günü ilavesi ile bulunan, (… Sigorta bakımından 10.08.2017, … bakımından 06.10.2017 tarihinden) itibaren sorumlu bulundukları, Sigortalı araçlardan ZMMS poliçesi … tarafından düzenlenen ve davalı … idaresindeki … plakalı olanın ticari nitelikte, ZMMS poliçesi … Sigorta tarafından düzenlenen davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın hususi oto vasfında olduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Taraflarca rapora itiraz edildiğinden itirazlar ile asgari ücret değişiklikleri gözetilerek ek rapor düzenlenmesi için dosya aktüer bilirkişiye yeniden tevdi edilmiş, alınan 26/05/2023 havale tarihli bilirkişi heyet 2.ek raporunda; 2023 yılı güncel verileri ile yapılan hesaplama sonucunda: TBK m.55 hükümleri ve Yerleşik Yargıtay kararları gereği TRH 2010 Yaşam Tablosu, %10 artış – %10 ıskonto esasına dayanan, progressif rant yöntemi ile %100 haklılık oranı üzerinden (Dava dışı eşe de destek payı ayrılarak): davacı anne … için 272.115,77 TL, davacı çocuk … için 23.581,96 TL olmak üzere toplam 295.697,73 TL dykt hesaplandığı; hesaplanan davacılar zararının davalı … şirketlerinin teminat limitleri içinde kaldığı; davacılar talebinin davalıların müteselsilen sorumluluklarına ilişkin olduğu; davalıların kendi aralarındaki iç ilişki bakımından: %50’şer kusurlu olduklarının kabulü halinde 147.848,86 şar TL den sorumlu olacakları, …’nun % 30 ve …’nun %70 oranında oranında kusurlu olduklarının kabulü halinde hesaplanan toplam zararın %30’unun 88.709,32 TL, %70’inin 206.988,41 TL ye tekabül ettiği; …’nun %60 ve …’nun %40 oranında kusurlu olduklarının kabulü halinde hesaplanan toplam zararın %60’ının 177.418,63 TL, % 40’ının 118.279,09 TL ye tekabül ettiği; davalı araç sahip ve sürücülerin kaza tarihinden itibaren, davalı … Şirketlerinin kendilerine yapılan başvuru tarihine 8 iş günü ilavesi ile bulunan, (… Sigorta bakımından 10.08.2017, … bakımından 06.10.2017 tarihinden) itibaren sorumlu bulundukları, Sigortalı araçlardan ZMMS poliçesi … tarafından düzenlenen ve davalı … idaresindeki … plakalı olanın ticari nitelikte, ZMMS poliçesi … Sigorta tarafından düzenlenen davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın hususi oto vasfında olduğu ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Davacı tarafça bilirkişi raporunun alınmasından sonra 01/06/2023 tarihinde ıslah dilekçesi sunulmuş, ıslah dilekçesinde davacı … için destekten yoksun kalma tazminat talebinin 23.581,96 TL ye, davacı … için destekten yoksun kalma tazminat talebinin 272.115,77 TL ye yükseltildiği belirlenmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça 13/06/2017 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davacıların miras bırakanı …’ın vefat ettiğinden bahisle oluşan maddi ve manevi zararın giderilmesine yönelik olarak davalılar hakkında Mahkememize dava açıldığı, 13.06.2017 tarihinde davalı … adına kayıtlı , davalı …. nezdinde 21/11/2016- 21/11/2017 tarihleri arasında geçerli … nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı ve davalı … ‘ nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile dava dışı … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. adına kayıtlı , davalı …. nezdinde 19/04/2017- 19/04/2018 tarihleri arasında geçerli … nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı ve davalı … ‘ nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın trafik kazasına karıştığı , kaza sonucu davacılardan … ‘ ın annesi , … ‘ in kızı ve … ‘ in kardeşi olan ve … ‘ nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan
…’ın vefat ettiği ,trafik kazasının oluşumunda her iki sürücününde kusurlu oldukları bu hususun Mahkememizce alınan bilirkişi raporları ve Antalya ACM tarafından alınan raporlarda belirlendiği ancak kusur oranları konusunda alınan 3 raporda da kusur oranlarının farklı belirlendiği , müteveffa …’ın ise trafik kazasının oluşumunda kusurunun bulunmadığı, müteveffa olayda kusursuz olduğundan ve davalı araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesinin taraflar arasında rücu ilişkisi açısından önemi olacağı değerlendirildiğinden alınan kusur raporlarındaki çelişkinin giderilememesinin öneminin bulunmadığı ve yine bu sebeble ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesine de gerek bulunmadığı , davacı tarafça talep edilebilecek destekten yoksun kalma tazminat miktarının davacı … için 23.581,96 TL, davacı … için 272.115,72 TL olmak üzere toplam 295.697,73 TL olduğunun alınan ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi rapor ve ek raporları ile belirlendiği , oluşan maddi zarardan davalı araç sürücülerinin haksız fiil hükümleri, davalı … şirketlerinin ZMMS hükümleri doğrultusunda sorumlu oldukları, davalı araç sürücüleri yönünden olay tarihinden itibaren, davalı …. yönünden 06/10/2017 , davalı …. 10/08/2017 tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği, davalı … vekili tarafından Mahkememize verilen 13/08/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde hatır taşıması savunmasının ileri sürüldüğü , davalı … ‘ na dava dilekçesinin 13/11/2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ,cevap dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verildiği, hatır taşıması savunmasının itiraz değil def ‘ i olduğu ve yasal süresi içerisinde verilecek cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği , davalının hatır taşıması savunması yasal sürede ileri sürülmediğinden söz konusu savunmaya itibar edilemeyeceği , davacı … ‘ ın kaza sonucu annesini , davacı … ‘ in kızını , davacı … ‘ in ise kardeşini kaybettikleri , davacıların anne ,evlat ve kardeşlerinin ölümü nedeniyle manevi olarak da zarara uğradıkları, uğranılan manevi zararın da kazaya karışan ve kusurlu olan … ve … plaka sayılı araçların sürücüleri olan davalılar … ve … tarafından giderilmesinin gerektiği, olayın niteliği, kusur oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve paranın satın alım gücü göz önüne alınarak uygun miktarda manevi tazminatın hüküm altına alınmasının gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ ile,
Davacı … için 272.115,72 TL , davacı … için 23.581,96 TL olmak üzere toplam 295.697,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 13/06/2017 , davalı …. yönünden 06/10/2017 , davalı …. 10/08/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve … ‘ a verilmesine,
Davalı … şirketlerinin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlandırılmasına,
Maddi tazminat ile ilgili davalı … şirketleri yönünden faizin başlangıç tarihine yönelik fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin davalılar … ve … yönünden KISMEN KABULÜ ile,
Davacı … için 40.000,00 TL
Davacı … için 80.000,00 TL
Davacı … için 20.000,00 TL
olmak üzere toplam 140.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/06/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘ ndan alınarak davacılara verilmesine,
Manevi tazminat ile ilgili fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE,
3-Alınması gereken 29.762,51-TL harçtan peşin alınan 2.920,26 TL ile ıslah sırasında alınan 1.007,82 TL nin mahsubu ile bakiye 25.834,43 TL harcın davalı tarafça tamamlanmasına ,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm altına alınan maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan davacı … için 41.096,00 TL , davacı … için 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılar … ve … ‘ a verilmesine,
Hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan davacı … için 9.200,00 TL, davacı … için 12.800,00 TL, davacı … için 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘ndan alınarak davacılar … , … ve … ‘ a verilmesine,
5-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davacı … yönünden hesaplanan 9.200,00 TL, davacı … yönünden hesaplanan 12.800,00 TL, davacı … yönünden hesaplanan 9.200,00 TL tek vekalet ücretlerinin davacılardan alınarak davalılar … ve … ‘ na verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 84 davetiye gideri 1.039,00-TL, bilirkişi inceleme ücretleri 5.000,00-TL, Adli Tıp ücreti 1.023,00 TL , posta masrafı 265,40 TL olmak üzere toplam 7.327,40 -TL yargılama giderinin red ve kabule göre 2.787,00 TL’ lik bölümünün davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalan bölümün davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça yatırılan 3.968,68-TL harç giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacı vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … ve davalı … vekili Av. …’nün yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda açıkça okunup anlatıldı. 22/06/2023
Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı