Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/8 E. 2021/788 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/8 Esas
KARAR NO : 2021/788

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 08/01/2014
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 08/01/2014 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin ticaret sicilinin Merkez – … numarasında tescilli merkezi İzmir … Sokak No … Karabağlar olan inşaat işleri yapan akaryakıt ve likit gaz istasyonu çalıştıran … … Ürünleri San.Ve Tic.Ltd. Şti. ünvanlı şirketin %49 hisseli ortağı olduğunu, diğer ortağın %51 hisseli davacının babası olan davalı olduğunu, davalının daha önce şirketi münferiden temsile ve yönetmeye yetkili müdür olduğunu, davalı babanın müvekkilinin annesinden boşandığını, kendisinden 25 yaş küçük bir hanımla evlendiğini, bu hanımdan 6 yaşında bir çocuğu bulunduğunu, davalının yeni eşinin müvekkilini şirkette istemediğini, şirketi kendisi ve çocuğu için planladığını, ikinci eşinin etkisinde kalan davalının 2010 yılında öz oğlunu görmemezlikten gelip şirket ile yaptığı her tasarrufu ondan gizlemeye onu yok saymaya başladığını, şirketin daha önce bayiliğini yaptığı … ile sözleşmesinin bittiğini, davalının …’un bayiliğini yapmak üzere … … Tic AŞ. ile protokol ve sözleşme imzaladığını, müvekkilinin bundan haberdar olmadığını, müvekkilinin karar defterini incelemek istediğini ancak defterin kendisine verilmediğini ,Ticaret Sicilde yapılan incelemede müvekkili ile davalıdan ibaret iki kişilik ortaklar genel kurulunun müvekkili de varmış gibi toplanarak müvekkili adına … … tarafından atılan veya bir çalışana attırılan sahte imza ile şirket karar defterine müvekkilinin payının %4 ,davalının payının %96 olacak şekilde oluşmasını sağlayan 27/09/2010 tarihli ve 31 numaralı ve yine sahte imza ile davalının 10 yıl süre ile tek başına yetkili müdür tayin edilmesine dair 27/10/2010 tarih 32 numaralı kararının alınıp yazıldığını öğrendiğini, bunun üzerine … ATM …/… sayılı dosyada dava açıldığını, mahkemece sahtecilik yapılarak oluşturulan müvekkilinin hisselerinin devri ile … … ‘in 10 yıllığına yeniden müdür tayin eden kararların yok hükmünde olduğuna karar verdiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin üstünde şirkete ait petrol istasyonunun bulunduğunu Bozyaka ‘da çok değerli iki büyük arsanın … … ile yarı yarıya ortağı olduğunu, müdür … … ‘in baba oğlu oldukları için birbirlerine güvenerek şirketin iyi yönetilmesi için 17 – 18 sene önce karşılıklı olarak verdikleri çok geniş yetkili vekaletnameyi kullanmak üzere ortak oldukları bu iki arsa ile müvekkiline ait çok değerli iki taşınmazı müvekkiline haber vermeden bedelsiz olarak üzerine geçirdiğini, bunun üzerine … AHM’de …/… sayılı dosya ile vekaletin suistimali nedeniyle tapu iptali ve müvekkili adına tescil davası açıldığını, mahkemenin vekaletin kötüye kullanıldığını tespit ederek tapuların iptali ile müvekkili adına tesciline karar verdiğini, … ATM ‘nin … … ‘in yeniden 10 yıllığına müdür seçilmesine dair kararının yok sayılmasına ilişkin kararının kesinleşmesinden sonra müvekkilinin Ticaret Siciline başvurarak eski hale avdet eden durumun ilan ve tescil ettirilmesini istediğini, … … ‘in ise İzmir … Noterliğinin 05/03/2013 tarih … sayılı ihtarnamesini keşide ederek müdür seçimi ve müdürün silah ruhsatı alması gündemi ile ihtarname gönderdiğini, müvekkilinin önce mahkeme kararının uygulanmasını kendi hisselerinin ticaret siciline tescil ile ilan edilmesini, sonra toplantı yapılmasını, İzmir … Noterliğinin 15/03/2013 tarih … sayılı ihtarnamesi ile bildirdiğini, müvekkilinin bu isteğinin yerine getirilmediğini ve … … ‘in tek başına toplantı yapıp kendisini 10 yıl süre ile müdür seçerek emrivaki yaptığını, bu kararının yok hükmünde olduğunu, şirketin 2. ATM kararının kesinleştiği 28/06/2013 tarihinden itibaren organsız olduğunu, müvekkilinin şirket ortaklığı dışında yönetici olarak da çalıştığını, olayların patlak vermesinden sonra … … tarafından işten çıkarıldığını, SSK kaydının kapatıldığını ve şirkete bir daha sokulmadığını, şirketin daha önce bayiliğini yaptığı … ile sözleşmesinin bitimine yakın … … ‘in gizlice … bayiliğini yapmak üzere … … Tic AŞ. ile protokol ve sözleşme imzaladığını, protokole göre … … TAŞ. şirkete 1.000.000,00 TL imaj destek bedeli ödediğini, … … ‘in bu parayı müvekkilinden gizlediğini, müvekkilinin İzmir … Noterliğinin 11/11/2013 tarih … sayılı yevmiye numaralı ihtarnamede paranın akıbetini sorduğunu, ihtarnamede ayrıca kendisinin şirkete sokulmadığı, 3-4 yıl içinde şirket hesapları ve işleri hakkında TTK 613/1 maddesine istinaden bilgi istediğini, şirketin 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait bilançolarını … ‘dan gelen 1.000.000,00 TL ‘nin hangi hesaplarda tutulduğunu, şirketin hangi bankalarda ne kadar parasının olduğunu, şirketin … … ve başkalarına aile efradına borç para verip vermediğini, vermiş ise ne kadar verdiğini, demirbaş kayıtlarına giren çıkan malzeme, araç gereç, tanker, otomobil olup olmadığını, alınan satılan otomobili jeep vs., 27/10/2017 tarihinden itibaren alınmış kararları sorduğunu, bu konularda bilgi istediğini, sorunları görüşmek üzere 5 gün içerisinde ortaklar genel kurul toplantı gününün belirlenip bildirilmesini istediğini, İzmir … Noterliğinin 15/11/2013 tarih … sayılı cevabi ihtarnamesinde bilgilerin hazırlandığı, makul zamanda toplantı gününün bildirileceği tek kişi ile 25/03/2013 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında kendisinin müdür seçilmesi dışında şimdiye kadar alınmış bir karar bulunmadığının bildirildiğini, müvekkilinin evvelce şirkette çalışmış … … isimli şahıs ile 13/12/2013 tarihinde şirkete gittiğini inceleme yapmak istediğini ancak içeri alınmadığını, müvekkilinin karakola giderek şikayetçi olduğunu ve ifade verdiğini, bu arada müvekkilinin … … ‘in şirket merkezinde şirket merkezini adres göstererek konusu petrol ürünleri ticareti ve inşaatı olan şirketle aynı faaliyeti yapacak yeni eşinin ve çocuğunun da ortak olduğu bir limited şirket kurup 02/01/2012 tarihinde sicile tescil ettirdiğini öğrendiğini, TTK 613/2 maddesine göre ortakların şirket çıkarlarını zedeleyecek davranışlarda bulunamayacağını, ortakların şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda olduğunu ayrıca … … ‘in müdürlük de yaptığından TTK 626. Maddesine göre müdürler ve yönetimle görevli kişilerin görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü olduklarını, müdürlerin şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacaklarını, şirketin uzun süredir kar dağıtmadığını, yasal yedek akçelere ayrıldıktan sonra şirketin dağıtmaya hazır ne kadar parasının olduğunun müvekkilince bilinmediğini, müvekkilinin şirkette yönetici olarak mesai saati ile sınırlı olmadan gece gündüz çalıştığını, bu çalışması nedeniyle maaşta aldığını, bu sebeple kar dağıtılmaması konusunda 2010 yılından önce babasını pek zorlamadığını ancak işten atılması nedeniyle kazanç elde edemediğini en kötü zamanında yıllık net 150.000,00 TL kar eden benzin istasyonunun yarıya yakın pay sahibi olmasına rağmen müvekkilinin şirkete sokulmadığını, benzin istasyonunda 8 adet bankamatik bulunduğunu, bunlardan aylık 20 -25.000,00 TL kira geliri elde edildiğini, … … ‘in kesin mahkeme kararına rağmen müvekkilinin şirketteki hisselerini ve bilirkişi raporuna göre işlem tarihinde 4.500.000,00 TL değerinde olan Yargıtay ‘daki tapu iptal davasının konusu 4 adet taşınmazını vekaletnamenin suistimali suretiyle yasal olmayan yollardan gizlice üzerine geçirmesinin 2 ortaklı bir şirkette büyük güven bulunalımı yaratacağının açık ve net olduğunu, ihtarnamelere rağmen istenilen bilgilerin verilmediğini, … … ‘in 3-4 yıldır müvekkiline bilgi ve hesap vermeden şirkete sokmadan ortaklar kurulu toplantısı yapmadan, kar dağıtmadan, özen ve bağlılık ve şirketle rekabet yapmama yükümlülüğünü ihlal ederek diğer ortağa hiç para vermezken kendi şirket parasını dilediği gibi kullanarak keyfi bir şekilde yönettiğini, bu sebeplerin her birinin müdürün görevden alınmasını düzenleyen TTK 630/1 ,her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir diyen 630/2 ve yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerine ağır bir şekilde ihlal etmesi haklı sebeptir diyen 630/3, dürüst olmayı özen ve bağlılıkla çalışmayı düzenleyen 626. Maddeleri ile bu sebepleri sıralamayıp somut olaya göre hakime geniş takdir yetkisi veren 636. Maddesi çerçevesinde müdürün acilen görevden alınmasının yasal gereklilik haline geldiğini belirtmiş, şirketin feshi ile 2 ortaklı şirkette %51 paya sahip olan şirket müdürünün yasal olmayan bir tek kendisinin katıldığı ortaklar kurulu toplantısında kendisini yeniden müdür seçtiğinden 25/03/2013 tarihli bu kararın yok hükmünde sayılmasına, … … ile %49 paylı müvekkili arasında büyük güven bunalımı ve haklı sebepler olduğundan müdürün şirket içinde aynı işi yapmak üzere ikinci bir şirket kurarak rekabet yasağını ve bağlılık prensibini ihlal edip şirkete zarar vermeye başladığından TTK ‘nun 636/3 maddesi gereğince şirketin fesih ve tasfiyesine, maddenin mahkemeye fesih yerine ortağın payının gerçek değerini vererek çıkarılmasına imkan vermesine rağmen yaklaşık yarı paylı 2 ortaklı şirkette bir ortağın payının gerçek değerinin verilerek çıkarılmasının pratikte tasfiye anlamında olduğundan 636/3 fıkrası ile hakime uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebilme yetkisi tanındığından ayrıca bu durumlarda müdürün TTK 630. Maddesine göre Mahkemece görevden alınabileceğinden mevcut müdürün müdürlüğünün yok hükmünde sayılmadığı takdirde görevinden alınarak müdürlük görevinin %49 paylı diğer ortak müvekkiline verilmesine, bunların hiç biri olmaz ise müdürün görevden alınarak acilen ve tedbiren şirketin kayyım marifeti ile idaresi için kayyım atanmasına, atandıktan sonra şirketin feshine ve Mahkemece tayin edilecek tasfiye memuru tarafından tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 11/02/2014 tarihli cevap dilekçesinde; davalı olarak gösterilen şirketin ünvanının hatalı olduğunu ve dava dilekçesinin doğrudan diğer ortağa karşı açılmış gibi düzenlendiğini, bu durumda şirketin ünvanının yanlış yazılması yanında davalı olarak … … ile ilgili açıklamaların yoğunluğu nedeniyle davacının davasını kime karşı açtığının belirlenmesini ve şirket ile doğrudan ilgili olmayan vakıaların dikkate alınmaması gerektiğini ön beyan olarak bildirdiklerini, davacının iddiasını ve taleplerini somut ve açık bir şekilde ortaya koymasının gerektiğini, dava dilekçesindeki açıklamalarda şirketin organsızlığının iddia edildiğini, davacının hem şirketin feshi hem müdürün azli hem de genel kurul kararının yokluğunun tespitini istediğini, bu taleplerin birbiri ile çelişmekle birlikte terditli olarak ileri sürülmedikçe aynı kararda hükme bağlanabilecek istemler olmadığını, bu nedenle HMK 119/son maddesi gereğince davacıya dava dilekçesindeki bu eksikliğin tamamlanması için 1 haftalık kesin süre verilmesi ve bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının babası … … ile beraber … … tarafından kurulmuş şahıs şirketinin devamı olan davalı şirkette %49 hisse ile ortak olarak göründüğünü, … …’in oğlunu bir kısım ticari işlere dahil edebilmek adına davacı oğlunun şirkete gelip gitmesini sağladığını ancak sonrasında davacının olumsuz tavırları ve babası şirket müdürü ile aralarındaki saygısız üslup ve ceza şikayetleri gibi uyuşmazlıklar nedeniyle taraflar arasında anlaşmazlık ortaya çıktığını, ortaklar arasındaki davaların her ikisinin de davacılar tarafından açıldığını, davalardan birinin kesinleştiğini, diğerinin Yargıtay incelemesi aşamasında olduğunu, İzmir … AHM’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında vekaletin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayanıldığını Mahkemece bu hukuki nedenle sınırlı inceleme yapılarak davanın kabulüne tapu iptal ve tesciline karar verildiğini, kararın kesinleşmediğini ,mahkeme kararının eldeki davada şirket aleyhine delil olarak değerlendirilmesinin eksik ve hatalı olacağını, İzmir … ATM’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında karar defteri ibraz edilmediğinden davaya konu kararla yapılan hisse devrinin gerçekleştiğinin de araştırılamadığını, kararın bu nedenle yok hükmünde olduğuna karar verildiğini, bu kararın şirket müdürü aleyhine bir karar olmadığı gibi davacının olduğu kadar davalı şirketin de delili olduğunu, bu davada davacı tarafın … … ‘in müdürlük görevinden azli isteminin reddine karar verildiğini ,kararın 28/06/2013 tarihinde kesinleştiğini, davacının beyanının aksine Mahkemenin bu kararların sahtecilik ile oluşturulduğuna dair tespiti olmadığını yokluk kararı verilmesinin nedeninin kesinlikle sahtecilik olmadığını, şirketin kurulduğu dönemde daha yeni reşit olan davacının şirkete maddi, manevi katkısı olmadığı gibi davacı tarafından diğer ortak şirket müdürü olan babasına şirkete temsili ve şirket idaresini sağlamak amacıyla çok geniş kapsamlı vekaletname verilmiş olduğundan davacının uzun yıllar şirket yönetimine dahil olma gereğini duymadığını, şirket müdürünün vekaletnameyi kullanarak şirket ile ilgili işlemleri diğer ortak adına yapma imkanı varken davacının imzasını sahte olarak attığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının şirketle fiili irtibatını kesmeden önceki dönemde de şirket müdürünün teşvik ve çabaları ile şirkete gelip gittiğini, bu dönemde sermaye borçlarını dahi ödemediğini şirketten şahsi ihtiyaçları için para aldığını, şirkete şahsen borçlandığını, davacının babası hakkında 2 kez savcılığa şikayette bulunduğunu ,İzmir CBS’nin …/… sayılı dosyada davacının babası olan diğer ortak hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan dolayı suç duyurusunda bulunduğunu, davacının diğer ortağı gerekli işlemleri yapmasına yarar nitelikte geniş yetkiler içeren vekaletname verilmiş olması karşısında taraflar arasındaki ilişkinin cezai değil hukuki bir nitelik taşıdığının belirtildiğini, şirket müdürünün karar defterinin kaybolmasında bir menfaati bulunmadığı gibi bu vakıanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığının da ortaya çıktığını, İzmir CBS’nin …/… sayılı dosyada davacının babası olan diğer ortak hakkında hakkı olmayan yere tecavüz etme ve çalışma hürriyetini ihlal iddiası ile suç duyurusunda bulunduğunu, davacının iddiasını kendi tanığıyla dahi ispatlayamaması nedeniyle olayı gören diğer tanıkların beyanı ile gerçeğin ortaya çıktığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın cezai bir içeriği olmaması nedeniyle … … aleyhine ceza davası açılmadığını, dava dilekçesine göre davacının davalı şirketten ayrılmadan önce şirketin yüksek kar elde ettiğini sonrasında diğer ortak olan şirket müdürü tarafından kendisine menfaat sağlandığını, davacıyı zor durumda bırakmak için kar dağıtımı kararı alınmadığını, müdürün şirketi ibra olmadan zorbalıkla yönettiğini, şirket paralarını elinde ve şahsi hesabında tuttuğunu müdürün şirketten dilediği gibi para aldığını iddia ettiğini, iddianın aksine şirketten maddi menfaat elde eden ve şirkete yüksek bedellerde borçlu olanın davacı olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirketin davacıdan olan alacaklarının araştırılarak 818 sayılı BK 118 ve 6098 sayılı BK 139 gereği takas mahsuba konu edilmesini talep ettiklerini, davacının şirkete olan sermaye borcunu dahi ödemediğini, davacının bankalara şahsi talimatlar vermek suretiyle bizzat kendi hesaplarına aktardığı veya fiilen bankalardan çekim yaparak aldığı nakitler nedeniyle de şirkete borcu bulunduğunu, davacının şirket kasasından şahsi harcamalar için çektiği nakitlerin de bulunduğunu, davacının dava dilekçesindeki istemlerinden biri olarak diğer ortak … … ‘in şirket müdürü seçilmesine dair 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantısının çağrısının ve şirket müdürünün seçildiği bu genel kurul kararının usulüne uygun yapılmadığını ve alınan kararın da yok hükmünde olduğunu iddia ettiğini ve bu yönde karar verilmesini talep ettiğini , bu talep ve istemlerin dinlenebilir olmadığını, müvekkilinin 25/03/2013 tarihinde toplanan ortaklar kurulu hakkında davacıya yasal çağrı yapıldığını ve çağrının davacı tarafa 07/03/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantı gündemi ve çağrısından davacının haberdar olduğunun davacı tarafından müvekkili şirkete gönderilen cevabi ihtarname ile ikrar edildiğini, davacının şirket genel kurul toplantısına katılmadığını, gündem dışında karar alınmadığından ve toplantının çağrıdaki yerde zamanında yapıldığından toplantıya katılmadığı için iptal davası açamayan davacının sonradan öğrenmiş gibi yaparak ve kararların yok hükmünde olduğunu ileri sürerek kendi lehine sonuç elde etmeye çalıştığını, 25/03/2013 tarihli toplantıda şirket müdürü olarak 10 yıl süre ile … … ‘in seçildiğini, kararın 02/04/2013 tarih 8291 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin …. Sayfasında usulüne uygun olarak ilan edildiğini , davacının İzmir … ATM’nin kararının kesinleşmesinden sonra Kasım 2013 te şirkete ihtarname göndererek şirkete sokulmadığını iddia ettiğini, 25/03/2013 tarihli karardan haricen ve yeni haberdar olduğunu belirttiğini ,şirketin 27/10/2010 tarihinden sonra aldığı karar olup olmadığını sorduğu ve sair konularda bilgi almak istediğini bildirdiğini, davacının beyanlarının aksine 2 ortaklı toplantıya yapılan çağrıya davacının icabet etmemesi halinde toplantının diğer ortak tarafından yapılmasının doğal olduğu gibi şirketin müdürlüğünün kuruluştan beri … … tarafından yapılıyor olması ve yeniden müdür seçilmesinin de hukuka uygun olduğunu, toplantının davacının ihtarında belirttiğinin aksine İzmir … ATM kararının kesinleşmesinden önce yapıldığını ,Ticaret Mahkemesindeki davaya ve Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısına atıfla payların %51 ini temsilen ortak … … ‘in katılımı ile gerçekleştiğini ve toplantı karar nisaplarına uygun olarak alınan kararların Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, davacıya cevabi ihtarname göndererek bu konunun açıklandığını, öncelikle 27/10/2010 tarihinden sonra alınmış herhangi bir karar olmadığı, şirket ile ilgili istediği bilgi ve belgelerin davacıya noter aracılığıyla gönderilmesinin yerine ortaklar kurulu toplantısı yapılmasının daha doğru bir karar olacağının bildirildiğini ayrıca şirket ortakları arasında süregelen davalar ve şirket yönetimine dair itirazların TTK 614. Maddesi kapsamında değerlendirilerek ortak olarak başvurusu üzerine genel kurul tarafından bu konuda karar verilebileceğinin de belirtildiğini, davacının uyuşmazlığı mahkemeye taşıdığını, … … ‘in şirket müdürü olmasının kanuna ve usule uygun olduğunu, davacının bu isteğinin reddinin gerektiğini, rekabet yasağının şirket müdürü tarafından ihlalinin söz konusu olmadığını ,şirket müdürünün bağlılığını ihlal eden bir eylemi olmadığını, şirket müdürü … … ‘den konu ile ilgili alınan bilgiye göre … … , … … ve … … … ortaklığı ile … … …. … Turizm İnşaat Nakliye San ve Tic Ltd Şti.’nin kurulduğunun doğru olduğunu ancak bu şirketin kurulması nedeniyle rekabet yasağının ihlal edildiği iddiasının doğru olmadığını, şirketin hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan ve kesinlikle aktif hale getirilmemiş bir şirket olduğunu , şirketin vergi kaydı dahi bulunmadığını, davacı tarafından ileri sürülen iddialardan birinin de şirketin … ile ilgili sözleşmesinin bitimine yakın bir zamanda şirket müdürünün … ‘un bayiliğini yapmak üzere … … AŞ. ile yüksek bedelli ödemeler alarak sözleşme imzalandığı vakıası olduğunu , davacının ayrıca şirketin şirket müdürünün akrabalarına ve aile efradına borç para verdiğini, şirket demirbaşlarının satıldığını düşünerek bunları da dava dilekçesinde belirttiğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, … AŞ. ile yapılan sözleşme ve sözleşmenin ekonomik sonuçlarının davalı şirketin defter ve kayıtlarında aynen yer aldığını, şirket müdürünün kendisine menfaat temin etmediğini bilakis davalı şirket lehine şahsi kefaletler verdiğini ve şirket karlılığının yükseltilmesi amacıyla kendi mal varlığını tehlikeye attığını, şirketin demirbaşlarının gereksiz yere elden çıkarılmasının söz konusu olmadığını, alınan ve satılan değerlerin tamamının şirket kayıtlarında ve defterlerinde gösterildiğini, şirketin para verdiği ve şirket müdürünün aile efradı sayılabilecek tek kişinin davacı olduğunu, müdür hakkında rekabet yasağının ihlali ile yaptırım uygulanabilmesi için rekabet yasağının esaslı bir biçimde ihlali gerektiğinden şirket amacına zarar verip vermediği kriterine göre değerlendirme yapıldığında vergi kaydı olmayan ve ticari hayatta herhangi bir aktivitesi olmayan bir şirketin ortağının sırf bu diğer şirketteki ortaklığı nedeniyle rekabet yasağını ihlal ettiğinin veya bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiğinin haksız bir iddia olduğunu, davacının dayandığı vakıların bir bölümünün 2010 yılı sonrasına ve 2013 yılı sonrasında gerçekleştirilen genel kurul toplantısına dair vakıalar olduğu, davacının dayanak gösterdiği İzmir … AHM ‘deki tapu iptal ve tescil davasındaki İzmir … ATM ‘deki şirket kararlarının yokluğu ve müdürün azli istemli davaya konu edilen sonuçları bakımından 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, 6762 sayılı TTK’da haklı nedenle fesih ile ilgili düzenleme olmadığından bu dava türü ve dava açma imkanı davacı ortağı eski kanunla tanınmış bir hak olmadığından davacının bu vakıalar bakımından haklı nedenle fesih istemesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının TTK madde 636 ve sonuçlarının uygulanması istemi bakımından 01/07/2012 tarihinden önce gerçekleşmiş vakıaların dikkate alınamayacağını, 01/07/2012 tarihinden sonra gerçekleşen vakıaların 6102 sayılı TTK’nun 636/3 maddesinde düzenlenen limited şirketin sona erme sebepleri ve sona ermenin sonuçları hükümlerinin uygulanması için yeterli olmadığını, bu hükme göre ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebilmesi için haklı sebeplerin var olmasının gerektiğini, mahkemenin istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilmesi için ön koşulun da yine haklı sebeplerin olması olduğunu, dava dilekçesinde gösterilen vakıaların bu koşulları sağlamadığını, 01/07/2012 tarihinden önce meydana gelen vakıalar bakımından uygulanacak hükümler çerçevesinde davacının gösterdiği hukuki sebepler arasında 6762 sayılı TTK’nun feshe veya benzeri sonuçlara dair herhangi bir maddesinin yer almadığını, davacının talep sonucunda yer alan şirketin fesih ve tasfiyesi isteminin TTK 636/3 e dayandırıldığının açıkça görüldüğünü, 6102 sayılı TTK ‘da tek kişilik limited şirkete de imkan tanındığından davacının beyanının aksine payı karşılığı ödenerek bir ortağın çıkarılmasının pratikte tasfiye anlamına gelmediğini belirtmiş, davacının alacak iddiasını kabul etmemek ihtirazi kaydi ile müvekkilinin davacıdan olan alacaklarının araştırılarak takas mahsuba konu edilmesini, 25/03/2013 tarihli genel kurul kararı ile … ‘in şirket müdürü olmasının kanuna ve usule uygun olduğundan davacının bu karara dair yok hükmünde sayılma isteğinin şirket müdürünün görevden alınarak müdürlük görevinin davacıya verilmesi veya şirkete kayyım atanması isteminin reddine, 6102 sayılı TTK’nun 636/3 e dayanarak talep edilen şirketin feshi ve tasfiyesi isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketin sicil dosyası celb edilmiş, davalı şirketin hissedarlarının % 51 hisse ile … … ile % 49 hisse davacı … … … , şirket yetkilisinin … … , şirketin adresinin … Sokak No : … Konak İzmir olup şirketin halen faal olduğu belirlenmiştir.
… … … … … … … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ‘nin sicil kayıtları celb edilmiş, şirketin kurucu ortaklarının … …, … … ve … … …, şirketin adresinin … Sokak No … … Karabağlar-/İzmir adresi olduğu, şirketin 02/01/2012 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, şirketin faaliyet konularının belirli bir mala tahsil edilmiş mağazalarda motorlu kara taşıtı ve motosiklet yakıtının perakende ticareti olduğu belirlenmiştir.
İzmir … ATM’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelemesinde; davacının … …. … , davalının … …, davanın tapu iptal ve tescil davası olduğu, mahkemece 04/06/2013 tarihinde davanın kabulü ile İzmir İli … İlçesi … Mah … ada . parselde kayıtlı taşınmazın 1/2 payının iptali ile davacı … oğlu … … … adına tapuya tesciline, İzmir İli … İlçesi … ada … parselde kayıtlı taşınmazın 1/2 payının iptali ile davacı … oğlu … … … adına tapuya tesciline, İzmir İli … İlçesi … … Mah. … ada … parselde kayıtlı … Kat … nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … oğlu … … … adına tapuya tesciline, İzmir İli … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … oğlu … … … adına tapuya tesciline karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir … ATM’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelemesinde; davacının … … …, davalının … … , davanın ortaklar kurulu kararının iptali davası olduğu , mahkemece 17/11/2011 tarihinde davanın kısmen kabulü ile İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … … İnş Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Nin 27/09/2010 tarih ve … sayılı kararı ile 27/10/2010 tarih ve … nolu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine , davacı şirketin müdürlük görevinden azli ile şirkete kayyum tayini isteminin reddine karar verildiği, kararın 28/06/2013 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir CBS’nin … /… sayılı evrakının incelemesinde; müştekinin … … …, şüphelilerin … … ve … … , suçun resmi belgede sahtecilik, suç tarihinin 22/10/2010 öncesi olduğu, 07/09/2011 tarihinde müştekinin iddia ettiği suçların işlendiğine dair delil bulunmadığı gibi TCK’nun 162/2 maddesi uyarınca da suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, tanıkların iddiaları doğrulamadıkları, müşteki ve şüpheli arasındaki anlaşmazlığın hukuki ilişkilerden kaynaklanan ihtilaf olduğundan bahisle atılı suçtan dolayı şüpheli hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir CBS’nin …/… sayılı evrakının incelemesinde; müştekinin … … … , şüphelilerin … … ve … … , suçun hakkı olmayan yere tecavüz etme, suç tarihinin 13/12/2013 olduğu, 13/01/2014 tarihinde müştekinin iddiası dışında şüphelilerin yüklenilen suçu işlediklerini gösterir dava açmaya yeter delil ve emare bulunmadığından bahisle şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği belirlenmiştir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi ve çıkma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine yönelik olarak şirket kayıt ve belgeleri ile dosya ve ekleri üzerinde mali müşavir, hukukçu ve menkul değerleme uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi kurulu vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 08/12/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; 25/03/2013 tarihinde müdür seçimi ile ilgili olarak yapılan toplantının yasaya uygun olduğu, şirket iyi yönetildiği için şirketin feshinin talep edilemeyeceği, davacının şirkete olan borç alacak durumu ile şirket öz varlığından hisselere düşen miktarlar dikkate alındığında davacının şirketten talep etmesi gereken miktarın şirketteki öz varlık payı olan 1.973.917,82 TL ‘den şirkete olan borcu olan 1.486.718,08 TL ‘nin mahsubu ile dava tarihi itibariyle bakiye alacak miktarının 487.199,74 TL olduğu, mahkemece veresiye defteri olarak adlandırılan defterleri müşterilerden yapılan nakit tahsilatlar karşılığında yer alan imzaların … … … ‘e ait olmasının belirlenmesi halinde ise şirkete ait müşterilerden tahsil edildiği belirlenen 87.963,48 TL lik tahsilat tutarının da … … … ‘in dava tarihi itibariyle 487.199,74 TL olarak belirlenen alacağından düşülmesi halinde şirketten dava tarihi itibariyle talep edebileceği tutarın 399.236,26 TL ‘den ibaret olacağı gerekeceğinin tespit edildiğinin belirtildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Davalı tarafa bilirkişi raporunda bahsi geçen veresiye defteri aslını ibraz etmek üzere 2 haftalık süre verilmiş, davacı itirazları doğrultusunda ve ayrıca davacı tarafça sunulan uzman raporları da değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, alınan 15/11/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda şirket varlığının reel değerlemesinin uzmanı olan bilirkişiler tarafından yapılmasının gerektiği, diğer hususlarda asıl raporda değiştirilecek husus olmadığının tespit edildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Şirket aktifinde yer alan iktisadi kıymetlerin rayiç değerlerinin belirlenmesine yönelik yerinde ve şirket kayıt ve belgeleri üzerinde önceki rapor düzenleyen heyete inşaat mühendisi, makine mühendisi, marka uzmanı ve şirket değerleme uzmanı da eklenerek oluşturulan bilirkişi heyeti vasıtasıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, keşif sonucu alınan 06/04/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davacının davalı şirketten ayrılmasına karar verilmesi halinde hissesi için kendisine 371.218,11 TL ödenmesi gerektiğinin tespit edildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Alınan bilirkişi kuruluna itiraz edildiğinden bilirkişi kuruluna bankacı bilirkişi de eklenerek tüm itirazlar doğrultusunda bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan 21/03/2019 tarihli bankacı bilirkişi ön raporunda; davalı … … … Ltd Şti’nin dosyaya listesi sunulan … Kredi ve Mevduat Hesap Hareketlerinde toplam net 2.764,500 TL limitli kredi kullanımının saptandığı ancak bu kredilerin fiili kullanımının ne kadar olduğu, nereye aktarıldığı, şirket kayıtlarına intikal edip etmediği, varsa faiz giderleri vb. ortak pay değerlerini etkileyecek unsurları saptamanın hesap ekstrelerini ve karşılığında şirket kayıtlarını incelemeden mümkün olmadığı, dosyada bu yönde bilgi ve belge bulunmadığı, ilgili bankanın da davanın tarafları arasında olmaması nedeniyle banka nezdinde inceleme olanağı bulunmadığı, bu belgelerin mahkemece celbinin uygun olacağı, davalı şirketin defter kayıtlarında 2013 yılı sonunda ortaklar hesabına kaydedilen ve bilirkişi raporuna itirazlara konu edilen tutarların mesnetlerinin incelenmesinin gerektiği, bu incelemelerden sonra şirketin 7 kişilik heyetçe belirlenen değerinden ortak hesaplarına varsa şirket kayıtlarına intikal ettirilmeden aktarılan veya mesnetsiz düşülen değeler dikkate alınmak suretiyle ortak pay değerlerinin belirlenmesinin gerektiği, bu işlemlerin yapılabilmesi açısından … … Şubesi ‘nden ekteki hesap listesinde yer alan hesapların açılışlarından itibaren hareketlerinin dijital ortamda celbinin 2011 -2018 yevmiye defterleri ile varsa banka mevduat ve kredi hesapları ile ortaklardan alacak ve ortaklara borçlar hesabının dijital ortamda kayıtlarının celbi halinde bu kayıtlarda ortak pay değerine eklenmesi, çıkarılması gereken tutarların tespitinin mümkün olacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Ön rapordaki talepler doğrultusunda gerekli yazılar yazılmış, dosya ek rapor düzenlenmek üzere yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, alınan 12/10/2020 tarihli bankacı bilirkişi raporunda; davalı şirkete … ‘da 350.000,00 TL limitli kredili mevduat hesabı açıldığı, bu hesabın günlük nakit eksikliğini karşılamak için günü birlik kullanılan eksiye artıya çıkan bir cari hesap olduğu, 2011 yılı hesaplarının incelenmediği, bu hesaptan yapılan kullanımların da 2013 vd. yıllarında yapılan incelemede şirket kayıtlarına intikal ettirildiğinin anlaşıldığı, şirket kayıtlarına yansıyan kredilerin şirketten nereye gittiği, usulsüz kullanım olup olmadığı veya şirketin diğer ortağına aktarılıp aktarılmadığı hususlarının ön raporda ifade edildiği üzere şirket kayıtlarının mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesi ile ortaya çıkabileceği, bankacı bilirkişi olarak … kredilerinin şirket kayıtlarına intikal ettirilip ettirilmediği hususlarında yapılan tespitlerin raporda ayrıntılı olarak çıkarıldığı belirtilmiştir.
Davalı şirketin 25/03/2013 tarihli dava dışı … … ‘in müdür seçilmesi kararının yok hükmünde olup olmadığı, kararın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı şirket müdürü … … ‘in müdürlükten azli koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı şirketin TTK 636/3 maddesine göre fesih ve tasfiyesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, davacının esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin karar tarihine en yakın tarih itibariyle hesaplanmasına yönelik taraf itirazları ve dosyadaki tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek ve heyetin tüm üyelerinin imzalayacağı, ek raporun düzenlenmesi için dosya bir kez daha bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, alınan 05/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda; önceki bilirkişi raporlarında tespit edilen hususlarda herhangi bir değişiklik yapmanın mümkün olmadığı verilen raporlar ve eldeki rapor içeriği tespitler tekrar bir arada ele alındığında davacı ve davalının ortağı olduğu … … … Ltd Şti’nin 31/12/2016 ve 30/09/2017 tarihleri itibariyle reel değer azalış farkı da ilave edilmek suretiyle şirketin öz varlığının 31/12/2016 tarihi itibariyle 3.629.280,61 TL, 30/09/2017 tarihi itibariyle 3.791.706,52 TL olduğunun tespit edildiği, 08/12/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda hesaplanmış olan davacının şirkete olan borç alacak durumu ile rapordaki yer alan tespit ve açıklamalar kapsamında şirket öz varlığından hisselerine düşen miktarlar dikkate alındığında davacının şirketten talep etmesi gereken miktarın 31/12/2016 tarihi itibariyle 291.629,42 TL, 30/09/2017 tarihi itibariyle 371.218,11 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Taraflarca söz konusu rapora da itiraz edildiğinden ve ayrıca Mahkememizin önceki ara kararında belirtilen davalı şirketin 25/03/2013 tarihli davadışı … … ‘in müdür seçilmesine ilişkin kararın yok hükmünde olup olmadığı, kararın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, şirket müdürü … … ‘in müdürlükten azli koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı şirketin TTK 636/3 maddesine göre fesih ve tasfiyesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı ile davacının esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin karar tarihine en yakın tarih itibariyle hesaplanmasına yönelik ek rapor düzenlenmesi için dosya bir kez daha bilirkişi kuruluna tevdi edlmiş, alınan 08/06/2021 tarhili bilirkişi raporunda; önceki raporlarda da yer verildiği şekli ile müdürlük seçiminde yasal sürelere uyulmuş olduğunun tespit edildiği, seçimde yasaya aykırılık olup olmadığı konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, yerleşik uygulamalara göre ortaklar arasında güven duygusunun kalmaması, şirketle davalaşılması halinde şirketin mali yapısı bozuk ise fesih ve tasfiye kararı verilmesi gerekirse de şirketin mali yapısının iyi olması halinde fesih ve tasfiye isteyen ortağın ortaklıktan çıkarılmasına da karar verilebileceği, ortaklıktan çıkarmaya karar verilirken ortağa payının gerçek değerinin ödenmesi gerektiği, şirketin mali yapısı iyi yani şirket iyi yönetiliyor ise ortaklığın feshi yoluna gidilmeyip davacı ortağın ortaklıktan çıkarılması yoluna gidilmesi halinde yasada tanımlanan ortaklık payının gerçek değerinin bulunması için şirketin mal varlıklarının gerçek değerinin tespit ettirilmesinin gerekeceği sonrasında ise şirket alacak ve borçları da tespit edilip davacı hissesine isabet etmesi gereken bedelin tespit edileceğinin anlaşıldığı, bu hususlarda asıl ve ek raporlar kapsamında gerekli hesaplamalar ve değerlendirmelerin yapılmış olup mahkeme son ara kararı kapsamında davacının ortaklık payının karar tarihine en yakın tarih itibariyle hesaplanmasının istenmiş olup buradan hareketle davacının 31/12/2020 tarihi itibariyle 594.013,43 TL olarak hesaplanan oraklık payı tutarının 31/12/2020 – 31/05/2021 tarihleri arasında gerçekleşen Tüketici Fiyat Endeksi ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi İstatistik Verileri dikkate alınarak 31/12/2020 tarihinde hesaplamaya konu edilen şirket ortağı davacı … … … ‘e ait 594.013,43 TL lik ortaklık pay değerinin dava tarihine en yakın tarih olan 31/05/2021 verileri dikkate alınarak güncellendiği, davacı … … …’in davalı şirkette sahibi olduğu ve olası bir ortaklıktan ayrılma durumunda davalı şirketten talep edebileceği karar tarihine en yakın tarih dikkate alınarak değerlenmiş ortaklık payının 678.943,76TL olduğunun hesaplandığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacı tarafça davalı şirketin 25/03/2013 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, davalı şirketin TTK 636/3 maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine yönelik olarak davalı hakkında Mahkememize dava açıldığı, davacının davalı şirketin 23/05/2013 tarihli ortaklar kurulu toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin talebi yönünden 6102 sayılı TTK’nun 617/1 maddesindeki ” Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağırılır, olağan genel kurul toplantısı her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren 3 ay içerisinde yapılır, şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağırılır ” düzenlemesinin bulunduğu davalı … …. … Tic Ltd Şti’nin davacıya 05/03/2013 tarihinde gönderdiği ihtarda toplantının 25/03/2013 tarihinde yapılacağının belirtildiği, ihtarın 07/03/2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, 6102 sayılı TTK’nun 617/1 maddesinde ” Genel kurul toplantı gününden en az 15 gün önce toplantıya çağrılır, şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya 10 güne kadar kısaltabilir ” düzenlemesinin bulunduğu , toplantının 25/03/2013 tarihinde yapılacak olması toplantı gününün 07/03/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olması nedeniyle olağan toplantı için yasada aranan 3 aylık süre ve 15 gün önceden haber verme şartlarının yerine getirildiği bu hususlar göz önüne alındığında yapılan müdür seçiminde yasaya herhangi bir aykırılığın söz konusu olmadığı , davalı şirketin ortaklarının % 49 hisse ile davacı … … … ve %51 hisse ile dava dışı … … olduğu,… … … ile … … ‘in baba oğul oldukları, baba ve oğulun geçinemedikleri, davacının şirket ve şirketin diğer ortağı ile aralarında muhtelif davalar ve uyuşmazlıklar bulunduğu, ortaklar arasında güven duygusunun kalmadığı, bu hususlar göz önüne alındığında ortaklığın çekilmez hale gelebileceği ve şirketin haklı sebeple feshine ilişkin yasal koşullarının oluştuğu ancak şirketin sermayesinin tamamını bünyesinde muhafaza ettiği, öz varlığının müspet olduğu, şirketin mali yönden fesih ve tasfiyesini gerektiren bir hususun bulunmadığının bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında belirtildiği, bu belirlemeler göz önüne alındığında TTK’nun 636/3 maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacı ortağın esas sermaye payının davacıya verilerek davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesinin daha uygun bir çözüm niteliğinde olduğu, davacının karar tarihine en yakın tarihteki talep edebileceği ortaklık payının 678.943,76 TL tutarında olduğu incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davalı … … … San.Ve Tic.Ltd. Şti. nin 25.03.2013 tarihli … … ‘ in müdür seçilmesine ilişkin Ortaklar Kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine yönelik talebinin REDDİNE,
2-Davacının …. … San.Ve Tic.Ltd. Şti. nin fesih ve tasfiyesine ilişkin talebi yönünden TTK.nun 636/3 maddesi gereğince davalı … … … San.Ve Tic.Ltd. Şti. nin fesih ve tasfiyesi yerine davacı ortak … … … ‘ in şirket ortaklığından ÇIKARILMASINA,
3-TTK.nun 636/3 ve 641/1 maddeleri gereğince hesaplanan; davacı ortağın payının gerçek değeri olan 678.943,76 TL ‘nin kararın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Alınması gereken 46.378,65 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 46.353,45 TL harcın davalı tarafça tamamlanmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan 50.997,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
7- Davacı tarafça yapılan 19 davetiye bedeli 238,00 TL , posta masrafı 72,80 TL , keşif ve bilirkişi inceleme ücretleri 7.760,04 TL olmak üzere toplam 8.070,84 TL yargılama giderinin red ve kabule göre 4.020,92 TL lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine , kalan bölümünün davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin red ve kabule göre davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça yatırılan 54,20 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair tebliğden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar davacı vekili Av. … …. ile davalı vekili Av. … …’in yüzüne karşı açıkça okunup, anlatıldı.30/09/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)