Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1150 E. 2021/493 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1150 Esas
KARAR NO : 2021/493

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2017
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Mahkememize verdiği 06/10/2017 tarihli dilekçesinde; davalı şirketin, 1978 yılından beri gıda sektöründe faaliyet gösteren … markası ile İzmir’ in sayılı markaları arasına girmiş merkez, 5 şube ,1 depo ve ofisten oluşan köklü ve değerli bir şirket olduğunu, müvekkilinin yaklaşık 40 yıl davalı şirkette fiili olarak çalıştığını ve % 25′ lik ortağı olduğunu, müvekkilinin birikimleri ve şirketteki ortaklık payının hakkaniyete ve hukuka aykırı olarak elinden alındığını, hakettiği ortaklık payı bedelinin kendisine ödenmediğini, müvekkilinin 14/07/2016 tarihinde … markası adı altına …’ da döner restorant işletmesi açtığını, 15/07/2016 darbe girişimi sonrasında müvekkilinin sıkıntılı sürece girdiğini, 3 ay kadar sonra davalı şirket ortakları … ve …’ nın müvekkili ile görüştüğünü ve davalı şirkete teminat olarak 300.000,00-TL’ lik senet vermesini istediklerini, müvekkilinin 17/10/2016 düzenleme tarihli 100.000,00-TL ve 200.000,00-TL bedelli iki senedi davalılara verdiğini, senetlerin … ‘ nın kızı … tarafından hazırlandığını, olaydan kısa bir süre sonra müvekkilinin müdürlük yetkilerinin alındığını, 05/01/2017 tarihinde İzmir Adliyesi girişinde bombalı terör saldırısı gerçekleştiğini, patlama sonrasında müvekkilinin işyerinde de zarar oluştuğunu, bu olay sonrasında müvekkilinin finansal olarak çok zor durumda kaldığını ve müvekkilinin davalı şirketteki % 25′ lik hissenin diğer ortaklar tarafından satın alınmasının gündeme geldiğini, davalı şirket ortakları … ve …’ nın müvekkilinin zor durumda olduğunu ödeme güçlüğünü çektiklerini bildikleri için 2017 yılı Nisan ayında müvekkilinin şirkete 300.000,00-TL borçlu olduğunu, ellerindeki senetleri icra takibine koyacaklarını, müvekkilini iflas ettireceklerini, davalı şirkete ait % 25′ lik hissesini …’ ya devrettikleri takdirde senetleri iade edeceklerini müvekkile söylediklerini, müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını şirket defterlerini incelemek istediğini, % 25′ lik hissesinin değerinin çok daha fazla olacağını söylediğini ancak davalı şirket ortaklarının bu taleplerini kabul etmediğini, müvekkilinin davalıların tutumu karşısında zor ve çaresiz kaldığını, müvekkilinin ayrıca parkinson hastası olduğunu, bu hastalık sonucunda duygu durumunda dalgalanmalar ve depresyonun sıkca görülen etkiler olduğunu, davalı şirket ortaklarının müvekkilinin hastalığını da çok iyi bildiklerini, müvekkilinin içinde bulunduğu zor koşullar ve hastalığının getirdiği duygu durumu ve baskı altında kalması nedeni ile davalıların bütün taleplerini kabul etmek zorunda kaldığını, müvekilinin bu koşullar altında 28/04/2017 tarihli protokol, genel kurul kararları ve limited şirket pay devir sözleşmesini davalı şirket ortakları ile imzalamak zorunda kaldığını ve 300.000,00-TL’ lik teminat senetlerinin kendisine iade edildiğini, müvekkilinin imzalamak zorunda kaldığı bu belgeler nedeni ile hiç bir bedel almadan % 25′ lik hissesini davalı …’ ya devretmek zorunda kaldığnı, belgelerin hakkaniyete ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, birbirleri ve şirket defterleri ile çeliştiğini ve özellikle edimler arasında açıkça oransızlık bulunduğunu, 28/04/2017 tarihli protokolde davalı …’ in % 25′ lik hissesi karşılığında verilen mal varlığı değerleri incelendiğinde aşırı yararlanmanın varlığının ortaya çıktığını, …’ in % 25′ lik hissesine karşılık olarak davalı şirkete olan 627.500,00-TL’ lik borcunun silindiğini, 1.000 m2 büyüklüğe sahip … Şubesi’ nin tamamı, … markasının kullanım hakkı, … Şubesi’ ne ait bilgisayarlar 2 adet plazma TV, şubeye ait züccaciye malzemeleri ile dondurma malzemeleri, … plakalı … araç, 2 adet paket motoru ve vefatından sonra … Şubesini varislerin kullanım haklarının verildiğini, elde edilen kazanımlar karşılaştırıldığında davanın haklılığının ortaya çıkacağını, davadaki asıl talebin müvekkilinin devir etmiş olduğu hissenin reel bedelinin aşırı yararlanma sebebiyle davalı …’ dan tahsil edilerek müvekkiline verilmesi olduğu, bu talep kabul görmediği takdirde şirket hisselerinin devri ile ilgili tüm tasarruf işlemlerinin iptal edilmesini talep ettiklerini, davaya konu belgeler incelendiğinde pay devir bedelleri arasında tutarsızlık olduğunun açıkça görüleceğini, müvekkilinden alınan teminat senetlerinde müvekkilinin borcunun 300.000,00-TL olarak belirtildiğini, davalılar arasında imzalanan 28/04/2017 tarihli protokolda müvekkilinin borcunun 423.500,00-TL olarak belirtildiğini, genel kurul kararlarında ve limited şirket pay devir sözleşmesinde bedelin 225.000,00-TL olarak belirtildiğini, aynı tutarsızlıkların davalı …’ in devir işlem ve tutarlarında da söz konusu olduğunu, 28/04/2017 tarihli protokolün şirketler hukuku düzenlemelerine tamamen aykırı maddeler içerdiğini, davalı …’ nın iktisap ettiği % 25′ lik hissenin karşılığı olarak şirket mal varlığında olan … Şubesi, marka hakkı, araçlar, şubedeki tüm menkullerin davalı …’ e devir edildiğini, davalı …’ nın ödemesi gereken hisse bedelinin karşılığının şirketten karşılandığını, bu düzenleme ve tasarrufların yok hükmünde olduğunu ayrıca protokolde belirtilen tasarruf işlemlerinin genel kurul kararında muvazaalı olarak şube kapanışı olarak gösterildiğini ancak şirketin mal varlığı değerleri ve marka hakkının bedelsiz olarak davalı …’ e devir edildiğini, davanın niteliği gereği olayda tanık dinlenebileceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmiş, davalı …’ nın davalı şirkette bulunan tüm hisselerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı …’ ya ait gayrimenkullere ihtiyati tedbir konulmasına, bu talep kabul edilmez ise ihtiyati haciz konulmasına, davalı şirkete ait mal varlığı değerlerinin 3. Kişilere devrinin önlenmesi için davalı şirketin hisselerine , gayrimenkul ve menkullerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı …’ e devredilen … Şubesine ve menkul mallara ihtiyati tedbir konulmasına müvekkiline ait devredilen hisselerin gerçek değerinin ve böylece payların reel satış bedelinin tespitine, edimler arasındaki oransızlığın giderilerek şimdilik 10.000,00 TL nin ticari faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, bu talep kabul edilmediği takdirde davaya konu hisse devrine ilişkin ortaklar arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların aşırı yararlanma nedeniyle iptali ile müvekkiline ait %25 lik şirket hissesinin müvekkilen iadesine, davalı … ile davalı şirket arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların iptali ile davalıya devredilen tüm mal varlığı değerlerinin ve marka kullanım haklarının şirkete iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 30/12/2017 tarihli cevap dilekçesinde; öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, davacının …’ndeki hissesini devralan diğer davalı … tarafınca kandırıldığını belirterek aşırı yararlanma nedeniyle edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini talep ettiğini, olayla müvekkilinin ilgi ve alakası bulunmadığını, davacı ve diğer davalının karşılıklı anlaştıklarını ve hisse devrini gerçekleştirdiklerini, müvekkili ile ilgili taleplerin husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının uyuşmazlığın çözümünde uygulanmasını talep ettiği TBK 28. Maddesinin uyuşmazlığa uygulanması imkanı bulunmadığı, tarafların tacir olup yapılan hisse devri işleminin ticari iş mahiyetinde olduğunu ve TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının basiretli tacir gibi davranmak zorunda olduğunu, davacının diğer davalı … …ya hissesinin İzmir … Noterliğinin 28/04/2017 tarih … yevmiye numaralı noter onayla belge ile devrettiğini, taraflar arasında geçerli olan belgenin TTK 595. Maddede belirtilen şekil şartına uygun tanzim edilen belge olduğunu, davacı tarafın taraflar arasında düzenlenen noter tasdikli geçerli resmi senede değil, aralarında adi senet olarak düzenlenen protokol başlıklı 28/04/2017 tarihli ve noter onayı bulunmayan belgeye dayandığını, bu belgenin TTK 595. Maddesi gereği şekil şartına uymadığı için geçerliliği bulunmadığını, davacının hisse devrinin yapıldığı tarihe kadar yaklaşık 20 yıl ….’nin müdürlüğünü yaptığını ve şirketin iç yapısı ve sair detaylar hakkında diğer tüm ortaklardan daha bilgili olduğunu, her türlü işlem ve uygulamanın kendisinin kontrolünde ve onayında yapıldığını, şirketin 20 yıl müdürlüğünü yapan ortağın hisse devrinde yanıltıldığını beyan etmesinin kabul edilecek bir durum olmadığını, müvekkilinin de ….’ndeki hissesini diğer davalı … ‘ya İzmir … Noterliğinin 28/04/2017 tarih … yevmiye numaralı resmi senet ile devrettiğini, davacının müvekkilinin … ‘in hissesini diğer davalı … ‘ya da devrinin iptalini talep ettiğini, müvekkili ve diğer davalının serbest iradeleri ile hisse devrini gerçekleştirdiklerini, davacının müvekkilinin devrettiği hisselerin iptalini talep etme hakkının bulunmadığını belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve ….’ vekili Mahkememize verdiği 01/12/2017 tarihli cevap dilekçesinde; davalılar … ve … yönünden husumet itirazında bulunduklarını, bu davalılar yönünden davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davalı … ‘nin kurucusunun davacının ağabeyi olan davalı … olduğunu, davalı … tarafından durum içselleştirildiği için … soyadını değiştirerek … soyadını aldığını, davalının İzmir ‘de … Restorant ismine 40 yıllık çaba sonrası getirdiğini, davalının iyi niyetli olarak işsiz olan kardeşlerine de destek olmak gayesi ile davacı … ‘ı ve diğer davalı … ‘i yanına aldığını ve iş sahibi yapıp onlara maaş verdiğini, zaman içesinde davacı … ‘a ve davalı … ‘e para almadan karşılıksız olarak ayrı ayrı %25 hisse verdiğini, davacı … ‘ın şirket müdürü olarak münferiden imza yetkisine sahip olduğunu, son 21 yıl içerisinde şirketi hedeflenen noktaya getiremediğini ve son 5 yılda şirketin sürekli zarar etmeye başladığını, banka kredi borçları ve piyasaya olan mali yükünü arttığını, davacının tamamen kötü niyetli ve usulsüz yönetimine devam ederek ortaklardan habersiz imza yetkisini kötüye kullanarak bankalardan kredi kullandığını, şirket amacı dışında harcamalarda bulunduğunu, bununla da yetinmeyerek bankalardan şahsı için kredi kullandığını ve bu kredi sözleşmelerinde davalı şirketi kefil yaptığını, davacının yaptığı usulsuz harcamalar, keyfi kredi kullanımları ve diğer neden olduğu tüm borç ve risklere mahsuben ayrıca davalı şirkete 300.000,00 TL tutarında senet verdiğini, davacının davalı şirketteki hissesini TTK 595. Maddesine uygun olarak İzmir … Noterliğinin 28/04/2017 tarih … yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile devir ve temlik ettiğini, sözleşmenin hiçbir şekil eksikliğinin bulunmadığını, tarafların tacir olması ve yapılan işlemin TTK hükümlerine tabi olması nedeniyle TBK 28. Maddesinin davada tatbikinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki hisse devrinin noter huzurunda düzenlenmiş geçerli bir sözleşme olup resmi belge hükmünde olup iptalinin mümkün olmadığını, davacının tamamen kendi isteği, rızası ve serbest iradesi ile hiçbir baskı altında kalmadan hissesini devrettiğini, davacıdan aşırı yararlanmanın söz konusu olmadığını, davacının sağlık sorunları iddiasının doğru olmadığını, davacının hisse devrinden yaklaşık 6 ay sonra böyle bir dava açmasının sebebinin diğer davalı … ‘e fazla menfaat sağlandığı iddiası olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen 28/04/2017 tarihli protokolün 3 kardeş arasında tamamen iyi niyetle ve amatörce düzenlenmiş kendileri tarafından kaleme alınmış bir metin olduğunu, metnin düzenlenmesindeki saikin ” beni şirketin borçlarından sorumlu olmaktan kurtarın, senetlerimi verin benim şirkete sermaye olarak koyacak param yok, zaten 2016 yılında açmış olduğum mekan yüzünden çok büyük ekonomik sıkıntı içindeyim, ” şeklindeki davacı istekleri doğrultusunda hisse devirlerinin gerçekleştiğini, protokolün 2. Maddesinin tarafların düşüncelerinden farklı olarak ve sehven kaleme alınmış olup davacının bu yanlış ifadeleri kötü niyetli olarak kullanmaya çalıştığını, davalı şirketin pasiflerinden davacı hissesine isabet edecek borçlar, davacının neden olduğu riskli işlemler ve davacının senetten doğan borçları nedeniyle davacının payını devrettiğini ve bu şekilde menfaat sağladığını, protokolün ikinci maddesinde ” … Şirketin borçları nedeniyle davacının payına isabet eden tutar … ” şeklinde ifade edilmesi gerekirken sehven yanlış ifade edildiğini, bu ifadenin arkasındaki saikin davacının şirkete payı oranında sağlaması gereken katkı tutarını belirtmek ve bu katkıyı sağlayamadığı nedeniyle de şirket hissesini devretmesi nedeni olduğunu, noter hisse devir sözleşmesinde hisse bedeli olarak sermaye tutarı üzerinden 225.000,00 TL olarak nominal değer üzerinden belirtildiğini, hisseyi devralan diğer davalı … ‘nın devraldığı hisse nedeniyle pasif durumunda olan bir şirketin ortağı konumuna geçtiğini, davacının uzun süredir davalı şirket müdürü olarak şirketin tüm mali tablolarına, şirketin marka değeri, piyasa değeri gibi bilgilere vakıf bir kimse olarak yanıldığını, duygusal baskı altında olduğunun ileri sürülmesinin mağdur algısı yaratmaktan başka bir şey olmadığını, ihtiyati tedbir taleplerinin yersiz olduğunu belirtmiş, davanın davalı şirket ve davalı … yönünden husumet yokluğu nedeniyle tüm davalılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil … 15/05/2018 tarihli celsede açılan davayı kabul ettiğini, davacı tarafa hisse devri karşılığı yalnızca 300.000,00 TL verildiğini, verilen rakamın iş yerinin 20 günlük cirosu olduğunu, bunun haksızlık olduğunu, bu haksızlığı kabul etmediğini ayrıca kendisi için de protokolde … isim hakkının kendisine verileceğinin belirtilmesine rağmen 1 yıla aşkın bu durumun yerine getirilmediğini beyan etmiş bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik olarak şirket kayıt ve belgeleri ile yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, yapılan keşif sonucu alınan 17/04/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda; şirket hisse değeri hesaplamasında indirgenmiş nakit akım ve karşılaştırmalı değerler yöntemleri ( çarpan yöntemi ) piyasada algılanan değeri ve yönetimin gelecek ile ilgili beklentilerini daha iyi yansıttıkları için gerçekçi olarak kabul edildiği, indirgenmiş nakit akım yönteminin şirketin gelecek projeksiyonlarını içerdiği ve şirketin kar yaratma potansiyelini gösterdiği, şirketin bu kar yaratma potansiyelinin marka, isim ve her türlü gayri maddi değerlerden oluştuğu dolayısıyla şirketin şerefiye değerini de kapsadığı, bu sebeple indirgenmiş nakit akım yöntemine %70, piyasa çarpanı yöntemine %0 ve net aktif değer yöntemine %30 ağırlık verilmesinin uygun görüldüğü buna göre …’nin değerinin 1.434.090,00 TL olarak hesaplandığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Rapora taraflarca itiraz edildiğinden itirazlar doğrultusunda bilirkişi kurulundan ek rapor istenilmiş, alınan 29/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ; şirket hisse değeri hesaplamasında indirgenmiş nakit akım ve karşılaştırmalı değerler yöntemleri (çarpan yöntemi ) piyasada algılanan değeri ve yönetimin gelecek ile ilgili beklentilerini daha iyi yansıttıkları için gerçekçi olarak kabul edildiği, indirgenmiş nakit akım yönteminin şirketin gelecek projeksiyonlarını içerdiği ve şirketin kar yaratma potansiyelini gösterdiği, şirketin bu kar yaratma potansiyelinin marka, isim ve her türlü gayri maddi değerlerden oluştuğu dolayısıyla şirketin şerefiye değerini de kapsadığı, bu sebeple indirgenmiş nakit akım yöntemine %70, piyasa çarpanı yöntemine %0 ve net aktif değer yöntemine %30 ağırlık verilmesinin uygun görüldüğü buna göre …’nin değerinin 1.080.798,00 TL olarak hesaplandığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Taraflarca ek rapora da itiraz edildiğinden Mahkememizce yapılan yargılama sırasında 10.07.2018 tarihli duruşmanın “1” nolu bendi gereğince “karşılıklı edimler arasında açıkça bir orantısızlık bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik olarak davalı şirket kayıtları ve dosya kapsamı incelenmek suretiyle keşfen bilirkişi incelemesi” yapılmasına karar verildiği, Mahkememizce oluşturulan inceleme ara kararı kapsamında bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan kök raporun sonuç kısmında hangi tarih itibariyle değerlendirme yapıldığı belirtilmeksizin” …’nin şirket değerinin 1.434.090,00 TL hesaplandığının” belirtildiği ve başkaca hiçbir değerlendirmenin yapılmadığı, yine düzenlenen kök raporda aynı şekilde sonuç kısmında davalı şirket değerinin ek rapor içeriğinde belirtilen nedenlerle 1.080.798,00 TL olduğunun tespit edildiği ve başkaca hiçbir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla; dosyanın yine rapor düzenleyen önceki bilirkişi heyetine tevdi ile taraf vekillerince daha önce dosyaya sunulan kök ve ek rapora karşı sunmuş oldukları dilekçelerindeki itirazlar değerlendirilmek ve dikkate alınmak suretiyle yine davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar ile gerektiğinde rayiç değerinin tespiti açısından davacı şirkete ait menkul ve gayrimenkuller üzerinde bilirkişilerce HMK 278/4.maddesi gereğince yerinde inceleme yapılmak suretiyle; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde “davacıya ait hisselerin gerçek değerinin ve böylece paylarının reel satış bedelinin tespiti ve edimler arasındaki oransızlık nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı …’dan tahsili ve yine bu talebin kabul edilmemesi halinde davaya konu hisse devrine ilişkin ortaklar arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların iptali ile davacıya ait %25’lik şirket hissesinin davacıya iadesine ve yine davalı … ile davalı şirket arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların iptaliyle davalıya devredilen tüm malvarlığı değerinin ve marka kullanım hakkının şirkete iadesine” karar verilmesi talep edildiğinden öncelikli olarak davacıya ait dava konusu şirket hissesinin protokol ve limited şirket pay devri sözleşmesi tarihi olan 28.04.2017 tarihi ile dava tarihi olan 06.10.2017 tarihi itibariyle davacıya ait dava konusu %25’lik hissenin rayiç değeri ayrı ayrı tespit edilerek hissenin satış tarihi itibariyle davacı tarafın edimler arasında oransızlık bulunduğu yönündeki iddiasının yerinde olup olmadığının ve bu kapsamda davacı talebinin yerinde olup olmadığı yönünde ve yine davacı vekilinin dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmının 4 nolu bölümündeki istemi de değerlendirilmek suretiyle davacı isteminin yerinde olup olmadığının tespiti açısından yeniden önceki heyete ticari mevzuattan kaynaklı nitelikli hesaplamalar bölümünde bilirkişilik listesinde kayıtlı olan …’in ilave edilerek ek rapor düzenlenmesi için dosya bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilmiş, alınan 18/01/2021 tarihli bilirkişi kurulu ikinci ek raporunda; 28/04/2017 tarihli protokol uyarınca ” … … şubesinin …’e devir değeri … bilgisayar , 2 adet plazma TV, langırt makinası, züccaciye malzemeleri, … araç ve 2 adet servis motoru ” değerleri dikkate alınmaksızın sadece devir edilen şirket borçları dikkate alındığında hisse devir tarihindeki şirketin piyasa değerinin 2.813.300,00 TL olduğu, heyet kök raporunda yer alan tespitler neticesinde … Şube duran varlıklarının değerinin 49.100,00 TL olduğunun tespit edildiği, davalı … tarafından 29/05/2018 tarihli dilekçe ile 06/06/2017 tarihinde … bilgisayara 20.575,00 TL ödeme yapıldığının ifade edildiği, … Şubesinin …’ e devrine ilişkin bir devir değeri tespiti yapılamadığı, … araca ilişkin olarak heyete aracın satıldığı bilgisi verildiği ve aracın model ve km bilgilerinin heyete sunulmamış olması sebebiyle değerlendirme yapılmadığı, 49.100,00 TL + 20.575,00 TL = 69.675,00 TL değerin de borca mahsup edilen tutarlar neticesinde bulunan 2.813.300,00 TL ye eklenmesi durumunda hisse devir tarihindeki şirketin piyasa değerinin 2.882.975,00 TL olduğu, … Şubesinin … ‘e ilişkin şerefiye değeri ve … araç değerinin 28/04/2017 tarihi itibariyle belirlenmesi halinde ilgili tutarların da şirket gerçek değerine eklenmesi gerektiği, davacı …’in 28/04//2017 tarihli noter senedinde yer alan devir bedeli dikkate alındığında davalı şirketin kaydi değerinin 900.000,00 TL olduğu ve gerçekleşen piyasa değerinin 1.999.300,00 TL olduğu, 2.882,975,00 TL ve 1.997.300,00 TL olmak üzere iki piyasa değeri olduğu ve 28/04/2017 tarihindeki şirketin gerçek değerinin yapılan sınırlı inceleme neticesinde 2.882.975,00 TL olabileceği ve 28/04/2017 / 06/10/2017 tarihindeki … … Şubesinin ticari işletme devir bedeli ve … araç değerinin belirlenmesi ile nihai şirket değerine ulaşılabileceği, davalı …’nın kendi soyadını işletme adı olarak kullanan limited şirketteki kardeşlerinin hisselerini oğlu … ‘ya satın aldığı dikkate alındığında davalı …’nın 28/04/2017 de ödemiş olduğundan daha gerçek bir değerinin hesaplanamayacağı, bilirkişi heyetinin değerlemesi sonucu belirlenen 1.080.798,00 TL ile 28/04/2017 tarihinde gerçekleşen devir değeri olan 2.882.975,00 TL nin farklı olmasına tarafların kimliklerinin sebep olduğu, sonuç olarak heyet kök ve ek raporları kapsamında yer alan İNA ve NAD yaklaşımları uyarınca hesaplanmış davalı şirket değerlerinin seçilen değerleme özelinde gerçeğe uygun olduğu, davacı …’in kardeşi ortağı davalı … ‘e 28/04/2017 tarihli protokol uyarınca 273.000,00 TL gibi daha düşük bir bedel ile hisselerini devrettiği, davacı … ‘in kardeşi ortağı … ‘e göre 273.000,00 TL gibi daha küçük bir bedel ile hisselerini devrettiği dikkate alındığında % 35 oranında düşük bir bedel ödendiği, … … şubesinin … ‘e devir değeri , … araç bedelinin de 773.000,00 TL ye eklenmesi durumunda % 35 durumundaki oransızlığın daha da artabileceği, Yargıtay’ ın edimler arasında % 25 ‘ i aşan farkın oransızlık olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiğini , % 50 ve üzerindeki oran farkının ise oransızlığı sağladığını kabul ettiği, sonuç olarak aşırı oransızlığın belirlenmesinde 28/04/2017 tarihli protokolde yer alan hisse değerlerinin esas alınabileceği sonuç ve kanaatine ulaşılması halinde aynı tarihte aynı kişiye hisselerini devreden ortakların hisse bedelleri arasında yapılan sınırlı inceleme neticesinde % 35 oranında bir oransızlık bulunduğu, 28/04/2017 / 06/10/2017 tarihlerindeki … … şubesinin ticari işletme devir bedeli ve … araç değerinin belirlenmesi ile nihai orana ulaşılabileceği, heyet tarafından kök ve ek raporlarda yer verilen değerleme sonuçları dikkate alındığında ise davacı … ‘e ödenen 28/04/2017 tarihindeki hissenin heyet tarafından tespit edilen payın gerçek değerinin üzerinde olduğu, davacı … ‘in 28/04/2017 tarihinde % 25 payını 499.325,00 TL bedel ile devrettiği, heyet ek raporunda davacı …’in % 25 payının gerçek değerinin 270.199,50 TL olabileceğinin tespit edildiği, 229.125,50 TL fazla bir bedel ödendiğinin tespit edildiği, edimler arasındaki oransızlığın tespitinde bilirkişi heyetince hesaplanan gerçek değerin mi yoksa 28/04/2017 tarihinde davacı …’in kardeşi ve ortağı olan … ‘e ödenen meblağın mı esas alınacağının takdirinin Mahkemeye ait olduğu, aşırı yararlanma şartlarının gerçekleştiği kanaatine ulaşılması halinde 28/04/2017 tarihli protokolde 2 şirket ortağına ödenen hisse devir bedelleri arasında yapılan sınırlı inceleme neticesinde tespit edilen %35 oransızlık neticesinde mahkemenin edimlerinin birbirinden açık şekilde farklı olduğu kanaatine ulaşması, davacı …’in müzayaka halinde olduğunun mahkeme tarafından kabul edilmesi, davalıların edimler arasındaki oransızlığı bildiği ve buna bağlı olarak sömürme kastı ile hareket ettikleri sonuç ve kanaatine mahkeme tarafından ulaşılması halinde davacı … ‘e ödenmesi gereken bakiye bedelin 273.000,00 TL olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacı tarafça davacının davalı …’deki %25 hissesini davalı …’ ya devrettiği sözleşmenin aşırı yararlanma ve edimler arasındaki oransızlık sebebiyle geçersiz olduğundan bahisle davacıya ait devredilen hisselerin gerçek değerinin ve böylece payların reel satış bedelinin tespitine, edimler arasındaki oransızlığın giderilerek şimdilik 10.000,00 TL nin ticari faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, bu talep kabul edilmediği takdirde davaya konu hisse devrine ilişkin ortaklar arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların aşırı yararlanma nedeniyle iptali ile davacıya ait %25 lik şirket hissesinin davacıya iadesine, davalı … ile davalı şirket arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların iptali ile davalıya devredilen tüm mal varlığı değerlerinin ve marka kullanım haklarının şirkete iadesine karar verilmesine yönelik olarak davalılar hakkında Mahkememize dava açıldığı, Davacının davalı … hissesini davalılardan … ‘ya Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile devrettiği ve davacıya ait devredilen hisselerin gerçek değerinin ve böylece payların reel satış bedelinin tespitine, edimler arasındaki oransızlığın giderilerek şimdilik 10.000,00 TL nin ticari faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine bu talebin kabul edilmemesi halinde yapılan tasarrufun aşırı yararlanma nedeniyle iptali ile davacıya ait %25 lik şirket hissesinin davacıya iadesine karar verilmesinin talep edildiği, talep ve davanın niteliği göz önüne alındığında husumetin yalnızca davalılardan … ‘ ya yöneltilmesinin gerektiği ,davalılar …, … ve … ‘e söz konusu talepler yönünden husumet yöneltilemeyeceği, bu davalılar yönünden davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiği, davacının davalı … ile davalı şirket arasında yapılan tüm sözleşmelerin ve tasarrufların iptali ile davalıya devredilen tüm mal varlığı değerlerinin ve marka kullanım haklarının şirkete iadesine karar verilmesine yönelik talebi yönünden ise davacının kendisinin taraf olmadığı , davalı … ile diğer davalı … arasında yapılan hisse devir işleminin iptalini talep edemeyeceği söz konusu talebin de reddinin gerektiği ,
Davacı … ‘in davalı …’nin ortaklarından olduğu, davacının söz konusu hissesini davalı …’ nin , 28/04/2017 tarih 2017/2 sayılı genel kurul kararı ile ve İzmir … Noterliğinin 28/04/2017 tarih … yevmiye numaralı ” Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile 225.000,00 TL bedel karşılığında devrettiği, devir sözleşmesinde devir bedelinin nakden ve tamamen alındığının belirtildiği, davacı tarafça söz konusu Limited Şirket Pay Devir sözleşmesinin TBK 28. Maddesinde düzenlenen aşırı yararlanma sebebiyle iptalinin gerektiğinin belirtildiği, TBK ‘nun 28. Maddesinde “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir. ” düzenlemesinin bulunduğu , söz konusu madde doğrultusunda aşırı yararlanma olgusunun gerçekleşmesi için öncelikle karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlığın varlığının belirlenmesi gerektiği , bu hususun varlığının belirlenmesine yönelik olarak şirketin rayiç değerinin belirlenmesi için Mahkememizce keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alındığı, alınan raporlarda da ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere …nin değerinin 1.080.798,00 TL tutarında olup davacının %25 hisse bedelinin 270.198,50 TL olduğu, davacının hissesinin davalı …’nin 28/04/2017 tarih 2017/2 sayılı genel kurul kararı ile İzmir …. Noterliğinin Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ve genel kurul kararında da belirtildiği üzere 225.000,00 TL bedel karşılığı davalı … ya devredildiği, şirket hissesinin gerçek değeri ile davacıya ödenen bedel arasında % 20 oranında eksiklik bulunduğu, söz konusu eksikliğin de TBK 28. Maddesi anlamında aşırı oransızlık olarak değerlendirilemeyeceği, edimler arasında açık bir oransızlık bulunduğu belirlenemediğinden TBK’nun 28. Maddesinde düzenlenen oransızlığın , zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği hususunda ayrıca inceleme ve araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın davalılar …, … ve … yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle , davalı … yönünden ise esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın davalılar …, … ve … yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davanın davalı … yönünden esastan REDDİNE,
3-Peşin alınan harç fazla olduğundan 111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4- Davalılar …, … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden 4.080,00 TL tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … , … ve …’ e verilmesine ,
5- Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ‘ ya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacı asil … ve vekili Av. … ile Bir kısım davalılar vekili Av. …’ın yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır