Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/975 E. 2021/815 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/975 Esas
KARAR NO : 2021/815

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/08/2015
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların babası olan müteveffanın 26.06.2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile hastahaneye kaldırıldığını, hastanedeki tüm müdahalelere rağmen vefat ettiğini, davalılardan …’ın araç işleteni, diğer davalı …’in araç şöförü olduğunu, trafık kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26.06.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile 30.000,00 TL manevi tazminatın 26.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … dışında kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kazaya karışan … plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesin özetle; davalının olayın meydana gelmesinde ne asli ne tali kusurlu olmadığını, asli ve tam kusurlu olan tarafın davacıların murisi …’ın olduğunu, talep dilen maddi tazminat miktarından davacıların murisinin kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, yine manevi tazminat miktarından da kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılardan tahsiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen aracın … plakalı aracın davalı … nezdinde 28.03.2015-2016 tarih … nolu ZMMS poliçesi olduğunu, davacıların taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, müteveffanın çocuklarına yaşları nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmayacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalı aracın kusuru ile sınırlı olabileceğini, hatır taşıması indirimi yapılmasını, ticari faiz taleplerinin reddini, sigortalı araca atfı kabil kusur bulunmadığından davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılardan tahsiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi tazminat (destekten yoksun kalma) ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacılara ait nüfus kayıtları,
-Davalı … şirketin 17/11/2015 tarihli yazısı,
-Buca İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 14/10/2015 tarihli yazısı,
-Menderes Jandarma Komutanlığının 21/10/2015 tarihli yazısı,
-Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğünün 28/10/2015 ve 02/10/2017 tarihli yazısı,
-SGK İzmir İl Müdürlüğünün 17/11/2015, 07/04/2021 ve 17/05/2021 tarihli yazısı,
-İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosya aslı,
-Ankara Karayolları Trafik Fen Heyetinden oluşan bilirkişiler …, … ve …’un 13/11/2019 tarihli kusur heyet raporu,
-İzmir Büyükşehir Belediyesinin 11/02/2020 tarihli yazısı,
-İTÜ Trafik İhtisas Kürsüsü heyetlerinden oluşan bilirkişiler …, …, …’ın 25/11/2020 tarihli kusur heyet raporu,
-İzmir Emniyet Müdürlüğünün 30/03/2021 tarihli yazısı,
-Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 07/04/2021 tarihli yazısı,
-Bilirkişi …’nın 08/06/2021 tarihli aktüer raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
Mülga Borçlar Kanununun 45. maddesinin 2. Fıkrası(TBK’nın 53/3. maddesi) hükmü ile düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatı, doğrudan doğruya zarar görenin tazminat isteyebileceğine dair kuralın istisnasıdır. Bu hüküm ile olaydan dolaylı olarak zarar görene de tazminat istemek hakkı tanınmıştır. Bu istem Mülga Borçlar Kanunu’nun 41, 45/1, 47, 48, 49, 55, 56, 58 ve diğer maddelerinde düzenlenen(TBK’nın 49, 53, 54, 56, 57, 66, 67, 69. maddeleri) tazminat istemleri ile eş değerde olmadığı gibi eylemin karşılığı olan bir ceza da değildir. Ölümün sonucu olarak, ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının, desteğinin ölümünden önceki, düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat biçimidir(Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1978/1 Esas, 1978/3 Karar). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.(TBK’nın 53/3. maddesi) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan ve desteğinin olanakları içinde yapabilecegi para ile değerlendirilebilir yardımın belirlenmesidir. Destekten yoksun kalanın, desteğinin ölümünden önce onun geniş yardımları sonucu sürdürdüğü aşırı masrafları gerektiren, savurgan bir yaşam şeklinin devam ettirilmesi değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacı, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesi gereğince; hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tesbit etmelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, tarafların kusur oranını, desteğin kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları)
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 26/06/2015 tarihinde yaya konumunda bulunan …’a çarptığı, çarpma neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davacılar … ve …’ın babası ve diğer davacı …’ın eşi olan …’ın kaza nedeniyle hayatını kaybettiği, davacıların müteveffanın ölümü nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığı iddiası ile iş bu dava ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, uğranılan zararların haksız fiil faili olan sürücü davalı …, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın kayıt maliki ve işleteni olan … ve söz konusu aracın zmss sigortacısı olan davalı … şirketinden tazmininin talep edildiği, mahkememizce davacı vekiline tazminat taleplerini açıklamak, ayrıştırmak ve somutlaştırmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin bu ara karar doğrultusunda 01/02/2016 havale tarihli beyan dilekçesi sunduğu, mahkememizce Karayolları Trafik Fen Heyetinden emekli bilirkişi heyetinden alınan 13/11/2019 tarihli kusur raporunda, davalı sürücünün % 20 kusurlu, müteveffa yaya …’ın % 80 kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaatin bildirildiği, mahkememizce alınan kusur raporu ile dosyamıza kazandırılan ve davaya konu adli vakaya ilişkin olarak yürütülen İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı ceza yargılamasında alınan kusur raporları arasındaki çelişki bulunduğu ve kaza mahalindeki levha ve işaretlerin kusur değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı taraf vekilleri tarafından ileri sürüldüğünden tarafların itirazlarının karşılanması amacıyla dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik İhtisas Kürsüsü heyetine gönderildiği, anılan heyetten alınan 25/11/2020 tarihli raporda, davalı sürücünün % 20 kusurlu, müteveffa yaya …’ın % 80 kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaatin bildirildiği, mahkememizce dosyanın aktüer bilirkişiye tevdii edildiği, 08/06/2021 tarihli aktüer raporunda, müteveffanın çocukları davacılar …’ın olay tarihinde 38 ve …’ın da 30 yaşında olduklarından kendilerine destek payı ayrılmadığı, müteveffanın eşi olan … için toplam 86.931,83 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, davalı sigortalı sürücü …’in %20 oranında kusurlu olduğu kabul edildiğinde adı geçen davacı yönünden talep edilebilecek destekten yoksun kalma tazminatının 17.386,37 TL olduğu yönünde görüş ve kanaatinin bildirildiği, mahkememizce alınan her iki kusur raporunun birbiri ile ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, 6098 sayılı TBK’nun 74.maddesine göre mahkememizin kusur yönünden ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı ile bağlı olmadığı, bu nedenle somut olayda yerleşim yeri olan kaza mahallinde araç yoluna yaya girişlerinin muhtemel olduğunu gözetmeyen, tedbirsiz, dikkatsiz, özen yükümlülüğüne ve güvenli seyir kurallarına aykırı şekilde hareket eden davalı …’in %20 oranında kusurlu kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre fiili destek ilişkisi ispatlanmadığı müddetçe erkek çocuklarının 18 yaşından, kız çocuklarının ise 22 yaşından sonra destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceği, davacı … ve …’ın fiili destek olgusunun ispat edemediği, bu nedenle bu kişiler yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talep koşullarının oluşmadığı, müteveffanın eşi olan davacı … yönünden ise farazi destek ilişkisi bulunduğundan adı geçenin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı ve destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, mahkememizce alınan her iki kusur ve aktüerya bilirkişi raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davacı …’nin uğradığı maddi zarardan davalı …’ın işleten, davalı …’in de haksız fiil faili olarak, davalı … A.Ş’nin ise kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olarak sorumluluğu bulunduğu, davalı … ve …’ın haksız fiil tarihi olan 26/06/2015, diğer davalı … şirketinin dava tarihi olan 28/08/2015 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmakla dava ve davacı vekilinin 01/02/2016 tarihli açıklama dilekçesi gözetilerek davacı …’nin maddi tazminat talebinin kabulüne, diğer davacıların maddi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 08/12/1997 tarih 1997/7042 Esas ve 1997/11689 sayılı Kararında belirtildiği üzere kişilik haklarının, kişinin özgür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan; hayat, ruh ve beden tamlığı, vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref ve haysiyet, saygınlık, ün, isim, resim ve sırları gibi kişisel varlıkların en önemlilerinden olduğu, bu yüzden, ailenin saflığını, vakar ve saygınlığını korumanın herkes için ahlaki ve yasal bir görev olduğu, aile bütünlüğü aleyhine işlenen bir haksız eylemin, o aileyi oluşturan tüm bireyler aleyhine doğrudan doğruya işlenmiş bir haksız eylem sayılması gerektiği, bu görüşün, manevi tazminatın doğrudan doğruya onur kırıcı eylem ve davranışa maruz kalan kişi tarafından istenebileceği ve hukukumuzda yansıma yoluyla manevi tazminata hükmedilemeyeceği ilkelerine de aykırı olmadığı, çünkü, herkesin, içinde yaşadığı toplumda ve ilişkiler kurduğu çevrede üyesi bulunduğu aileden kaynaklanan şeref, haysiyet ve saygınlığının mevcut olduğu, bu nedenle, bir ailenin bireyine yönelik gibi görünen bir haksız eylemin, bazı durum ve koşullarda tüm aile bireyleri icin kişilik haklarına saldırı oluşturacağı dikkate alınmakla 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında mahkememizce alınan kusur raporlarına göre davalı …’ın meydana gelen kazada işleten, diğer davalı …’in haksız fiil faili olarak % 20 kusurlu olduğu, bu nedenle davalıların davacıların uğradığı manevi zarardan sorumluluğu bulunduğu, manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmak, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek, bir teselli, bir savunma ve ruhu tatmin etmek amacıyla insan yaşamının kutsallığı çevresinde olayın oluş şekline, tarafların kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine (davacı … ve …’ın babalarını, diğer davacının ise eşini kaybettiği) yaşanan olaydan doğrudan etkilenmelerine, hayatları boyunca bu olayın ve eksikliğin etkisiyle yaşamalarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine, günün ekonomik koşullarına, hak ve nesafet kurallarına göre manevi tazminat miktarının olayın ağırlığını ortaya koyması, hukuka aykırılığı özendirmemesi ve caydırıcı fonksiyonu bulunması gerektiği, mahkememizce alınan kusur raporlarının oluşa ve dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davalılar … ve …’ın haksız fiil tarihi olan 26/06/2015 tarihinden itibaren temerrüde düştüğü kanaatiyle davacı …’nin manevi tazminat talebinin kabulüne, diğer davacıların manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, eldeki davada davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup davacı sayısı kadar maddi ve manevi tazminat davası olduğundan yargılamada vekil ile temsil olunan tarafların her biri lehine maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı …’ın maddi tazminat (destekten yoksun kalma) talebinin KABULÜ ile 14.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE (Zmss sigortacısı olan davalı … A. Ş’nin dava tarihi olan 28/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve poliçe teminat limitleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmasına),
2-Davacılar … ve …’ın maddi tazminat (destekten yoksun kalma) taleplerinin AYRI AYRI REDDİNE,
3-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KABULÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
5-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
6-Alınması gerekli 2.698,24 TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından yatırılan 204,93 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.493,31 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili (davalı … A.Ş’nin 785,56 TL’sinden poliçe teminat limitleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmasına) ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
7-Davacılar tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 204,93 TL peşin harç ile ve davacılar tarafından yapılan 2.900,00 TL bilirkişi ücreti ve 417,30 TL müzekkere-tebligat gideri toplamı olan 3.549,93 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (39.500,00/60.000,00=0,65) 2.307,45 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA, (davalı … A.Ş’nin 847,04 TL’sinden poliçe teminat limitleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmasına)
8-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat için 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
9-Davacı …. kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
10-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
11-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminat için 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE
12-Davalılar kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 3, 13/1-2 Maddesi uyarınca davacı …’ın reddedilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılara ÖDENMESİNE,
13-Davalılar kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 3, 13/1-2 Maddesi uyarınca davacı …’ın reddedilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılara ÖDENMESİNE,
14-Davalı … ve … kendilerini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca davacı …’ın kısmen reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacı … dan tahsili ile davalılar … ve …’e ÖDENMESİNE,
15-Davalı … ve … kendilerini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 10/1-4 Maddesi uyarınca davacı …’ın kısmen reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacı … dan tahsili ile davalılar … ve …’e ÖDENMESİNE,
16-6100 Sayılı HMK’nın 333. Maddesi uyarınca davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara İADESİNE,
17-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasının merciine İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekilinin ve davalı … ve İsmail vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA