Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/389 E. 2021/496 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/389 Esas
KARAR NO : 2021/496

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/03/2016
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 25/03/2016 tarihli dava dilekçesinde; davacı … ‘nun, davalı şirket nezdinde 27.229,40 adet hisseye sahip olduğunu, bu hisseye babası …’ nun vefatı sonucu miras yolu ile sahip olduğunu, davacı …’ nın da davalı şirket nezdinde 1 adet hisseye sahip olduğunu, her iki davacının, davalı şirketin % 49,50 hissesine sahip olduklarını, şirketin diğer büyük hissedarının davacı …’ nun öz amcası … olup, hisselerine abisinin ölümü sonucu atanmış mirasçı olarak vasiyetnameye binaen sahip olduğunu, davalı şirketin … Müdürlüğü nezdinde faaliyet gösterdiğini, en büyük aktifinin İzmir İli … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı 27.165,00-m2 yüz ölçümüne haiz taşınmaz olduğunu, bu taşınmaz ile ilgili davalı şirket ile … Sağlık Merkezi Ltd. Şti arasında ” Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Daire/Kat Karşılığı İnşaat ve Hasılat Paylaşımı ” sözleşmesi akdedilmesi konusunda görüşmeler yapıldığının davacılar tarafından haricen öğrenildiğini, bu konudaki çekincelerin Beyoğlu … Noterliği’ nin 16/09/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarmesi ile yönetim kurulu başkanı … ve davalı şirket ile … Şti’ ne iletildiğini, ihtarnamelerin tebliğ edilmesine rağmen ihtarnamede belirtilen hususlar hakkında her hangi bir yanıt alınamadığını, bunun üzerine davacı … tarafından Beyoğlu … Noterliği’ nin 20/10/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin yönetim kurulu üyeleri …, … … ve …’ na keşide edildiğini, ihtarnamede taşınmaz ile ilgili her hangi bir sözleşme akdedilip edilmediği ve diğer konularda bilgi edinme hakkı kapsamında bilgi ve belge talep edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen her hangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığını, davalı şirketin İzmir … Noterliği’ nin 04/11/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı …’ nın kullanımında bulunan … plaka sayılı aracın iadesini talep ettiğini, İhtarnameye karşı Beyoğlu … Noterliği’ nin 10/11/2015 tarih … sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve bilgi edinme hakkı kapsamında bilgi ve belge talep edildiğini , bilgi ve belgelerin sunulmaması üzerine Beyoğlu … Noterliği’ nin 10/11/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, TTK’ nın 411. Maddesi uyarınca azlık olarak genel kurul çağrısı yapıldığını, ihtarnamenin tebliğ edildiğini, davalı şirket yönetim kurulu başkanı …’ nun İzmir … Noterliği’ nin 20/11/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, ihtarnamede davacı …’ nın kişilik haklarını ihlal eden ifadelerin yer aldığını, bilgi alma hakkının kullanıldığının belirtildiğini, gayrimenkul ile ilgili yapılacak ticari tasarrufun TTK’ nın 408/f maddesi kapsamında bir işlem olmadığını, gayrimenkulün atıl olup, bugüne kadar yatırım amaçlı bekletildiğini, şirketin ticari ve işleri ile doğrudan bağlantısı olmadığını, yokluğunun şirkette hiç bir eksiklik, faaliyetin gidişatında engel yada mali külfet getirmeyeceğini bu sebeple genel kurul toplanmasını ve karar vermesini gerektirir bir durumun olmadığının belirtildiğini, davalı cevabı ihtarnamesinde şirketin en büyük aktifinin önemsiz görüldüğünü belirten ifadelerin bir sonraki paragrafında şirketin finansal sıkıntılarından bahis edildiği ve şirketin borçlarının hızla artıp aktiflerinin eridiğinin beyan edildiğini, bu durumun dahi davalı şirketin ve şirketi yönetenlerin içinde bulunduğu açmazı gösterdiğini, ihtarnamede şirketin zarar görmesine …’ nun sebebiyet verdiğinin iddia edildiğini, bu iddianın yerinde olmadığını, ihtarnamede olağan üstü genel kurul çağrısına olumlu yanıt verildiğinin bildirildiğini ancak TTK’ nın 411/4. maddesinde belirtilen 45 günlük yasal süre aşılmış olmasına rağmen toplantı çağrısı yapılmadığını, davacı …’ nun babası … tarafından merkezi … Konstanta Romanya olan şirket kurulduğunu, bu şirketin …bank …. Şubesi’ den açılmış kredilerine davalı şirketin kefil edildiğini ve ödemelerin davalı şirket tarafından yapıldığının haricen öğrenildiğini, böyle bir borçlanma yetkisinin şirket genel kurulunda verilmediği gibi bu nevi borçlanma işleminin şirketin ana sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğunu, aile şirketi niteliğindeki davalı şirket nezdinde artık işin içinden çıkılmaz bir ortam oluştuğunu, haklı sebeple fesih koşullarının oluştuğunu belirtmiş , davalı şirketin TTK’ nın 531. Maddesi gereği haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 02/05/2016 tarihli cevap dilekçesinde; davalı şirketin uzun yıllardır inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, şirkette toplam hisse adetinin 55.000,00-TL olup, …’ nun 27.759,80 adet, …’ nun 27.229,40 adet, … …’ nun 4,40 adet, …’ nun 4,40 adet, …’ nun 1 adet, …’ nın 1 adet hisseye sahip olduğunu, davalı şirketin aile şirketi niteliğinde olduğunu, davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz ile ilgili olarak davalı ile … Sağlık Merkezi Ltd. Şti arasında imzalanan 06/11/2015 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Daire/Kat Karşılığı İnşaat ve Hasılat Paylaşımı sözleşmesinin ilk görüşmelerine 2014 yılı içinde başlanıldığını, görüşmelere …’ nın da katıldığını, …’ nın projede iç mimaride kullanılacak malzemelerin seçimi ve denetlenmesinde davalı şirket adına görev yapmak üzere denetleyici olarak görevlendirildiğini, taşınmazın 2016 yılı rayiç değerinin 21.341.960,94-TL olduğunu, projenin 2016 yılı emlak beyan değerinin 5-6 katı hasılat elde edebilecek proje olup, projeden davalı şirkete düşecek gelir payının 112.514.000,00-TL olduğunu, sözleşme uyarınca müteahhidin payının % 60, davalı firma payının % 40 olduğunu, imalatlarda yaklaşık 800 – 900 adet bağımsız bölüm yapılıp satışa arz edilmesinin planlandığını, proje ile ilgili lansman hazırlıklarının yapıldığını, satış için talep toplanmaya başlanıldığını, mahkemece konulan tedbir kararı ile projenin işlevsiz kalmasına sebebiyet verildiğini, sözleşmenin şirketin normal işleyişi gereği düzenlenmiş ve şirket lehine olan bir sözleşme olduğunu, davacı … ve …’ na miras kalan Bozyaka’ da’ ki iş yerinde kiracı olan … Belediyesinin mecuru boşaltması ile tarafların kira gelirlerinin kesildiğini, ortaklar arasındaki ilişkilerde kira gelirlerinin kesilmesinden sonra sorunların başladığını, davacıların şirketin 25/05/2015 tarihinde yapılacak genel kuruluna gelmeyip ortağı oldukları şirketin en yüksek rakamlı kredilerini kullandığı ana banka konumundaki … Şubesi’ ne yanlarında Av. …. ve SMMM …. olduğu halde giderek şahsi hesaplarından yapılan ödemeler konusunda kuşkuları olduğunu, yönetim kurulu başkanı … ile sorun yaşadıklarını sözlü olarak ifade edip bankanın şirketin devamı konusunda endişelenmesine sebeb olduklarını, 03/07/2015 tarihinde davacılar adına hareket ettiğini ifade eden Av. …’ ın … Demir Çelik A.Ş, muhasebe müdürü …’ e gönderdiği mail ile …’ nun şahsı hesabına ait yapılan işlemler ile ilgili 4.660.455,62-TL ve 1.588.523,00-USD paranın …’ nun hesabına ödenmesi ve … … A.Ş üzerine kayıtlı Çiğli’ deki arsanın % 50′ nin … üzerine kaydettirilmesini istediğini ayrıca davacı …’ nın şahsına satın aldığı ev ve yazlık bedeli ile davacı …’ nun veraset intikal vergisi ödemeleri için sarf edilen paranın şirketten talep edildiğini, bu taleplerin olduğu sırada davacı …’ nın yönetim kurulu üyeliğinin devam ettiğini, …’ nın yönetim kurulu üyeliğinin 14/07/2015 tarihine kadar devam ettiğini, davalı şirket tarafından davacıların talepleri doğrultusunda şirket ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin verildiğini, bilgi alma hakkının engellenmediğini, çoğunluğun azınlık üzerinde tahakküm iddiasının gerçek olmadığını, davacı tarafın merkezi Romanya’ da bulunun şirketin kredilerine … … A.Ş’ nin kefil edildiği, böyle bir borçlanma yetkisinin şirketin genel kurulunda verilmediği ve ana sözleşmeye aykırı olduğu iddialarının ileri sürdüğünü ancak davalı şirketin kefil olması için genel kurul kararına ihtiyaç bulunmadığını, şirket ana sözleşmesinde bu konuda yasak bulunmadığını, kredi genel sözleşmelerinden de görüleceği üzere davacı … tarafından da şahsi kefalet verildiğini, davacı tarafça ileri sürülen tüm hususların iyi niyet taşımayan ve haksız iddialardan oluştuğunu, mahkemece verilen tedbir kararı sonucu davalı şirketin zor durumda kaldığı izlenimi dolayısıyla muaccel alacak olmadığı halde bankalar tarafından yasal takibe başlandığını, … Beton Şti’ nin 9.000.000,00-TL bedelli teminat mektubunu paraya çevirdiğini, davalı şirketin ticari itibarının zedelendiğini, davalı şirketin yeniden güçlü duruma gelmesinin … Firması ile yapılacak … Projesinden geçtiğini, davanın şirket fesih davası olduğunu, davada mahkemece şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek yerine dava açan ortağın şirketten ayrılmasına karar verilebileceğini, makul olanında davacıların ortaklıktan ayrılması olduğunu belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Demir Çelik Gıda İşletmeleri San ve Tic AŞ’nin sicil dosyası celb edilmiş, şirketin merkez adresinin … Mah. … Sok No … …/ İzmir olduğu , şirketin 28/02/1991 tarihinde tescil edildiği, şirketin toplam hisse adedinin 55.000 olup davacı …’nın hisse adedinin 1, davacı …’nun hisse adedinin 27.229,40, dava dışı …’nun hissesinin 27.759,80 dava dışı … …’nun hisse adedinin 4,40, dava dışı …’nun hisse adedinin 4,40 ve dava dışı …’nun hisse adedinin 1 olduğu, 14/07/2015 tarihli genel kurul kararı ile … …, … ve …’nun 3 yıllığa yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği belirlenmiştir.
İzmir .. ATM’nin … E, … Karar sayılı dosyasının incelemesinde; davacının … Demir Çelik Gıda İnş San ve Tic AŞ., davanın iflasın ertelenmesi davası olduğu , mahkemece 13/01/2021 tarihinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ve bu dava nedeniyle verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir CBS’nin … soruşturma sayılı evrakının incelemesinde; müştekinin …, şüphelilerin …, … …, …, …, …, …, …, … ve … İnc. adlı şirket yetkilisi , suçun özel belgede sahtecilik, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık, suç tarihinin 2010 olduğu, müştekinin şikayeti ile ilgili iddiadan başka delil elde edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, karara itiraz edildiği, itiraz üzerine dosyanın … numarasını aldığı, 24/05/2019 tarihinde atılı suçların şüpheliler tarafından işlendiği iddiasının somutlaştırılamadığı ve haklarında CMK 170/2 maddesinde de belirtildiği gibi iddianame düzenlemek için gerekli olan yeterli şüpheyi oluşturacak hiçbir delil ve emare elde edilmediği sonucuna ulaşıldığından bahisle CMK 172. Maddesi gereğince kamu adına dava açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden atılı suç sebebiyle şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği belirlenmiştir.
Karşıyaka CBS’nin … sayılı evrakının incelemesinde; müştekinin …, şüphelilerin … Demir Çelik Anonim Şirketi yetkilileri … …, …, …, … yetkilileri … Constanto Romania, … Türkiye Anonim Şirketi … Sanayi Bölgesi çalışanları, … yetkilileri, …, …, …, …, …, … …., …. İnşaat Şirketi yetkilileri …, … İnşaat yetkilileri …, …, suçun özel belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma, bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, suç tarihinin 2010 ila 2015 yılları arası olduğu, müştekinin soyut iddiaları dışında iddiaların gerçek olduğuna ilişkin ve söz konusu suçların işlendiğine dair şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği, kararın kesinleştiği belirlenmiştir.
Davalı şirketin TTK 531.md gereğince fesih ve tasfiye koşullarının oluşup oluşmadığı ile fesih yerine başka bir çözümün uygun olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak dosya ve şirket kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 09/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda fesih davasının amacının azınlığın haklı menfaatlerinin korunması olmakla birlikte bir anonim ortaklıkta menfaati korunan tek topluluğun azınlık olmadığı, azınlık dışında çoğunluk pay sahiplerinin şirketin ve hatta çalışanların dahi menfaatlerinin de korunmaya layık olduklarının dikkate alınmasının gerektiği, davalı şirket içerisindeki somut olaylar değerlendirildiğinde davalı şirketin aile şirketi şeklinde bir ortaklık yapısının olduğu, davalı şirketin uzun yıllardan beri faaliyet gösteren ve bilinen bir firma olduğu, davalı şirketin çalışanlarının olduğu, şirket ortaklarının her birinin münferit imza yetkisinin olduğu, şirketin 2009 yılı genel kurulunun 9. Maddesinde alınan genel kurul ile ” yukarıda gösterilen konulardan başka ( şirket hisse devri ile ilgili konular ) ileride şirket için faydalı ve lüzumlu görülecek başka işlere girişilmek istenildiğinde yönetim kurulunun teklifi üzerine keyfiyet genel kurulun onayına sunulacak ve bu yolda karar alındıktan sonra şirket bu işleri de yapabilecektir ” denildi, 2009 yılından sonra alınan genel kurul kararlarında 2009 yılında alınan bu karara rastlanılmadığı, şirket ana sözleşmesi amaç ve konu başlıklı 3/b maddesinde ” inşaat yapmaya, satmaya, taahhüt işlerine girmeye, 3/ş maddesinde ” şirket amacını gerçekleştirmek için her türlü gayrimenkul alabilir, satabilir, işletebilir, kiralar, kiraya verebilir, bunlar üzerinde ayni ve şahsi haklar tesis edebilir ” denildiği, 3/t maddesinde ” lüzumlu görülecek menkul ve gayrimenkul malları satabilir ve satın alabilir ” 3/u maddesinde ” konusu ile ilgili her türlü emtianın alım, satımı, ihracını yapabilir, yukarıda yazılı işlerden başka ileride şirket için faydalı ve gerekli görülecek başka işlere girişilmek istenildiğinde yönetim kurulunun teklifi üzerine keyfiyet genel kurulun onayına sunulduktan sonra ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ve ilan edildikten sonra yapılabilecektir ” hükümlerinin mevcut olduğu, …. ATM ‘de görülen dava dosyası içerisinde yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde şirketin borca batık olmadığı ancak Romanya ‘da kurulan … firmasında olan müteselsil kefil nedeniyle borca batık duruma düştüğü, iflas ertelemesi ile ilgili iyileştirme projesi kapsamında dava konusu arsanın inşaat karşılığı verilmesi sonucu elde edilecek gelirler ile şirketin iflastan kurtulabileceği, şirketin esas faaliyet konusuna ilişkin satışlarının oldukça düştüğü ve tek çıkar yolun bu proje olduğu sonucuna varıldığı, İzmir … Üniversitesi karşısında yapılmak istenilen projenin İzmir’in yükselen değerleri olarak bilinen öğrencilerin ve yatırımcıların yoğun talebi olan bir bölgede olduğu, işi üstlenen inşaat firmasının İzmir genelinde bu tür projelere imza atmış ve sonuçlandırmış bir şirket olduğu, şirketin hukuki süreçlerinin devam etmesi nedeniyle yapılan inşaat sözleşmesi kapsamında yapılması gereken işlemlerin uzamasının şirketi zor duruma düşüreceği kanaatine varıldığı, şirketin kar dağıtımı yapmadığı ancak kar dağıtımı yapmayacağını her yıl yapılan genel kurul kararı ile sabitlediği ve bu durumun 2014 yılı genel kurulu hariç diğer yıllarda onaylandığı , 2014 yılı genel kurul kararlarının davacı tarafından ibra edilmediğinin tespit edildiği, bu kararın iptaline ilişkin iptal davası açıldığına ilişkin bir belge ve bilgiye rastlanılmadığı, anonim şirket şeklinde kurulup aile şirketi gibi yönetilen davalı firmanın anonim şirket organlığını benimseyip işletme anlayışını bu yönde geliştirmesi gerektiği, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin tedbirli bir yönetici olarak hareket etmesi gerektiği, tedbirli yönetici teriminin bir taraftan kusurda ölçü rolü oynayacağı, diğer taraftan da karar ve eylemlerde nesnel davranışı ifade edeceği ancak bir yöneticinin nesnel olarak kontrolü dışında kalan ve nesnel beklentilerin ötesindeki tedbiri kapsamayacağı dolayısıyla anonim şirketlerde yönetim faaliyetini gerçekleştirenlerin daha gerçekçi hareket etmeleri gerektiği, şirket ana sözleşmesi ve faaliyet konularının yeniden revize edilerek şirket içi politikaların düzenlenmesi amacıyla danışmanlık firmalarından yardım alınıp daha profesyonel yönetilebileceği bugüne kadar faaliyet göstermiş ve kendi marka değerini yaratmış bu firmanın faaliyetlerine devam edilmek istenilmesi halinde yapılan işlerin doğruluğunun tespiti için denetim yaptırılıp şirketin gerçek değerini görmek amacıyla şirket değerlemesi yaptırılabileceği, bunun yanı sıra şirketi içi denetim birimi kurularak şirket faaliyetlerinin tüm ortaklar tarafından denetlenebilir ve bilgi alınabilir bir hale getirilmesinin sağlanması gerektiği ortakların şirketten çıkmak istemesi halinde ise yine şirketin gerçek değerinin tespiti yapılarak çıkma payının tespit edilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça, davalı … Demir Çelik Gıda İşletmeleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi ‘ nin TTK’ nın 531. Maddesi uyarınca haklı nedenle feshine karar verilmesine yönelik olarak davalı şirket hakkında Mahkememize dava açıldığı, … Demir Çelik Gıda İşletmeleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi ‘ nin …. / İzmir adresinde kayıtlı bulunduğu, davacıların davalı şirket ortağı olup davacı …’nun hisse adedinin 27.229,40, davacı …’nın hisse adedinin 1 olduğu , davacı tarafça davalı şirketinin en büyük aktifinin İzmir İli Çiğli İlçesi … parselde kayıtlı 27.165,00-m2 yüz ölçümüne haiz taşınmaz olup söz konusu taşınmaz ile ilgili şirket aleyhine olacak işlemler yapıldığı ve söz konusu işlemlerden davacı ortakların bilgilendirilmediği , davacı ortakların bilgi alma ve inceleme haklarının kullanılmasının engellendiği ve davacı …’ nun babası … tarafından kurulan merkezi … Konstanta Romanya da olan şirketin …bank …. Şubesi’ den açılmış kredilerine davalı şirketin kefil edildiği , ödemelerin davalı şirket tarafından yapıldığı , böyle bir borçlanma yetkisinin şirket genel kurulunda verilmediği ,borçlanma işleminin şirketin ana sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğu iddiaları ile TTK’ nın 531. Maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin talep edildiği,
TTK’ nın 531. Maddesinde ” Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” düzenlemesinin bulunduğu, davacıların hisse miktarı göz önüne alındığında dava açmaya yeterli hisseye sahip olduğu,
Dava dilekçesinde de belirtildiği üzere İzmir İli … İlçesi … parselde kayıtlı taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğu ve söz konusu taşınmaz ile ilgili davalı şirket ile ihbar olunan … Sağlık Merkezi Ltd. Şti arasında 06/11/2015 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Daire/Kat Karşılığı İnşaat ve Hasılat Paylaşımı sözleşmesinin imzalandığı ,davalı şirket ana sözleşmesinin Amaç ve Konu başlıklı 3/b maddesinde ” inşaat yapmaya, satmaya, taahhüt işlerine girmeye, 3/ş maddesinde ” şirket amacını gerçekleştirmek için her türlü gayrimenkul alabilir, satabilir, işletebilir, kiralar, kiraya verebilir, bunlar üzerinde ayni ve şahsi haklar tesis edebilir ” düzenlemelerinin bulunduğu , söz konusu düzenlemeler göz önüne alındığında yapılan işlemin şirket ana sözleşmesine uygun olduğu ve söz konusu işlemin yapılabilmesi için genel kurul kararı alınmasına gerek bulunmadığı ,
Davacı tarafın bilgi alma inceleme hakkının ihlali iddiası yönünden davacı tarafça TTK’ nın 437. ve 438. maddeleri kapsamında bilgi alma, inceleme ve özel denetim isteme haklarının kullanılabileceği davacıların bu haklarının kullanılmasına engel olunduğu hususunun davacı tarafça ispat edilemediği gibi bilgi alma ve inceleme hakkının ihlali iddiasının şirketin fesih ve tasfiyesine haklı sebeb teşkil etmeyeceği ,
Davacı tarafın …’ nun babası … tarafından kurulan merkezi … Konstanta Romanya da olan şirketin …bank … Şubesi’ den açılmış kredilerine davalı şirketin kefil edildiği , ödemelerin davalı şirket tarafından yapıldığı , böyle bir borçlanma yetkisinin şirket genel kurulunda verilmediği ,borçlanma işleminin şirketin ana sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğu iddiası yönünden ise söz konusu kefalet işleminin şirketin yönetim yetkisi dahilinde kaldığı ve bu işlem için genel kurul kararı alınmasına gerek bulunmadığı, bu iddianın da TTK 531. Maddesi anlamında haklı sebeb teşkil etmeyeceği gibi söz konusu kefalet işleminden davalı şirket zarar görmüş olması halinde oluşabilecek zararın giderilmesinin sorumluluk davasının konusu olabileceği ve zararın giderilmesine yönelik ilgili yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılabileceği tüm bu hususlar göz önüne alındığında davacıların şirketin feshi talebinin haklı sebeblerin gerçekleşmemiş olması sebebiyle reddinin gerektiği,
TTK’ nın 531. Maddesindeki düzenleme göz önüne alındığında mahkemece fesih yerine davacı pay sahiplerinin paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebilmesi için de haklı sebebin varlığının ve fesih koşullarının oluşmasının gerektiği, haklı sebebin varlığı ve fesih koşullarının oluştuğu belirlenmediğinden fesih yerine çıkma ve pay değerinin ödetilmesine karar verilemeyeceği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE ,
2-Eksik kalan 30,10 TL harcın davacı tarafça tamamlanmasına ,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına ,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar davacı vekili Av. … … ile davalı vekilleri Av. … ile Av. …’nun yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021

Başkan …
E – İMZA

Üye …
E – İMZA

Üye …
E – İMZA

Katip …
E – İMZA