Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/26 E. 2021/845 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/26 Esas
KARAR NO : 2021/845 Karar

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş. … Şb müşterisi … tarafından internet dolandırıcılığına istinaden Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. sayılı alacak davası açıldığı, Mahkemece 20.05.2010 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın kesinleşmesinden sonra ilam Karşıyaka … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra konulmuş ve … Bankası AŞ … Şubesi tarafından 18.006,48 TL ödenmek zorunda kalındığını, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi … E. … K. sayılı dosyasında mevcut 13.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda, dolandırıcılığın …’ın … telefon numaralı hattına yedek sim kart çıkartılmak ve bankadan gelen güvenlik mesajının onaylanması yoluyla işlendiği, yedek sim kart çıkarılması işleminde şahsen ya da noter onaylı vekalet ile başvuru yapmak gerekmesine rağmen davalı …Ş. nin yetkisiz kişilere sim kart vermek suretiyle olaya sebebiyet verdiği ve kusurlu olduğu tespit edildiğini, banka müşterisi …’ın şikayeti üzerine İzmir …Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K. sayılı ” suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Bilişim sistemine hukuka aykırı müdahale suretiyle haksız çıkar sağlamak ” suçlarına dayalı kamu davası dosyasında da ; İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinin yapmış olduğu teknik takipte davalı- sanık …’ın internet dolandırıcılığının gerçekleştiği 11.11.2008 tarihinde Üçyol ve Hatay bölgelerindeki … bayiine girip çıktığı tespit edildiği, … Bankası A.Ş. … Şubesinin, davalıların kusuru neticesinde ödemek zorunda kaldığı 18.006,48 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. Vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf davasında, banka müşterisi dava dışı …’ın … Şubesi nezdindeki hesabından, internet dolandırıcılığı eylemi sonucunda 18.006,48TL dolandırıldığı ve 3. Kişilerce internet bankacılığı kullanılarak hesabından para çekildiğini, haksız çekilen tutarın tahsili için, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.-…K. Sayılı dosyası üzerinden davacıya, alacak davası açıldığını ve sonrasında ilamlı icra kanalı ile …’a 18.006,48TL ödenmek zorunda kalındığını iddia ettiği, Gerek ilk davanın görüldüğü Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.-…K. Sayılı kararı, gerekse davacı tarafın beyanları dikkate alındığında, Müvekkil Şirkete karşı açılmış olan huzurdaki dava, haksız fiille dayalı tazminat davası olup, davacı tarafın talep ve iddialarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği, davaya dayanak Yerel Mahkeme kararının gerekçesi açık olup, haksız eylemde bizzat sorumlu olan taraf davacı banka olduğu, Davacı banka tüm bu sorumluluğuna karşın, kendi hatası sonucunda oluşan zararı müvekkil şirkete yıkmaya çalıştığını, Mudinin rızası dışında sim kart değişikliği yapılarak gerçekleşen dolandırıcılık eylemlerinde bankanın bizzat sorumlu olduğuna dair, yeknesaklık kazanmış Yargıtay Kararlarının mevcut olduğu, tüm bu açıklamaların yanı sıra haksız fiile dayalı tazminat talebinde bulunulabilmesi için kusurun varlığı yeterli olmayıp, zarar ile eylem arasında uygun illiyet bağının varlığı gerektiği, aynı iddia ve taleplerle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan başka bir davada Yerel Mahkeme eylem ile zarar arasında illiyet bağı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, davalı şirket ile ne davacı banka ne de dava dışı banka müşterisi arasında para transferlerinde cep telefonu ile onay verileceğine ilişkin her hangi bir sözleşme olmadığı gibi, Müvekkil Şirketin bu yönde bir güvenlik önlemine rızasının da olmadığı, ‘İnternet Bankacılığı’ sistemi bir bankacılık işlemi olup, müvekkil şirketin, hiçbir şekilde tasarrufta bulunamayacağı sistemdeki aksamalardan sorumlu tutulamayacağı aşikar olduğu, davalı şirketin herhangi bir yükümlülüğü bulunmamasına rağmen, gerek bankalara gerekse bddk ya yazılar göndererek gerekli önlemlerin alınması talebinde bulunduğu, davalı şirketin ısrarları üzerine söz konusu sistemin kullanılmaya başlanmasından sonra, sistemi kullanmaya başlayan bankalar açısından dolandırıcılık eylemleri engellendiği, Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın uğramış olduğu zararı Müvekkil Şirketten talep hakkı olduğu kabul edilse bile anapara (Banka müşterisinin uğramış olduğu zarar miktarı) dışındaki zararlardan Müvekkil Şirketin sorumlu tutulması mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının incelenmesine; müştekilerin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … oldukları, şüphelilerin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … oldukları, 31/10/2008 ile 02/12/2008 tarihleri arası suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, bilişim sistemine hukuka aykırı müdahale suretiyle haksız çıkar sağlama suçları nedeniyle 08/06/2009 tarihinde Cumhuriyet Savcılığının … soruşturma nosu ile … esas no, … nolu iddianame düzenlendiği, söz konusu iddianamede şüpheli …’ın şuç işlemek kaydıyla örgüte üye olmak ve bilişim sistemlerine haksız müdahale suretiyle menfaat temin etmek suçları buradan tefrik edilerek … sayılı soruşturmasına kaydedildiği, mahkemece … esas, … sayılı karar ile 28/12/2012 tarihli karar verildiği, söz konusu dosya içindeki İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ait … soruşturma, … esas, … sayılı iddianamede müştekilerin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … oldukları, şüphelilerin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … oldukları 31/10/2008 ile 02/12/2008 tarihleri arası suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, bilişim sistemine hukuka aykırı müdahale suretiyle haksız çıkar sağlama suçları nedeniyle 04/05/2009 tarihinde kamu davası açıldığı, mahkemece … esas, … sayılı dosyada 28/12/2012 tarihinde vermiş olduğu kararın Yargıtay … Ceza Dairesinin …, esas … sayılı karar ile sanıklar …, …, …, …, … yönünden hükmün onanmasına, sanıklar …, …, … …, … ve … yönünden hükmün düzeltilerek onanmasına 29/04/2015 tarihinde karar verildiği anlaşıldı.
21/06/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; Davacı bankanın, Bilirkişi … tarafından Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine … E. Nolu dava kapsamında sunulmak üzere Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine teslim edilen bilirkişi raporu içerisinde bilirkişi heyetinin belirttiği üzere internet bankacılığı işlemi sırasında davacı bankaya ait sistemin bir siber saldırıya maruz kalmış olması mümkün değildir. İnternet bankacılığı işlemleri tek yönlü gerçekleşen ve internet bankacılığını kullanan banka müşterisine banka tarafından verilen izinler dahilinde işlemler tanımlanmıştır. Bu nedenle davacı bankanın davaya konu olan EFT işlemleri sırasında bir siber saldırı altında olduğunu söylemek ve bu konuda bir ihmali olduğunu belirtmek yersiz olduğu, SMS ile doğrulama işleminin de banka müşterisinin tanımlamış olduğu telefon numarası üzerinden kimlik doğrulama olmaksızın gerçekleşiyor olması nedeniyle davaya konu olan olayı engelleyici bir tedbir olarak düşünülemeyeceği, kişisel bilgisayarları ele geçirecek ya da kişisel bilgisayarlarda müşterinin onayı olmaksızın antivirüs yükleme, tarama yapma gibi eylemler gerçekleştirilmesi davacı bankanın görevi olmadığı ve kişisel hakların ihlali anlamına gelmediği, davacı bankanın aynı tarihteki davaya konu olan olayda işlem teyidi konusunda gerekli özeni göstermediği ve bu nedenle davaya konu olan EFT işleminin gerçekleştirildiği, davaya konu olan eylemin 11.11.2008 tarihinde gerçekleştiği ve bu nedenle davalının 19.03.2010 tarihinde mahkemeye teslim etmiş olduğu cevaplar içerisindeki 7. Maddede belirtiği üzere SİM kartı değişikliklerinin sorgulanabilriği bir web servis hizmetinin o tarihten sonra bir tarih olan 01.12.2009 tarihinden itibaren çalışıyor olması nedeniyle davalının bu yöndeki itirazlarının yersiz olduğu, davacı bankanın …’ın bilgisi dışında gerçekleştiği belirtilen ve davalı firma aracılığıyla gerçekleştiği tespit edilmiş davaya konu olan eylem sırasında müşterisine sunması gereken güvenlik zincirini sağlayamadığı ve müşterisini olası tehlikelere karşı uyarmadığı sebepleriyle %30 kusurlu olduğu, Davalı …Ş.nin 11.11.2008 tarihinde gerçekleşen davaya konu olan olayda müşterisi olan …’ı uyarmadığı, …’a ait cep telefonu üzerinden iletişime geçmek amacıyla bir girişimde bulunduğuna dair mahkemeye bir kanıt sunmamış olduğu, müşterisi …’ı yukarıdaki maddeler gereği sadece müşteriye ait cep telefonu değil başka kanallarla uyarmaya çalıştığına dair mahkemeye bîr kanıt sunmadığı, “Davalı şirket ve davalı şirkete bayi olarak çalışan bayi bu konuda bir şüphe duymamış ve yetkisiz bir kişiye yeni SİM kartını teslim ederek davaya konu olan olayların oluşmasına sebebiyet verdiğinden dolayı %70 kusurlu olduğu, bu çerçevede, dava konusu olay bakımından, yukarıda bahsi geçen Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas … K. sayılı ve 13.01.2014 tarihli kararı esas alındığı takdirde, dava dışı …’ın … numaralı telefon hattına yedek SİM kart çıkartılması ve bankadan gelen güvenlik mesajının onaylanması suretiyle, adı geçen kişinin davacı bankadaki hesabından para çekilmesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebiyle davacı bankaya açtığı tazminat davası sonucunda, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. – … K. no.lu kararına istinaden Karşıyaka’tf.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibi kapsamında 25.07.2012 tarihinde dava dışı …’a 18.006,48-TL tutarında ödeme yapmış olan davacı bankanın, dava dışı banka mudisine ödediği bu tutarın davalı iletişim şirketinin kusur oranına isabet eden kısmı kadar davalı iletişim şirketi … A.Ş.’ye rücu edebileceği sonucuna ulaşmak mümkün olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu, böylelikle, yukarıda yer alan teknik değerlendirmelerde, davalı …Ş.nin, davalının 11.11.2008 tarihinde gerçekleşen davaya konu olan olayda müşterisi olan …’i uyarmadığı, …’a ait cep telefonu üzerinden iletişime geçmek amacıyla bir girişimde bulunduğuna dair mahkemeye bir kanıt sunmamış olduğu, müşterisi …’ı yukarıdaki maddeler gereği sadece müşteriye ait cep telefonu değil başka kanallarla uyarmaya çalıştığına dair mahkemeye bir kanıt sunmadığı ifade edilmek suretiyle, dava konusu olayın gerçekleşmesinde % 70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olup, buna göre, davacı bankanın dava dışı banka mudisine Mahkeme kararına istinaden ödemiş olduğu 18.006.48 TL.’nin % 70 kusur oranına isabet eden 12.604.53.- TL.’lik kısmının tazminini davalı …S.’den talep edebileceği sonucuna ulaşmak mümkün olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu, diğer taraftan davalılardan … hakkında İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi … E. – … K. sayılı kararına istinaden davaya konu suç eyleminden dolayı mahkumiyetine karar verildiği. Öte yandan, diğer davalı … hakkında da teftir …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasıvla acılan davanın devam ettiği, dolayısıyla (davalılardan … hakkındaki ceza yargılamasının sonucunun beklenmesi hususu . Sayın Mahkemenin takdirlerinde olmak üzere), adı gecen bu davalıların haksız eylemin failleri olarak zarardan sorumlu oldukları ve davaya konu eylemin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun eksik teselsüle ilişkin 51 .maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre, zarar sorumluları arasındaki iç ilişki bakımından haksız eylem sorumlusunun zarardan ilk sırada sorumlu olduğu, dolayısıyla zararın tamamı için haksız eylem failine rücu edilebileceği dikkat alındığında, davacı bankanın dava dışı mudive ödediği 18.006.48-TL.’nin tamamı için davalılar … ve …’a (zararın tamamından adı gecen davalılar ve 12.604.53 TL.’lik kısmından da bu davalılar ile birlikte diğer davalı …Ş. müteselsilen sorumlu olacak şekilde) rücu edebileceği sonucuna ulaşıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; uyuşmazlığın temelde haksız fiil neticesinde uğranılan zararın tazminine ilişkin olduğu;
Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına Thtar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür- Haksız eylem, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Bir haksiz fiilden söz edebilmek için;
-Zarar verici bir fiil
-Bu fiilin hukuka aykırı olması
-Fiili İcra edenin kusurlu bulunması
-Fiil ve zarar arasında uygun illiyei bağının bulunması gerekir.
Fiilin, bilinçli bir iradeye dayanmış olması gerekir. Hukuka aykırı fiil, hukukun koruduğu değerlerin, çiğnenmesi sonucunda, hukuk düzeninin bir kuralını İhlal eden fiildir, Hukuka aykırılık, zarar vermeyi yasaklayan ya da önleyen kuralların çiğnenmesidir,
Bir eylemin hukuka aykırı olarak kabul edilebilmesi için aynı zamanda bir hukuka uygunluk nedeninin mevcut olmaması gerekir. Kusur, hukuk düzeni tarafından kınanan bir davranışın bilerek ve isteyerek yapılmasıdır. Olağan yaşam deneyimlerine, genel düşünceye ve objektif olasılığa göre, bir olayın gerçekleşmesi ile sonuç ortaya çıkmış ya da bu olayın oluşması ile sonucun ortaya çıkması kolaylaşmış ise ilk hareket ikincisinini nedeni, İkinci Olay birinci hareketin sonucu sayılır. Buna uygun illiyet bağı denir.
Tazminat hukukunda sorumluluktan söz edilebilmesi için yalnızca eylemin yasaya veya sözleşmeye aykırı olması yeterli değildir. Fiil sonucunda bir zararın doğmuş olması ve zararla fiilli arasında uygun nedensellik bağının bulunması da gerekir, Nedensellik bağı sorumluluğun temel öğesidir. Zararla eylem arasında nedensellik bağının mevcut olması, zararın eylemin bir sonucu olarak ortaya çıkması, yani eylem olmadan zararın ortaya çıkmayacağının kesin olarak bilinmesidir. Zarar ile fiil arasında uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığı hususu, her somut olayda kendi içerisinde ayrıca değerlendirilir,
Kusur sorumluluğunda, üç durumda nedensellik bağı kesilebilir.
-Zorlayıcı neden
-Zarar görenin ağır kusuru
-Üçüncü kişinin ağır kusuru
Somut olayda hesabından hukuka aykırı şekilde para çekildiği tespit edilen …’in adına …’in kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle ek iletişim hattının çıkarıldığı, bu hattın davalılar … ve … tarafından kullanılmak suretiyle haksız fiilin icrasında kullanıldığı, oluşa göre telekominikasyon şirketinin ek iletişim hattının çıkarılıp sahibi olmayan şahıslara tesliminde her ne kadar ibraz edilen kimlik belgesinin gerçekliği ve ibraz eden şahıslara aidiyetine ilişkin kontrol yükümlülüğü olsa da gerçekleşen ve 5237 sayılı yasa da karşılığı bulunan davalılar … ve …in icra ettikleri eylemin sonuçları hususunda uygun illiyet bağının bulunmadığı, kusura dayanan haksız fiil sorumluluğundan söz edilebilmesi için icra edilen fiil ve meydana çıkan sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunması gerektiği, bu açıklamalar ışığında oluşan zarardan davalı telekominikasyon şirketinin sorumlu olmadığı;
Diğer davalılar … ve … yönünden ise haklarında ilgili ceza mahkemesince mahkumiyet kararı verildiği, haksız fiilin gerçekleştiği, gerçekleşen bu haksız fiilin davalılarca icra edildiğine dair ceza mahkemesince maddi gerçeği ortaya koyan bir kararın bulunduğu, bu bağlamda adı geçen davalıların hukuka aykırı bir şekilde bir başkasına zarar verdikleri ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, anlaşılmakla davanın telekominikasyon şirketi yönünden reddi, diğer davalılar yönünden ise kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davanın … A.Ş. Yönünden REDDİNE,
-Davanın diğer davalılar … ve … yönünden KABULÜ İLE;
-18.006,48-TL 25.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli toplam 1.230,00-TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’dan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davalı …Ş. Kendisini dava ve duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiliyle Davalı …Ş.’ye VERİLMESİNE,
4-Davacı … BANKASI Kendisini dava ve duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … dan tahsiliyle davacı … BANKASI’na VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.050,00-TL bilirkişi ücreti ve 215,00-TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 1.265,00-TL yargılama giderinin davalılar … ve … tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair iki haftalık kesin süre içerisinde istinaf yargı yolu açık olmak üzere verilen karar davalılar … ve …’ın vekillerinin yokluğunda davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır