Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1028 E. 2023/375 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1028 Esas
KARAR NO : 2023/375
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/09/2015
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın 23/10/2014 tarihinde İzmir ili Karabağlar İlçesi Gediz Köprü Alt Geçidinde yayalara ayrılmış yaya kaldırımında alt geçidi geçerken davalı …’ a ait ve davalı … idaresindeki … plaka sayılı aracın aşırı hız nedeni ile çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, uzun süre tedavi gördüğü, mağdur davacının eşi müvekkil …’ın da bu kazanın meydana geldiği günden beridir eşine refakat için çalışamadığı, aile tedavi süresince yiyecek, ulaşım gibi ekstra giderlere maruz kaldığı, çeşitli tedavi giderlerini kendileri yaptığı, özellikle taburcu edildikten sonra sıklıkla kontrol amaçlı sedye ile sırt üstü yatar pozisyonda nakil vasıtalarının özel tutulduğ ve hastane nakillerinde özel ücretler ödendiğini belirterek, davacı …’ın uğramış olduğu maddi zararların tazmini için fazlaya ve faize ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL. Maddi tazminatın tüm davalılardan, davacı …’ın uğramış olduğu manevi zararların tazmini için 15.000 TL. manevi tazminatın ve davacı …’ın uğramış olduğu manevi zararların tazmini için10.000 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek rteeskont avans faizi ile davalılar… ve … dan müşterek ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görev yönünden itirazları olduğu, görevli mahkemenin İzmir Asliye Mahkemeleri olduğu, soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği, davanın, müteselsil sorumlu Karayolları Genel Müdürlüğü’ ne, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbar edilmesi gerektiği, müvekkil ile arkadaşının kaza konusu araç ile birlikte Gazlemir Mevkiinden, ikinci öğretim öğrencisi olduğu Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu istikametinde doğru İlerlerken “ölüm-kaza kavşağı” olarak da adlandırılan “Gediz Kavşağı’nı” kullandığı, Gediz Kavşağı’na yaklaşan müvekkilin, köprü altındaki sert virajı kontrollü bir biçimde alabilmek adına hızını azalttığı buna rağmen aracın islak zeminde sağa doğru kaymaya başladığı, hızı yüksek olmayan müvekkilinin derhal direksiyonu toparlayarak aracın yoldan çıkmasına engel olmuş ve aracın sağ ön burnu yol kenarında konuşlandırılmış betan bariyere çarptığı, mobesa kameralarının incelenmesi ile bu durumun ortaya çıkacağı, kaldı ki; söz konusu kazanın meydana gelmiş olmasının sebebinin projesine uygun olarak inşa edilmeyen yol, yolun yaya yolu olmaması ve asılnad yolun yaya yolu olup olmadığına ilişkin bir trafik levhasının bulunmaması, tehlikeli bir yol olduğu halde demir yol kenarındaki demir bariyerlerin bir kısmının kaldırılmış olması ve demir bariyerlerin yerine konulan kütlece çok ağır beton bariyerlerin zemine sabitlenmemiş olmasından kaynaklandığı, manevi tazminatın talebinin zenginleşme aracı olarak kullanıldığı, talep edilen manevi tazminatın miktarının menevi tazminatın hukuki niteliği olan ceza, telafi veya tatmin görüşü ile bağdaşmadığı, zamanaşımı defilerinin olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yerinde düzenlenen kaza tespit tutanağında yolda “hız tahdidi” ve “dikkat” levhalarının bulunduğu, yol şerit çizgisi ve aydınlatmanın bulunduğu, havanın yağmurlu ve yolun ıslak olduğu ve kazaya etken yol sorununun olmadığının açıkça belirtildiği, dolayısıyla kazanın yol yapısındaki uygunsuzluklar ya da projeye aykırılıklar sebebiyle meydana geldiği iddiasını kabul etmemin mümkün oladığı, sürücü…’ın gerek havanın yağışlı ve yolun ıslak olması ve gerekse viraja giriyor olması sebebiyle hızını azaltması ve yol şartlarına göre araç hakimiyetini sağlaması gerektiği halde bu hususları yerine getirmemesi sebebiyle kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için meydana gelen kazada sorumluluklarında olduğu düşünülse bile davacının taraf, kazanın, yoldaki mevcut beton bariyerlerin sabitlenmemiş olması, yol yapısındaki uygunsuzluklar ve projeye aykırılıklar sebebiyle meydan gelmiş olduğunu iddia ettiği, ancak Belediyeler kamu tüzel kişileri olup yükümlü bulundukları kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluklarının özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, kamu tüzel kişilerinin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca, idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği, dolayısıyla, meydana gelen kaza sebebiyle müvekkil idare aleyhine ikame edilecek olan davanın görüleceği yerin idare mahkemeleri olduğu, kaza sonucu meydana gelen zararda da herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davanın müvekkili idareye ihbarında davacı yanın hukuki yararının olmadığını beyan etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamışlardır.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri kapsamında açılan motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi (geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli iş göremezlik tazminatı, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, bakıcı gideri) ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacıya ait tedavi evrakları,
-Kaza tespit tutanağı,
-İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti,
-Konak İlçe Emniyet Müdürlüğünün 21/10/2015 tarihli yazısı ve eki,
-Gaziemir İlçe Emniyet Müdürlüğünün 20/10/2019 tarihli yazısı ve eki,
-… A.Ş nin 21/10/2015, 14/03/2016 tarihli yazısı ve eki,
-Buca İlçe Emniyet Müdürlüğünün 24/03/2016 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı … Hukuk Müşavirliğinin 01/03/2016 tarihli yazısı,
-Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 147/08/2016 tarihli raporu,
-Ege ATK’nın 11/10/2016 tarihli maluliyet raporu,
-İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 1/10/2017 tarihli kusur raporu,
-Ege ATK’nın 28/08/2018 tarihli maluliyet raporu,
-İstanbul ATK’nın 30/01/2019, 29/11/2019,28/08/2020 tarihli ön raporu,
-İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulunun 23/12/2020, 24/09/2021 tarihli maluliyet raporu,
-İzmir SGK’nın 05/01/2022, 03/03/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Türkiye Noterler Birliğnin 04/02/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İstanbul ATK 2. Üst Kurulunun 28/07/2022 tarihli maluliyet raporu,
-… A.Ş nin 28/09/2022 tarihli yazısı ve eki ,
-Bilirkişi …’in 26/01/2023 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacıların, davacı …’ın 23/10/2014 tarihinde İzmir ili Karabağlar İlçesi Gediz Köprü Alt Geçidinde yayalara ayrılmış yaya kaldırımında alt geçidi yaya olarak geçtiği sırada davalı …’a ait ve davalı … idaresindeki … plaka sayılı aracın kendisine çarpması nedeniyle yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, trafik kazası nedeniyle yaralandığı, uzun süre tedavi gördüğü, bu kaza nedeniyle geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile manevi zararlarının bulunduğu ve … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiası ile aracın zmms sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, aracın işleteni … ve sürücüsü …’dan iş bu dava ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları, davalı …’in mahkemenin görevli olmadığı, kazanın meydana gelmesinde kendisinin kusuru bulunmadığı, ilgili idarelerin hizmet kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiği, mahkemece maluliyet tespitine ilişkin rapor alınması gerektiği, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğu, zenginleşme aracı olduğu, talebin zamanaşımına uğradığını savunduğu, diğer davalıların davaya cevap vermediği, bunun yasal sonucu olarak davacının iddialarını inkar etmiş sayıldığı, taraflar arasında mahkemenin görevli olup olmadığı, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının söz konusu kaza nedeniyle bedensel zarara uğrayıp uğramadığı, zararının bulunup bulunmadığı, geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve manevi tazminat talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise talep edilebilecek miktarın ne olduğu, davalı sürücünün kusurlu olup olmadığı ve davalıların söz konusu zarardan sorumlu olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı sigorta arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmadığı, uyuşmazlığın sorumluluk sigortalarından kaynaklandığı, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, diğer davalılar yönünden ise davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, davanın aynı hukuki ilişki ve nedenden kaynaklandığı, davalılardan biri hakkında verilecek hükmün diğerlerini etkileyecek nitelikte bulunduğu, söz konusu uyuşmazlığın birlikte çözümlenmesi ve karara bağlanmasının gerekli olduğu, tüm davalılar yönünden davanın birlikte yürütülmesi gerektiği anlaşılmakla davalı … vekilinin görev itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuş ise de, davaya konu kazada davacının yaralandığı, TCK’nun 66, 89, TBK’nun 72 ve KTK’nun 109. maddeleri uyarınca taksirle yaralanma suçuna vücut veren olayda 8 yıllık ceza dava zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, kaza tarihi ile dava tarihi arasında bu sürenin dolmadığı anlaşılmakla davalı … vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde 10.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, ancak maddi tazminat talebinin hangi zarar kalemlerine ilişkin olduğunu bildirmediği, bunun üzerine mahkememizce 14/12/2015 tarihli ara karar ile davacı vekiline talebini açıklamak, somutlaştırmak ve ayrıştırmak üzere süre verildiği, davacılar vekilinin 29/12/2015 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’sinin bakıcı gideri, 1.000,00 TL’sinin SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, 1.000,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı, 7.000,00 TL’sinin ise sürekli iş göremezlik tazminatı isteğine ilişkin olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Davacının dava konusu kazaya ilişkin şikayeti üzerine davalı … hakkında adli soruşturma yürütüldüğü, soruşturma neticesinde İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında taksirle yaralama suçundan dava açıldığı, dava neticesinde 12/12/2016 tarih ve …, … karar sayılı ilam ile sanık Burhaneddin’in kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, mağdur …’ın yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği gerekçesi ile hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu karara karşı sanık vekilinin itiraz kanun yoluna başvurduğu, itirazın İzmir … Ağır Ceza Mahkemesinin 27/01/2017 tarih ve … değişik iş sayılı kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava konusu kazada davacı, davalı sürücü ve dava dışı üçüncü kişilerin kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti için mahkememizce dosyanın İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderildiği, ATK’nın 21/10/2017 tarihli raporunda, 23.10.2014 günü saat 19:45 sıralarında, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile 4326 sokağı takiben Gediz istikametinden Yeşillik istikametine seyri sırasında, olay mahalli demiryolu köprüsü altına geldiğinde virajda direksiyon hakimiyetini kaybedip sağa yönelmesi ve yol kenarında bulunan bariyerlere çarpması ile bariyerin devrilerek yaya kaldırımda yürümekte olan davacı yaya…’ın üzerine düşmesi sonucu yayanın yaralanmasıyla sonuçlanan dava konusu kazanın meydana geldiği, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki otomobili ile seyri sırasında, hızını aracının teknik özelliklerine, mahal, hava, yol ve zemin şartlarına göre ayarlamaması, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyretmesi neticesinde olay mahalline geldiğinde; işaret levhalarını dikkate almadan mevcut hızıyla viraja girmesi ve direksiyon hakimiyetini kaybedip kontrolsüzce sağa yönelerek yolun sağında bulunan bariyerlere çarpması ile sebebiyet verdiği, sevk ve idare hatasından kaynaklanan kazada asli ve %100 kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın ise olay mahallinde yol dışında yaya kaldırımında bulunduğu esnada davalı sürücü idaresindeki aracın direksiyon hakmiyetini kaybedip sağdaki bariyerlere çarpması ve bariyerin üzerine çıkarak bariyerin devrilmesi ve kendisine çarpması ile karıştığı kazada atfı kabil kusuru bulunmadığı, kusursuz olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce davacının zararının bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla maluliyetinin belirlenmesi yoluna gidildiği, bu kapsamda Ege ATK’dan maluliyet raporu düzenlenmesinin istenildiği, Ege ATK’nın 11/10/2016 tarihli raporu ile psikiyatri anabilim dalından konsultasyon talep edildiği, bu birimce düzenlenen rapora göre davacının 6 ay düzenli psikiyatrik takibinin gerektiği, buna göre bu birim tarafından rapor düzenlendikten sonra maluliyet değerlendirilmesinin yapılabileceğinin mahkememize bildirildiği, mahkememizce 30/03/2018 tarihli ara kararla Ege ATK’dan yeniden rapor düzenlenmesinin istenildiği, Ege ATK’nın 28/08/2018 tarihli raporunda Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre davacının sürekli sakatlık oranının % 56, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davalılarca bu rapora itiraz edildiği, itiraz üzerine mahkememizce dosyanın İstanbul ATK’ya gönderildiği, İstanbul ATK tarafından 30/01/2019, 29/11/2019 ve 28/08/2020 tarihli ön raporların düzenlendiği, mahkememizce ön raporlar doğrultusunda istenilen eksikliklerin giderildiği ve davacının muayene için ATK’ya gönderildiği, İstanbul ATK tarafından düzenlenen 23/12/2020 tarih ve … karar sayılı raporda, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre davacının sürekli sakatlık oranının % 25.2, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, taraflarca bu rapora itiraz edildiği, mahkememizce 02/07/2021 tarihli celse ara kararı ile, mahkememizin 02/11/2020 tarihli yazısı ile ATK’dan trafik kazası tarihi olan 23/10/2014 tarihi itibariyle davacı …’ın geçici iş göremezlik süresi içinde başka birisinin bakımına muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise bakım hizmetine ihtiyaç duyulan sürenin ve bakım ihtiyacı oranının ne kadar olduğu, davacının yaşı ve sürekli maluliyet oranı gözetildiğinde sürekli maluliyeti bakımından da geçici işgöremezlik süresi sonrasında bakiye ömrü için bakıcı hizmetine ihtiyaç duyup duymayacağı, bakım hizmetine ihtiyaç duyulan sürenin ve bakım ihtiyacı oranının ne kadar olduğu, uğramış olduğu geçici ve sürekli iş görememezlik oran ve süresinin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerince tespiti ile rapor düzenlenmesinin istenildiği halde ATK 2. İhtisas Dairesinin 23/12/2020 tarih ve … sayılı raporunda davacının geçici ve sürekli iş göremezlik dönemi içerisinde bakıcı ihtiyacı bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmediği, ayrıca talebimiz doğrultusunda raporun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmediği gerekçesiyle ATK’dan yeniden rapor düzenlenmesinin istenildiği, İstanbul ATK’nın 24/09/2021 tarih ve … karar sayılı raporu ile, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak yapılan değerlendirmede davacının sürekli sakatlık oranının % 25,2, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu, davacının başkasının sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacı vekili ile davalı … vekilinin söz konusu rapora itiraz ettiği, mahkememizce Ege ATK’nın 28/08/2018 ve İstanbul ATK’nın 24/09/2021 tarihli raporları arasında çelişki bulunduğu dikkate alınarak raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek üzere dosyanın İstanbul ATK’ya yeniden gönderildiği, İstanbul ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 28/07/2022 tarihli raporda Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak yapılan değerlendirmede davacının sürekli sakatlık oranının % 25,2, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu, davacının başkasının sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın mahkememizce aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 26/01/2023 tarihli raporunda; İstanbul ATK 2. Üst Kurulunun 28/07/2022 tarihli raporuna göre davacının %25,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği, gelirinin hesaplamalarda asgari ücret olarak dikkate alındığı, TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant yöntemine göre bakiye ömür ile aktif ve pasif dönem sürelerinin belirlendiği, SGK tarafından davacıya yapılan ödeme bulunmadığı, davalı … Sigorta tarafından yargılama sırasında 27/04/2022 tarihinde davacıya ferileri ile birlikte 441.169,41 TL ödeme yapıldığı, ödeme tarihine göre davacının zararının karşılanıp karşılanmadığının tespitinin yapıldığı, ödemenin dava tarihinden (07.09.2015) sonra yapılmış olması sebebiyle güncelleştirilmeksizin mahsup yoluna gidildiği, davacının ödeme tarihi olan 27.04.2022 tarihi itibari ile sürekli iş göremezlik zararının 440.917,27 TL olduğu, davacıya asıl alacak olarak davalı sigorta tarafından 268.000,00 TL ödendiğinden gerçek zararının karşılanmadığı, bu nedenle rapor tarihi itibariyle güncel verilere göre hesaplama yapıldığı, davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 5.045,97 TL, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 733.369,72 TL olduğu, davalı sigorta tarafından kendisine ödenen bedelin (268.000,00 TL) mahsubu sonrası sürekli maluliyetten kaynaklanan bakiye alacağının 465.369,72 TL olduğu, davacının bakım giderinin Adli Tıp Kurumu raporundaki süre (1 ay) olduğu kabul olunduğunda 1.134,00 TL, hastanede yatmış olduğu süreler ve sonrası ihtiyaçları yönünden işbu bilirkişi raporunda belirlenen bakım sürelerinin kabul olunması halinde ise 3.453,75 TL olduğu, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 905,32 TL ve tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin 1.500,00 TL olabileceği, hastanede yattığı süre boyunca olması muhtemel refakatçi giderinin ise 1.750,00 TL olabileceği, davacının toplam maddi tazminat alacağının bakım giderinin Adli Tıp Kurumu raporundaki süre (1.134,00 TL) olduğu kabul olunduğunda 475.705,01 TL, bakım giderinin hastanede yatmış olduğu süreler ve sonrası ihtiyaçları yönünden işbu raporda belirlenen süre (3.453,75 TL) olduğu kabul olunduğunda ise 478.024,76 TL olacağı yönünde görüş ve kanat bildirildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı …nin 23/10/2014 tarihinde yaya olarak yürüdüğü sırada davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpması neticesinde çift taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, söz konusu olaya ilişkin olarak adli soruşturma yürütüldüğü, davalı … hakkında mahkumiyet ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, mahkememizce alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 11/10/2017 tarihli kusur raporuna göre, davalı sürücü …’in hızını aracının teknik özelliklerine, mahal, hava, yol ve zemin şartlarına göre ayarlamadığı, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyrettiği, işaret levhalarını dikkate almadan mevcut hızıyla viraja girdiği ve direksiyon hakimiyetini kaybedip kontrolsüzce sağa yönelerek yolun sağında bulunan bariyerlere çarpması ile kazaya sebebiyet verdiği, asli %100 kusurlu olduğu, davacının ise yaya kaldırımında bulunduğu esnada davalı sürücü idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip sağdaki bariyerlere çarpması ve bariyerin üzerine çıkarak bariyerin devrilmesi ve kendisine çarpması ile karıştığı kazada atfı kabil kusurunun bulunmadığı, kusursuz olduğu, davalı … vekili tarafından söz konusu rapora itiraz edilmiş ise de, söz konusu yolun demiryolu alt geçidi olduğu, yaya ve araçlar tarafından kullanıldığı, yayalara ayrılan özel bir alanın bulunduğu, bu alanın beton bariyerlerle yoldan ayrıldığı, kazanın oluş biçimi, kaza tespit tutanağı ve ceza dosyası kapsamındaki beyanlar ile bu mahkemece yapılan keşif ve alınan raporların mahkememizce alınan raporla uyumlu olduğu, yaya kaldırımında bulunan davacı …’nin kazanın önlenmesinde alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, kusursuz olduğu, davalı davalı …’in hızını yol, hava ve trafik durumuna göre ayarlamadığı, kazanın meydana gelmesinde tek etken olduğu, asli ve tam kusurlu kabul edilmesinin hakkaniyetine uygun olduğu, bu nedenle yeniden kusur raporu alınmasının yargılamaya katkı sağlamayacağı anlaşıldığından davalının ATK kusur raporuna ilişkin itirazı mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Davacının maluliyeti yönünden ise İstanbul ATK 2. Üst Kurulunun 28/07/2022 tarihli maluliyet raporunda davacının %25,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş ise de mahkememizce bu rapora ilişkin olarak ATK rapor ücretini yatırmak üzere davacı vekiline 21/09/2022 tarihli celsede iki haftalık kesin süre verildiği ve sonuçlarının hazır bulunan davacı vekiline tefhim ve ihtar edildiği, ancak davacı vekili tarafından bu ara karar gereğinin kesin süre içerisinde yerine getirilmediği, her ne kadar davacı vekili 21/09/2022 tarihli celsede verilen kesin sürenin yasaya aykırı olduğunu, rapor ücretinin nereye yatırılacağının kararda belirtilmediğini belirterek mahkememizden yeniden süre verilmesi talebinde bulunmuş ise de davacı vekiline verilen sürenin kesin süre olduğu, ayrıca söz konusu ara kararda kesin sürenin sonuçlarının açıkça ihtar edildiği, davacı vekilinin ara karar doğrultusunda ATK rapor ücretini mahkememiz veznesine yatırması yönünde herhangi bir yasal engel bulunmadığı, ayrıca davacı vekilinin kendisine tanınan kesin süre içerisinde mahkememize yönelen herhangi bir talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak davacı vekilinin talebinin mahkememizce reddedildiği, davacı vekilinin yasal süresinden sonra 26/12/2022 tarihinde bu rapora ilişkin olarak mahkememiz veznesine ödeme yaptığı, davacının kesin süre içerisinde delil avansını yatırmaması nedeniyle İstanbul ATK 2. Üst Kurulunun 28/07/2022 tarihli maluliyet raporuna delil olarak dayanamayacağı, bu halde mevcut dosya kapsamına göre davacının maluliyetinin değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda yapılan incelemede de dosyamız içerisinde Ege ATK’nın 28/08/2018 ve İstanbul ATK’nın 24/09/2021 tarihli raporlarının bulunduğu, Ege ATK maluliyet raporunda davacının geçici ve sürekli bakım ihtiyacının değerlendirilmediği, tedavi ile çalışma olanağı veren post travmatik stres bozukluğu teşhisi yönünden de raporda belirtilen psikolojik bozuklukların kaza ile illiyet bağı olup olmadığına ilişkin bilgi bulunmadığı ve ayrıca heyette psikiyatri uzmanının da yer almadığı, bu nedenle bu raporun bu haliyle hükme esas alınmaya elverişli olmadığı, İstanbul ATK’nın 24/09/2021 tarihli raporu yönünden yapılan değerlendirme de ise, söz konusu raporun mahkememizce istenilen tüm hususlarda değerlendirme içerdiği ve dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olduğu, davalı … vekili tarafından söz konusu rapora itiraz edilmişse de davacının 23.10.2014-17.12.2014, 31.08.2015-08.09.2015, 15.12.2015-17.12.2015 ve 23.02.2016-29.02.2016 tarihleri arasında Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatarak pelvis bilateral pubis kırığı, sağ ilium ve sakrum kırığı ile ince bağırsak perforasyonu primer onarımı nedeniyle tedavi edildiği, karın ön duvarında meydana gelen defekt sebebiyle deri grefti uygulaması yapıldığı ve mevcut greft onarımının iki kez tekrar yapıldığı, ayrıca bu süreçte kendisinde mesane perforasyonu oluştuğu ve ilgili perforasyona bağlı olarak zaman zaman aralıklı fistül izlendiği, davacının İstanbul ATK’nın 30/01/2019, 29/11/2019 ve 28/08/2020 tarihli ön raporları doğrultusunda mahkememizce yargılama aşamasında hastaneye sevk edildiği, son sağlık durumunun tespit edildiği, tedavisine ilişkin tüm belgelerin dosyaya kazandırıldığı, ayrıca İstanbul ATK tarafından 05/02/2020 tarihinde bizzat muayenesinin yapıldığı, post travmatik stres bozukluğu teşhisi yönünden davacının yeterli tedavi öyküsü olmaması nedeniyle tedavi ile işlevsellik değerlendirmesi yapılamadığı, bu teşhis yönünden maluliyet kararı verilmediği, Yargıtay …ve …(Kapatılan). Hukuk Dairelerinin 2021 yılı ve sonrasındaki yerleşik içtihatlarına göre maluliyete ilişkin alınacak raporların kaza tarihine göre 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği, buna göre kaza tarihi olan 23/10/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının maluliyetinin tespit edilmesi gerektiği, maluliyet raporunun düzenlenmesinde rapor tarihinde mevcut evrak doğrultusunda kişide mevcut olan arıza ve hastalıklara göre yapıldığı, ayrıca bazı arızaların yönetmeliğin eki olan cetvellerde farklı maddelerde değerlendirilebildiği ve bunun hangi maddede değerlendirileceğine ait kesin yönergeler bulunmadığı, takdirinin hekimin tercihine bırakılmış olduğu, bu nedenle farklı oranlar çıkabildiği, bu durumların yönetmelikten kaynaklandığı, bu nedenle meslekte kazanma gücü kaybı oranı raporlarının objektif olarak değerlendirilemeyebileceği ve çelişkiden bahsedilemeyeceği, açıklanan nedenlerle İstanbul ATK’nın 24/09/2021 tarihli maluliyet raporunun denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davalı vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı, buna göre somut olayda davacının %25,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği olarak maluliyetinin dikkate alınmasının gerçek zarar ve hakkaniyete uygun olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
Mahkememizce alınan 26/01/2023 tarihli aktüer raporunda davacının sürekli maluliyetten kaynaklı 733.369,72 TL maddi zararı olduğu, davalı sigorta tarafından kendisine ödenen bedelin (268.000,00 TL) mahsubu sonrası sürekli maluliyetten kaynaklanan bakiye alacağının 465.369,72 TL, geçici iş göremezlikten kaynaklı alacağının 5.045,97 TL, bakım giderinin 1.134,00 TL, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 905,32 TL, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin 1.500,00 TL ve hastanede yattığı süre boyunca olması muhtemel refakatçi giderinin ise 1.750,00 TL olabileceği, talep edebileceği toplam maddi tazminat alacağının 475.705,01 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmişse de davacının yargılama sırasında davalı … Sigorta A. Ş’den 27/04/2022 tarihinde kaza tarihi itibariyle poliçe teminat limiti olan 268.000,00 TL’yi ferileri ile birlikte 441.169,41 TL olarak tahsil ettiği, davacının bu ödemeden sonra 21/09/2022 tarihli celsede davalı … Sigorta A.Ş. yönünden davadan feragat ettiği, bu durumda yerleşik Yargıtay uygulamaları doğrultusunda davacı tarafın, zarardan müteselsilen sorumlu olan davalılardan biriyle yapacağı sulh ve ibra nedenine dayanan davadan feragatten, diğer müteselsil sorumluların yararlanması gerektiği, ne var ki belli limitler dahilinde, işletene düşen hukuki sorumluluğu üstlenen trafik sigortacısına verilen ibra ve sigortacı hakkındaki feragatin, işleten bakımından poliçedeki teminat limiti kadar ve sürücü bakımından ise ancak sigortacının fiilen ödediği miktar kadar dikkate alınabileceği, buna göre davalı sigorta tarafından davacıya kaza tarihi olan 23/10/2014 tarihi itibariyle geçerli teminat limiti olan 268.000,00 TL ödendiğine göre davalı sigortanın feragat nedeniyle tamamen, davalı işleten ve sürücünün ise yapılan ödeme tutarıyla sınırlı olarak sorumluluktan kurtulduğu, yine davacı davalı sigorta yönünden davadan feragat etmekle bilirkişi tarafından hesaplanan ve zmss sağlık giderleri teminatı kapsamında kalan davacının SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı alacakları yönünden de davalı işleten ve sürücünün sorumluluktan kurtulduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle davacının feragati nedeniyle, davalı sürücü ve işletenden SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği, davacının sürekli iş göremezlik tazminat talebi yönünden de bu davalılar bakımından yapılan ödemenin hesaplanan tazminat miktarından güncellenmeksizin mahsup edilmesi gerektiği, böylece davacının davalı işleten ve sürücüden 465.369,72 TL(733.369,72-268.000,00) sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebileceği, davalı …’in meydana gelen kazada haksız fiil faili/sürücü olarak, diğer davalı …’ın ise işleten olarak müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı işleten ve sürücü yönünden temerrüdün 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesi uyarınca haksız fiil tarihi olan 23/10/2014 tarihi itibariyle gerçekleştiği, ayrıca meydana gelen zararın niteliğine ve tarafların sıfatına göre talep edilebilecek faiz türünün yasal faiz olduğu, davacının 22/03/2023 tarihinde değer artırım dilekçesi sunduğu, davalı … vekili tarafından bu dilekçeye karşılık zamanaşımı defi ileri sürülmüş ve davanın kısmi dava olduğu savunulmuş ise de davaya konu kazanın 23/10/2014 tarihinde meydana geldiği, davanın 07/09/2015 tarihinde ikame edildiği, davacı vekilinin dava dilekçesinin açıklamalar bölümünün 6. maddesinde davacının tedavisinin halen devam ettiği, meydana gelen zararın dava tarihi itibariyle belirli olmadığı, belirsiz olduğu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu beyan ettiği, yine bu beyanını 14/12/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında da teyit ettiği ve davanın belirsiz alacak davası olduğunu açıkladığı, buna göre davanın belirsiz alacak davası olduğu ve dava konusu uyuşmazlıkta dava tarihi itibariyle dava konusu tazminat alacağı yönünden zamanaşımının kesildiği ve 22/03/2023 tarihli değer arttırım dilekçesine karşı davalının zamanaşımı defini ileri sürülemeyeceği, davalının savunduğu şekilde işbu dava kısmi dava olarak kabul edilecek olsa dahi davacı asilin işbu dava açıldıktan sonra da dava konusu kaza nedeniyle uğradığı bedensel zararlar sebebiyle Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 31.08.2015-08.09.2015, 15.12.2015-17.12.2015 ve 23.02.2016-29.02.2016 tarihlerinde yatarak(ameliyatlı) tedavi gördüğü, karın ön duvarında meydana gelen defekt sebebiyle deri grefti uygulaması yapıldığı ve mevcut greft onarımının iki kez tekrar gerçekleştirildiği, ortaya çıkan zararın, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösterdiği, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıktığı, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişikliklerin (zarardaki değişme) söz konusu olduğu, zararın kapsamını belirleyecek hususun, gelişmekte olan bu durum olduğu ve bu gelişme sona ermedikçe zararın henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresinin bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacağı, buna göre davacının tedavi sürecinin tamamlandığı 29/02/2016 tarihi itibariyle zamanaşımının işlemeye başlayacağı, TCK’nun 66, 89, TBK’nun 72 ve KTK’nun 109. maddeleri uyarınca taksirle yaralanma suçuna vücut veren olayda 8 yıllık ceza dava zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, 29/02/2016 ile değer artırım dilekçesinin tarihi olan 22/03/2023 tarihi arasında bu sürenin dolmadığı, davalının zamanaşımı definin bu nedenle de yerinde olmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24/05/2019 tarihli, 2017/8 esas, 2019/3 karar sayılı kararında, “…HMK 179’da (HUMK m.87) ifade edilen, “ıslah bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur.” Hükmü ile anlaşılması gereken mahkeme usul işlemleridir. Bu amaçla verilen bir ıslah dilekçesi dava dilekçesindeki istemi ve ferilerini ortadan kaldırmayacak, sadece istenilen rakamı değiştirecektir. Hal böyle olunca, ıslahla artırılan tutar yeni bir dava olmadığından, ilk dava dilekçesinde yer alan bütün unsurlar, faiz istemi de dahil olmak üzere, ıslahla artırılan kısım için de uygulanabilir olmalıdır. Islah dilekçesinde, dava dilekçesindeki iddia ve istemlerin bu arada faiz talebinin tekrarlanmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Dava dilekçesindeki faiz istemi, ıslah dilekçesini de kapsar…” belirtildiği üzere eldeki davanın kısmi dava olması halinde dahi davacılar vekilinin dava dilekçesinde faiz başlangıcının olay tarihinden itibaren işletilmesi talebine karşın ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilemeyeceği, davalı … vekili tarafından yine davacının yargılamanın uzamasına sebebiyet verdiği, zararı artırdığı, müterafik kusurlu olduğu ve tazminattan indirim yapılması gerektiği savunulmuşsa da yaya konumunda olan davacının kazanın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunmadığı, ATK 2. İhtisas Dairesi’nin 24/09/2021 tarihli raporunda tespit edilen maluliyetler yönünden davacının zararın artmasında etkisinin bulunmadığı, yargılama sırasında adres değişikliği nedeniyle tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmadığı, ayrıca TBK’nın 55. maddesi uyarınca hesaplanan tazminatın, hakim tarafından miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamayacağı veya azaltılamayacağı, mahkememizce alınan 11/10/2017 tarihli ATK kusur raporu, İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesinden alınan 24/09/2021 tarihli maluliyet raporu ve 26/01/2023 tarihli aktüer bilirkişi raporlarının oluşa ve dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat taleplerinin davalılar … ve … yönünden kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı … Sigorta A. Ş. yönünden ise feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmak, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek, bir teselli, bir savunma ve ruhu tatmin etmek amacıyla insan yaşamının kutsallığı çevresinde olayın oluş şekline, tarafların kusur oranlarına, meydana gelen yaralamanın niteliğine (İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesinin 24/09/2021 tarihli maluliyet raporuna göre davacı …’nin %25,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği, 23.10.2014-17.12.2014, 31.08.2015-08.09.2015, 15.12.2015-17.12.2015 ve 23.02.2016-29.02.2016 tarihleri arasında Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatarak tedavi gördüğü, birden fazla ameliyat geçirdiği) davacıların yaşına, yaşanan olaydan doğrudan etkilenmelerine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine, günün ekonomik koşullarına, hak ve nesafet kurallarına göre meydana gelen kazada sürücü ve haksız fiil faili olarak % 100 kusurlu olan davalı Burhaneddin ile davalı işleten …’ın, davacı… ile onun eşi olan ve yaşanan ağır bedensel zarar sebebiyle 6098 sayılı TBK’nın 56/2. maddesi uyarınca manevi tazminat talep edebilecek olan davacı …’in uğradığı manevi zarardan sorumluluğu bulunduğu ve kaza tarihi itibariyle temerrüde düştüğü ve davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarlarının makul ve ölçülü olduğu, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermeyeceği değerlendirilmekle davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için ise 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından kesin süre içerisinde ücreti ödenmediğinden mahkememizce hükme esas alınmayan İstanbul ATK 2. Üst Kurulunun 28/07/2022 tarihli raporuna ilişkin yapılan yargılama gideri davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta yönünden davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının tedavi gideri, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-Davacının sürekli iş göremezlik tazminat talebinin kabulü ile 465.369,72 TL’nin trafik kaza tarihi olan 23/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KABULÜ ile 15.000,00 TL’nin trafik kaza tarihi olan 23/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KABULÜ ile 10.000,00 TL’nin trafik kaza tarihi olan 23/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Alınması gerekli 33.497,15 TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından yatırılan 119,55 TL peşin harç ve 7.992,69 TL ıslah harcı toplamı olan 8.112,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.384,91 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
7-Davacılar tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 119,55 TL peşin harç, 7.992,69 TL ıslah harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 1.033,00 TL ATK rapor ücreti, 1.660,10 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 11.583,04 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (490.369,72/503.024,76=0,97) 11.291,63 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden takdir edilen 68.151,76 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE,
9-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4. maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE,
10-Davacı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-4. maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE,
11-Davalı … Sigorta A.Ş’nin vekalet ücreti talebi olmadığından bu konuda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
12-Davalı … kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden davacı …’ın reddolunan maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalı …’a ÖDENMESİNE,
13-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2023

Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı