Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/876 E. 2023/404 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/823
KARAR NO : 2023/500
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/06/2016
KARAR TARİHİ : 20/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 16.07.2015 tarihinde trafik kazası meydana geldiği, davalı tarafın … nolu ZMMS sigorta poliçesi … plaka aracın sigortacısı olduğu, davacı …’ta %90 üzerinde kalıcı iş göremezlik maluliyeti meydana geldiği, karşı tarafın asli kusurlu olduğu, kaza tarihi itibari ile cari poliçe limitleri üzerinden müvekkilinin maluliyet sağlık gideri kapsamında bakıcı giderinin ayrıca ödenmesi gerektiği, müvekkiline bakıcı giderinin hiç ödenmediği, müvekkilinin maluliyet oranı dikkate alındığında başkasının bakımına muhtaç hale geldiği, davalı tarafça tanzim edilen ZMMS poliçesinden sakatlanma halinde 290.000 TL teminat verildiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç müvekkil şirket tarafından 15.07.2015-5.11.2015 vadeli … no.lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin sorumluluğu trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, Sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, müterafik kusur oranında indirim yapılmasını talep ettiği, Davacı bakıcı gideri talebinin sağlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişse de 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartları’nda bu husus açıkça düzenlendiği, ayrı ayrı teminat ayrılması talebi hukuka aykırılık teşkil edeceği, davacının sosyal ve ekonomik durumlarının ve hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olduğunun sayın mahkemenizce tespit edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulunun … Tarihli Raporunda; 16.07.2015 tarihli trafik kazasında sağ uyluk kemiği cisim orta-üst kısmında kırık meydana gelmiş olduğu anlaşılmış olup, meydana gelen bu kırığın maluliyet oluşturacak bir arızaya karşılık gelmediği, olaydan yaklaşık 1 yıl sonra yapılan radyoloji tetkikinde sağ uyluk kemiği boyun bölgesinde (sağ kalça eklemine yakın bölgede) kırık saptanmış olduğu ve bu nedenle protez ameliyatı olduğu anlaşıldığından sağ kalça eklemi bölgesinde (femur (uyluk) kemiği boynunda) sağ kalça protezi uygulamasının olayla illiyeti olmadığı tespit edilmiştir.
… Adli Tıp 2.Üst Kurulu’nun 24/10/2022 Tarih ve … Sayılı Raporunda; 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre, özürlülük oranının; I. Kas-iskelet sistemi Tablo 3.33a orta sonuçlu kalça protezi alt ekstremite %50., Tablo 3.3 %10, Tablo 3.11 %2, %2, Balthazard formülüne göre; %56.7 ; Tablo3.2’e göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %29(yüzdeyirmidokuz) olduğu, 20.02.2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirilmesi hakkında yönetmeliğine göre; Kas-iskelet sistemi Tablo 3.33a orta sonuçlu kalça protezi alt ekstremite %50., Tablo 3.3 %10, Tablo 3.11 %2, %2, Balthazard formülüne göre; %56.7 ; Tablo3.2’e göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %29(yüzdeyirmidokuz) olduğu, Balthazard formülüne göre:%51.8 E cetveline göre:%60.0(yüzdealtmışnoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı; Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, İyileşme (işgöremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Aktüerya Bilirkişi … 14/03/2023 Tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacı … için dava konusu olay nedeni ile 9 ay geçici iş görmezlik süresi ve 029 sürekli iş görmezlik oranına göre, 9.190,62 TL, geçici iş görmezlik zararı, 326.727,46 TL sürekli iş görmezlik zararı olmak üzere toplam 335.918,08 TL zarar oluşabileceği hesaplanmıştır.
“Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu:
Madde 91 – (Değişik: 17/10/1996 – 4149/33 md.)
İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu
Madde 85 – (Değişik birinci fıkra: 17/10/1996-4199/28 md.) Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
Yukarıdaki yasa maddeleri gereği yapılan inceleme neticesinde Davalı … Sigorta Anonim Şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu ve düzenlenen poliçede 2918 sayılı yasanın 85. Maddesinde yazılı zararların teminat altına alındığı anlaşılmıştır.
Tazminat ve giderlerin ödenmesi:
Madde 99 – Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
Zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartları, 2918 sayılı yasanın faiz başlangıcına ilişkin hükümleri ve dosyadaki belgeler ışığında davalı sigorta şirketinin 24/09/2021 tarihinden itibaren faiz ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı yasanın 49. Maddesi gereği kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür- Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Bir haksiz fiilden söz edebilmek için; zarar verici bir fiil, bu fiilin hukuka aykırı olması, fiili icra edenin kusurlu bulunması, fiil ve zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Fiilin, bilinçli bir iradeye dayanmış olması gerekir. Hukuka aykırı fiil, hukukun koruduğu değerlerin, çiğnenmesi sonucunda, hukuk düzeninin bir kuralını İhlal eden fiildir, Hukuka aykırılık, zarar vermeyi yasaklayan ya da önleyen kuralların çiğnenmesidir,
Bir eylemin hukuka aykırı olarak kabul edilebilmesi için aynı zamanda bir hukuka uygunluk nedeninin mevcut olmaması gerekir. Kusur, hukuk düzeni tarafından kınanan bir davranışın bilerek ve isteyerek yapılmasıdır. Olağan yaşam deneyimlerine, genel düşünceye ve objektif olasılığa göre, bir olayın gerçekleşmesi ile sonuç ortaya çıkmış ya da bu olayın oluşması ile sonucun ortaya çıkması kolaylaşmış ise ilk hareket ikincisinini nedeni, İkinci Olay birinci hareketin sonucu sayılır. Buna uygun illiyet bağı denir.
Tazminat hukukunda sorumluluktan söz edilebilmesi için yalnızca eylemin yasaya veya sözleşmeye aykırı olması yeterli değildir. Fiil sonucunda bir zararın doğmuş olması ve zararla fiilli arasında uygun nedensellik bağının bulunması da gerekir, Nedensellik bağı sorumluluğun temel öğesidir. Zararla eylem arasında nedensellik bağının mevcut olması, zararın eylemin bir sonucu olarak ortaya çıkması, yani eylem olmadan zararın ortaya çıkmayacağının kesin olarak bilinmesidir. Zarar ile fiil arasında uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığı hususu, her somut olayda kendi içerisinde ayrıca değerlendirilir,
Kusur sorumluluğunda, üç durumda nedensellik bağı kesilebilir.
-Zorlayıcı neden
-Zarar görenin ağır kusuru
-Üçüncü kişinin ağır kusuru
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Davaya konu edilen haksız fiille ile ilgili olan Şiran Asliye Ceza Mahkemesince kovuşturmanın yapıldığı, kovuşturma sonunda İstanbul ATK Trafik İhtisas dairesinden alınan rapor doğrultusunda dosyamız davacısı …’ın tali kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin sigortalısı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğu yönünde tespit yapılarak taksirle yaralama maddesi gereği hüküm kurulduğu ve akabinde hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, bu bağlamda alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin raporunun davaya konu edilen haksız fiilde sürücüsü kusurlarını doğru bir şekilde tayin ettiğine dair mahkememizce de kanaatin oluştuğu anlaşılmakla sürücü kusurlarına dair, aşağıdaki şekilde tespit yapılmıştır.
Hukuki sorunların en yetkin kişisi hakimdir. Hukuk kurallarını resen araştırarak bulmak, yorumlamak ve olaya uygulamak hakimin asli işidir. Hakim, hukuki sorunun çözümüne ilişkin incelemeyi bizzat kendisi yapmak zorunda olan ve bunu yapabilecek yegane kişi konumundadır.
Hakimin hukuki bilgisiyle aydınlatamadağı bilimsel ve teknik meseleleri açıklığa kavuşturmak, bu tür meselelerden mahkemeyi bilgilendirmek amacıyla alanında uzman olması cihetiyle bilgisine başvurulan bilirkişi görüşünün takdiri bir delilden ibaret olduğu ve mahkemeyi bağlamayacağı kuşkusuzdur.
Hakim, bilirkişi raporunun yeterliliğini, raporda açıklanan görüşün itibar edilebilirliğini ve dayandığı olguları göz önünde bulundurarak hükme esas alınıp alınmayacağının serbestçe değerlendirir ve takdir eder.
Türk Dil Kurumuna göre kusur bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda hukuki olarak kusuru eylemde bulunanın eylemini bilerek ya da kanunda düzenlenmiş olmak şartıyla bilmeyerek hukuka ve kanunda açıkça düzenlenmek kaydıyla ahlaka aykırı olarak dış dünyaya yansıtması olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda kusurun bir hukuk ya da ahlak kuralına ihlal niteliğinde ortaya çıktığını kabul etmek ve bu konudaki yapılacak değerlendirmeyi hakime bırakmak gerekecektir. Zira kusurun değerlendirilmesi bu anlatılanlar ışığında teknik değil, hukuki bir konudur. Normatif bir değerlendirme gerektiren kusurluluk, ancak olay hakimi tarafından yapılabilir. Bundan ötürü kusurluluğun matematiksel olarak ifadesi mümkün değildir. Bilirkişi münhasıran hakimin yetkisinde olan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapamaz.
Kusurun belirlenmesinde ve derecelendirilmesinde hayat deneyimleri ve genel tecrübelerle elde edilen ve hukuk dogmatiğinde kabul edilen ölçütler ağır ve hafif kusur tanımlarıdır. Hakimin kusurlu davranışı belirledikten sonra ağır ve hafif kusur için kabil edilmiş ölçülere göre kusuru değerlendirmesi gerekir. Mahkemenin önüne gelen somut olayda bi değerlendirmeyi yaptıktan sonra ortada zarar görenin kusuru ve varsa ağır ve hafif kusur ölçülerinden hareketle ve hakkaniyet ölçülerinde kusurlu davranışta bulunan tarafın sorumlu tutulacağı oranı belirleyip sonucuna göre karar vermesi gerekir. Hakimin, kusur durumunu belirlemek için uzmanından ihtiyaç duyduğu teknik bilgileri aldıktan sonra, gerekçesinde tartışarak kusurun ağırlığını vicdani kanısına göre kendisinin belirlemesi gerekir. Genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
6098 sayılı yasanın 74. Maddesinde haksız eylemin kusur öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölümdür. Birincisi kusurun bulunup bulunmadığına, ikincisi kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye ilişkindir. Kusurun varlığını araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede tam bağımsız kılınmıştır.
6100 sayılı yasanın 266. Maddesine göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları göz önüne almalıdır.
Davacının etkili fren tedbiri almadığı ve bundan dolayı kazada dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığından bahisle %25 oranında kusurlu olduğunun tespitine,
Davalı sigorta şirket sigortalısı araç sürücüsünün, kavşakta durup çevre kontrolü yapmak ilke geçiş hakkını ana yol üzerinde seyreden motosiklet sürücüsüne vermek kavşağa giren gerekli kontrolleri yapmak hususuna aykırı davrandığından bahisle %75 oranında kusurlu olduğunun tespitine,
ATK 2.Üst Kurulu tarafından kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik hükümleri uyarınca davacının %29 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğunun tespit edildiği,
Davacı motosiklet sürücüsünün maluliyeti ile ilgili olarak yapılan değerlendirmelerde kask takıp takmamasının meydana gelen maluliyet üzerinde bir etkisinin bulunmadığının görüldüğü, aktüerya hesap bilirkişisince %10 arttırım ve indirim yapılmak suretiyle ve TRH2010 tablosu kullanılarak hesaplamanın yapıldığı anlaşılmakla sürücü kusurlarınında tenzili sonrası davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1)Davanın KISMEN KABULÜNE,
2)6.892,50 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 210.607,4 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 27.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3)Alınması gerekli olan 14.857,41 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 TL peşin harç ve 989,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplamda 1.018,20 TL’nin mahsubu ile kalan 13.839,21 TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4)Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, 989,00 TL ıslah harcı, 500 TL taksi ücreti, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 4.620,47 TL Adli Tıp Kurumu Rapor Ücreti ve 537,45 posta-tebligat gideri olmak üzere toplamda 7.605,32 TL yargılama giderinin kısmen kabul kısmen red oranına göre 5.856,09 TL nin davalıdan davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 33.449,99 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 10.129,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
7)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı