Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1161 E. 2021/1194 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1161 Esas
KARAR NO : 2021/1194

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 22/05/2017 tarihinde davacıların mirasçısı …’ın … plakalı kamyonet ile seyir halinde bulunduğu sırada bilinmeyen bir neden ile aracını emniyet şeridine yanaştırarak durduğu ve aracından indiği esnada davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kendisine çarpması neticesinde vefat ettiğini, kazada …’ın kusurlu olduğunu belirterek davacılar eş ve çocuklar için ayrı ayrı 10.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … Anonim Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 24/06/2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no.lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yer alan limitler ve sigortalı araca atfedilecek kusurla sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespiti gerektiğini, davacının Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ilk olarak sigorta şirketine başvurmadan dava açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İzmir CBS’nin … hakkındaki soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacıların yasal mirasçıları olduğunu iddia ettikleri …’ın kazada %100 kusurlu olduğunu, duraklamanın yasak olduğu emniyet şeridine aracını yanaştırarak durduğunu, kusurun bu nedenle …’ da olduğunu, …’ın olayda kusuru olmadığını haliyle müvekkilinin de bir kusuru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ilk olarak sigorta şirketine başvurmadan dava açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların yasal mirasçıları olduğunu iddia ettikleri …’ın kazada %100 kusurlu olduğunu, duraklamanın yasak olduğu emniyet şeridine aracını yanaştırarak durduğunu,kusurun bu nedenle …’ da olduğunu, müvekkilinin olayda kusurunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi tazminat (destekten yoksun kalma) ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacılara ait nüfus kayıtları,
-Kaza tutanağı,
-… Sigorta A.Ş nin 11/12/2017 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir SGK’nun 16/11/2018, 23/11/2018 tarihli yazısı,
-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosya sureti,
-Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğünün 19/12/2018 tarihli yazısı,
-Şehit Mustafa Yavuz Polis Amirliğinin 22/03/2019 tarihli yazısı,
-İzmir Emniyet Müdürlüğünün 09/01/2019 tarihli yazısı,
-Keşif zaptı, tanık beyanları,
-Bilirkişi …’ın bilirkişi raporu,
-Bilirkişiler …, … ve …’ın 22/11/2019 tarihli bilirkişi raporu,
-Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğünün 17/02/2020 tarihli yazısı,
-Dilovası İlçe Emniyet Müdürlüğünün 17/03/2020 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’ın 27/04/2020 tarihli kök bilirkişi raporu ve 07/10/2020 tarihli, 04/02/2021 tarihli ve 28/06/2021 tarihli ek raporu,
-Yamanlar Vergi Dairesinin 06/08/2020 ve 13/04/2021 tarihli yazısı,
-Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığının 01/02/2021 tarihli yazısı,
-İzmir SGK’nın 28/04/2021 ve 26/11/2021 tarihli yazısı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
Mülga Borçlar Kanununun 45. maddesinin 2. Fıkrası(TBK’nın 53/3. maddesi) hükmü ile düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatı, doğrudan doğruya zarar görenin tazminat isteyebileceğine dair kuralın istisnasıdır. Bu hüküm ile olaydan dolaylı olarak zarar görene de tazminat istemek hakkı tanınmıştır. Bu istem Mülga Borçlar Kanunu’nun 41, 45/1, 47, 48, 49, 55, 56, 58 ve diğer maddelerinde düzenlenen(TBK’nın 49, 53, 54, 56, 57, 66, 67, 69. maddeleri) tazminat istemleri ile eş değerde olmadığı gibi eylemin karşılığı olan bir ceza da değildir. Ölümün sonucu olarak, ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki, düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir(Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1978/1 Esas, 1978/3 Karar). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.(TBK’nın 53/3. maddesi) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan ve desteğinin olanakları içinde yapabilecegi para ile değerlendirilebilir yardımın belirlenmesidir. Destekten yoksun kalanın, desteğinin ölümünden önce onun geniş yardımları sonucu sürdürdüğü aşırı masrafları gerektiren, savurgan bir yaşam şeklinin devam ettirilmesi değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, …-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacı, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesi gereğince; hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tesbit etmelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, tarafların kusur oranını, desteğin kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları)
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile 22/05/2017 tarihinde İzmir Çevre yolunda seyir halinde iken, … plakalı aracını emniyet şeridine park eden ve araçtan inen davacı …’nin kocası, diğer davacıların ise babası olan …’a çarptığı, çarpma neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davacılar …, … ve …’in babası ve diğer davacı …’ın eşi olan …’ın hayatını kaybettiği, davacıların müteveffanın ölümü nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığı iddiası ile iş bu dava ile maddi(destekten yoksun kalma) ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, uğranılan zararların haksız fiil faili olan ve kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın sürücüsü davalı …, kayıt maliki ve işleteni davalı … ve söz konusu aracın zmss sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden tazmininin talep edildiği, mahkememizce kazanın meydana geldiği mahalde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, keşif mahallinde tanıkların dinlendiği, keşif sonrası bilirkişiden rapor alındığı, bilirkişi …’ın bilirkişi raporunda müteveffa sürücü …’ın kazanın oluşumunda %75, davalı …’ın kazanın oluşumunda %25 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, kaza tespit tutanağı ve olaya ilişkin yürütülen ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporu ile mahkememizce alınan rapor arasında çelişki olduğunun anlaşılması üzerine bu çelişkinin giderilmesi için mahkememizce dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderildiği, talimat yoluyla Karayolları Trafik Fen Heyetinden emekli bilirkişi heyetinden alınan 22/11/2019 tarihli kusur raporunda, davalı sürücünün % 25 kusurlu, müteveffa …’ın %75 kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaatin bildirildiği, böylece mahkememizce alınan her iki kusur raporunun birbiri ile uyumlu olduğu, raporlar arasında çelişki bulunmadığı, mahkememizce keşif mahallinde dinlenilen tanık beyanları da dikkate alındığında davalı sürücünün emniyet şeridine taşacak şekilde aracını sevk ve idare ettiği, emniyet şeridinde muhtemelen duraklama yapan araç ve kişilerin olabileceğini gözetmeyen, tedbirsiz, dikkatsiz, özen yükümlülüğüne ve güvenli seyir kurallarına aykırı şekilde hareket eden davalı sürücünün meydana gelen kazada tali %25 kusurlu kabul edilmesinin oluşa ve dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu, mahkememizin kaza tespit tutanağı ve savcılık kusur raporunda belirtilen kusur değerlendirilmeleri ile bağlı olmadığı, bu nedenle davalıların yeniden kusur incelemesi yapılması ve davalı sürücünün kusuru bulunmadığına ilişkin savunmalarının mahkememizce yerinde görülmediği ve başka bir araştırma inceleme yapılmasına lüzum görülmediği, mahkememizce dosyanın aktüer bilirkişiye tevdii edildiği, aktüer bilirkişinin 28/06/2021 tarihli ek raporuna göre, müteveffanın kusuru ve TRH 2010 yaşam tablosu progresif rant yöntemi ile yapılan hesaplamada davacı eş … için 117.372,68 TL, davacı çocuklar … için 17.071,55 TL, … için 18.823,59 TL ve … için 33.748,39 TL destekten yoksun kalma zararı olduğu yönünde görüş ve kanaatinin bildirildiği, her ne kadar davalı sigorta tarafından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı ilamının geçmişe etkili olmadığı savunulmuş ve tazminat hesabına ilişkin hesaplamanın genel şartlara göre yapılması istenilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ettiği, Anayasa Mahkemesince bir kanun hükmünün iptal edildiği bilindiği halde görülmekte olan davaların anayasa aykırılığı saptanan kurallara göre görülüp çözümlenmesinin Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği, bu kapsamda iş bu davada Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri, KTK hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtayın genel şartlarının yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, Yargıtay’ın 2021 yılında vermiş olduğu yerleşik kararlara göre, tazminat için yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması, ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile kaza tarihine göre teknik faizin hesaplamada kullanılamaması ve progresif rant yöntemine göre aktüer hesabının yapılması gerektiği, bu nedenle bu ilkeleri gözeten aktüer bilirkişinin 28/06/2021 tarihli raporuna ilişkin davalı itirazlarının yerinde olmadığı, mahkememizce davalıların ek aktüer raporu alınması taleplerinin belirtilen nedenlerle reddedildiği, müteveffanın eşi ve çocukları olan davacılar yönünden farazi destek ilişkisi bulunduğundan adı geçenlerin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı ve destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, mahkememizce alınan her iki kusur ve 28/06/2021 tarihli aktüerya bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davacıların uğradığı maddi zarardan kazaya sebebiyet veren aracın kayıt maliki olan davalı …’ın işleten, davalı …’ın haksız fiil faili sürücü, davalı … Sigorta A.Ş’nin ise 24/06/2016-24/06/2017 tarihleri arasındaki dönemde ve kaza tarihi itibariyle kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olarak müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğu, meydana gelen maddi zararın poliçe teminat limitleri kapsamında kaldığı, ayrıca davacıların faiz talebinde bulunmadığı anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak davacıların maddi tazminat taleplerinin ayrı ayrı kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 08/12/1997 tarih 1997/7042 Esas ve 1997/11689 sayılı Kararında belirtildiği üzere kişilik haklarının, kişinin özgür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan; hayat, ruh ve beden tamlığı, vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref ve haysiyet, saygınlık, ün, isim, resim ve sırları gibi kişisel varlıkların en önemlilerinden olduğu, bu yüzden, ailenin saflığını, vakar ve saygınlığını korumanın herkes için ahlaki ve yasal bir görev olduğu, aile bütünlüğü aleyhine işlenen bir haksız eylemin, o aileyi oluşturan tüm bireyler aleyhine doğrudan doğruya işlenmiş bir haksız eylem sayılması gerektiği, bu görüşün, manevi tazminatın doğrudan doğruya onur kırıcı eylem ve davranışa maruz kalan kişi tarafından istenebileceği ve hukukumuzda yansıma yoluyla manevi tazminata hükmedilemeyeceği ilkelerine de aykırı olmadığı, çünkü, herkesin, içinde yaşadığı toplumda ve ilişkiler kurduğu çevrede üyesi bulunduğu aileden kaynaklanan şeref, haysiyet ve saygınlığının mevcut olduğu, bu nedenle, bir ailenin bireyine yönelik gibi görünen bir haksız eylemin, bazı durum ve koşullarda tüm aile bireyleri icin kişilik haklarına saldırı oluşturacağı dikkate alınmakla 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında mahkememizce alınan kusur raporlarına göre kazaya sebebiyet veren aracın kayıt maliki olan davalı …’ın işleten, davalı …’ın haksız fiil faili sürücü olarak % 25 kusurlu olduğu, bu nedenle davalıların davacıların uğradığı manevi zarardan sorumluluğu bulunduğu, manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmak, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek, bir teselli, bir savunma ve ruhu tatmin etmek amacıyla insan yaşamının kutsallığı çevresinde olayın oluş şekline, tarafların kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine ( kaza tarihi itibariyle 34 yaşında, 2 çocuğu olan ve ayrıca hamile olan davacı …’ın eşini kaybettiği, kaza tarihi itibariyle diğer davacılar … ve …’in sırasıyla 8 ve 7 yaşlarında olduğu ve babalarını kaybettiği, davacı …’in ise kaza tarihi itibariyle annesinin karnında olduğu ve kazadan yaklaşık 2,5 ay sonra dünyaya geldiği, doğumdan itibaren babasının eksikliğini yaşayacağı) yaşanan olaydan doğrudan etkilenmelerine, hayatları boyunca bu olayın ve eksikliğin etkisiyle yaşamalarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine, günün ekonomik koşulları ile paranın satın alma gücüne, hak ve nesafet kurallarına göre manevi tazminat miktarının olayın ağırlığını ortaya koyması, hukuka aykırılığı özendirmemesi ve caydırıcı fonksiyonu bulunması gerektiği ve ayrıca davacıların faiz talebi de bulunmadığı anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, eldeki davada davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup davacı sayısı kadar maddi ve manevi tazminat davası olduğundan yargılamada vekil ile temsil olunan tarafların her biri lehine maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
1-Davacı …’ın maddi tazminat (destekten yoksun kalma) talebinin KABULÜ ile 117.372,68 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE
2-Davacı …’ın maddi tazminat (destekten yoksun kalma) talebinin KABULÜ ile 17.071,55 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE
3-Davacı …’ın maddi tazminat (destekten yoksun kalma) talebinin KABULÜ ile 18.823,59 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE
4-Davacı …’ın maddi tazminat (destekten yoksun kalma) talebinin KABULÜ ile 33.748,39 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE
5-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
6-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
7-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
8-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
9-Alınması gerekli 18.239,87 TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından yatırılan 683,10 TL peşin harç ve 2.510,00 TL ıslah harcı toplamı 3.193,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.046,77 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (davalı sigorta şirketi 9.581,97 TL’sinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydı ile) HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
10-Davacılar tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 683,10 TL peşin harç, 2.510,00 TL ıslah harcı, 314,00 TL keşif harcı ile davacılar tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 250,00 TL keşif araç ücreti ve 650,20 TL müzekkere-tebligat gideri toplamı olan 6.438,70 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (267.016,21/347.016,21=0,76) 4.893,41 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
11-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat için 15.100,40 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
12-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
13-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
14-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
15-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
16-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
17-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
18-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
19-Davalılar … ve … kendilerini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca davacı …’ın kısmen reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılar … ve …’a ÖDENMESİNE,
20-Davalılar … ve … kendilerini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca davacı …’ın kısmen reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılar … ve …’a ÖDENMESİNE,
21-Davalılar … ve … kendilerini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca davacı …’ın kısmen reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılar … ve …’a ÖDENMESİNE,
22-Davalılar … ve … kendilerini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca davacı …’ın kısmen reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılar … ve …’a ÖDENMESİNE,
23-6100 Sayılı HMK’nın 333. Maddesi uyarınca davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA