Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1446 E. 2021/552 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1446 Esas
KARAR NO : 2021/552

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/12/2016
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … plakalı motorsikletin maliki olduğunu, 01/02/2016 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçların çarpışması sonucu müvekkilinin kazaya dahil olduğunu, kaza sonrası müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davalılar hakkında soruşturma başlatıldığını, davalı …’ın asli kusurlu olduğunu belirterek müvekkilinin çalışamadığı süre boyunca oluşan kazanç kaybından kaynaklı şimdilik 5.000 TL maddi tazminat kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tazmini kaza sonucu davacının % 60-70 oranında çalışma gücü kaybetmesi sebebiyle şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile100.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … Sigorta (…Sigorta) vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava açmadan evvel müvekkili sigorta şirketine talebi ile ilgili yazılı başvuru yapması gerektiğini, doğrudan dava açmasının kanuna aykırı olduğunu, davalı şirket açısından davanın reddi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sinirli olup sigortalısının kusuru olmadığını, geçici iş göremezlik talebinin poliçe kapsamında olmayıp SGK sorumluğunda olduğunu, maluliyet oranını tespitinin İstanbul ATK dan alınacak raporla tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız fiile dayalı tazminat davası olup davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerinde olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının başvuru şartını yerine getirmeden dava açtığını, müvekkili davalının kazada kusurunun olmadığının trafik kazası tutanağında sabit olduğunu, kazada müterafik kusurun değerlendirilmesi gerektiğini açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalısı olduğunu, şirketin sorumluğunun sigortalısının kusuru olması halinde söz konusu olduğunu, kusur tespiti için ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, yine maluliyetin tespitinin ATK dan alınacak raporla belirlenmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurlu olduğunu, kazanç kaybı bedelinde sorumlu olmadığını, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında hukuki aykırı tazminat davası açıldığını, müvekkilinin kusuru olmadığını, kazanın oluş şekline göre de müvekkilinin kusuru olmasının mümkün olamayacağını, davalı …’ın kazada kusursuz olmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi tazminat (geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik) ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
– İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası,
– İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti,
– … Sigorta A.Ş’nin 24/01/2017 tarihli yazısı eki poliçe ve hasar dosyası
– Buca İlçe Emniyet Müdürlüğünün 21/01/2017 tarihli yazısı,
-İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti,
-… Sigorta A.Ş’nin 04/05/2018 tarihli yazısı,
-İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinin tedavi evrakları,
-Bilirkişi …’in 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporu,
-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin yazısı ve ekleri tedavi evrakları,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile tedavi giderleri de bu zarar türleri arasında yer almaktadır.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacı, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesi gereğince; hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tesbit etmelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, tarafların kusur oranını, desteğin kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları)
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK. nun 90. (1086 sayılı HUMK.nun 159.) maddesinde açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, 6100 sayılı HMK. nun 94. (1086 sayılı HUMK.nun 163.) maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir.Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacagı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkca anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; 01/02/2016 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçların çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, aynı yolda motorsikleti ile seyir halinde olan davacının kazaya dahil olduğu, davacının bu kaza neticesinde yaralandığı iddiası ile iş bu davada geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat talebinde bulunduğu, tazminatın … ile … plakalı araçların zmms sigortacısı olan davalı sigorta şirketleri ile kazaya karışan anılan araçların sürücüsü olan diğer davalılardan karşılanmasının talep edildiği, mahkememizce öncelikle taraf sürücüleri ile dava dışı 3. kişilerin kusuruna ilişkin kusur raporu alındığı, 11/11/2019 tarihli kusur raporuna göre, davalı sürücü …’in %100 kusurlu olduğu, diğer davalı … ile davacının kusurunun olmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği, dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağı, olaya ilişkin yürütülen ceza soruşturma ve kovuşturmasında alınan raporlar ve mahkememizce alınan kusur raporunun uyumlu olduğu, kusur yönünden başkaca bir inceleme yapılmasına mahkememizce lüzum görülmediği, davacının kaza nedeniyle maluliyetinin oluşup oluşmadığı yönünde dosyanın Ege ATK ya gönderildiği, Ege ATK’ nın 02/11/2020 tarihli raporunda kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Engellilik Ölçütü Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre davacının sürekli iş göremezlik kaybı oranının %2 olduğu, ayrıca geçici iş göremezlik süresinin ise 4 ay olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraf vekillerinin Ege ATK maluliyet raporuna itirazı üzerine mahkememizce dosyanın İstanbul ATK’ ya gönderildiği, İstanbul ATK tarafından davacının son durumunun tespiti için 03/03/2021 tarihli ön raporun düzenlendiği ve bazı tıbbi bilgi ve belgelerin istenildiği, mahkememizce yargılama süresi ve usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak ATK ön raporu doğrultusunda gerekli işlemlerin yapılabilmesi için davacı asil ve davacı vekiline kesin süre verildiği ve bu konuda ihtaratlı davetiye çıkartıldığı ve tebliğ edildiği, kesin süreye rağmen davacı asilin mahkememizde hazır edilmediği ve mahkememize başvurmadığı, bu sebeple ATK ön raporunun gereklerinin yerine getirilmediği, mahkememizce davacı asil ve vekiline verilen ve kesin olan sürenin yeterli, emredilen işlerin, gerekli ve yapılabilir nitelik taşıdığı, ayrıca süreye uyulmamasının sonuçlarının açıkca anlatıldığı-ihtar edildiği, kesin süre içerisinde ara karar gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemiş olmasının davalı yararına usuli kazanılmış hak doğurduğu, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmadığı, kendisine tanınan kesin süre içerisinde ATK ön raporu doğrultusunda mahkememize ve hastaneye başvurmayan ve ATK tarafından istenilen belgeleri temin etmeyen davacının maluliyet yönünden bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği, davacının talebi ve dosya kapsamı dikkate alındığında davacının bilirkişi incelemesiyle belirlenebilecek olan maddi zarar miktarını ispatlayamadığı anlaşılmakla maddi tazminat talebinin davalılar … ve zmms sigortacısı olan … Sigorta yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı, davalı … ve zmms sigortacısı olan … (…) Sigorta A.Ş’ye husumet yöneltmiş ise de mahkememizce alınan kusur raporuna göre adı geçen davalı sürücünün kusursuz olduğu anlaşılmakla, davalı … yönünden maddi ve manevi tazminat, davalı … (…) Sigorta A.Ş yönünden ise maddi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmak, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek, bir teselli, bir savunma ve ruhu tatmin etmek amacıyla insan yaşamının kutsallığı çevresinde olayın oluş şekline, tarafların kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine (dosya içerisinde bulunan tedavi belgelerine göre 01/02/2016-09/02/2016 tarihleri arasında kolundaki kırık nedeniyle hastanede yatmak zorunda kalması ve ameliyatla tedavi görmesi), yaşanan olaydan doğrudan etkilenmesine, hayatı boyunca bu olayın etkisiyle yaşamasına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine, günün ekonomik koşullarına, hak ve nesafet kurallarına göre manevi tazminat miktarının olayın ağırlığını ortaya koyması, hukuka aykırılığı özendirmemesi ve caydırıcı fonksiyonu bulunması gerektiği anlaşılmakla kazaya ve davacının yaralanmasına sebebiyet veren ve %100 kusurlu olan davalı …’den 5.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihi olan kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesi ve fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının maddi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 5.000,00 TL’nin 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Davalı … yönünden manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4-Alınması gerekli 341,55 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 375,71 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 34,16 TL’sinin kararın kesinleşmesinden sonra isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, 375,71 TL peşin harç, 400,00 TL bilirkişi ücreti ve 544,85 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.349,76 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre ( 5.000,00/110.000,00=0,04) 61,35 TL’sinin davalı …’den tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı … tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …’a ÖDENMESİNE,
7-Davacı manevi tazminat yönünden kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 10. Maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ den tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
8-Davalı … dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddolunan manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 3 ve 10. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e ÖDENMESİNE,
9-Davalı … dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddolunan manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 3 ve 10. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a ÖDENMESİNE,
10-Davalılar … ve … Sigorta A.Ş dava ve duruşmalarda kendilerini vekille temsil ettirdiğinden reddolunan maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 3 ve 13. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve … Sigorta A.Ş’ye ÖDENMESİNE,
11-Davalılar … ve … Sigorta A.Ş dava ve duruşmalarda kendilerini vekille temsil ettirdiğinden reddolunan maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 3 ve 13. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve … Sigorta A.Ş’ye ÖDENMESİNE,
12-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
13-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili Av…. ile davalı … vekili Av. …’in yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.11/06/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA