Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/889 E. 2022/64 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/889
KARAR NO : 2022/64

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 26/01/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu ile davacı arasında 01.12.2015 tarihli hizmet sözleşme imzalandığını, sözleşme konusu hizmetin davalı işveren tarafından satış sonra müşterilere oto temizlik ve bakım ürünleri satımı ve ayrıca satışa sunulan ikinci el araçların detaylı iç, dış ve motor temizlikleriyle; boyama ve parlatma işlemi olduğunu, imzalanan sözleşme kapsamında müvekkilinin davalıya ait işyerlerinde hizmet verdiğini ve verilen hizmetlere istinaden müvekkili tarafından 31.12.2015 tarihinde 19.117 TL tutarında ve 31 11.2016 tarihim 15.230 TL tutarında iki ayrı fatura düzenlendiğini, bu şekilde devam eden 2 aylık hizmet ilişkisinden sonra davalı yanın hiçbir sebep göstermeksizin sözleşmeyi feshettiği ve hizmet alımını durdurduğunu, taraflarca imzalanan sözleşmenin “Sözleşmenin Süresi ve Feshi” başlıklı 6. Maddesinde “Taraflardan biri 3 ay önceden yazılı olarak bildirmek sureti ile herhangi bir kayıt ve şart göstermeksizin sebep bildirmeden sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak feshedebilir. Böyle bir durumda taraflar herhangi bir nam altında tazminat ve hak talebinde bulunamaz. Herhangi bir sebep olmaksızın 3 ay beklemeden fesih yoluı gitmek isteyen taraf, karşı tarafa 20.000,00 TL tazminat ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder.” hükmü yer aldığını, Hüküm uyarınca doğan tazminat alacağının tahsil edilmesi için davalı tarafa Karşıyaka … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 12.02.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı 30.03.2016 tarihli ihtarnamelerinin gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine, İzmir … İcra Müdürlüğü7nün …/… E numarasıyla icra takibi başlatıldığı, Davalı borçlunun itirazı ile takibin durdurduğunu, itirazların haksız olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin İhtilafların Halli başlıklı 7. Maddesinde İzmir Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu açıkça belirtildiğini, beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket galericilik yapmakta olduğu ve davacı tarafla müvekkil arasında 01.12.2015 tarihinde alt işveren olarak sıfır araç satışlarında oto temizlik ve boya koruma ürünleri satışı ile ikinci el otomobillerin iç ve motor temizliği ile boya, parlatma işlemlerinin yapılması konusunda sözleşme imzalandığını, sözleşme ilişkisi devam ederken 28.12.2015 tarihinde davacı tarafça yapılan iş esnasında kullanmış oldukları kimyasal madde sebebi ile müvekkilinin şirketinde çalışan personelin zehirlendiğini, …. …, …, …’ın Karşıyaka Devlet Hastanesine götürüldüğü ve ayakta tedavi gördüğünü, bir diğer personel …’ın ise Ege Üniversite Hastanesinde yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğü ve halen gerek yatarak gerek ayakta tedavisinin sürdüğünü, davacı tarafın kullandığı kimyasal nedeniyle ciğerlerinde %20 kayıp yaşadığını, bu süreçte iki defa kalp krizi geçirdiğini, davacı tarafın olay günü yeni malzeme alımı yaptığı ve malzemelerin firma çalışanı … tarafından alındığını ancak olaydan sonra firma sahibi tarafından o gün kullanılan malzemenin kendi aracıyla götürülmüş olduğunu, yerine farklı marka bir kimyasal bidonu bırakıldığı ve bunun kullanıldığının iddia edildiğini ancak aslında kullanılmış olan diğer kimyasalın götürüldüğü servis müdürü … tarafından görüldüğünü, davacı firmanın adı bilinmeyen başka bir personelinin de hastanede tedavi gördüğü ve iki saat önce zehirlendiği için getirildiğinin öğrenildiğini, yine davacı firma personeli …’in ise Metropol Tıp Merkezinde tedavi gördüğü bilgisi edinildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava İzmir …İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
İzmir …İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınarak incelenmiştir.
30/05/2019 Tarihli Bilirkişi Heyet Raporunda; 4857 sayılı Yasanın 2. Maddesi uyarınca davalı ile davacı arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisinin kurulduğu, dolayısıyla işyerinde yapılan uyuşmazlığa konu çalışmalarda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4. Maddesi (İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup…) ile bu Kanunun 30. Maddesi uyarınca çıkarılan Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında yönetmeliğin 5. Maddesinde belirtilen ( İşveren, kimyasal maddelerle çalışmalarda, çalışanların bu maddelere maruziyetini önlemek, bunun mümkün olmadığı hallerde en aza indirmek ve çalışanların bu maddelerin tehlikelerinden korunması için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür) yükümlülüklerden hem asıl işveren olarak davalının, hem de alt işveren olarak davacının müşterek ve müteselsil sorumluluklarının bulunduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyle davacıya iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almak görevleri verilmesine karşın, işin istenilen kalitede ve emniyetle yapılmasına uygun yer temini görevinin de davalı tarafa verildiği, ayrıca ürün ve marka değişimlerinin davalı onayıyla gerçekleşeceğinin hüküm altına alındığı, bu kapsamda, davalının sözleşmeyle kendisine yüklenilen işin istenilen kalitede ve emniyetle yapılmasını sağlayacak özelliklerde yer temin edilmesi (3.2.5) ve kullanılan kimyasal maddenin ürün ve marka değişimlerinin onayıyla gerçekleşeceği (4.2.4.1) hükümleri doğrultusunda ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası gereği asıl işveren olarak kendi yükümlülüğünde de bulunan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alınmadığı gerekçesiyle taraflarca imzalanan sözleşmeyi feshetmesinin haklı bir neden olarak kabul edilemeyeceği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği kabulü doğrultusunda sözleşmenin 6. Maddesi uyarınca davacının tazminat talep etme hakkı bulunduğu analiz edildiği tespit edilmiştir.
27/12/2021 Tarihli Bilirkişi Heyeti Ek Raporunda; Davacının haksız fesih haricinde alacağı olup almadığı yönünde inceleme yapılarak, itirazın iptaline konu edilen İzmir …İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı takip dosyasında talep edilen 20.000,00 TL alacağın tamamının taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesihi dayandırıldığı, bunun dışında asıl alacak yününden talep edilen başkaca alacak olmadığı tespit edildiği, “haksız fesih haricinde alacağa işletilen faizle ilgili olmak Üzere hesaplama yapılması” talep edilmiş olup, yapılan inceleme ile davacı tarafın haksız fesihe dayandırdığı tazminat alacağı dışında herhangi bir alacağı tespit edilemediğinden ayrıca bir işlemiş faiz hesaplaması yapılmadığı belirtilmiştir.
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında oto temizlik ve bakım ürünleri satımı, satışa sunulan ikinci el araçların iç dış motor temizliği, boya ve parlatma işlerine yönelik olarak hizmet sözleşmesi bulunduğu, davalı tarafın sözleşmesi feshettiği ve hizmet alımını durdurduğu, sözleşmede yer alan cezai şart gereğinde davacının 20000 TL tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, davacı tarafın itirazın iptalini istemesinden ötürü, mahkememizce feshin haklı olup olmadığı, konularında yapılan hizmetin niteliğinin taraflar arasındaki sözleşme maddelerine uygun olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapıldığı, sözleşmenin iş sağlığı ve güvenliği, kullanılan temizlik malzemelerinin kimya bilimi açısından incelenmesi, cezai şartın niteliği konusunda alanın uzman bilirkişi heyetine dosyanın verildiği, bu bağlamda davalı işyerinde yapılan uyuşmazlığa konu çalışma neticesinde, 6331 sayılı yasanın 4. Maddesi ve bu yasanın 30. Maddesine dayanılarak çıkartılan Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğin 5. Maddesi gereğince davalıya yükletilen yükümlülüklere tam olarak riayet edilmediği, kullanılan maddelerin kimyasal analizlerinde, iki adet kimyasal alımı yapıldığı ve bu iki kimyasal için yeterli havalandırmanın yapıldığı, cilt ve göz ile temasından kaçınılması gerektiği ortamda çalışılması gerektiği, iş sağlığı ve güvenliği yönünden her iki tarafında yükümlülükleri olmasına karşılık, taraflar arasındaki sözleşme ile ürün ve marka değişimlerinin davalı onayıyla yapıldığı, davalının çalışma için uygun yer temini ve emniyet önlemlerini alması gerektiği, bu haliyle davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshettiği, bundan dolayı davalının sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart bedelini ödemesi gerektiği, feshin haklılığın tespiti muhakemeye muhtaç olduğundan davalının kötüniyetli olmadığına kanaat getirildiği anlaşılmakla davanın kabulüne icra inkar tazminatı isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜNE,
2-İzmir …İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKBİN DEVAMINA,
3-Kötü niyet mevcut olmadığından icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
4-Alınması gerekli toplam 1.377,99 TL karar ve ilam harcından davacıdan peşin alınan 243,64 TL nin mahsubu ile 1.134,35 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 272,84 TL toplam harç, 1.050,00 TL bilirkişi ücreti, 313,40 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.636,24 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 13/2 ye göre 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
8-Mahkememiz dosyası kesinleştikten sonra İzmir … İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasının İADESİNE,-
Dair kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.26/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır