Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1232 E. 2021/689 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1232 Esas
KARAR NO : 2021/689

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif üyeliğinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2016
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Kooperatif üyeliğinden kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin üyesi olan davalı …’in genel kurulca belirlenen aidatları ödemekle yükümlü olduğunu, takip tarihi itibariyle 2016 Ocak, Şubat, Mat Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına at borçlarının ödenmediğini, muaccel hale gelen kooperatif alacağını tahsil etmek üzere icra takibi başlattığını ancak itiraz edilerek durduğu için sonuç alınamadığını belirterek itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu alacakların aslında eksik hatalı iş ve işlemlerin sonucu olduğunu, davacı kooperatifin usulsüz, keyfi ve duyarsız davranışlarının üyeleri mağdur ettiği ve evlerini satmaya sürüklediğini, kooperatifler Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri ile yargı kararlarına aykırı olan genel kurul kararının iptali için tarafından dava açıldığını, ayrıca kooperatifin üyelerinden birisinin de yöneticiler aleyhine suç duyurusunda bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Bilirkişi …’in 13/11/2017 tarihli raporu
-Davacı kooperatife ait defter ve kayıtlar,
-İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası
-İzmir … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifin tanımı yapılmış ve tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek kişilerle kamu tüzel kişileri tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar olarak ifade edilmiştir.
Kooperatiflerde ortaklık sıfatının kazanılması beş hâlde söz konusu olabilir. İlk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortaklar, kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazanırlar. Daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleşir. Bir diğer ihtimal olarak ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatı kazanılır. Son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanılır.
Kooperatiflerde ortaklar arasında hak ve borçlar bakımından eşitlik esastır. Nitekim Kooperatifler Kanunu’nun “hak ve vecibelerde eşitlik” başlıklı 23. maddesinde ” Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” şeklinde emredici bir kural öngörülmüştür. Bu kural uyarınca aynı durumda olan ortaklar arasında ayrım yapılamaz.
Yargısal kararlarda eşitlik ilkesi “mutlak” ve “nispi” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Mutlak eşitlik, ortaklar arasındaki farklılıkları göz önüne almadan ve değerlendirmeden tanınan eşitliktir; ortakların kooperatife katkıları ne olursa olsun, her ortağa genel kurulda bir oy hakkı tanınmasında olduğu gibi. Nispi eşitlikte ise ortakların çeşitli nedenlerden doğan farklı durumları göz önüne alınarak değerlendirme yapılmakta ve sonuçta eşit olacak biçimde bir ölçüt uygulanmaktadır.
Uyuşmazlıkta sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için kooperatif organlarından olan “genel kurul” ile “yönetim kurulu” hakkındaki hükümlere de değinmek gerekmektedir.
Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca genel kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. Genel kurul kooperatifin karar organı olup, belirli koşullarda toplanıp kanun ve anasözleşme uyarınca belirli konularda karar alabilen ortaklar topluluğudur. Kooperatifler Kanunu’nun 45. maddesinde genel kurulun toplantı şekli, zamanı, nisabı, ilgili bakanlığa ve mülki idare amirliğine yazılı bildirim zorunluluğu, genel kurulun sevk ve idaresi hususları düzenlenmiştir.
Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren altı ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunması zorunludur. Toplantı çağrısına ve ilana gündemin yazılması zorunludur. Kooperatifler Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca, kural olarak gündemde olmayan hususlar genel kurulda görüşülemez.
Yine Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesinin birinci fıkrasında “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” denilerek, ikinci fıkrasındaki kararlar dışında gerekli toplantı yeter sayısı sağlanarak yapılmakta olan bir genel kurulda oyların yarıdan bir fazlası karar yeter sayısı olarak belirlenmiştir.
Genel kurulda usulüne uygun olarak alınan kararlar bütün ortakları bağlayıcı niteliktedir. Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, genel kurul kararlarının kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile iptali istenebilir.
Yönetim kurulu ise, anasözleşme ve kanun hükümleri içinde kooperatif faaliyetlerini yöneten ve onu temsil eden icra (yürütme) organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Kooperatifi resmî dairelerle, mahkemeler ve üçüncü kişilere karşı yönetim kurulu temsil eder.Yönetim kurulu kooperatifi basiretli bir tacir gibi yürütmekle görevlidir.
İtirazın iptali davasının koşullarını; ilamsız bir icra takibine girişilmesi, bu takip nedeniyle çıkarılan ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeden itirazın iptalinin talep edilmesi şeklinde sıralamak mümkündür.
İtirazın iptali davası icra takibi ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410 Esas, 2004/471 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. Bu husus dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatına, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. İİK 67/2. madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ.Huk.2008.İst.sh.230-231).
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının aidat alacağı talebi ile davalı aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 18/08/2016 tarihinde borç aslına ve ferilerine itiraz ettiği, davacının iş bu davayı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalının takibe itirazının iptalini talep ettiği, davalının, davacı kooperatifin 15/05/2016 tarihli ibra, gecikme zammının belirlenmesi ve bilançoya ilişkin genel kurul kararlarının iptali talebi ile İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında dava açtığı gözetilerek mahkememizce takip konusu alacağın varlığını ve miktarını etkileyebilecek bu davanın iş bu dava yönünden bekletici mesele yapıldığı, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/03/2018 tarih ve … esas, … karar sayılı davanın reddine ilişkin ilamının Yargıtay denetiminden geçerek 11/03/2021 tarihinde kesinleştiği, bu kapsamda mahkememizce yargılamaya devam olunduğu, mahkememizce dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak davacı kooperatifin kayıtlarının bilirkişi aracılığı ile incelenmesine karar verildiği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacı kooperatifin 32 üyesinin bulunduğu, 2012 yılında konutların yapımının büyük ölçüde tamamlandığı, ortakların konutlarında oturmaya başladığı, 2014 yılında ferdi mülkiyete geçildiği, konutların mülkiyetinin ortaklara devredildiği, 26/06/2013 tarihinde yapılan genel kurulda tasfiye kararı alındığı, davalının davacı kooperatife ait defterlerde ortak olarak kayıtlı olduğu, kendisine bir adet konut tahsis ve teslim edildiği, 13/06/2015 tarihinde yapılan genel kurulda çevre düzenlemesi ve çatı tadilatlarının emanet usulü ile yaptırılması ve 2015 ayı Ağustos ayından itibaren 12 ay süreyle ortaklardan aylık 2.600,00 TL aidat alınmasına karar verildiği, 15/05/2016 tarihinde yapılan genel kurulda ise çevre düzenlenmesi ve çatı tadilatı için üyelerden 1.050,00TL tahsil edilmesine ilişkin genel kurul kararı alındığını, davalı dahil olmak üzere 6 ortağın bir miktar ödeme yaptıktan sonra ödeme yapmayı durdurduğu veya ödeme yapmayı reddettiği, diğer üyelerin ise yükümlülüklerini yerine getirdiği, iptal edilmeyen ve uygulaması tedbiren durdurulmayan genel kurul kararının tüm ortaklar için geçerli ve bağlayıcı olduğu, davalının 2015 yılı Ağustos, Eylül Ekim, Kasım ve Aralık aylarının aidatını ödediğini, 2016 yılı Ocak ayından itibaren aidat ödemeyi durdurduğunu, böylece 13/06/2015 tarihli genel kurul kararı uyarınca davalının ödemesi gereken 2016 yılı Ocak-Temmuz dönemine ilişkin 18.200,00 TL aidat borcunun olduğu, ayrıca 15/05/2016 tarihli genel kurulu kararı uyarınca çevre düzenlemesi ve çatı tadilatı için ortakların 1.050,00 TL ödeme yapması gerektiği, davalının buna ilişkin 500,00 TL ödeme yaptığı, 550,00 TL borcu bulunduğu, davalının davacı kooperatife 18.750,00 TL borçlu olduğu, ancak takipte asıl alacak miktarının 18.700,00 TL olarak gösterildiği, taleple bağlı kalınması gerektiği, ayrıca davacının talep edebileceği gecikme faizinin yasal faizin %100’ünü aşamayacağı, talep edilebilecek gecikme faiz oranının %18 olduğu şeklinde görüş kanaatinin bildirildiği, bu kapsamda yukarıda açıklanan eşitlik ilkesi gereğince ortakların hak ve yükümlülüklerinde eşit oldukları, kooperatif üyeliğinden çıkartılmadıkları veya istifa etmedikleri müddetçe aidat ve genel giderlerden sorumlu oldukları, takibe konu alacak dönemi itibariyle davalının kooperatif üyesi olduğu ve takip tarihi itibariyle üyeliğinin devam ettiği, bu nedenle tüm ortaklar yönünden bağlayıcı olan ve yürürlükte bulunan genel kurul kararları uyarınca davacı kooperatifin davalıdan kooperatif üyelik aidatı ile diğer genel giderleri talep edebileceği, davalının takibe konu 2016 yılı Ocak-Temmuz ayları arasındaki döneme ilişkin aidat borcunu ödemediği, ayrıca çatı tadilatı ve çevre düzenlemesine ilişkin borcunun bulunduğu, alınan genel kurul kararlarında, aidatların her ayın kaçında ödeneceği belirtilmediğine göre aidatların en geç ayın son gününde ödenmesi gerekmekte olup belirlenen tarihin kesin vade niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, bu sürenin dolmasıyla ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın kooperatif ortağının temerrüdünün gerçekleştiği, kooperatif genel kurul kararlarına göre belirlenen aidat miktarı ve uygulanacak gecikme faizi dikkate alındığında davalının davacıya 18.750,00 TL aidat ve genel gider ile 921,70 TL gecikme faizi borcu bulunduğu, davalının takibe itirazının asıl alacak yönünden tamamen işlemiş faiz yönünden ise kısmen yerinde olmadığı ve itirazında haksız olduğu, davacı tarafından takipten sonra işleyecek faiz için talep edilebilecek faiz oranının %18 olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, takibe konu alacak miktarının likit olduğu bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla takip talebi ile bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 18.700,00 TL asıl alacak ve 921,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.621,70 TL alacak ile takip tarihinden itibaren işleyecek %18 faiz ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- 19.621,70 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 3.924,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 1.340,35 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 237,05 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.103,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, 237,05 TL peşin harç, 400,00 TL bilirkişi ücreti, 187,00 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 853,25 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (19.621,70/19.626,87=0,99) 853,02 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 13/1. fıkrası uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ve İzmir … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.08/09/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA